Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? - Frans de Waal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? kimin eseri? Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? kitabının yazarı kimdir? Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? konusu ve anafikri nedir? Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? kitabı ne anlatıyor? Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? PDF indirme linki var mı? Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? kitabının yazarı Frans de Waal kimdir? İşte Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Frans de Waal
Çevirmen: Ahmet Burak Kaya
Yayın Evi: Metis Yayıncılık
İSBN: 9786053161073
Sayfa Sayısı: 344
Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“İnsanlar neden hayvan zekâsını küçümsemeye bu kadar hevesli? Kendimiz söz konusuyken hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz becerileri hayvanlar söz konusu olduğunda sürekli reddediyoruz. Bunun ardında ne var? Diğer türlerin hangi zihinsel seviyede işlediğini bulmaya çalışırken, esas zorluk sadece hayvanlardan değil aynı zamanda bizim kendimizden de kaynaklanıyor. Hayvanların belli bir tür zekâya, özellikle de kendimizde takdir ettiğimiz türden bir zekâya sahip olup olmadıklarını sormadan önce üstesinden gelmemiz gereken, bu olasılığı düşünmemize bile karşı çıkan içsel direncimizdir.”
Son yıllarda hayvanların bilme yetisi konusunda yapılan araştırmalar, insan zihnini hayvan zihninden çok ayrı, “özel” bir yere koyma eğilimimizi gözden geçirmemize neden oluyor. Ahtapotların alet kullandığını, daha iyi bir yiyecek geleceğini bildiklerinde karga ve kuzgunların önlerindeki yiyeceği yemeden dakikalarca bekleyebildiğini, şempanzelerin olağanüstü hafızalarıyla insanlara parmak ısırttığını gösteren bu araştırmalar hayvanların sandığımızdan çok daha zeki, yaratıcı ve kavrayışlı olduğuna işaret ediyor.
Hayvanlarla ilgili çalışmalarda insanmerkezci yaklaşımın değişmesinde önemli bir rol oynayan Hollandalı primatolog Frans de Waal kargalar, yunuslar, papağanlar, koyunlar, eşekarıları, yarasalar, balinalar ve elbette primatlarla ilgili son araştırmalardan faydalanarak hayvan zekâsının gerçek boyutlarını keşfe çıkıyor. İnsanların en tepede olduğu bir bilişsel hiyerarşiyi reddeden de Waal, onun yerine insan dahil her hayvanın kendine özgü zekâ, yeti ve yetenekleriyle değerlendirilip takdir edildiği daha objektif bir model öneriyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? Alıntıları - Sözleri
- "Cinsel saldırıyla suçlanan bir Fransız politikacının " azgın bir şempanze" gibi davrandığı söylenmişti. Şempanzelere ne büyük hakaret! Halbuki şempanzeler cinsel arzulara teslim olmak yerine, onlardan kaçınmalarını veya önce gizliliği ayarlamalarını sağlayacak kadar duygusal kontrole sahiptirler. Eğer herkes istediği gibi davransaydı, hiyerarşi yıkılırdı. Hiyerarşi dizgimleme üzerine inşa edilmiştir. Balık ve kurbağalardan babun ve tavuklara kadar pek çok türde toplumsal basamaklar bulunduğu için, irade gücü hayvan toplumlarının kadim bir özelliğidir. "
- Bizler her zaman akıl yürütme becerilerimizi çevremizdeki her şeye uygulayarak bir şeyleri kavramaya çalışırız. Eğer hiçbir kanıt bulamazsak onu icat edecek kadar ileri gideriz, garip batıl ve doğaüstü inançlar ediniriz, tıpkı spor taraftarlarının şans getirmesi için aynı tişörtü tekrar tekrar giymesi ve bazı insanların felaketlerin tanrının işi olduğuna inanması gibi. Öylesine mantık güdümlüyüz ki onun yokluğuna dayanamıyoruz.
- "Beyinler en pahalı organlardır."
