matesis
dedas

Dubrovski - Aleksandr Puşkin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dubrovski kimin eseri? Dubrovski kitabının yazarı kimdir? Dubrovski konusu ve anafikri nedir? Dubrovski kitabı ne anlatıyor? Dubrovski kitabının yazarı Aleksandr Puşkin kimdir? İşte Dubrovski kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 24.02.2022 02:00
Dubrovski - Aleksandr Puşkin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Aleksandr Puşkin

Çevirmen: Celal Kırlangıç

Orijinal Adı: Дубровский

Yayın Evi: İtalik Yayınları

İSBN: 9789758398492

Sayfa Sayısı: 104

Dubrovski Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bundan birkaç yıl önce, eski Rus derebeylerinde Kirila Petroviç Troyekurov, malikânelerinden birinde oturuyordu. Soyluluğu, zenginliği ve ilişkileri, topraklarının bulunduğu illerde ona büyük bir saygı kazandırmaktaydı. Komşuları onun en küçük bir isteğini yerine getirmek için can atarlar, il memurları adını duydukları zaman titrerlerdi. Kirila Petroviç bu yataklanma gösterilerini, kendisine verilmesi zorunlu bir rüşvet sayardı. Evi her zaman misafirlerle dolup taşardı; bunlar onun gürültülü, bazen de çılgınca eğlencelerine katılarak, derebeyi avareliğini neşelendirmeye can atardı.

(Kitabın İçinden)

Dubrovski Alıntıları - Sözleri

  • "Geleceği korkunç bulutlarla kaplıydı."
  • "İntikamdan, delilikten vazgeçer gibi vazgeçtim."
  • "Dünya telaşı dünyada kalır."
  • Umudum sadece gölgesi bile kalsa, Tanrı aşkına vazgeçmeyin.
  • "Umudun sadece gölgesi bile kalsa, Tanrı aşkına, vazgeçmeyin."
  • ..,ama insan çabalamasında  ne yapsın.
  • Dedikleri gibi, yalak varsa, domuz da olur.
  • Gençleri samimiyetleri yüzünden seviyorum.
  • Zenginliğin bir an için bile size mutluluk getirmeyeceğini; lüksün ve ihtişamın, o da alışıncaya kadar bir an için ancak fakirliği avutabileceğini ona anlatınız!
  • Köylüler ve hizmetlilere katı ve keyfince davranırdı; buna rağmen, onlar Petroviç'e sadıktı: Efendilerinin zenginliği ve şanıyla övünüp onun güçlü himayesine güvenerek, komşuların karşı yaklaşımlarında cüretkar olurlardı.

Dubrovski İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Dönemin Rusya'sini ve insan ilişkilerini anlatan kitap. Zorla haydut olmaya zorlanan kahramanımız üzerinden derebeylik düzeninin ne kadar zalimce işlediği, işçi ve çiftçi sınıfının değersiz görüldüğü, dönem burjuva kesimine başkaldırı niteliğinde bir nevi Robin hood olmuş dubrovski. Yer yer mizahi dile de başvuran yazarın usta anlatımıyla kitabı okumaktan zevk alıyorsunuz. Tabi her şeye rağmen aşk ta kitaba dahil ediliyor. (Kitap.o.kurdu)

