Lanetli Avlu - İvo Andriç Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Lanetli Avlu kimin eseri? Lanetli Avlu kitabının yazarı kimdir? Lanetli Avlu konusu ve anafikri nedir? Lanetli Avlu kitabı ne anlatıyor? Lanetli Avlu kitabının yazarı İvo Andriç kimdir? İşte Lanetli Avlu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İvo Andriç
Çevirmen: Müge Günay
Orijinal Adı: Prokleta Avlija
Yayın Evi: İletişim Yayıncılık
İSBN: 9789750527166
Sayfa Sayısı: 108
Lanetli Avlu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Lanetli Avlu, Balkan edebiyatında çığır açan Nobel ödüllü yazar İvo Andriç’in hapsedilme deneyimi ve iradenin sınırları üzerine çarpıcı anlatısı.
Osmanlı İstanbul’undaki bir hapishanenin “lanetli avlusu”nda toplanan Müslüman, Yahudi, Hıristiyan mahkûmlar cezaevi avlusunun karamsar atmosferine kişiselle tarihseli birleştiren öyküleriyle direnmektedirler. Mahkûmlardan birinin öyküsü Osmanlı şehzadesi Cem Sultan’ın sürgün ve hapis deneyimine açılırken, bir başkasının öyküsü Balkanların çok uluslu mirasından baki kalmış gerçek yaşam sahneleri sunmaktadır. Lanetli Avlu, öykülerine sarılan insanın cezaevinin lanetiyle nasıl baş edebildiğini gösteren bir başyapıt.
“Andriç, Yugoslavya’nın dünyadaki şöhretine hepimizden çok katkıda bulundu.”
Josıf Broz Tıto
Lanetli Avlu Alıntıları - Sözleri
- “Olmayan, olamayacak olan, olmaması gereken şey -aşikar, gerçek ve mümkün olan tek olasılıktan daha güçlüydü.”
- Ve bir hikayenin bittiği yerde öbürü başlardı. Son diye bir şey yoktu.
- “Sen Ermeni’sin, yani sinsi ve zekisin,ama ben en az üç Ermeni ederim. O zaman neden dördümüz bu tehlikeli durumdan kurtulmak için bir yol düşünmüyoruz. “
- Dünyanın farklı şehirlerinden ve bölgelerinden konuştular, sonra kitaplara geldi sıra, fakat aynı kitapları okumadıkları için konuşma sona erdi.
- "İyileşemiyorum iyi kalpli rahip," dedi, "çünkü ben hasta değilim, ne isem oyum ve insan kendi olmaktan kurtulamaz."
- En iyisi insanı hikâyesini dilediği gibi anlatması için serbest bırakmaktı.
- Sakın kimsenin masum olduğunu söylemeyin bana. Bunu yapmayın.
- Yakınlık kurduğumuz kişilerle ilk temasımıza ilişkin ayrıntıları genellikle unuturuz; sanki onları hep tanıyormuşuz ve ezelden beri bizimle birliktelermiş gibi hissederiz. Aklımızda kalan yalnızca, ara sıra anımsadığımız birbirleriyle bağlantısız görüntülerdir.
- “İyileşemiyorum iyi kalpli rahip,” dedi, “çünkü hasta değilim, ne isem oyum ve insan kendi olmaktan kurtulamaz.”
- Bir düş kadar güzeldi, ama pusluydu.
- Bir devleti ve yönetimi tanımak ve istikbalinin ne olduğunu bilmek istersen o ülkede kaç tane namuslu, masum insanın hapiste olduğuna ve kaç suçlu ve kötünün serbest dolaştığına bakman yeterli.
- Genelde böyle olur. Görmeyi umduğumuz kişiler onları düşündüğümüz ve en çok beklediğimiz zamanlarda değil, aklımızdan hiç geçmedikleri anlarda ortaya çıkarlar. Ve onları görmekten duyduğumuz sevincin, içimizin onu bastırdığımız derinliklerinden çıkması biraz zaman alır.
- Genelde böyle olur. Görmeyi umduğumuz kişiler onları düşündüğümüz ve en çok beklediğimiz zamanlarda değil, aklımızdan hiç geçmedikleri anlarda ortaya çıkarlar. Ve onları görmekten duyduğumuz sevinci, içimizin onu bastırdığımız derinliklerinden çıkması biraz zaman alır.
- “Genelde böyle olur. Görmeyi umduğumuz kişiler onları düşündüğümüz ve en çok beklediğimiz zamanlarda değil, aklımızdan hiç geçmedikleri anlarda ortaya çıkarlar.“
- … birbiriyle hiçbir zaman gerçek bir ilişki kurma ya da uzlaşma ihtimali olmayan iki dünya vardı, binbir biçimde tezahür eden sonsuz bir savaşa mahkûm iki korkunç dünya.
