Mevlana - Okay Tiryakioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mevlana kimin eseri? Mevlana kitabının yazarı kimdir? Mevlana konusu ve anafikri nedir? Mevlana kitabı ne anlatıyor? Mevlana PDF indirme linki var mı? Mevlana kitabının yazarı Okay Tiryakioğlu kimdir? İşte Mevlana kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Okay Tiryakioğlu
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9786051143965
Sayfa Sayısı: 256
Mevlana Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Üç yüz âlimin birden gördüğü rüyayla Hz. Muhammed'in "Âlimlerin Sultanı" hitabına mazhar olan Bahaeddin Veled.
Daha çocuk yaştayken bile babası Bahaeddin Veled'in ardından yürürken görüldüğünde "Bir ırmak, koca bir ummanı peşine takmış sürükleyip gidiyor" diye hayret uyandıran, bugün de bütün dünyaya yaydığı ışıkla evrensel bir değere dönüşen Mevlana Celaleddin Rumî.
Ve Mevlana'nın hayatına güneş gibi doğan Şems-i Tebrizî.
Kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Okay Tiryakioğlu, bu kez tüm dünyanın gönlünde taht kurmuş bir tarihi şahsiyetin hayatını romanlaştırdı: Mevlana.
İslam uygarlığının o günkü payitahtı konumunda olan Belh şehrinden bir iftira sonucu göç eden Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled ve yakınlarının çile dolu yolculuğuyla başlayan kitap, Mevlana'nın herkese şaşkınlık veren manevi gelişimini ilmek ilmek dokuyor.
Mevlana'nın aşkla yoğrulan iç yolculuğunun ve bitmek bilmeyen çilelerinin bir nakış gibi işlendiği bu unutulmaz kitapta, tarihi bilgilerin ışığında anlatılmış çarpıcı bir hikâyeye tanıklık edeceksiniz. Mevlana'yla Konya sokaklarında yürüyecek, Şems'le sema yapacak, çağlar boyu ateşi hiç sönmeyen Mesnevi'nin doğuşuna tanıklık edecek ve tarihe damga vurmuş tasavvuf büyükleriyle birlikte ilahi aşkın şerbetini tadacaksınız...
Mevlana Alıntıları - Sözleri
- "Ben geceleri kitap okur, annen evin son işleriyle ilgilenirken, sen ve ağabeyin Alâeddin beni dinlemek isterdiniz. Sesli okumaya başladıktan bir müddet sonra ağabeyin sıkılırdı ama sen... Sen gözlerini yumardın. Uyudun sanırdım bazen; ama ben sesimi kısınca yükseltmemi ikaz ederdin hemen. Kitaplara âşıktın sen Celâleddin, okumayı çok küçücükken sökmüştün ama dinlemek ayrı bir tat verirdi sana." Babasının elini okşayarak konuştu Mevlana, "Dinlemek, olmanın ilk eşiği derdin baba."
- Sadece kalpten gökyüzüne dokunabilirsin.
- İzzet ve şeref aramakla bulunmaz, sabır ve tevekkülü kavi olana kendiliğinden gelir."
- "Dinlemek, olmanın ilk eşiğidir. Dinle! Olmadan eremezsin. Ölmeden de olamazsın."
- Ey insan! Öleceğin günü bilmiyorsun; hiç olmazsa ölümlü olduğunu bil! Hz. Mevlânâ (k.s)
- Edep sahibi, yediği tokadın sahibini aramaz, sebebini arar.
- "Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir."
- "Kumandan! İnsanda kibir, hırs ve şehvet, söz söylerken soğan gibi kokar ve muhatabını çokça rahatsız eden bu kokudan insanlar kaçar."
- "Ben geceleri kitap okur, annen evin son işleriyle ilgilenirken, sen ve ağabeyin Alâeddin beni dinlemek isterdiniz. Sesli okumaya başladıktan bir müddet sonra ağabeyin sıkılırdı ama sen... Sen gözlerini yumardın. Uyudun sanırdım bazen; ama ben sesimi kısınca yükseltmemi ikaz ederdin hemen. Kitaplara âşıktın sen Celâleddin, okumayı çok küçücükken sökmüştün ama dinlemek ayrı bir tat verirdi sana." Babasının elini okşayarak konuştu Mevlana, "Dinlemek, olmanın ilk eşiği derdin baba."