Dubrovski: YouTube kitap kanalımda Puşkin'in hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: https://youtu.be/nljKaOPQcBI Puşkin'in zengin ve fakir iki derebeyi nesli arasındaki hak kavgasını anlattığı eseridir. Puşkin ve Dostoyevski gibi isimler eserlerinde genellikle "rütbe sırası" yerine "akıl sırası" fikrini ön plana çıkararak rütbe hiyerarşisini eleştirmeye ve aslında akıl hiyerarşisi gibi bir sistemin olması gerektiğini önermeye, Rus derebeylerine yalakalık yapan bürokrasiyi, polisleri ve hukuk sistemini yine aykırı bir şekilde alaya almaya ve otokrasinin herhangi bir toplumda ne kadar tehlikeli olabileceğini anlatmaya çabalar. Dindar kisvesinde halkın içinde gezen adamların köy halkını soyup soğana çevirmelerini, hukuk adamı kisvesinde halka adalet dağıttığını söyleyen adamların derebeylerine yaptıkları yalakalıkla haksız davalar elde etmesini fakat tüm bunlara rağmen ülkesini seven halkların içinde her zaman direniş ve gerçek adaleti arama duygusunun bulunduğunu, epik bir romantisizmle anlatır. #direnkistenevka hashtaginde birleşen, kalbi Rus milliyetçiliğiyle dolu az sayıdaki Rus köylülerinin zenginliğe, soyluluğa, nicel saygınlıklara, yargıçların korkutulmasına ve satın alınmasına, her türlü yasa ve kararnamenin çarpık çurpuk yorumlanmasına, hiçbir hakka sahip olmadan Kistenevka'nın 3-5 ağacının kesilmesine karşı aldıkları tavır ile Puşkin'in halk ayaklanması konusunu ilk kez Dubrovski eserinde işlediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Puşkin okumak isteyenler için Büyük Petro'nun Arabı, Byelkin'in Öyküleri ve Goryuhino Köyü Tarihi ile birlikte yerinde olacak başlangıç eserlerindendir. Yaklaşık 190 yıl önce yazılmış bu eserle beraber şu an Elon Musk'ın Falcon Heavy resitalini izliyorum. Puşkin, ilerisi için siyasi yönde pek çok doğru tahminde bulunmuş fakat uzay ve astronomi konuları bu Rusların öngörülerinde hiç yok, ondan 2 puan kırdım. (Oğuz Aktürk)