Lanetli Avlu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Lanetli Avlu, Balkan edebiyatında çığır açan Nobel ödüllü yazar İvo Andriç’in hapsedilme deneyimi ve iradenin sınırları üzerine çarpıcı bir anlatısı.. Kitap Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir hapishanede, o hapishanenin lanetli avlusunda toplanan müslüman, Hıristiyan ve Yahudi mahkumlar arasında geçiyor. 108 sayfalık kısa bir kitap ama dolu dolu bir kitap.. Keyifle okudum, okunmasını tavsiye ederim. (Türkan Denktaş)
İvo Andriç’in okuduğum ilk kitabı. Diğer merak ettiğim ise yazara Nobel ödülü kazandıran kitabı Drina Köprüsü. Lanetli Avlu yazarın 1954 yılında yazdığı bir roman ve tiyatro oyunu. Kitapta olaylar uğursuz yani lanetli avlu denilen İstanbul’da bir hapishanede geçiyor. Çeşitli dinlere sahip, farklı kişiliklerledeki insanların (suçlu ve suçsuz farketmeksizin) aklanana kadar bir arada yaşadığı, farklı hikayelere ev sahipliği yapan yaşamları anlatılıyor. Özellikle kitabın en güzel kısmı bir mahkumun kendisini özdeştirdiği Cem sultan ve ağabey’i II. Bayezid’ın acıklı hikayesiydi. Etkilenerek okuduğum bir eser oldu (Şeyma Öztürk)
Osmanlı devleti döneminde bir hapishane.Hapishanede bir avlu ; müslümanı ,hristiyanı ,yahudisi, suçlusu ,suçsuzu ,okumuşu ,okumamışı aynı avluda volta atarlar. Hapishaneye düşenlerin her birinin ayrı bir hikayesi vardır.Her biri yüksek duvarlarla örtülü gökyüzünden azıcık bir parça görünen avluda kimi zaman ümide kapılır ,kimi zamansa ümit direnci kırlır.#ivoandriç hapishane psikolojisini yalın bir üslupla okuyucuya aktarırken Cem Sultan olayı nı hapisteki bir mahkumun kaderi ile harmanlayarak okuyucuya sunar..bir solukta okudum diyebilirim (Hilal)
Lanetli Avlu PDF indirme linki var mı?
İvo Andriç - Lanetli Avlu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Lanetli Avlu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İvo Andriç Kimdir?
Ivo Andrić, 1892'de Travnik yakınlarında Dolac'ta doğdu. Zagreb, Viyana ve Krakow'da sürdürdüğü eğitimini Graz Üniversitesi'nde verdiği "Osmanlı Yönetimindeki Bosna-Hersek'te Kültür Yaşamı" konulu doktora tezi ile tamamladı. I. Dünya Savaşı sırasında milliyetçi etkinliklerinden ötürü Avusturya-Macaristan yetkilileri tarafından bir süre gözaltında tutuldu. Savaşı izleyen yıllarda Yugoslavya Dışişleri Bakanlığı'nda çalıştı. Budapeşte, Madrid, Cenevre ve Berlin'de dış görevlerde bulundu.
Yazarın en büyük özelliği kitaplarindaki olayları tarafsızlıkla anlatmasıdır. En acımasız hatta insanlık dışı sayılabilecek eylemlerde dahi yazar yalnızca olayı, o sırada insanların ne düşündüklerini ve hareketlerinin sebeplerini anlatmakta; fakat herhangi bir görüş belirtmemektedir. Hümanist olan Ivo Andrić eserinde çeşitli dinlerin ve soyların kaynaştığı bu bölgede en küçük bir din ve ırk ayrımı yapmadan, anlattığı olaylarda yer alan bütün kişilere eşit bir sevgi ve ilgi göstermiştir.