- Sadece kalpten gökyüzüne dokunabilirsin.
- İzzet ve şeref aramakla bulunmaz, sabır ve tevekkülü kavi olana kendiliğinden gelir."
- "Dinlemek, olmanın ilk eşiğidir. Dinle! Olmadan eremezsin. Ölmeden de olamazsın."
- Ey insan! Öleceğin günü bilmiyorsun; hiç olmazsa ölümlü olduğunu bil! Hz. Mevlânâ (k.s)
- Edep sahibi, yediği tokadın sahibini aramaz, sebebini arar.
- "Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir."
- "Kumandan! İnsanda kibir, hırs ve şehvet, söz söylerken soğan gibi kokar ve muhatabını çokça rahatsız eden bu kokudan insanlar kaçar."
Mevlana İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Namazınızda Allahtan gayrisini aklınızdan silin. Çünkü dinde namazın yeri, vücutta başın yeri gibidir. Başını doğrultan tüm bedenini doğrultur. Mevlana Sema esnasında her hareketin ilahi bir anlamı vardır. Çarh atmak yani dönmek Allah'ı her yönden görmeyi ve her yönden feyz almayı ifade eder. Ayak vurmak nefsin ayaklar altına alınıp ezilmesi, onun galebe çalınması demektir. kolları yanlara açmak kemale yöneliştir. Semada secde ise nihai kulluğun esasıdır. (özgül aksolmaz)
MEVLANA CELALADDİN RUM-İ ve ŞEMS TEBRİZİ: Dünyalık zevkleri bir tarafa bırakıp , yoksulun haline bürünen Sultan-ul Ulema oğlu Mevlana Celaleddin Rum-i kendi boşluğunu Şems ile dolduran ve gerçekten aşkın tarifesini kendi bünyesinde bulan bir Zat-I Müşran. Yaşayışını şiirlerle anlatmaya çalışmış ve aşkını şiirsel bir lirikle anlatan Mevlana , sadık dosta her zaman arzu duymuştur. Zalime bile gösterdiği tavazu sayesinde hoş görülü davranmıştır. Hamdım , Piştim , Yandım. Ölümü bile Vuslat yani bir kurtuluş dosta yakınlık olarak görüyor Mevalana. Yine yazarımız niceliklerle ele aldığı bir kitap olmuş. Yazarımızın kelimeleri yalın , kalemi her daim keskin olsun… yazar/i951 (TUĞŞAD ONUR LEVENT)
Unutma; senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vazgeçer. Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun, kusuru örtmeyi marifet edin kendine. İşte o zaman kusursuz olursun. -Hz.Mevlana (Okan ÇIRPAÇ)
Namazınızda Allahtan gayrisini aklınızdan silin. Çünkü dinde namazın yeri, vücutta başın yeri gibidir. Başını doğrultan tüm bedenini doğrultur. Mevlana Sema esnasında her hareketin ilahi bir anlamı vardır. Çarh atmak yani dönmek Allah'ı her yönden görmeyi ve her yönden feyz almayı ifade eder. Ayak vurmak nefsin ayaklar altına alınıp ezilmesi, onun galebe çalınması demektir. kolları yanlara açmak kemale yöneliştir. Semada secde ise nihai kulluğun esasıdır. (özgül aksolmaz)
MEVLANA CELALADDİN RUM-İ ve ŞEMS TEBRİZİ: Dünyalık zevkleri bir tarafa bırakıp , yoksulun haline bürünen Sultan-ul Ulema oğlu Mevlana Celaleddin Rum-i kendi boşluğunu Şems ile dolduran ve gerçekten aşkın tarifesini kendi bünyesinde bulan bir Zat-I Müşran. Yaşayışını şiirlerle anlatmaya çalışmış ve aşkını şiirsel bir lirikle anlatan Mevlana , sadık dosta her zaman arzu duymuştur. Zalime bile gösterdiği tavazu sayesinde hoş görülü davranmıştır. Hamdım , Piştim , Yandım. Ölümü bile Vuslat yani bir kurtuluş dosta yakınlık olarak görüyor Mevalana. Yine yazarımız niceliklerle ele aldığı bir kitap olmuş. Yazarımızın kelimeleri yalın , kalemi her daim keskin olsun… yazar/i951 (TUĞŞAD ONUR LEVENT)
Unutma; senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vazgeçer. Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun, kusuru örtmeyi marifet edin kendine. İşte o zaman kusursuz olursun. -Hz.Mevlana (Okan ÇIRPAÇ)
Mevlana PDF indirme linki var mı?
