matesis
dedas

Kokular Kitabı 3 - Vedat Ozan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kokular Kitabı 3 kimin eseri? Kokular Kitabı 3 kitabının yazarı kimdir? Kokular Kitabı 3 konusu ve anafikri nedir? Kokular Kitabı 3 kitabı ne anlatıyor? Kokular Kitabı 3 PDF indirme linki var mı? Kokular Kitabı 3 kitabının yazarı Vedat Ozan kimdir? İşte Kokular Kitabı 3 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 29.09.2022 12:00
Kokular Kitabı 3 - Vedat Ozan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Vedat Ozan

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051850894

Sayfa Sayısı: 460

Kokular Kitabı 3 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şimdi "burnunun dikine gitmeyen" kültürler düşünsün! Kokular Kitabı'nın Kültürler durağına hoş geldiniz... Uygarlığımızın kokusu çıktığına göre -artık söylemeye hacet yok ama- koku denince Türkiye'de akla gelen ilk isim; Vedat Ozan'a kulak vermekte fayda var. Sanki burnumuz yokmuş gibi kurduğumuz uygarlıktan gelen "kötü kokular" muhtemelen hayatî tehlikelere işaret ediyor. Burunla ve parfümle kurulan kültürlerin haritası açılıyor önünüze!

Paris'in saray âlemlerinden Mısır Çarşısı'na, yağmurlu kadınlardan Kanunî'nin pamuğuna, Roma'nın helalarından Çinlilerin tütsülerine, rüzgârın çocuklarından Medicilere dek akılalmaz bir coğrafya... Üstelik -elbette- sayısız "lüzumsuz bilgi" eşliğinde! Haydn'ın senfonilerinden Duchamp'ın pisuarına, bebek İsa'nın ziyaretçilerinden çağdaş sanat müzelerine, Kafka'nın aşkından James Joyce'un bıyık fincanına, mesenlik müessesesinden tütsülü saatlere dek, kültürlerin vazgeçilmez unsurları olan sanatın ve zanaatın akla hayale gelmedik ayrıntıları, hikâyeleri...Uygarlığın kokusunu almaya ve kokunun uygarlığına hazır olanları, sayfaları çevirmeye davet ediyoruz.

Not: Cinsiyet farkı gözetmeksizin! Okuyan anlar Siz bu cildi okuyadurun, biz de bu sırada

Lezzetler cildini hazırlayalım!

"Bizim toplumumuzda üzeri örtülü geçen ve bastırılmış koku duyusunu, daha açık ve belirgin halde ele alındığı uzak kültürlerin örnekleriyle birlikte düşününce belki daha farklı algılayabilir, maalesef uzak kaldığımız duyusal çeşitliliğin ayırdına varabiliriz."