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin. Rus şiirinin 'güneşi' de derler. Ben ise size onu Rus edebiyatının en zekisi, en sancılı sürecinin en sancılı adamı olarak takdim edeyim. Kenardan gözlemleyenler için böyleleri deli olarak görünür. Bir taraftan zeki, başarılı, filozof; bir taraftan da çılgınlıklarıyla bilinen dvoryan mensubudur. Aynen üstadın dediği gibi: "Birbirine aykırı çift başlı bir mahlûk olan şairde, biri süflî ve mahkûm, öbürü ulvî ve hâkim, iki kutup var..." (Çile, s.10). yazar/salavat-aiupov ve yazar/bahar-demir hocalarımız da kitap/yasamlari-ve-sanatlariyla-rus-yazarlari--73753 beraber yazdıkları bu kitaplarında aynı fikirdedirler. Kütüphaneye gittiğimde unutmasam buraya rusçasıyla ve çevirerek alıntı bırakırım. (Sonradan eklediğim o alıntı: "С одной стороны, ветреный Пушкин: это пирушки, драки и дуэли; с другой стороны, серьезный Пушкин: это философские и политические беседы с Чадааевым, перечитывание Вольтера, любимого французского писателя, посещение русского театра, самостоятельное изучение английского языка для чтения в оргинале поэмы английского поэта Байрона." стр. 35/<<Русские писатели в жизни и творчестве: Карамзин. Пушкин. Лермонтов. Гоголь.>> Аюпов С., Гюнеш Б./Serhat Bilişim, Erzurum, 2013/). İlk önce, Puşkin'in "deliliğinden" bahsetmek istedim ki, Dubrovski karakterini anlamakta bize yardımcı detay, ipucu olabilsin. Puşkin yaratıcılığı ilmi ve bedii olarak incelendiğinde ne kadar zeki kalem sahibi olduğu ortaya çıkıyor. Kaldı ki, sancılı sürecin sancılı adamı oluşu meselesine - bunu bir kaç cümle ile açıklayayım. Bu onun, Rus ed.-ta 'Altın Çağ' olarak isimlendirilen ve dünya edebiyatına kıyas kabul etmeyecek seviyede damga vurmuş döneme -19. yy edebiyatına- kapı oluşudur. Kendisinden önceki dönemin çıkış kapısı, sonraki dönemin giriş kapısıdır. Dolayısıyla, bu bağlamda Rus ed.-nı Puşkin öncesi ve sonsarı olarakta ayırabilir ve değerlendirebiliriz. Bu yazar "terminatör" gibidir; yarısıyla klasik, yarısıyla modern. O dönemin şartlarıyla her ikisinde de oldukça başarılıdır. Hatta çok sağlam bir eleştirmendir. Böyle dev bir süreçlerin Puşkin'de bir arada vücut bulması, harmanlanması, sentezlenip millileşmesi... Hem de bilinçli bir şekilde! Eğer, Puşkin bunların bilincinde (farkında) olmasaydı benim nazarımda sürecin ortalama bir yazarı olurdu. Sanıyorum ki, o, bu açıdan Rus edebiyatının en zor anlaşılan ve hâlâ tartışılmakta olan yazarıdır. Bunu "Dubrovski" eseri üzerinde yürütülen tartışmalarda da müşahede edebilirsiniz. Ayrıca belirtmiş olayım ki, Rus edebiyatında 19. yüzyıla Puşkin'siz giriş yapıyorsak kapıdan değil, pencereden girmiş oluyoruz. İtiraz istemiyorum. İlaç acıdır ama şifa niyetiyle içeriz. "Dubrovski" ("Дубровский"), Puşkin'in ölümünden sonra yani 1841’de yayınlanmıştır ve editörünün verdiği isimle günümüze ulaşmıştır. 1832 yılında yazılmıştır. Edebi tür olarak çoğunluk roman olduğu konusunda hemfikirdir. Lâkin, povest (novella) olarak değerlendirenler hatta ikifikirli kalanlar da vardır. İki fikir arsında kalmanın sebebi, zannımca, günümüz roman anlayışıyla ölçüldüğü içindir. Oysa ki, bu yanlış bir eleştirel yaklaşımdır. Kritize ettiğimiz eseri ait olduğu dönemin roman özellikleriyle değerlendirmeliyiz. Çünkü, roman, doğuşundan günümüze kadar -diğer edebi türler gibi- gelişim süreci geçirmiş, "şekil" değiştirmiş ve muhtevası genişlemiştir. Rusça yorumlara baktığımda ilginç bir yorumla karşılaşdım. Birisi, "Dubrovski"yi Puşkin'in kendisinin povest olarak belirttiğini yazmıştı. İlginçtir ki, ben kendim de bu eseri Azerbaycan türkçesiyle, yazarın povestleri arasında okumuştum. Ayrıca eserin tamamlanmadığı bilgisi dolaşıyor ortalıkta. Fakat bu bilginin kime ve hangi kaynağa dayandığını bilmiyorum. Belki de, bundan dolayı kurgusal bütünlük yakalayamamışlardır veya olay örgüsünün Dubrovski'nin ortadan kayboluşuyla sonlanmasını (spoiler) mantıksal olarak kabullenememişlerdir. Ya da tamamlanmamış olduğuna dair somut bilgi vardır?. Eserin yazılış tarihiyle yazarın ölüm yılı arasında beş yıl var ve tamamlama için yeterli süredir. Tam da bu noktada Puşkin'in kendi roman tanımına bir bakalım: "В наше время под словом "роман" разумеем историческую эпоху, развитую в вымышленном повествовании". Bu tanımında yazar, kendi zamanlarında roman sözcüğü altında, kurgusal anlatı sanatındaki gelişimin [yeni] tarihi dönemini(e) [geçişi ni] anladıklarını kaydediyor. Demek ki, roman türü o dönem için yenidir ve ilk örnekleri de kurgusal anlatıda yeni yapıya geçisin izlerini taşıyor. Bu sebepten Tolstoy romanı ile Puşkin romanını yapısal ve muhteva olarak kıyaslamak anlayışsızlık ve saygısızlık olur. Kısacası, "Dubrovski" romanı Rus ed.-da ilk roman örneklerindendir ve tamamlanmamış olması fikri eserin değeri açısından pek bir önem arz etmiyor. Romanı okurken anlıyorum ki, Puşkin, Rus zihniyetindeki değişimin onların yaşam tarzlarındaki maddi ve manevi yansımasını paralel olarak aktarmak istemiştir. Derebeyleriyle memurlar arasındaki ilşkilerde günümüzde de pek fark olmadığını düşünüyorum. Bu ilişkilerin eşkiya ve haydut çetesine zemin hazırladığını, eli kalem tutacak olan kahramanımızın eli silah tutan hayduta dönüşmesi sürecini gözler önüne sermiştir. Don Kişot veya Robin Hood havası var eserde. Toplumların geçtiği süreçler çok benzediği için, benzer süreçlerin denk geldiği dönemlerin eserleri de benzer izler taşıyordur. Puşkin Rusya'nın feodalizm dönemi geçirmediğini savunduğuna göre, biz de feodal yapılanmadan değil, gücün yol açtığı soysuzlaşmadan bahsetmeyi tercih etmeliyiz. Aslında, yazar baba Dubrovski karakterinde gücün insaniyete ve hakkaniyete tesliminin de örneğini göstermiştir. Bizdeki yeniçerilerin zamanla zorbalar güruhuna dönüşmesini benden daha iyi biliyorsunuz. Rusya'da da drujinalar var, dvoryanlar var. Eserle ilgili çok güzel bir not düşmüşler, elimden geldiği kadar tercüme etmeye çalışıp yazacam ve incelememi bitirmiş olacam: << Puşkin, "Dubrovski"de sadece dvoryanların iflasını tespit etmemiştir. O, bu gerçeği Rus tarihinin kendi konsepti dahilinde bağlantılı olarak idrak etmiş, kahramanın [karakterin] şahsi yaşam tarzına devrimsel etkisinin kanıtını, malikanelerde "eski asaletimiz"e yabancılaşma ve parçalanma sürecinde görmüştür. >> (Ferman Mamedov)