- Ama şempanze gözlemlerim hiyerarşilerin yalnızca toplumsallaşmanın ürünü olan kültürel kurumlar olduğu ve onları her an ortadan kaldırabileceğimiz fikrini sorgulamama yol açtı. Hiyerarşi çok daha derinlere kök salmış gibi görünüyordu. En hippivari organizasyonlarda bile bu eğilimleri tespit etmekte zorluk yaşamıyordum. Bu topluluklar genelde otoriteyle alay eden ve eşitliği vaaz eden ama insanlara emir vermekten ya da yoldaşlarının kız arkadaşlarını çalmaktan gocunmayan genç erkekler tarafından yönetiliyordu.
- “Gerçeklik zihinsel bir inşadır.”
- Edimsel koşullama zaten orada olanı açığa çıkarır. Davranışın her şeye kadir yaratıcısı değil, onun alçakgönüllü bir hizmetkarıdır.
- Kafka ve Uexküll'ün ayak izlerini takip ederek diğer türlerin derilerinin altına girmeye, onları kendi koşullarında anlamaya çalışıyoruz. Bunu ne kadar iyi başarırsak, doğadaki sihirli kuyuların da o kadar fazlasını keşfedeceğiz.
- Gözlemlediğimiz kendi başına doğa değil, sorgulama yöntemimize maruz kalmış doğadır.
- Bilimkurgu yazarı Isaac Asimov bir zamanlar şöyle demişti: “Bilimde yeni keşifleri haber veren ve duyması en heyecan verici olan cümle ‘Evreka!’ değil, ‘Bu çok tuhaf’ cümlesidir.
- İnsanlar neden hayvan zekasını küçümsemeye bu kadar hevesli?
- Sıçanların kararlarından pişman olduğunu, kuzgunların alet yaptığını, ahtapotların insan yüzlerini tanıdığını ve özel nöronlar sayesinde maymunların diğerlerinin hatalarından ders aldığını duyuyoruz. Hayvanlarda kültür, empati ve arkadaşlık hakkında açık açık konuşuyoruz. Hiçbir şey sınırların ötesinde değil artık, bir zamanlar insanların alametifarikası sayılan akılcılık bile.
- Bilimkurgu yazarı Isaac Asimov bir zamanlar şöyle demişti: "Bilimde yeni keşifleri haber veren ve duyması en heyecan verici cümle "Evreka!" Değil, "Bu çok tuhaf" cümlesidir.
- Hayvanların ne kadar zeki olduğunu anlayacak kadar zeki miyiz?
- İster yabancı insanlar ister farklı organizmalar söz konusu olsun, başkalarının iç dünyalarına girme yeteneğimizin sınırlı olduğuydu.
- Suya batmış nesnelerin hacmini ölçmenin yolunu keşfeden Arşimet'in banyodan sıçrayarak çıktığı ve siraküza sokaklarında çırılçıplak koşturup "Evraka!" Diye bağırdığı o hikayeyi andıran bir tabir.
Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki miyiz? diyor bize Frans De Waal... Kendisi bir psikolog, primatolog ve etolog... Hayvanların zekasından kuşku duyanlara gösterdiği örneklerle "e daha naapsın bu hayvanlar zeki olduklarını göstermek için, illa konuşması mı lazım" demek istemiş gibi... Evet birçoğu bildiğimiz hayvan davranışları ama ilk defa duyduğum bilgiler de vardı... Mesela kavanoza konmuş ahtapotun kapağı açıp çıkabildiğini, fillerin çok uzak mesafelerden fırtınayı, gök gürültüsünü duyup ona göre davranmalarını, kuyruksuz maymunların çok çok kısa zamanda gördüğünü hafızaya almalarını bilmiyordum... Daha da var ama hepsi aklımda değil... Bir de ahtapotlar doğum yapana kadar zekiymiş ancak doğum yaptıktan sonra ise aptallaşıyorlarmış. . Okumaya başlamadan önce genel olarak birçok hayvan hakkında bilgi olacağını düşünmüştüm ama primatlar olarak adlandırılan türler, özellikle kuyruksuz maymun ağırlıktaydı. Okumaktan gına geldi bir ara ki okumam uzun sürdü... Ayrıca çok tekrar vardı ve başka hayvanlara geçti çok şükür dediğim yerde bile maymuna bağlandı konu:))... Yalnız acayip bir siyaset dönüyor bunların arasında (buraya gözleri kısıp kafayı sağa sola sallama emojisi koymak isterdim:)))... Kitap bitince şuna karar verdim... Bence hayvanlar bazı insanlardan daha zeki:))... (Emet Denizci)
“İnsanlar neden hayvan zekasını küçümsemeye bu kadar hevesli? Kendimiz söz konusuyken hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz becerileri hayvanlar söz konusu olduğunda sürekli reddediyoruz. Bunun ardında ne var?” (eserden) • Aslında kitabına verdiği isimden ve yukarıdaki ifadelerinden anlaşılacağı üzere bilimsel araştırmalarını bu görüşün üzerine de konumlandırmış diyebiliriz. • Hollandalı etolog, primatolog ve psikolog yazar/frans-de-waal. • Alman biyolog Jacob von Uexküll’un ‘Umwelt’ adını verdiği şu bakış açısına da çok değer veriyor: “Her organizma çevreyi kendi yöntemine göre duyumsar.” • Ve yine Alman fizikçi Heisenberg’in şu uyarısını da dikkate alacaktır: “Gözlemlediğimiz kendi başına doğa değil, sorgulama yöntemimize maruz kalmış doğadır.” • Elinizde ‘primatlar’ başta olmak üzere ‘köpekgiller’, ‘kargagiller’, ‘filler’, ‘yunuslar’ ve ‘papağanlara’ dek birçok türe odaklanan bir kitap mevcut. • Zor bir okuma olacağını düşünüyorum. Her ne kadar zor bir okuma olsa da şu mesajı da veriyor yazar bizlere: “Evrimsel biliş alanının sistematik ve kapsayıcı bir değerlendirmesini sunma amacında değilim. Pek çok keşif, tür ve biliminsanı arasından bazılarını seçip geçtiğimiz yirmi yılda yaşanan heyecanı aktarmayı amaçlıyorum.” • O yüzden kaleminizi ve çayınızı elinize alın ve notlarınızı olabildiğince bol tutmaya gayret gösterin. • İncelemeyi yine yazar/frans-de-waal cümleleriyle bitirelim: “Gerçek empati kendine dönük değil başkalarına yöneliktir. İnsanlığı her şeyin ölçüsü yapmak yerine, diğer türleri neyseler o şekilde değerlendirmeliyiz. Böyle yaparsak pek çok sihirli kuyu keşfedeceğimizden eminim — şu anda hayal gücümüzün ötesinde olanlar da dahil.” (Adem Kara)
"Kuş beyinli", "ayı gibi olmuşsun", "balık hafızalı" "Hayvanlar bize bağımlı ve arzularımıza itaat eder hale geldiler. Onların hareketlerini öngörmek yerine onlara emir vermeye başladık. Kutsal kitaplarımız da doğa üzerindeki hakimiyetimizden bahsetmeye başladı." "Bazen hayvanların kendi başlarına ne yaptıklarını izliyoruz, ama bazen de onları bizim isteklerimiz dışında pek az şey yapabilecekleri durumlara sokuyoruz." ••••••••••••••••••••••••••••••• Bu kitap benim duygu ve düşüncelerimin bilimsel açıklamalar ve gözlemler eşliği ile kitaplaştırılmış halidir. Yani alıntıları da ekleyeceğim ve göreceksiniz. Hayvanlara karşı küçümseyici bakış açımız, kendimizi üstün görmemiz hiçbir zaman doğru gelmedi bana. Hayvanları belki insanlardan daha fazla önemsemeye başladığımı bile söyleyebilirim. Bizim kadar onların da bu dünyada yaşam haklarının olduğuna, ev olarak seçip betonlar içinde yerleştiğimiz bu yeryüzünün aslında onlara da ait olduğunu düşünüyorum. Onları "kendi yaşam alanlarımız" olduğunu düşündüğümüz yerlerden uzaklaştırma çabamızı anlamıyorum. Kitaba geçecek olursak; aslında gözlemlere dayalı bir şekilde daha çok şempanzeler üzerinde yapılan deneyler (karşı olacağımız tarzdan deneyler değil elbet) yer almış kitapta. Hollandalı psikolog etolog frans de waal 1975te dünyanın en büyük şempanze kolonisi üzerine altı yıllık bir proje başlattı. Uzlaşmacı davranışları, yemek paylaşımları, toplumsal ilişkileri üzerinde önemli gözlemler yaparak bu güzel kitabı okumamızı sağladı. Kitabın arka kapağında da söylendiği gibi " insanların en tepede olduğu bir bilişsel hiyerarşiyi reddeden Waal, onun yerine insan dahil her hayvanın kendine özgü zeka, yeti ve yetenekleriyle değerlendirilir takdir edildiği daha objektif bir model öneriyor. •••••• Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Hayvanlara benim kadar düşkünseniz vakit kaybetmeyin bile :) (nyks)
Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? PDF indirme linki var mı?