Kokular Kitabı 3 Alıntıları - Sözleri

  • Kendimizi dünyanın merkezi olarak görüyor, bu merkezileştirmeyi de hem birey hem toplum olarak yapıyoruz. “Benden başka doğru yok”un devamında gelen “bizden başka doğru yok”…
  • Evet, Amerikalılar başlatıyor, İngilizler ve Sovyetler takip ediyor ama şüphesiz ki bu ırk safiaştırma politikalarının en kanlı örnekleri Nazi dönemi Almanya'sında görülüyor. Sadece gelecek olana yönelik strerilizasyonu yapmakla kalmayıp, o an mevcut olduğunu iddia ettiklerini de yok etmeye vardırıyorlar.
  • 16 Mart 1988 günü, sabah saat 11'e doğru, sekiz uçaklık filo, 14 sorti yaptı. Attıkları bombalarda hardal, sarin ve VX gazı vardı. Önce bir şey anlamadı insanlar, hatta çocuklar gülümsemeye falan başladılar, çünkü uzaktan hoş bir "elma kokusu"geliyordu burunlarına ve içlerine çektiler bu tatlı kokuyu. Zaten son sözleri de, "Daye behna seva te", "Anne elma kokusu geliyor" oldu. Sonra derileri yan maya, solunum sistemleri çökmeye başladı. Beş binden fazla insan öldü, on beş bin kişi yaralandı Halepçe'de.
  • Irksal safiaştırma hareketinin pratiğe geçirildiği Auschwitz ve benzeri toplama kamplarının kokusal profılleri, devasa hayvan çiftlikleri veya mezbahalarla neredeyse özdeş.
  • Gözünüzü kapatarak bir canlandırma yapın lütfen. Karanlık bir Ortaçağ evi. İçeride bir kadın karalar giyinmiş, muhtemelen cildi de akıntılı çıban ve sivilceler içinde. Önünde "blop blop!" kaynayan yeşilli sarılı sıvı dolu bir kazan var ve kazandan da ortama tarifsiz iğrençlikte koku taşıyan dumanlar yükseliyor. Nedir bu sizce? Bütün klasik çocuk masallarında rastlayabileceğiniz bir cadı imgesi, değil mi? Peki, bir soru sorayım: Hiç erkek cadı duydunuz mu masallarda?
  • Nikotin, kafein veya kokain falan gibi alkaloid olarak adlandırılan kimyasal bileşimler ailesinden. Bunların hepsinin ortak özelliği, acımsı olmaları, çoğu kez miktara bağlı olarak zehirleyici özelliklerinin bulunması ve doğal varlık nedenlerinin, içinde bulundukları bitkiyi hayvanların yemesine karşı bir koruyucu kalkan görevi görmeleri. Biz insanlar fazlasıyla garip yaratıklar olduğumuz için o bitkinin "yeme beni-zehirlerim seni" uyarısını göz ardı ettiğimiz gibi, bu acılık ve zehir halinden de keyif alarak saçmalık şampiyonu nadir canlı türlerinden biri olarak evrenselleşiyoruz.
  • Peki, gazla adam öldürmek birden mi akıllarına geliyor? Tabii ki hayır ve kimyasalların silah olarak kullanımına çok önceleri, MÖ lOOO'li yıllarda Çinlilerin arsenikli duman uygulamasıyla rastlıyoruz. Topyekun savaşlarda ilk kullanımı ise I. Dünya Savaşı yıllarına denk düşüyor ve ilk kullananlar Fransızlar. Hemen akabinde, daha sonra birleşerek LG. Farben isimli geçici ticaret tröstünü oluşturan Bayer, BASF ve Hoechst'ün ürettiği gazlar, bu kez Almanlar tarafından meşhur Ypres Muharebelerinde kullanılıyor. Ypres'te siperin içinde öldürücü hardal gazına maruz kalıp da tesadüfen hayatı kurtulan askerler, sonraları bu gazı leylak, turp, sarımsak, soğan ve başta hardal olmak üzere muhtelif baharatın karışımından oluşan bir koku olarak tanımlıyorlar."Sarımsak, soğan" dedim diye aldanmayın, öldürücü olmasına rağmen kesinkes "hoş bir kokusu vardı" diye tanımlanıyor hardal gazının kokusu. Aslında san-kahve arası bir sıvı olan sülfür hardalının kokusu yok. Ancak havayla karışıp gaza dönüştüğünde gerçekleşen reaksiyon sonucunda hardala yakın koku profiline sahip birtakım uçucu koku molekülleri oluşuyor.
  • Kamplardan sağ kurtulanlar, Mengele'nin bu yüzden sürekli 4711 Echt Kölnisch ısser isimli meşhur limon kolonyasnıı kullandığını anlatıyor.
  • Orada bulunduğu süre içinde o kadar dik durup çevresini de o kadar şenlendirip canlandırıyor ki, koğuş arkadaşları onu kampa girerken koluna dövmelenen mahkum numarası olan 4714 veya "Milena" diye değil, az önce bahsettiğim o zamanların en meşhur limon kolonyası 4711 diye çağırıyorlar.
  • Kurtulanların anılarında parfümünden çokça bahsedilen bir de "Güzel Canavar" olarak anılan ve gene kendi aleminde bayağı meşhur Irma Grese isimli bir kadın subay var kampta. Ravensbrück ve Bergen-Belsen kamplarındaki kadın mahkumlardan sorumlu olan Grese, aynı zamanda Nürnberg yargılamalarında asılan en genç savaş suçlusu olarak da tarihe geçiyor.

