diorex
Dedas

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz - Raymond Carver Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz kimin eseri? Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz kitabının yazarı kimdir? Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz konusu ve anafikri nedir? Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz kitabı ne anlatıyor? Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz PDF indirme linki var mı? Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz kitabının yazarı Raymond Carver kimdir? İşte Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.05.2022 02:00
Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz - Raymond Carver Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Raymond Carver

Çevirmen: Ayça Sabuncuoğlu

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750717840

Sayfa Sayısı: 160

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Derken o cumartesi sabahı, durumu yinelediğimiz bir gecenin ardından uyandık. Gözlerimizi açtık ve yatakta dönüp birbirimize iyice baktık. İkimiz de o an anladık. Bir şeylerin sonuna gelmiştik ve önemli olan, nereden yeni bir başlangıç yapacağımızı bulmaktı. Kalkıp giyindik, kahve içtik ve bu konuşmayı yapmaya karar verdik. Hiçbir şey sözümüzü kesmeyecekti. Ne telefon. Ne müşteriler. Teacher's'ı işte o zaman aldım. Kapıyı kilitleyip buz, bardaklar ve şişelerle üst kata çıktık. İlk olarak renkli televizyon seyredip biraz oynaştık ve alt katta çalan telefonu umursamadık. Yemek için odadan çıkıp otomattan peynirli cips aldık. Tuhaf bir şekilde her şey olabilecekken, her şeyin zaten olduğunu fark ettik. 

Yaşamın acı yüzüyle bu kadar erken tanışmasaydı, kuşkusuz yine yazar olurdu ama hiçbir zaman okurları tarafından böyle sahiplenilmezdi Raymond Carver. Gençlerin haytalık yapıp havai aşklar kovaladığı yaşlarda o evli ve iki çocuk babasıydı. Hayatı öğrenmenin yolu, bulduğu her işte çalışmaktı. Benzincide çalıştı, hademelik, garsonluk yaptı. Yaşananlar, kâğıda döküldüğünde bazen Çehov tadındaydı, bazen Kafka... İnsanların yaşamlarında barınan, gizlenen öyküleri, yalın, gerçekçi, acıtan şiirsel bir dille yansıttı. Yenilenler içkiye sığınırken, kısa öykü türünü yeniden var eden Carver, her başarısında içti, çok içti, ölümüne içti...

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz Alıntıları - Sözleri

  • İçimde bir şeyler öldü... Uzun zaman aldı, ama öldü. Sen bir şeyleri öldürdün, bir balta vurdun san­ki.
  • Söyleyecek bir şeyim yok. İçimdeki bütün kelimele­rin tükendiğini hissediyorum.
  • "Bir dost ölünce böyle mi olur? Geride bıraktığı arkadaşlarının talihi yaver gitmez mi?"
  • Söyleyecek bir şeyim yok. İçimdeki bütün kelimelerin tükendiğini hissediyorum.
  • Bir dost ölünce böyle mi olur? Geride bıraktığı arkadaşlarının talihi yaver gitmez mi?
  • Bir dost ölünce böyle mi olur?
  • “Bir erkek bütün kurallara uymaya devam edebilir, sonra da hiçbirinin önemi kalmaz. Şansı onu terk eder, anlıyor musun?”
  • “İçimde bir şeyler öldü”, diyor. “Uzun zaman aldı, ama öldü. Sen bir şeyleri öldürdün, bir balta vurdun sanki. Artık her şey kirlendi.”
  • ”bir şeylerin sonuna gelmiştik ve önemli olan, nereden yeni bir başlangıç yapacağımızı bulmaktı.”