Kitabın Yazarı Aleksandr Puşkin Kimdir?

Aleksandr Puşkin (Rusça: Алекса́ндр Серге́евич Пу́шкин; 6 Haziran 1799 - 10 Şubat 1837), Rus şâir ve yazar. Rusya'nın "ulusal şâir"i ve modern Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir.

Yaşamı

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 6 Haziran 1799'da Moskova'da doğdu. Babası Sergey Lvoviç Puşkin, soylu bir ailenin ilk çocuğudur. Annesi Nadejda Osipovna Hannibal'in büyük dedesi Etiyopyalı Abraham Petroviç Hannibal, Rus Çarı I. Petro'nun vaftiz oğlu ve çarlık ordusunda seçkin bir subaydı. Puşkin, soylu bir ailenin üyesiydi. Annesi ve babası eğitimli insanlardı. Puşkin, ilk bilgilerini Fransız mürebbiyelerden edindi. Henüz sekiz yaşındayken Fransızca ve Rusça öğrenmişti. 11 yaşına geldiğinde özgürlükçü ve hicivci yazarlarını beğendiği Fransız edebiyatından etkilenerek Fransızca şiirler ve güldürüler yazmaya başlamıştı.

Döneminin tanınmış şair ve yazarları, Puşkin'in evine gelip gidenler arasındaydı. Ancak hiçbiri geleneksel Rus masalları anlatan, Rus türküleri söyleyen dadısı kadar Puşkin'i etkilememiştir. Yaşlı dadısı Arina'nın anlattıklarının, Puşkin'in çocuk rûhunda önemli izler bıraktığı düşünülmektedir. İleride Rus halk şiiriyle, masallarla, konuşma dilinin deyimleriyle ve anlatım özellikleriyle tanışıklığını dadısın ve anneannesi Mariya Hannibal'a borçludur.

Şiire başlaması

Puşkin, on iki yaşına geldiğinde, aristokrat aile çocuklarına yönetime hazırlamak için Rus Çarı I. Aleksandr'ın Tsarskoye Selo'da (Çarın yazlık köyü) açtırdığı okula yazdırıldı ve bu okuldaki altı öğrenim yılı boyunca, tıpkı okulun diğer öğrencileri gibi, Petersburg'a gitme izni verilmeden dış dünyadan kopuk bir şekilde eğitim gördü.

Şairlik yeteneğiyle arkadaşları arasında sivrildi. İlk şiiri "Şair Dost'a" (1814) Nikolay Karamzin'in Avrupa Habercisi dergisinde yayımlandı. Puşkin'in lise yıllarında yazdığı şiirlerinde gerçekçilik eğilimi açıkça göze çarpmaktadır. O dönem şiirinde kullanılmayan kaba ve gündelik sözcükleri kullandığı şiirleriyle Gavrila Derjavin'in dikkatini çekmeyi başardı.

Artık ünlü bir şair sayılmaya başlayan Puşkin, Çar Köyü Lisesi'ndeki eğitimini 1817'de tamamladıktan sonra Petersburg'a giderek Dışişleri Bakanlığında çalışmaya başladı. Bu arada birçoğu yasaklanan özgürlükçü şiirleri ve taşlamaları, bu sıralarda halk arasında yayılmıştır. Rus edebiyatında ilk kez, şiir halk tarafından hayranlıkla karşılanmıştı.