Kokular Kitabı 3 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir bilim kitabının (çünkü yazar titiz bir şekilde kaynakçasını hazırlamış) bu kadar rahat okunması , bilgilerin merak uyandırıcı şekilde verilmesi ... koku duyusunun meğer ne yollar ne kültürlerden geçtiğini görünce şok olacaksınız. 2020 ‘ de okuduğum en akıcı ve bilgilendirici kitap olabilir (Çiğdem Vuran)

Eser, Gayet eğlenceli üslubuyla , insanı şoka sokabilecek eğlenceli veya hüzünlü bilgi bombardımanıyla size adeta ansiklopedik bilgileri ,bir hap gibi yutturmakta kitap/kitap--73022 yazar/i10533 (Mustafa)

"Koku"nun ne olduğu, nelere kadir olduğu, nasıl geliştiği ve evrildiği, çağlar boyu insanlar tarafından nasıl yorumlandığı, dahası kimler tarafından yorumlandığı, hangi diyarları kat ettiği, hangi denizleri aştığı, hangi rüzgarlara karıştığı, insanlık tarihine nasıl izler bıraktığı, insanlığa neler kattığı ve bizden neler götürdüğü ile ilgili, şahsi kanaatimce, yerinin doldurulması epey zor bir eser. Henüz Türkçe'ye bile çevrilmemiş onca eserden damla damla süzülerek bu kitaba akıtılmış, birbiriyle ilişkilendirilmiş, analizlenmiş ve sentezlenmiş o kadar çok bilgi ve akıl yürütme var ki bu kitabı bir kere okumanın yeterli geleceğini sanmam kimseye.(ki ben biri parça parça olmak üzere iki sefer okudum) Koku kavramını, 360 derecenin her açısından net bir şekilde görebileceğiniz, kokuyu somutlaştıran, kitabın içinden çıkarıp masanızın üstüne pat diye bırakıp, ince ince incelemeniz için size her türlü kolaylığı sağlayan bir yazarın ve yayınevinin elinden çıkmış.(bunu serinin ilk iki kitabını da katarak söylüyorum). Şahsi ilgi alanlarım açısından bana ilk iki kitaba göre daha çok hitap ettiğini söyleyebilirim "Kültürler"in. Ayrıca bu kitap(ve diğerleri de öyle) yalnızca koku kavramı ve koklama duyusu özelinde ilerlemiyor. İlgi alanınıza giren bir çok şeyle içiçe, anlamlandırılmalarla, bilimsel gerçeklerle ve teorilerle örülü, tarihin içinden taşan disiplinlerarası sağlam bağıntılarla kurgulanmış. Nazilerden tutun, Afrika'nın yerel kabilelerine, Hindistan'ın iklim özelliklerinden, Kanunî'nin kokulandırılmış naaşına, günnük ağacından mürri safiye, Hz. İsa'dan şaman ayinlerine kadar hayli geniş bir skalada gayet derli toplu, dinamik, mizahi ve ironik bir anlatım ve üslub. Velhasılı takdire şayan bir eser ve emek. Kendi şahsi koku arşivimin ulaşılması kolay bölümünde yerini aldı. (Tauman)

Kokular Kitabı 3 PDF indirme linki var mı?

Vedat Ozan - Kokular Kitabı 3 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kokular Kitabı 3 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Vedat Ozan Kimdir?