Frans de Waal - Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz? PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Frans de Waal Kimdir?
Hollandalı-Amerikalı etolog ve primatolog. Emory Üniversitesi psikoloji bölümünde primat davranışları konusunda Charles Howard Candler Profesörü'dür. Emory Üniversitesi Yerkes Ulusal Primat Araştırmaları Merkezi'ndeki Living Links Merkezi'nin kurucusu ve yöneticisidir.
Frans de Waal Kitapları - Eserleri
- Bonobo ve Ateist
- İçimizdeki Maymun
- Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz?
- Empati Çağı
- Köken Ağacı
- Mama'nın Son Sarılışı
- Chimpanzee Politics
- Mama's Last Hug
Frans de Waal Alıntıları - Sözleri
- Artık biliyoruz ki pek çok primat toplumu dişiler arasında var olan bağların gücü üzerine temellenir ve erkek değil, dişi merkezlidir. Ayrıca dişiler "ekolojik" bir cinsiyettir. Yavru büyütme sürecinde var olan gereksinimler nedeniyle, dişilerin üreme başarıları fiziksel çevre ile daha yakından ilişkilidir. Bu gerçek dişilerin kimle çiftleşecekleri konusunda daha ayrımcı ve seçici olmaya itiyor ve onları pek çok türün üreme sisteminin merkezine konumlandırıyor. (Köken Ağacı)
- Hepimiz çok iyi olsak ahlak gereksiz olurdu. Bütün insanlar birbirine hoşgörüyle yaklaşsa, kimse asla hırsızlık yapmasa, kimseyi sırtından bıçaklamasa, başkasının karısını baştan çıkarmasa tasalanacak ne kalırdı? Böyle olmadığımız çok açık ve bu da ahlaki kurallara neden ihtiyaç duyduğumuzu açıklıyor. Öte taraftan başkalarına karşı saygı ve özeni teşvik eden zilyon tane kural koysak, o yöne doğru doğal bir meylimiz olmasa hiçbir işe yaramazdı. Cam bir tabağın içine atılmış tohumlar gibi olurlardı: Hiçbiri köklenmezdi. Doğruyla yanlışı ayırmamızı sağlayan şey hem iyi hem kötü olabilme becerimizdir. (Bonobo ve Ateist)
- İki şebeği yan yana koyduk ve yirmibeş kere arka arkaya, önce biriyle sonra diğeriyle değiştokuş yaptık. İkisi de salatalık aldığında eşitlik oluyordu. Bu durumda şebekler sürekli değiştokuş yapı yor ve mutlu mutlu yiyeceği yiyorlardı. Ama birine üzüm verip diğerine salatalık vermeye devam ettiğimizde olay beklenmedik bir biçimde değişti. Bu eşitsizlikti. Bizim şebekterin yiyecek tercihleri de pazardaki fiyatlara mükemmelen uyduğundan üzüm en büyük ödüller arasında. Ortaklarının maaşındaki artışı fark eden şebekler, o zamana kadar salatalık için seve seve çalıştıkları halde aniden greve gittiler. Sadece isteksiz davranmakla kalmayıp sinirlendiler ve taşları, hatta bazen salatalık dilimlerini deney odasından dışarı attılar. Normalde asla reddetmedikleri bir yiyecek hiç istenmeyen bir şey, hatta iğrenç bir şey halini almıştı! İnsanlarda, biraz da gösterişli