Puşkin, bu sırada Rus Çarı I. Aleksandr tarafından Kafkasya'ya tayin edildi ve burada ünlü Kafkas Esiri ve Bahçesaray adlı destanlarını yazdı. Gerçeği olduğu gibi aktarmayı tercih eden Puşkin'in eserlerinde ne klasik şiirin kuralcılığı, ne de Romantizm'in etkileri belirgin bir şekilde öne çıkıyordu.

Sürgün yılları

Kafkasya'dan dönen Puşkin'in Rusya'daki askeri yönetime karşı oluşundan dolayı dört yıl süreyle başkente girmesi yasaklandı ve ailenin sahip olduğu Mihaylovskoye köyünde yaşamak zorunda bırakıldı. Hükûmet tarafından oğlunu gözetim altında tutmakla görevlendirilen babası da görevini yerine getirmişti.

Yirmi dört yaşındaki Puşkin, bu sürgün döneminde, yedi yıl sonra tamamlayacağı Yevgeni Onegin adlı romanını yazmaya başladı. Çingeneler, Peygamber ve Boris Godunov adlı önemli eserlerini de yine bu sürgün yıllarında yazdı. Bu yıllarda ülkesinde süregelen özgürlük mücadalesi dışında Yunan İsyanı ve İspanya ile İtalya'daki mutlakıyet karşıtı hareketleri yakından takip etti.

1820-1824 yılları arasındaki sürgün döneminden sonra Rus Çarı I. Nikolay tarafından Moskova'ya çağrılan genç şairin kaleminden çıkan her şey, artık çarın sansüründen geçecektir. Polis baskınları ve aşk serüvenleri ise Puşkin'in yaşamının ayrılmaz parçaları olmuştu.

Evliliği

Puşkin, bir baloda yüksek rütbeli ve emekli bir memurun kızı olan Natalya Gonçarova ile karşılaştı ve bu genç kıza aşık oldu. Puşkin, Natalya'ya evlenme teklif etti; Natalya ise şairin evlenme teklifini belirsiz bir tarihte cevaplamak üzere cevapsız bıraktı. Puşkin, bu durum karşısında umutsuzluğa kapılmış ve Moskova'dan uzaklaşmak istemişti. Bu nedenle, 1829'da, bir gözlemci olarak Rus ordusuna katıldı ve Osmanlı topraklarına geldi. Sonradan yazdığı "Erzurum Yolculuğu" adlı eserinde seyâhat izlenimlerini anlatan Puşkin'in, daha başka birçok eserinde de Erzurum'dan aldığı esinlerin izlerini bulmak mümkündür.

Moskova'ya dönen Puşkin, Natalya'ya evlenme teklifini yineledi. Uzun çekişmelerden sonra Natalya'nın ailesini de ikna etmeyi başardı ve sonunda nişanlandılar. Bu evliliği istemeyen Natalya ise bu duruma kayıtsız kaldı. Natalya'nın bu olumsuz tutumu, ilişkilerinin sonuna kadar da bu şekilde devam etti.

Puşkin'in eşi Natalya Gonçarova

Bitmek bilmeyen soruşturmalar ve yasaklamalar yüzünden rahatsız olsa da, Puşkin yazmaya devam etti. Yevgeni Onegin, Don Juan, Veba Sırasında Ziyafet gibi manzum trajedyalarını ve Dubrovski, Maça Kızı gibi önemli eserlerini bu dönemde kaleme aldı. Gogol ile olan arkadaşlığı da bu döneme rastlamaktadır. Öyle ki, Gogol'a ünlü Ölü Canlar romanını yazma fikrini Puşkin'in verdiği söylenmektedir.

Ölümü

Bu dönemde hayatına George Charles d'Anthès adında biri girdi. Puşkin, kendisine yazılan birkaç imzasız mektup aracılığıyla, d'Anthès adındaki bu Fransız'ın karısı Natalya Puşkin'e kur yaptığını öğrendi. 1837'de d'Anthès'i düelloya çağırdı. 27 Ocak 1837'de St.Petersburg yakınında Kara Dere'nin bir köşesinde düellonun yapılmasına karar verildi. Puşkin'in şâhidi arkadaşı Danzas'tı. Düelloda kullanacağı silahı almak için gümüşlerini sattığı iddia edilmektedir.

