diorex
sampiyon

Karanfil ve Yasemin - Mehmet Rauf Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karanfil ve Yasemin kimin eseri? Karanfil ve Yasemin kitabının yazarı kimdir? Karanfil ve Yasemin konusu ve anafikri nedir? Karanfil ve Yasemin kitabı ne anlatıyor? Karanfil ve Yasemin kitabının yazarı Mehmet Rauf kimdir? İşte Karanfil ve Yasemin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.02.2022 20:58
Karanfil ve Yasemin - Mehmet Rauf Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmet Rauf

Yayın Evi: İnkılap Kitapevi

İSBN: 9789751018625

Sayfa Sayısı: 350

Karanfil ve Yasemin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Mehmet Rauf'un 1924 yılında yayımlanan "Karanfil ve Yasemin" adlı romanı, edebiyatımızda, döneminin ruh çözümlemesi yönüyle en başarılı romanı olarak kabul edilen "Eylül"den sonra ustalığını sürdürdüğü eseridir.

Romanlarında, genellikle aşk, şiir ve müzik tutkularıyla yaşayan insanların dünyalarını sade bir üslupla anlatan Rauf, "Karanfil ve Yasemin" adlı romanında da, insanın en yüce duygusu olan aşkın, hayatta aşktan başka kaygı taşımayan insanlar tarafından nasıl tüketilerek yaşandığını "cürektar" bir dille anlatıyor.

(Arka Kapak)

Karanfil ve Yasemin Alıntıları - Sözleri

  • Kalbi nihayetsiz bir emel tufanıyla şişti
  • Onsuz bütün kâinat renksiz, cazibesiz, kuru bir çöl oluyordu
  • Nihayetsiz bir şefkat
  • Deniz de sema da onun hayatı gibi bulanık, onun emelleri gibi altüst bir haldeydi
  • Zaten fena adamların en büyük cezası, herkesi de kendileri gibi fena bilmeleri, onlardan iyilik bekleyememeleri değil midir?
  • Zaten fena adamların en büyük cezası, herkesi de kendileri gibi fena bilmeleri, onlardan iyilik bekleyememeleri değil midir?
  • Kalbimin bütün feryatlarını susturmuştum
  • Sözlerinden her konuda pek zeki, pek şahsi bir görüşü olduğu anlaşılıyordu
  • Onsuz bütün kâinat renksiz, cazibesiz, kuru bir çöl oluyordu.
  • Manzaranın verdiği derin bir galeyan içinde birdenbire üzücü bir kimsesizlik, derin bir boşluk, hüzünlü bir hasret hissetti. Kendisinden başka herkesin hayatında bir hedef, kalbini fetih ve zapt etmiş bir amaç vardı
  • Hayal ufku, sonsuz yıldızlarına rağmen semadan daha parlak, daha aydınlıktı
  • Gök, yaldız içinde, aynı zamanda berrak, hayran hayran sevdiğine bakan bir genç kız gözü gibi saf ve berraktı

Karanfil ve Yasemin İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Seviyorum böyle ara ara Servetifünûn sokaklarında beni gezdiren kitapları okumayı.Mehmet Rauf yıllar sonra bile hala okunuyor olacak içi dolu dolu yazar diyebileceğimiz sağlam kalemlerden bence. Kitabı okurken dedim ki; insanoğlu bazı konularda hiç akillanmiyor dönem değişse zaman aksa bile seviyoruz yüreğimizin götürdüğü yere gitmeyi, sonra da elde var acı elde var hüzün yaşamayı.Aşıksak illa acıdan besleneceğiz.Seviyoruz acı çekmeyi .Kitapta bu durumu tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermiş yazarımız.Hani büyüklerimiz der "Görünen köy klavuz istemez" diye.Biz insanoğlu olarak görünenin köy için klavuz verseler de reddederiz, bildiğimizi okuruz aşıksak; işte hikayemiz de bundan ibaret . Sevdiğimize çirkinliği konduramayiz ya hani hep başkalarını suçlarız.Kondursak belki zararın daha erken bir safhasından döneceğiz ama yapacak bir şey yok aşk işte; böyle gelmiş böyle gidiyor.Her dönem her nesli divane etmeye devam edecek. Okuyun pişman olmayacaksınız. (Eylül)