Okay Tiryakioğlu - Mevlana kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mevlana PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Okay Tiryakioğlu Kimdir?
1972 yılında Mersinde doğdu. Çocukluğu İstanbul - Erenköyde geçti. Annesinin armağan ettiği gizemli ve kara mizah yüklü öykü kitaplarıyla edebiyata dair ilk heyecanları uyanmaya başladı. Bilkent Üniversitesindeki eğitimini 1994 yılında yarıda bırakarak tamamen edebiyata yöneldi. Yurtdışında, uzak ve gizemli ülkelerde yaşamayı daima sevdi.
Edebiyat çalışmalarının roman alanındaki ilk ürünü olan Karanlığın Çağrısı isimli eseriyle Beyan Yayınları 2002/İlk Romanlar ödülünü kazandı. İkinci romanı Gölgeler 2004 yılında basıldı. Bunu 2005te üçüncü romanı Bin Yılların Gecesi takip etti. Asıl çıkışını 2009 yılında Kuşatma 1453 ile yaptı. Tarihi roman okurlarının büyük ilgisiyle karşılaşan Kuşatma 1453ü, Kanuni ve Yavuz başta olmak üzere diğer romanları izledi.
Okay Tiryakioğlu Kitapları - Eserleri
- Yavuz
- Kuşatma - 1453
- Kanuni
- Abdülhamid : Son Hükümdar
- Alparslan
- 4. Murat - Gürz ve Zafer
- Mevlana
- Sultan: Bir Kanuni Romanı
- Devlerin Savaşı / Yıldırım - Timur
- Fatih Sultan Mehmed Han
- Yıldırım Bayezid
- Selahaddin Eyyubi
- Cengiz Han
- Süleyman Han
- Kumandan
- Tarık Bin Ziyad
- Attila
- Çaldıran
- Şeyh Şamil
- Ulak - Çelik Hilal'in Gölgesinde
- Kayıp Sır
- Mohaç
- Nizamülmülk - Adaletin Kalesi
- Kurt ve Kuzgun
- Osman Gazi
- Ulak - Tuna'nın Sırrı
- Halid Bin Velid
- Gazi Osman Paşa
- Ulak - Viyana Kapılarında
- Ulak - Mayerling Ormanları Derinliklerinde
- Ulak - Akıncı Fırtınası
- Kızıl Ufuklar
- Kara Panter
- Karanlığın Çağrısı
- Gölgeler
- Barbaros
- Bin Yılların Gecesi
- Kara Panter 2 / Kondo Özgürlük Yolunda
Okay Tiryakioğlu Alıntıları - Sözleri
- “Alnı içe çökük, önyargılarının ve eğitiminin at gözlükleri arasından kaçak bakışlar fırlatan adam…” - Marcel Proust (Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde) (Gazi Osman Paşa)
- Kendini beğenen kimse terbiye ve edep edinmede bir ilerleme kaydedemez. İlerleyemeyen kimse de eksikliğle yerinde sayar. (Ulak - Akıncı Fırtınası)
- "Biz konuştuğumuz sürece imkansız," dedi Şamil."Yapmaya çalıştığımız sürece değil!Kendi korkularımız bağlıyor ellerimizi." (Şeyh Şamil)
- İyi bak, dumanlar içindeki harp alanının üzerinde gezinen şu leş kargalarını görmüyor musun? İşte, tüm savaşların tek galibi onlar. (Kumandan)
- "Dinlemek, olmanın ilk eşiğidir. Dinle! Olmadan eremezsin. Ölmeden de olamazsın." (Mevlana)
- " Yaralı Kartala sormuşlar, niye bu denli hüzünlüsün? ' diye." "Beni vuran okun arkasında kardeşimin tüyleri var, ' demiş." (Halid Bin Velid)
- Hilalîler merak eder, fakat genellikle muhataplarının kendiliğinden çözülmelerini beklerlerdi. (Ulak - Mayerling Ormanları Derinliklerinde)
- Bir sorunun varlığını kabul ettiğimiz sürece o sorun oradadır, ama ya yokmuş gibi davransak? Bir gün, o kendi isteğiyle yüzeye çıkana kadar, unutuşun gül rengi kanatlarında uzaklaşıp, varlık düzleminden, yokluğun sonsuzluğuna yakın dursak? (Kumandan)