Düelloda Puşkin tarafından omzundan yaralanan d'Anthès, Puşkin'i karnından yaralamayı başardı. Büyük bir soğukkanlılıkla iki gün boyunca can çekişen Puşkin, şubat ayında bir öğleden sonra hayata gözlerini yumdu.

Şâirin ölüm haberi duyulunca evinin önünde toplanan halk, Yevgeni Onegin'in son baskısını tüketti. Şairin ölümü üzerine başlayan huzursuzluk, neredeyse hükümete karşı bir ayaklanma noktasına geldi. Olayların kontrolden çıkmasından çekinen polis, bir gece yarısı şairin tabutunu gizlice kiliseden aldı ve Mihaylovskaya köyüne götürerek toprağa verdi.

Hakkında Gogol'un “Puşkin, olağanüstü bir olaydır.” ve Dostoyevski'nin de daha mistik bir tavırla “Puşkin, bize gelecekten haber veren bir ermiştir.” dediği Puşkin, modern Rus edebiyatının oluşmasına en büyük katkıda bulunan edebiyatçı olarak kabul edilir. Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus halk ruhunu sentezleyerek, Rus edebiyatında “gerçekçilik akımı”nı başlatan öncü bir isim olmuştur.

Aleksandr Puşkin'in düello günü uğradığı son yer, Peterburg Nevski Prospekt'de Wolf's şekercisidir (şimdiki Cafe Litteraturnia). Bu cafede Puşkin'in balmumundan bir heykeli bulunmaktadır.

Eserleri

Ruslan i Lyudmila – Ruslan ve Ludmila (1820) (şiir)

Kavkazskiy Plennik – Kafkas Esiri (1822) (şiir)

Bakhchisarayskiy Fontan – Bahçesaray Selsebili (1824) (şiir)

Tsygany, – Çingeneler (öyküsel şiir) (1827)

Arap Petra Velikogo – Büyük Petro'nun Arabı (tarihsel roman, bitirilmemiş) (1828)

Poltava (1829)

Küçük Trajediler (1830)

Boris Godunov (1825) (dram)

Papaz ve uşağı Balda'nın hikâyesi (1830) (şiir)

Povesti Pokoynogo Ivana Petrovicha Belkina – İvan Petroviç Belkin'in hikâyesi (5 kısa hikâyeden oluşur: Atış, Kar Fırtınası, Cenazeci, Menzil Müdürü ve Bey'in Kızı) (1831) (düzyazı)

Çar Saltan Masalı (1831) (şiir)

Dubrovsky (1832-1833, yayınlandı1841, roman)

Prenses ve 7 Kahraman (1833, şiir)

Pikovaya Dama – Maça Kızı (hikâye) (1833) daha sonra operaya uyarlanmıştır.

Altın Horoz (1834, şiir)

Balıkçı ve Altın Balığın Hikayesi (1835, şiir)

Yevgeni Onegin (1825-1832) (şiirsel roman)

Mednyy Vsadnik – Bronz Süvari (1833, şiir)

Yemelyan Pugachev isyanının Tarihi (1834, düz yazı)

Kapitanskaya Dochka - Yüzbaşının Kızı (1836, düz yazı)

Kirdzhali – Kırcali (kısa hikâye)

Gavriiliada

Istoriya Sela Goryukhina – Goryukhino Köyü'nün Hikayesi (bitirilmemiştir)

Stseny iz Rytsarskikh Vremen – Şövalye Hikayeleri

Yegipetskiye Nochi – Mısır Geceleri (kısa şiirsel hikâye, bitirilmemiştir)

K A.P. Kern – AP. Kern'ne (şiir)

Bratya Razboyniki – Haydut Kardeşler (oyun)

Graf Nulin – Kont Nulin

Zimniy vecher – Kış akşamı

Puşkin'in birçok eserini filolog Metehan Mollamehmetoğlu Türkçeye çevirmiştir.