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İlk olarak Katedral kitabını okumuştum. Anlatışı ve kurgusuna hayran kaldığım öyküler yazıyor. Kitabın içinde en çok ‘KeseKağıtları’ öykünü beğendim. ‘Banyo’ öyküsü diğer kitabında da var, bunun neyden kaynaklandığını bilemiyorum. Kısa öykü kurmacaları hakkında bilginiz var ama örneklerini okumak istiyorsanız Raymond Carver çok iyi bir örnek. Öyküleri atölyelerde inceleniyor. Yazma yolculuğunuza katkısı olacaktır. (Simurg)

Aşk mutlak bir şey: Amerikalı bir öykü yazarının kısacık 17 öyküden oluşan kitabı.. Yazarın hayatı anlattığı öykülerden çok daha ilginç geldi bana.. Lise terk ve evleniyor iki çocuk babası olmayı yaşarken yazarlık idealinden vazgeçmeden kendisi ve ailesinin geçimini sağlamak için hademelik ,benzincilik gibi işlerde çalışarak bir üniversitede edebiyat profesörlüğüne kadar yükseliyor. Gelelim öykülere,mümkün mertebe evrensel bir insan gibi sadece ilkel duygularıma inmeye çalışarak anlatılan öykülere bakmaya çalıştım ama Türkiye’de yaşadığım ve bir doğulu olduğum gerçeği iliklerime nasıl işlediyse artık biraz tuhaf bularak yargılamıcam yargılamıcam diye kendimi tembihleyerek,bu adamlarda insan anlamaya çalış diyerek öyküleri boyunca düşündüm.İlişkiler konusundaki bazı cümleler kamçı gibi beynimde şırankk!! etti yalan yok,etkilendim. Öykülerdeki kadın ve erkeklerin hayatla aralarında nesnelerle kurdukları bağ içerisinde içki ve türevleri başrolde bir kere.. Öykülerdeki sıradan insanların büyük bir çoğunluğu ,hayatlarının dönemecinde olduklarını hissettikleri anlarda bile önemli olabilecek tüm kararları ve en samimi hallerini kanlarına büyük ölçüde alkol karıştıktan sonra alıyor ve hissediyorlar.Bu hayata ayık kalmayarak meydan okuyorlar sanki. Varolan halleriyle alkol almadanki duygu ve hisleri onlara yetmiyor bana öyle geldi.. Birayı sudan daha fazla tüketiyor öykü kahramanları mesela.. Arkadaşları ile yaptıkları yemek aktivitelerinde buzlu limonlu cinler, tonikler ,sulandırılarak içilen viskiler şövalyenin zırhı ve kılıcı gibi hayatın getirdiklerine savunma araçları olarak ellerinde.. Yazarın kendisi de başarı kazandıkça alkole giderek kendisi vermiş akciğer kanserinden de ölmüş. Şu bir gerçek ki insan,alkolden daha güçlü değil.Alkol ciddi miktarda hayatınıza girdiği anda isteseniz de istemeseniz de o alkolün elinizin bir parçası avucunuz içinde taşıdığınız, size güç verdiğini zannettiğiniz içinizi ısıtan bir güç görünümünde ciddi bir bağımlılık..Kim ne derse desin bu böyle. Aşk kavramının en yoğun ve keskin sorgulandığı ve kitaba da adını veren hikaye,’ Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz’ öyküsü. Bir kardiyolog ,arkadaşları ve karısı ile muhabbet amaçlı, akşam ve alkol fonlu yemek masası etrafında aşkın mutlak bişey olup olmadığını sorguladıkları saatler. Kardiyolog diyor ki;aşk ne bizim yaşadığımız ne de bir çok insanın yaşadığı şey gibi basit bir