- "Dostlar arasında olmak ne kadar güzel. Ama ne var ki tek tek azalıyorlar.." (Devlerin Savaşı / Yıldırım - Timur)
- “ Dinleyin oğullar! Çok okuduk, çok bildik demeyin! Çünkü ağırbaşlı ve makul davranmayı öğretmeyen bilgiden hayır gelmez. Dengesizliğin ve aşırılığın ateşi, kentleri, ormanları, hayvanları ve insanları kavuran alevlerden daha az tesirli değildir. Gerçekte ilk söndürülmesi gerken ateş de budur. “Bu yüzden aşırılıklardan, kahraman olma sevdasından kaçının ve sadece sizden isteneni yapın. Unutmayın ki, kıymetli bir cevherin damarına ulaşmak için, kantarlarca toprak elenir; ama eliniz tamamen boş da kalabilir. Emeği ve aklı aynı anda yüceltirseniz, maksadınıza erersiniz yiğitler!” (Ulak - Mayerling Ormanları Derinliklerinde)
- "Öç gecikir fakat asla yaşlanmaz." Osmanlı Atasözü (4. Murat - Gürz ve Zafer)
- İnsan neyi aradığını bilmezse, gözünün önünde duranın ne olduğunu da bilemez. Aradığınız bir bardak su olsa, başucunuzda surahiyle dursa bile, ihtiyacınız olanın o olduğunu bilmedikten sonra neye yarar?... (Gölgeler)
- “Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar; İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe Yaşar.” Yahya Kemal (Osman Gazi)
- Omuzlarındaki sorumluluğu bir külfet değil, bir ayrıcalık olarak gördüğün müddetçe zafer avuçlarının arasındadır. O vakit, inandığın yolda attığın her adımın zaferin bütününden koparılan bir parça olduğunu görürsün. (Ulak - Tuna'nın Sırrı)
- “Sus, yeter artık, Var git yokluğa haydi, Yoklukla yok ol. Git, yokluklardan tanı Yokluktan var olanı.” Mevlana Celalettin Rum-i (Yıldırım Bayezid)
- “Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir.” Mevlana Celalleddin Rum-i (Osman Gazi)
- Oysa göklerdeki değişim değil zihninde renkleri böylesine çarpıtan; gözlerine inen kendi kanın aslında iyi bak.. (Çaldıran)
- Yoluma durdu dağlar, geçit vermedi seller, tahtalar uzattım uçurumlara, ırmaklara köprü kurdum. (Ulak - Çelik Hilal'in Gölgesinde)
- Az olandan şifa, çok olandan illet bulursun! (Kara Panter)
- Düşün, insan kendi davranışlarının "bir"olan yaratıcısıysa eğer, neden tüm müsbet çabalarına rağmen hedeflerinin ekserisine ulaşamıyor? Eğer "tek" olan müsebbip kendisiyse, kudreti nerede kalıyor? Daha da kötüsü, her menfi sonuç onu içten içe yıkıyor bünyesini harap ediyor. Ordular, seçme askerlerine çağın gereği her türlü teçhizatı sağlıyor ama küçücük bir idari hatayla önemsiz gördükleri çarpışmaları kaybediyor; büyük tacirler, günde on sekiz tane ticaretin içinde ve öz sermayesinin başında ömürlerini tüketiyor ama, ufacık bir kıvılcımla gelen yangına engel olamıyor. NEDEN?.. "Çünkü tek gerçeği kendisi zannediyor..." "Ve hep başını taşa vuruyor..." "Oysa 'gerçek umduğundan öyle farklı ki..." "Umduğu da gerçekten öylesine kopuk..." (Gölgeler)