Aleksandr Puşkin Kitapları - Eserleri

  • Yüzbaşının Kızı
  • Seviyordum Sizi
  • Bakır Atlı
  • Aşk Şiirleri
  • Maça Kızı
  • Dubrovski

  • Gizli Günce
  • Boris Godunov
  • Poemalar
  • Erzurum Yolculuğu
  • İstasyondaki Görevli
  • Çingeneler
  • Byelkin'in Öyküleri

  • Öyküler
  • Ruslan ve Ludmila
  • Büyük Petro'nun Arabı
  • Pugaçev İsyanının Tarihi
  • Seçme Yazılar
  • Bütün Öyküler, Bütün Romanlar
  • Küçük Tragedyalar

  • Yevgeni Onegin
  • Bahçesaray Çeşmesi
  • Mısır Geceleri
  • Bütün Eserleri 2
  • Çar Sultan
  • Balıkçı ve Altın Balık
  • Qızıl Xoruz

  • Düello
  • Qafqaz əsi­ri

Aleksandr Puşkin Alıntıları - Sözleri

  • "Umudun sadece gölgesi bile kalsa, Tanrı aşkına, vazgeçmeyin." (Dubrovski)
  • …huzur arıyordu, Uyuşukluk ve keder bitirmişti onu (Ruslan ve Ludmila)
  • Şiirlerle ne anlatıyoruz ona? Gerçek en değerli şey bana. Düşünmeden derim : şirinsin herkesten Hep aynı şeyi söylerim ben. (Aşk Şiirleri)
  • "Bir şairle karşılaşmak her zaman hayırlıdır. Şair, dervişin kardeşidir. Onun ne vatanı vardır ne de dünya nimetlerinde gözü." (Erzurum Yolculuğu)
  • "İntikamdan, delilikten vazgeçer gibi vazgeçtim." (Dubrovski)
  • Bir tek aşktır soğuk ömrün neşesi, Bir tek aşktır acısı kalplerin: Bir anlık mutluluktur hediyesi, Oysa acısı dinmez çilelerin, Yüz kez daha mutludur gençliğinde O ânı havada yakalayabilen. Giz dolu bir mutluluğun önünde Çekingen güzelliğiyle boyun eğen. (Aşk Şiirleri)

  • Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
  • Hüzünlüyüm, Nina: Yolum can sıkıcı... (Seviyordum Sizi)
  • Ve tanıdım aşkı tüm benliğimle, Göksel sevinciyle Ve acı veren kederiyle…. (Ruslan ve Ludmila)
  • Ama n'eylersin ki, bende Böyle bir güç yok, biliyorum; Karar alındı: ferman sizde, Kadere teslim oluyorum. (Aşk Şiirleri)
  • Derin saygının yerini üstünkörü nezaket almıştı. (İstasyondaki Görevli)
  • "Gençlerin bağışlayacakları en son şey cesaretsizliktir. Gençler cesareti bütün insan erdemlerinin en başta geleni ve her kusurun mazereti olarak görürler." (Öyküler)
  • Ahlâk, eşyanın doğasındadır. (Yevgeni Onegin)

  • Nice aceleci olursan ol, Bir aşk randevusuna bile, Ve nice hayale dalarsan dal, Saklanıp gizleyerek kalbinde, Onunla buluştun mu, çekingen Durursun, elinde değil işte... (Aşk Şiirleri)
  • ...Ölümü dilemek mi delilik, Dona Anna? Deli olsaydım, yaşama tutunmayı dilerdim, Aşkın merhemini sürmek için yüreğinize; Deli olsaydım, pencerenizin altında beklerdim Gecelerce, serenaddan, uyku girmezdi gözünüze; Deli olsaydım, önünüze atardım kendimi Gizlenip sesizce acı çekmezdim... (Küçük Tragedyalar)
  • "Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir." (Büyük Petro'nun Arabı)
  • Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
  • Daha iyisini bulursan unutursun beni, Daha kötüsüne düşersen ararsın beni (Yüzbaşının Kızı)
  • “Bırak bana prangalarımı, Kimsesiz, ıssız anılarımı, Hayalleri, hüznü, gözyaşlarını: Benimle paylaşamazsın onları.” (Poemalar)
  • Ne sıkıcı ezgilerine, ne ziyafetlerine, Ne de ihtiyacım var gölgeliklerine- Ne yemek yerim, ne de dinlerim, Bahçelerinin ortasında öleceğim! (Ruslan ve Ludmila)

Yorum Yaz