M. Vedat Ozan, (d. 1959) Türk parfümör, koku uzmanı ve fotoğrafçı.

1978 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’ni (Kadıköy Maarif Koleji) bitirdi. Yüksek öğrenimi 1980 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladı. İFSAK’ta fotoğraf üzerine aldığı eğitimlerin ardından proje koordinatörlüğü ve fotoğraf eğitmenliği yaptı. Bunun yanı sıra İFSAK Dergisi yayın kurulunda da yer aldı.

Profesyonel bağımsız parfümörlüğünün yanı sıra duyular (ve özellikle koku duyusu) konusunda çalışmalar yaptı. 2009-2012 arasında 94.9 frekansından yayın yapan Açık Radyo’da Salı sabahları 10.30’da Koku adlı programı hazırlayıp sundu. Koku duyusu ile ilgili olarak çeşitli konferans ve seminerlere katıldı, aynı zamanda üniversitelerde çeşitli derslere konuk eğitmen olarak davet edildi. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kültürel İncelemeler, Lisanüstü programında “Duyuların Kültürel Tarihi” adlı dersin ve Bilgi Eğitim Kurumunda "Koku Temel Eğitimi" sertifika programının eğitmenliğini yapmaktadır. Bunun yanı sıra birçok dergide koku üzerine makaleler kaleme aldı. Harper's Bazaar, Marie Claire Maison, Vogue Türkiye gibi dergilerde de kendisi ile koku duyusu üzerine yapılan söyleşiler yer aldı.

Şu an çalışmalarını kokucuk.com internet sitesi üzerinden sürdüren Vedat Ozan, koku duyusu üzerine atölyeler düzenliyor.