İvo Andriç Kitapları - Eserleri
- Drina Köprüsü
- Lanetli Avlu
- Irgat Siman
- Hanımefendi
- Sinan’ın Tekkesinde Ölüm
- Travnik Günlüğü
- Uğursuz Avlu
- Ömer Paşa
- Güneşli Tarafta
- Veli Paşa'nın Oynaşı
- Bosna Hikayeleri
İvo Andriç Alıntıları - Sözleri
- Son 18 yılda dilenciler bu evde duygusal bir şekilde ağırlanır ve onalara bolca hediye verilirdi. Bu biliniyordu. Şimdi bunu da değişmesi gerekiyordu. Sadece, Hanımefendi bu hususu, hizmetçiler konusundaki gibi katı ve kestirmeden halledemeyeceğinin farkındaydı. (Hanımefendi)
- Çünkü dört farklı inancın iç içe yaşadığı bu yoksul, geri kalmış ülkenin başka ülkelerden dört kat daha fazla sevgiye, karşılıklı anlayışa ve hoşgörüye ihtiyacı var. Fakat Bosna’da, tersine, anlayışsızlık, düzenli aralıklarla açık nefret yaymak buranın insanının tipik bir özelliği. Farklı inançlar arasındaki uçurum o kadar derin ki bazen yalnızca nefret bunları aşmayı başarıyor. (Sinan’ın Tekkesinde Ölüm)
- Tuhaftır, mutlu olabilmemiz için ne kadar az şey gerekiyor, çoğunluk bu pek az şeyle yetinmeyişimizse daha da tuhaf! (Irgat Siman)
- En iyisi insanı hikâyesini dilediği gibi anlatması için serbest bırakmaktı. (Lanetli Avlu)
- Türkiye 'nin dışına giden çiçekli yollar yoktur. Yoktur, hiç olmamıştır. (Ömer Paşa)
- ... İnsanın kurtuluşuna ve mutluluğuna giden tek yolun insanın dürtülerinden kurtulmasından geçtiğine dair bir teorisi vardı. (Güneşli Tarafta)
- «Bir ülkenin ve hükümetinin değerini ölçmek, geleceği hakkında hüküm vermek istiyor musun ? O ülkede, cezaevine tıkılmış namuslu ve suçsuz kişilerle, ellerini kollarını sallayarak dolaşan sabıkalıları bir say.» (Uğursuz Avlu)
- "Gözünün önünde hiçbir hayal belirmiyor, mısralar ancak güçlükle kurulabiliyor ve yine de eksik kalıyor, kafiyeler eskiden olduğu üzere artık kıvılcım saçarcasına birbirlerini ateşlemiyorlardı." (Travnik Günlüğü)
- Kısacası, fakirlik korkusundan, alçakça ve rezilce düşüncelerden, yontulmamış tabirlerden asla kurtulamadıktan sonra, acı ve göze görünmez ve silinmez bir sefalet insanın her adımında peşinden ayrılmazken ve o güzel hayat bir rüya gibi gözlerimizin önünden silinip giderken, az veya çok bir şeylere sahip olmak ne işe yarardı? (Travnik Günlüğü)
- Bana gelince kitap okumayı ve başkalarının hayatına karışmayı sevmem. Herkesin düşüncesi kendine. (Uğursuz Avlu)
- "Yaşlanmak, zayıflamak ve ölmek o kadar korkunç bir şey değil. Asıl korkunç olanı, bizi, bizden çok daha farklı olan başkalarının, daha gençlerinin takip edeceğini idrak etmemizdir. İşte asıl ölüm buradadır. Bizi mezara çeken hiç kimse yok, hayır, biz arkamızdan mezara itiliyoruz!" (Travnik Günlüğü)
- Anılar ise bir kez harekete geçti mi sadece başlangıçlarda durmuyorlardı. (Hanımefendi)
- Dilencilerin dahi geçip gittiği boş ve neşesiz, gülüşmelerin ve sohbetlerin olmadığı, sıcaklıktan ve süslemelerden yoksun olan bu ev, yeni ve sıradaşı misafirler ağırlamaya başlamıştı. Farklı insanların nasıl görünmez bağlarla para ve para arayışı tarafından çekildiği burada görülebiliyordu. (Hanımefendi)
- ...Çoğumuzun bazen tek ihtiyaç duyduğu şey yalnızca bize yakın birinin sevecen bir sözüdür. (Sinan’ın Tekkesinde Ölüm)
- çoğumuzun bazen tek ihtiyaç duyduğu şey yalnızca bize yakın birinin sevecen bir sözüdür. (Sinan’ın Tekkesinde Ölüm)
- Çünkü hayâl kırıklığı ve acı, düşünceleri geçmişe götürür. (Irgat Siman)
- Genelde böyle olur. Görmeyi umduğumuz kişiler onları düşündüğümüz ve en çok beklediğimiz zamanlarda değil, aklımızdan hiç geçmedikleri anlarda ortaya çıkarlar. Ve onları görmekten duyduğumuz sevincin, içimizin onu bastırdığımız derinliklerinden çıkması biraz zaman alır. (Lanetli Avlu)
- O, kim olduğu bilinmeyen masallaştırılmış bir üstaddır. (Drina Köprüsü)
- ... En soğuk zamanlarda bile bu oda ısıtılmazdım Soğuk zamanlarda gelen konuklara “ Paltolarınızı çıkarmayın” derdi Hanımefendi ve intikamcı bir ses tonuyla eklerdi: “ Zira burada soba yakılmıyor.” (Hanımefendi)
- Çünkü kuşku daima insanın kendi içindeydi, daima da alesta beklerdi, biraz uyukladığında, tek gözü açık, bir kulağı delik uyurdu, en küçük bir gürültü, kelebeğin kanat çırpışından daha hafif bir ses uyandırabilirdi onu; kendisini kimse hiçbir şekilde uyandırmazsa şüpheli görülen sessizlikten kendi kendine uyanabilirdi. (Irgat Siman)