şey değil.Hadi itiraf edin birimizden birine bişi olduğunda geride kalan bir süre yas tutup sonra sokağa çıkıp yeniden aşık olup hayatına devam edecek diyor. Karısı ,’ şarhoş değilsen sarhoş gibi konuşma ‘diye tepki veriyor:) Kardiyolog devam ediyor ‘Bir gece bir vakaya çağrıldım,otoyolda sarhoş bir g*t ergen,70 lerinde karı koca çifti biçmiş.Ergen sedyede oracıkta ölmüş ama 70 lk ihtiyar çift yaşam için mücadele ediyor çoklu kırıklar,iç yaralanmalara rağmen.Kadın daha kötü durumda.Onlara bakar bakmaz anladım nörolog,ortopedist arkadaşlarımı çağırdım sabaha kadar vücutlarını toparlamaya çalıştık.Vücutlarında sadece delikler açıkta göz ve burun delikleri her yerleri sargılar içinde.İhtiyarlıkları yaşam mücadelerine yardım etmiyor.Adam karamsarlığa büründü sebebi ahı gidip vahı kalmış ihtiyar karısını o sargılar içerisinde başını çevirip göremediği için.. İşte gerçek aşk bu,bizim yaşadığımız değil diyor. Etkileyiciydi Bir çok öyküyü okurken bu hikayenin anlatılmaya değer neresi olabilir ki diye fazlasıyla düşündüm.Çoğunlukla bir kitabı bitirdiğimde hatırlamak için aklımda kalan yazacak çok şey olur ama bu öykü kitabını okumayı bitirdikten sonra kitabın öykülerine bir kez daha göz atmak ihtiyacı hissettim.. Yaşam felseleri o anda ne hissediyorlarsa onun gerektirdiğini düşündükleri şeyi yaparak yaşıyorlar.Kitabı değerlendirenler basit ama karmaşık ruh halleri diye değerlendirmişler ama ben diyorum ki Orhan Veli gibi ‘Düşünme arzu et sade,Bak böcekler de öyle yapıyor’ dedim. Akılları ,o an ne hissediyorsan kendini tatmin etmen o arzuyu yaşayarak ortadan kaldırman en akıllıca diyor son derece materyalist bir yaklaşım ben bu ölçüde arzularının esiri olmalarını yadırgadım kendi adıma. Mesela ‘Gittiğimizi Kadınlara Söyle ‘ başlıklı hikayede evlerinin arka bahçesinde gardenpicnik yapan iki aile var.Kocalar biraları devirip devirip biraz arabayla gezintiye çıkıyorlar bisiklet süren şortlu iki genç kızı gözlerine kestirip tavlamaya çalışıyorlar öykünün sonunda açıkça söylemese de kızlara tecavüz ediyorlar ve bir kaya ile kızları öldürüyorlar.Ne bu şimdi bir insan böyle mi hayatını çar çur ermeli evrim varsa bile hangi levelında takılı kaldın sen.. Yani aslında kitabı okumak beni iyi duygularla baş başa bırakmadı ve korkunçluk seviyesine yükselebiliyor kaygım bazen, böyle gelişmemiş insan müsveddeleri ile aynı yeryüzünde yaşıyoruz. Şarkıcı Teoman ‘la bir röportaj yapmışlar diyor ki; ‘eskisi gibi insan içine karışamıyorum,yeniden aşık olamıyorum, arkadaş edinemiyorum sanırım yüreğim soğudu’ diyor. Ben de o derece olmasa bile benzer hisler yaşıyorum arada.. Hülasaten; bu öykü kitabını okumamış olsam da aşk ın bir çok insanın yaşadığını zannettiği şey den çok daha derinliği olan asil bir duygu olduğunu biliyordum. Orta yaş okurlara bir şey kazandırmıcak bir okuma aktivitesi olacağı kanaatinde olduğunu nazikçe söyler , İyi okumalar dilerim. (Umay Han)