wikipedia

Vedat Ozan Kitapları - Eserleri

  • Kokular Kitabı - 1
  • Parfümler
  • Kokular Kitabı 3
  • Lezzetler

Vedat Ozan Alıntıları - Sözleri

  • Yeni Gineli bir kabilede bir dostla vedalaşmak, elini onun koltukaltına sokarak ovuşturmak şeklinde yapılıyor. (Kokular Kitabı - 1)
  • 17. yüzyılda, eğer saray tarafından iltimas geçilmeye uygun bulunduysa, kendilerine kraliyet damgalı bir "patent mektubu" verilen kişiler vardı. Bu kişilerin işi, iksir satmaktı. Bu satılan iksirlere de "patentli ilaç" ismi verilirdi. ........... satılanın ilaç olarak bir faydası yoktu. O zamandan başlayan bu akım, halen bugüne kadar sürmekte ve kah iksir, kah yutulacak hap şeklinde böyle mucizevi ürünler satılmakta. .......... Reçetesiz satılıyorlar ve sadece eczane raflarında görülmeleri, pazarlamacının ürünü sağllıklı bir alanda konumlandırma çabasından farklı bir anlam ifade etmiyor. Yani benzin istasyonunda da satılabilirlerdi ama biz o zaman bu ürünleri yeterince güçlü bir sağlık ve tıp bağlantısıyla değerlendiremezdik. (Lezzetler)
  • Çünkü hayat sandığımız kadar karışık değil. Sadece bizler bazen bağlantıları kurmaktan uzak kalıyoruz, hepsi bu. (Lezzetler)
  • Keyifle yenebilecek sağlıklı bir çikolata nasıl olmalıdır? Öznellikten mümkün mertebe kaçarak ve farklı kriterler kullanarak bu soruya baktığımızda cevap basit: Kesinlikle koyu renkli, “bitter” tabir ettiğimiz, içinde en az yüzde 70 veya daha fazla kakao katı maddesi olan çikolatalar; zira bunların şekeri daha az ve doymuş yağ oranı oldukça düşük. Eğer “ bitter çikolata beni zorlar” derseniz ya en az yüzde 40 kakao katı maddesi içeren sütlü çikolata ya da en az yüzde 30 kakao yağı içeren beyaz çikolatalar bulup tüketmenizde fayda var (Lezzetler)
  • "Ben kadınları giydirmiyorum, onları çiçeğe dönüştürüyorum." Christian Dior (Parfümler)
  • Her ne kadar vücut kokusu eş seçiminde olumlu bir referans olmaktan çıkmış olsa da, olumsuz referans olma hali devam ediyor, kokusunu beğenmediğimiz birisiyle ilişki içine girmekten imtina ediyoruz. (Kokular Kitabı - 1)
  • Edgar Allan Poe (Parfümler)
  • MHC: Major Histocompatibility Complex/ Büyük Doku Uyuşum Karmaşası (Kokular Kitabı - 1)
  • Kamplardan sağ kurtulanlar, Mengele'nin bu yüzden sürekli 4711 Echt Kölnisch ısser isimli meşhur limon kolonyasnıı kullandığını anlatıyor. (Kokular Kitabı 3)
  • "Kara Ölüm" de denilen vebanın bulaşma sistematiği temelde şöyle çalışıyor: Hastalığı taşıyan pire fareye yapışıyor. Ancak hastalanan fare çabuk öldüğünden yumurtalarıyla beraber ilk bulduğu insana geçiyor. Geçtiği insan hasta olup ölürken de gene farelere geri dönerek bir hastalık bulaşma döngüsü yaratıyor. Her ev sahibinin öldüğü bir döngü yani bu bahsettiğimiz. Limonen-D ise çöplük alanlara dadanan fareleri çöp yığınındaki taze sıkılmış limonların kabuğunun içinde karşılıyor ve hem pireyi hem de yumurtalarını "etkisiz" hale getirdiğinden döngüyü kırıyor. O dönem bunun farkında olmadan çılgınca limon ve limonata tüketen Fransa'nın, özellikle de Paris'in, salgın hastalıklardan az hasarla kurtulabilmesi, işte bu kadar basit bir içecek modasından kaynaklanıyor. (Lezzetler)
  • Kokmamak için en sağlıklı yol, güne başlarken ve günü sonlandırdığımızda, akan suyla, sabun bile kullanmadan şakır şakır bir duş yapmak. (Kokular Kitabı - 1)