Karanfil ve Yasemin derste anlattığım bir romandı. Çiçek isimleri iki kadını temsil ediyor. Biri karanfil gibiyken diğeri de Yasemin.. Servet-i Fünun Dönemi’nin bence en iyilerinden .. Mehmet Rauf’un en beğendiğim romanıdır. Bence Türk klasiklerinin hepsi okunmalı ve bu romanda onlardan bir tanesidir.. ;) Okurken Servet-i Fünun dönemi romanı olduğunu konusundan anlayacaksınızdır ;) (Hazan)

Tavsiyeler: Bir kitabı değerlendirirken kapak tasarımından bahsetmek çok saçma biliyorum ama söylemeden edemeyeceğim: çok güzel bir kapağa sahip, içeriği kapağından daha güzel ve anlamlı olan kitaptır benim için. (yusuf)

Kitabın Yazarı Mehmet Rauf Kimdir?

Mehmed Rauf Servetifünun romancılarından, 1875 yılında doğdu, 1931 yılında İstanbul'da öldü. Bahriye Mektebi'ni bitirdi (1893), deniz subayı oldu, staj için Girit'e (1894), Kiel kanalının açılış töreninde bulunmak üzere Almanya'ya (1895) gönderildi, dönüşte İstanbul'da Tarabya'da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. 1908'den sonra bahriye'den ayrıldı, hayatını yazarlıkla kazanmaya başladı. Cumhuriyet devrinde kadın dergileri çıkardı, ticaretli uğraştı. On altı yaşındayken yazdığı Düşmüş adlı hikayesini İzmir'e, Halit Ziya'ya göndermiş, Halit Ziya da Hizmet gazetesinde basmıştı, daha sonra İstanbul'da Mektep dergisinde yazıları çıktı. Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Hüseyin Cahit'le böylece önceden tanışan Mehmed Rauf, sanatının en başarılı eserini Eylül romanıyla verdi; psikolojik roman örneği olan Eylül'de olduğu gibi öteki eserlerinde de özellikle aşk maceralarını konu yaptı. Romanları: Eylül (1901), Genç Kız Kalbi (1925), Böğütlen (1926), Define (1927), Son Yıldız (1927), Kan Damlası (1928), Halâs (1929) Hikâye Kitapları: İhtizar (Cançekişme, 1909), Âşıknâme (1909), Son Emel (1913), Hanımlar Arasında (1914), Bir Aşkın Tarihi (1915), Üç Hikâye (1919), İlk Temas İlk Zevk (1923), Aşk Kadını (1923), Eski Aşk Geceeri (1924) Mensur Şiir: Siyah İnciler (1901, 1925) Oyunlar: Ferdi ve Şürekâsı (1909, filme de alındı: 1917), Cidal (Kavga, 1911), Sansar (1920), Ceriha (Yara, 1927)

 

Mehmet Rauf Kitapları - Eserleri

  • Eylül
  • Genç Kız Kalbi
  • Böğürtlen
  • Ferdâ-yı Garâm
  • Define
  • Kan Damlası

  • Halas
  • Eski Aşk Geceleri
  • Bir Aşkın Tarihi
  • Define ve Kan Damlası
  • Bir Hastalığın İlacı
  • Yara
  • Uzaktan

  • Bir Zambak Hikayesi
  • Üç Hikaye
  • Karanfil ve Yasemin
  • Siyah İnciler
  • Kabus
  • Serap
  • Menekşe