bir isimle "eşitsizlik tiksintisi" denen şeye eş, güçlü bir tepkiydi bu. Elbette bizim şebekler bunun benmerkezci bir türünü sergilemişti. Herkes için hakkaniyet gibi asil bir ilkeyi desteklemek yerine, kendileri ayazda kaldığı için öfkelenmişlerdi. Genel hakkaniyet gibi bir dertleri olsaydı, üstün durumdaki şebekler arada bir üzümü ötekiyle paytaşır ya da tümüyle reddederdi ki hiç böyle bir şey yapmadılar. Şanslı üzümcüler, bazen komşularının bıraktığı salatalık dilimlerini bile öğünlerine kat tılar. Deneyin sonunda somurtup bir köşeye çekilen zavallı ortaklarının aksine çok neşeli bir ruh hali içindeydiler. Sarah'yla birlikte bu çalışmayı "Şebekler Eşitsiz Ücretlere Karşı" başlığıyla yayımladığımızda büyük yankı buldu; belki de pek çok kişi, dünya üzümle dolu olduğu halde hep salatalığa talim ettiğini düşündüğü için. Hepimiz kısa çöpü çekmenin ne demek olduğunu biliriz. Anne babaların eve gelirken sadece tek bir çocuğa hediye getirmeye cesaret edememesinin sebebi budur. Koca bir iktisat ekolü, duyguların -iktisatçılar buna ilginç bir biçimde "tutkular" der- insanların karar almasında önemli bir rol oynadığına kanidir. En güçlüleri kaynak bölüşümüyle ilintili olanlardır. Bu duygular bizi ilk başta mantıksız görünen hareketlere iter -diğerlerinden daha az maaş aldığımız için bir işten istifa etmek gibi- ama uzun va dede, dengeli bir oyun alanı ve işbirliğine dayalı ilişkilerin gelişmesine yardımcı olur. (İçimizdeki Maymun)
- Doğduktan sonra kız bebekler, insanların yüzlerine erkek bebeklere nazaran daha uzun bakar; (Bonobo ve Ateist)
- Erkek bonobolar, penis eskrimi olarak adlandırılan bir aktivitede bulunur. Nadiren görülen bu olayda, erkekler yüz yüze bakacak şekilde bir daldan sarkar ve bu sırada uyarılmış durumdaki penislerini kılıç çarpıştırır gibi birbirlerine sürterler. (Köken Ağacı)
- İnsanlar, dişilerinde göğüslerin emzirme dönemi yerine olgunlaşma döneminin başlangıcında şiştiği tek kuyruksuz maymun, hatta tek primattır. Göğüsler pek çokları tarafından daimi bir cinsel sinyal olarak yorumlanır. "Sürekli" cinsel reklam ve çiftleşmeye sürekli hazır olma, bazı araştırmacılar tarafından eşini sürekli elinde tutmaya ve bağlılığını kazanmaya yönelik evrimsel bir uyum olarak görülür. (Köken Ağacı)
- Hayvanların ne kadar zeki olduğunu anlayacak kadar zeki miyiz? (Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz?)
- Dişi şempanzeler istismara ve bebeklerinin öldürülmesine karşı direnirken,bonobo dişiler bu problemlerin hiçbirinden sıkıntı çekmezler. (Mama'nın Son Sarılışı)
- İnsanlar neden hayvan zekasını küçümsemeye bu kadar hevesli? (Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz?)