  • Peki, gazla adam öldürmek birden mi akıllarına geliyor? Tabii ki hayır ve kimyasalların silah olarak kullanımına çok önceleri, MÖ lOOO'li yıllarda Çinlilerin arsenikli duman uygulamasıyla rastlıyoruz. Topyekun savaşlarda ilk kullanımı ise I. Dünya Savaşı yıllarına denk düşüyor ve ilk kullananlar Fransızlar. Hemen akabinde, daha sonra birleşerek LG. Farben isimli geçici ticaret tröstünü oluşturan Bayer, BASF ve Hoechst'ün ürettiği gazlar, bu kez Almanlar tarafından meşhur Ypres Muharebelerinde kullanılıyor. Ypres'te siperin içinde öldürücü hardal gazına maruz kalıp da tesadüfen hayatı kurtulan askerler, sonraları bu gazı leylak, turp, sarımsak, soğan ve başta hardal olmak üzere muhtelif baharatın karışımından oluşan bir koku olarak tanımlıyorlar."Sarımsak, soğan" dedim diye aldanmayın, öldürücü olmasına rağmen kesinkes "hoş bir kokusu vardı" diye tanımlanıyor hardal gazının kokusu. Aslında san-kahve arası bir sıvı olan sülfür hardalının kokusu yok. Ancak havayla karışıp gaza dönüştüğünde gerçekleşen reaksiyon sonucunda hardala yakın koku profiline sahip birtakım uçucu koku molekülleri oluşuyor. (Kokular Kitabı 3)
  • Laura Biagotti'nin Roma'sı, (Parfümler)
  • Yaşlanan insanların bir "yaşlılık kokusu" vardır bilirsiniz. Türkiye'de neredeyse sempatiyle karşılanan bu kokuya, Japon toplumunda hiçbir hoşgörü yok. (Kokular Kitabı - 1)
  • Moda, arzu imal eden bir fabrikadır. (Parfümler)
  • Nikotin, kafein veya kokain falan gibi alkaloid olarak adlandırılan kimyasal bileşimler ailesinden. Bunların hepsinin ortak özelliği, acımsı olmaları, çoğu kez miktara bağlı olarak zehirleyici özelliklerinin bulunması ve doğal varlık nedenlerinin, içinde bulundukları bitkiyi hayvanların yemesine karşı bir koruyucu kalkan görevi görmeleri. Biz insanlar fazlasıyla garip yaratıklar olduğumuz için o bitkinin "yeme beni-zehirlerim seni" uyarısını göz ardı ettiğimiz gibi, bu acılık ve zehir halinden de keyif alarak saçmalık şampiyonu nadir canlı türlerinden biri olarak evrenselleşiyoruz. (Kokular Kitabı 3)
  • Orada bulunduğu süre içinde o kadar dik durup çevresini de o kadar şenlendirip canlandırıyor ki, koğuş arkadaşları onu kampa girerken koluna dövmelenen mahkum numarası olan 4714 veya "Milena" diye değil, az önce bahsettiğim o zamanların en meşhur limon kolonyası 4711 diye çağırıyorlar. (Kokular Kitabı 3)
  • 16 Mart 1988 günü, sabah saat 11'e doğru, sekiz uçaklık filo, 14 sorti yaptı. Attıkları bombalarda hardal, sarin ve VX gazı vardı. Önce bir şey anlamadı insanlar, hatta çocuklar gülümsemeye falan başladılar, çünkü uzaktan hoş bir "elma kokusu"geliyordu burunlarına ve içlerine çektiler bu tatlı kokuyu. Zaten son sözleri de, "Daye behna seva te", "Anne elma kokusu geliyor" oldu. Sonra derileri yan maya, solunum sistemleri çökmeye başladı. Beş binden fazla insan öldü, on beş bin kişi yaralandı Halepçe'de. (Kokular Kitabı 3)
  • Domates, diğer meyveler gibi tatlı olmadığından halk dilinde sebze olarak sınıflandırılmasına rağmen aslında bir meyve. Meyve ile sebze ayrımında esas olan; tatlılık oranı veya pişirilebilir olması gibi bizi yanıltan özellikler değil, tohum olma hali. Meyve, bitkinin döllenme sonucu oluşan tohumlarını taşıyan bir organ ve bitki tarafından bu işlevi yerine getirmesi için üretiliyor. Sebze ise bitkinin kök, gövde, yaprak gibi üreme amaçlı olmayan bölümlerine verilen isim. Ancak bizler genelde bu biyolojik ayrıma itibar etmeyip çiğ yenebilenleri meyve, pişebilenleri sebze veya tatlıları meyve, tatlı olmayanları sebze diye adlandırdığımız için zeytin, kabak, salatalık, patlıcan gibi pek çok gerçek meyveyi sebze zannediyor, gene aslen meyve olan fındık veya cevizi ise dış kabuklarındaki sertlikleri nedeniyle "kuru yemiş" diye ayrı bir kategoriye yolcu ediyoruz. (Lezzetler)
  • acıbademin, yani meyve çekirdeğinin kendisini yemek istiyorsanız biraz da dikkatli olmak gerek, zira içinde eser miktarda da olsa hydrogen eyanide bulunabiliyor, vahşi halinde Hydrogen eyanide de, ll. Dünya Savaşı sırasında I. G. Farben tröstüne bağlı bir fabrika tarafından üretilen meşhur Zyklon B isimli, önce böcek ilacı, daha sonra da toplama kamplarındaki gaz odalarında zehir olarak kullanılan silahın aktif maddesi. (Parfümler)

Yorum Yaz