Amerikan yaşam tarzı etrafında dönen kısa kısa durum hikayeleri. Ne oldu ne bitti diye anlamaya çalışırken öykü sonlanıyor, pencerenin perdesini aralayıp da o an yaşanan olaya bakıyorsun, öykünün başı ve sonu yok, okuyucuya bırakılmış. İnsana ne katıyor bu öyküler diye düşününce cevap vermek epey zor ama farklı bir havası da yok değil. Sevdim. (Arzu Ünsal)

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz PDF indirme linki var mı?

Raymond Carver - Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Raymond Carver Kimdir?

(1938-1988) Yoksul bir çocukluk geçirdi, işçilik yaparak kasaba kasaba dolaştı. 19 yaşında evlenip iki çocuk sahibi oldu. Uzun süre alkolizmle mücadele etti. Tam anlamıyla hikâyelerindeki insanlardan biri gibi geçirdiği bu yıllardan sonra 1977’de ilk hikâye kitabı Will You Please Be Quiet, Please? (Lütfen Sessiz Olur musunuz, Lütfen?) yayımlandı. Ulusal Kitap Ödülü’nü alan bu kitaptan sonra, Carver’ın minimalist yazısında bir başyapıt kabul edilen What We Talk About When We Talk About Love (Aşktan Sözettiğimizde Sözünü Ettiklerimiz, Çev: Zafer Aracagök) yayımlandı. Yazar olarak giderek tanınan Carver, çeşitli üniversitelerde ders verdi. Cathedral (1983) ve ölümünden önceki son hikâye kitabı Where I’m Calling From (Telefon Ettiğim Yer, 1988)’in yanısıra şiirlerini Winter Insomnia (Kış Uykusuzluğu), Where The Water Comes Together With Other Water (Suyun Başka Suya Karıştığı Yer) ve Ultramarine gibi kitaplarında toplamıştır. Carver’ın Türkçe’de bundan önce çıkan kitabı hikâye ve şiirlerini biraraya getiren Ateşler adlı bir derlemedir. (Çev: Zafer Aracagök, Adam.)

Raymond Carver Kitapları - Eserleri

  • Katedral
  • Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz
  • Fil
  • Lütfen Sessiz Olur Musun Lütfen?
  • Azgın Mevsimler
  • Bilmezsiniz Aşk Nedir
  • Yazmak Üzerine
  • Ateşler