- Bir düşmanı yok etmenin en iyi yolu, onu dost edinmektir. ABRAHAM LINCOLN (Bonobo ve Ateist)
- Fransız Devrimi'nin üç ideali olan özgürlük, eşitlik ve kardeşlikten Amerikalılar birinciye, Avrupalılar ise ikinciye vurgu yaparlar, ancak bu ideallerden yalnızca üçüncüsü dürüstlüğü ve toplumu kapsar. Ahlaki açıdan bakacak olursak, bu üç idealin içinde belki de en asil olanı kardeşliktir ve bu ilke yerine getirilmeden diğerlerine ulaşmak mümkün değildir. (Empati Çağı)
- Bizler her zaman akıl yürütme becerilerimizi çevremizdeki her şeye uygulayarak bir şeyleri kavramaya çalışırız. Eğer hiçbir kanıt bulamazsak onu icat edecek kadar ileri gideriz, garip batıl ve doğaüstü inançlar ediniriz, tıpkı spor taraftarlarının şans getirmesi için aynı tişörtü tekrar tekrar giymesi ve bazı insanların felaketlerin tanrının işi olduğuna inanması gibi. Öylesine mantık güdümlüyüz ki onun yokluğuna dayanamıyoruz. (Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz?)
- "Eşitsizlik öldürür!" Wilkinson, gelir uçurumlarının sosyal uçurumlar ürettiğini düşünüyor. Bu uçurumların karşılıklı güveni yok ederek toplumların altını üstüne getirdiğini, şiddeti körüklediğini, hem zenginin hem de fakirin bağışıklık sistemini felç eden kaygılar yarattığını belirtiyor ve olumsuz etkilerin toplumun bütün katmanlarının içine işlediğini şu sözlerle dile getiriyor: Gelir dağılımındaki adaletsizlik toplumdaki sosyal sınıf farklılaşmalarında adeta katalizatör etkisi gösteriyor ve toplum sağlığının genel anlamda bozulmasında da birinci derecede etkili bir faktör gibi görünüyor. Bu adaletsizliğin, sınırlar arasındaki uçurumu yansıtmanın yanı sıra hızla ortaya çıkan üstünlük ve aşağılık duygularının veya topluma hakim olan saygısızlığın da kaynağı olduğunu söyleyebiliriz. (Empati Çağı)
- Bağlanma, türümüz için hayati bir önem taşır ve bu dünyada bizi en mutlu eden şeydir (Empati Çağı)
- Ateizmin temel önermesi, Tanrı'nın var olmayışı, bana hiç ilginç gelmiyor. Kimsenin varlığını ya da yokluğunu kanıtlayamayacağı bir şeyin varlığı konusunda didişmekle ne kazanacağız? (Bonobo ve Ateist)
- Zaferin yüzlerce babası vardır ama yenilgi yetimdir. (İçimizdeki Maymun)
- Pek çok türde cinsel davranış apayrı bir kategoriken, bonobolar da toplumsal ilişkilerin bir parçası haline gelmiş durumdadır ve bu yalnız karşı cinsler arasında geçerli değildir. (Köken Ağacı)
- Tai Ulusal Parkı'nda yürütülen bir çalışmada, şempanzeler leoparlar tarafından yaralanan grup eşlerinin bakımını üstlenmişlerdi (Empati Çağı)
- primatların kendilerine verilen bir ödevi, salatalık dilimleri karşılığında seve seve yaptığını ama başkasına tadı çok daha iyi olan üzümlerin verildiğini gördüğünde yapmayı bıraktığını tespit etmiştik. Salatalık yiyenler sinirleniyor, ellerindeki sebzeleri yere atıyor ve grev yapıyorlardı. (Bonobo ve Ateist)
- İyi beslenme ve modern tıp, insan evrimini yönlendiren elenme baskısını ortadan kaldırdı. Mesela kadınlarla bebekler, eskiden doğum sırasında ciddi risk altındaydı. Bunun suçlusu kısmen, aşırı büyük kafamıza göre dar olan doğum kanalıydı ve kanalı geniş tutma yolunda sürekli bir evrim baskısı vardı. Sezaryan bu durumu değiştirdi. (İçimizdeki Maymun)