  • İsyanlar, Direnişler, Zaferler
  • Âşıkane
  • Edebi Hatıralar
  • Son Emel
  • İhtizar
  • Eylül
  • Eylül

  • Sansar
  • Son Yıldız
  • Yağmurdan Doluya - Cidal - Sansar
  • Seçme Hikayeler
  • Harabeler
  • Menekşe

Mehmet Rauf Alıntıları - Sözleri

  • Yani hayale, yani şiire, yani aşka aşıktım. Aşkı evrenle hayatın tek varlık sebebi sayacak kadar deli bir aşık. (Eski Aşk Geceleri)
  • Sende bir şey var, öyle bir şey ki hiçbirinde rastgelmiyorum. (Eylül)
  • "Ah bu eksiklik duygusu.. İnsan değilim sanki bir denklemim.." (Eylül)
  • O anda kapıdan genç bir hanım girdi. Fakat bu tam manasıyla bir güneşin doğuşu gibiydi. (Define ve Kan Damlası)
  • "Ah insan denen mahlukat ne kadar zayıf ve alçak birşey (Üç Hikaye)
  • “Günlerce ev bir hastane gibi, delirmiş genç kadına gelen giden hocalarla, hekimlerle dolar. (…) genç kadın bir deri bir kemik kalmıştır. (…) Hastalık geçer, fakat bu yara, bu valide yarası geçmez, aylarca kadını inletir.” (İhtizar)

  • Biliyor musunuz, kadın olmasaydım belki Mesut olurdum. Zira kadın olmak, kadınlar arasında çirkin olmak gibi bir şey. (Ferdâ-yı Garâm)
  • Zaten hayatımız âdet ile tesadüfün elinde zalim ve yırtıcı bir pençe içinde dayanıklılık ve katlanabilme yetisini kaybetmiş sefil bir hastalıktan başka bir şey miydi? (Serap)
  • “Nedir bu insanın içten içe çürüyüşü...” (Eylül)
  • Ah niçin bütün aşklar böyleydi? Niçin birbirlerini bugün sevenler hayattaki mutlulukları birbirlerinden bekler ve mutluluğu bulmakla bahtiyar ve zevk dolu olurken, iki gün sonra, birbirlerine iki amansız düşman oluyorlar, dişleri, tırnakları, pençeleri kan içinde, birbirini didiklemekten, mahvetmekten, helak etmekten başka bir şey istemiyorlardı? Buna nasıl razı oluyor, nasıl dayanıyorlardı? (Menekşe)
  • Hayat böyle vesveselere değer mi? (Bir Hastalığın İlacı)
  • Gök, yaldız içinde, aynı zamanda berrak, hayran hayran sevdiğine bakan bir genç kız gözü gibi saf ve berraktı (Karanfil ve Yasemin)
  • "İnsanın içtenliğine inanmıyorum!" (Böğürtlen)

  • “Ah, kim bilir ne nefis bir ruhu vardır.." (Menekşe)
  • Dünyada şefkat, af, insanlık gibi güzel şeyler varken neydi bu insanlardaki vahşilik ki hâla birbirlerini yiyorlar, hâla birbirlerini yemekten zevk alıyorlardı ? (Kabus)
  • ''Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan, kalpleri birbirine bağlayan bu bağları o zaman anlar.'' (Eylül)
  • “Zavallı hiç! Bazen ne etkili olarak zıddını ifade etmek ve anlatmak için kullanılır ve bir bakış açısına göre ne büyük, ne kahredici bir heptir!” (Serap)
  • "Yaşamda o denli kötülük gördüm ki kimden olursa olsun, iyilik beklemiyorum." (Böğürtlen)
  • Zaten hayatımız tamamen zannetmekten ibaret değil midir ? (Bir Aşkın Tarihi)
  • Gün oluyor ki hiçbir şey görmemek için gözlerimi kapayarak oturmak istiyorum. (Ferdâ-yı Garâm)

Yorum Yaz