Raymond Carver Alıntıları - Sözleri

  • Bazı yazarlar çok yeteneklidir; yeteneksiz yazar tanımıyorum. Ama olaylara eşsiz ve eksiksiz bir bakış tarzı ve bu bakış tarzını ifade etmek için doğru bağlamı bulmak, o başka bir şey. (Yazmak Üzerine)
  • Konuştuğun insan hakkında bir sürü şeyi gözlerinden anlayabilirsin. (Fil)
  • "İnanmıyorum sanırım. Hiçbir şeye. Bazen zor oluyor. Ne demek istediğimi anlıyor musun?" (Katedral)
  • Yaşamın acı yüzüyle bu kadar erken tanışmasaydı, kuşkusuz yine yazar olurdu ama hiçbir zaman okurları tarafından böyle sahiplenilmezdi Raymond Carver. Gençlerin haytalık yapıp havai aşklar kovaladığı yaşlarda o evli ve iki çocuk babasıydı. Hayatı öğrenmenin yolu, bulduğu her işte çalışmaktı. Benzin- cide çalıştı, hademelik, garsonluk yaptı. Yaşananlar, kâğıda döküldüğünde bazen Çehov tadındaydı, bazen Kafka... İnsanların yaşamlarında barınan, gizlenen öyküleri, yalın, gerçekçi, acıtan şiirsel bir dille yansıttı. Yenilenler içkiye sığınırken, kısa öykü türünü yeniden var eden Carver, her başarısında içti, çok içti, ölümüne içti... (Azgın Mevsimler)
  • ”bir şeylerin sonuna gelmiştik ve önemli olan, nereden yeni bir başlangıç yapacağımızı bulmaktı.” (Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz)
  • "Piramitleri kar sütunlarına, bütün geçmişi ise bir âna dönüştüren o zaman dilimi." (Azgın Mevsimler)
  • “İçimde bir şeyler öldü”, diyor. “Uzun zaman aldı, ama öldü. Sen bir şeyleri öldürdün, bir balta vurdun sanki. Artık her şey kirlendi.” (Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz)
  • "Bir dost ölünce böyle mi olur? Geride bıraktığı arkadaşlarının talihi yaver gitmez mi?" (Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz)
  • Benim kör arkadaşım yok, dedim. Senin hiç arkadaşın yok, dedi. (Katedral)
  • Ama siz bilmezsiniz aşk nedir Ben anlatıyorum size aşkın ne olduğunu kalkıp buraya gelse sizi becerecek olsa biriniz bile tanıyamazsınız aşkı (Bilmezsiniz Aşk Nedir)
  • Eskiden dokunabildiğin şeyler, dokunamayacağın kadar uzak. Ve bazı daha önemsiz şeyler için tam tersi geçerli. (Bilmezsiniz Aşk Nedir)
  • İşler güçleşince, güçlüler işler. (Katedral)
  • * ''(...)Dışarıda yağmurlar bulutlar halinde geldi, öfkeyle penceresine çarpan sayısız minik sarı böcek gibi dışarının açık sarı ışığında dalga dalga yükseliyor, atıştırıyor ve çağıldıyordu. Farrell öbür tarafa dönüp yavaşça Lorraine'e sokulmaya başladı, ta ki kadının pürüzsüz sırtı onun göğsüne değene dek. Bir an kadına nazikçe, özenle sarıldı, elini kadının boşluğuna koydu, parmakları külotunun elastik şeridinin altına kaydı, parmak uçları aşağıdaki sert, fırça gibi kıllara belli belirsiz dokundu. Derken tuhaf bir duyguya kapıldı, sıcak banyoya girip kendini yine çocuk hissetmek gibi, anılar yeniden uyandı.Elini kımıldatıp çekti, sonra yataktan yavaşça kalkıp sellerin boşandığı pencereye yürüdü. ......Dışarıda muazzam, yabancı bir rüya gecesi vardı. Sokak lambası, ucunda yanan cılız sarı ışıkla yağmura doğru uzanan çıplak, hasarlı bir dikilitaştı.(...)'' *Azgın Mevsimler öyküsünden (Azgın Mevsimler)
  • Erkek hayran olduğu bir şairden, Rilke'den kadına şiirler okurken kadın başını onun yastığına koyup uyku­ya daldı. Erkek yüksek sesle okumayı severdi, güzel de okurdu, kendinden emin, tok bir ses, kâh pes perdeden ve ciddi, kâh coşkulu; kâh heyecanlı. Okurken bakışları­nı sayfadan asla ayırmaz ve sadece komodine uzanıp si­gara almak için dururdu. (Lütfen Sessiz Olur Musun Lütfen?)
  • "Hayatım değişecek. Hissediyorum..." (Lütfen Sessiz Olur Musun Lütfen?)
  • * ''(...)Bavuldan eşyalarını çıkarıp çekmecelere yerleştirdi.Sonra banyoyu kullandı ve dişlerini fırçaladı.Masayı doğrudan pencerenin önüne gekecek şekilde kaydırdı.Sonra kadının örtüyü sıyırdığı yere baktı.Metal sandalyeyi çekip oturdu ve cebinden tükenmezkalem çıkardı. Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır.Bu yazdığına baktı sonra da güldü.Tanrım, ne saçmalık! Başını iki yana salladı.Not defterini kapadı, soyundu ve ışığı söndürdü.Bir an durup pencereden dışarı baktı ve nehri dinledi.Sonra yatağa girdi(...)'' *Çıra öyküsünden (Azgın Mevsimler)
  • Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır. (Azgın Mevsimler)
  • "İfadenin temel kesinliği, yazmanın BİRİCİK ahlâkıdır." Ezra Pound. (Yazmak Üzerine)
  • Günün birinde her şeyi anlayacaklar, dedim. Belki, dedi. Ama o zaman bir önemi kalmayacak. (Katedral)
  • Ama siz bilmezsiniz aşk nedir bilmezsiniz çünkü hiç aşık olmamışsınızdır bu kadar basit (Bilmezsiniz Aşk Nedir)

Yorum Yaz