matesis
dedas

Murtaza - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Murtaza kimin eseri? Murtaza kitabının yazarı kimdir? Murtaza konusu ve anafikri nedir? Murtaza kitabı ne anlatıyor? Murtaza kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte Murtaza kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 05.03.2022 16:00
Murtaza - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Kemal

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752893795

Sayfa Sayısı: 360

Murtaza Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsanı en derininden kavrayarak anlatan kalemlerin başında gelen Orhan Kemal, ölümsüz karakteri Murtaza ile Türk edebiyatına asla silinemeyecek biçimde damgasını vurmuştur. Yazıldığı günden beri defalarca filmlere, oyunlara konu olan bu karakter, insanın en çapraşık durumlarından birini kara mizahla yüklü bir dille anlatır. Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün vermemek için çabaladıkça daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp salt ilkelerini savunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür Murtaza'nın öyküsü. Türk edebiyatının en önemli klasiklerinden biri olan Murtaza, her okurun mutlaka okuması gereken bir kitap.

Orhan Kemal'in kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmanız için yol gösterir bize. Edebiyatımızın en değerli ustalarından biri olan Orhan Kemal'in kitaplarını yayımlamaktan onur duyuyoruz.

Murtaza Alıntıları - Sözleri

  • Kızıyordu çevreye, çevredekilere. Çevre, çevreler de neydi? Birtakım insanlar...
  • İnsan rüyayı nasıl görüyor! Gerçek gibi...
  • Herhangi bir vatandaş doğar anasından vazife için, ölür vazife uğruna.
  • Gelecek iyi günler hangi günlerdi?
  • “Memlekette dangalak mı ararsın beyim?İnsana zorla suç işletiyorlar..”
  • İnsan olan bir insan, sevilip sayıldığını bilmeli.
  • "Ölsün, mezara gömsünler. Mezarda kurtlar yesin."
  • ...Ne sanarlar idi?Yukarıda Allah,Ankara’da Devlet hem da Hükümet,burda da o!!...
  • Vermiş Allah bir can, ölünmez iki sefer.
  • Gelecek iyi günler hangi günlerdi?
  • elin anaları neler doğuruyor! Bizim analar da bizim gibi çakalları doğurunca, 'oğlan doğurduk' diye babalarımıza naz yaptılar zâhir?

Murtaza İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Görev Adamı Murtaza: Orhan Kemal'in ölümsüz eserlerinden, hatta en çok bilinen romanlarından biri Murtaza. Öyle bir karakter ki edebiyatımızda kült haline gelmiş. Peki nedir onu böylesine kendine has kılan? Kırık Türkçesi ile konuşması mı yoksa her şeyin önüne koyduğu görev bilinci mi? Hem hepsi hem de hiçbiri... Bu arada Murtaza ' nın gerçek bir kişi olduğu hatta Orhan Kemal'in kendisi ile sık sık sohbet ettiğini söylemem lazım. Mübadele ile Türkiye' ye gelen Murtaza, diğer göçmenlerden daha farklı bir yol izler. İskan dairesinde, önceden neyi varsa o kadar söyler, fazlasına göz dikmez, olanla geçinmeye çalışır. Asla yalan söylemez, harama göz dikmez. Onun bu özelliğinin gelişmesindeki en büyük etken, henüz kendisi küçükken kaybettiği dayısıdır. Dayısı Kolağası Hasan Bey Balkan Harbi sırasında şehit düşer. Bu olay küçük Murtaza'da öyle bir yer edinir ki, en büyük vatansever o, en dürüst kişi o, en kutsal kan, en cesareti yüksek kişi olarak kendini görür. Dayısı gibi olma peşindedir lakin tek eksiği bir üniformadır. Türkiye' ye gelince, kendisine yardımcı olanlar sayesinde bekçilik sınavlarını geçer ve göreve başlar, artık gururla taşıyacağı bir üniforması vardır Amirlerine saygıyla bağlı, görevinde kusursuz, en iyi disiplini almış, kursu en iyi dereceyle bitirmiş, üniformasını hayatının önüne koyan bir Murtaza olup çıkar... Vatan sevgisi, bireyin devlete görevi çok keskin çizgilerle belirir Murtaza' da. Mahalle asayişini derinlere götürür, herkesin kendi gibi olmasını isterken, o 'cahil' halkın bunu yapamayacağına da inanır. Derken yolu bekçilikten fabrika gece kontrolü olmasına kadar uzar. Biz de her sayfada ona eşlik ederiz. Roman kesinlikle kara mizah ekseninde, bir adamın doğru ve otorite kavramları arasında sıkışıp kalmasını, topluma ayak uyduramadığından kendi dünyasında yalnız kalışını anlatıyor. Kurallarından ödün vermedikçe başına gelenler okuru hem güldürüyor hem gittikçe melankolik bir hale sürüklüyor. Kararlılığı yüzünden başına öyle işler geliyor ki başlarda 'yeter' dediğimiz Murtaza sonlara doğru şefkatle sarılmak istenilen birine dönüşüyor Okuma grubum bu kitapta da tam gaz, çoğalarak devam etti. Öyle güzel enerjileri var ki (Betül PALACI)

‌ Selam arkadaşlar Orhan Kemal’in okuduğum ilk kitabıydı aşağıda belirttiğim yanlış anlaşılmasın aynı sözleri tekrarlamak kahramanı anlatmak için yazılmış bir şey öyle gerekmiş güzel duygusal ve akıcıydı kalemine yüreğine sağlık yazarımızın. Bilirsiniz kimdir Murtaza? Kimdir Kolağası Hasan Bey? Bilmezsiniz? Alsa idiniz kurs, görse idiniz sıkı terbiye amirlerinizden bilirdiniz kimdir Murtaza hemda Kolağası Hasan Bey. :)) Aslında Murtaza mahallenin bekçisi Dayısının yolundan gitmeye ve kanını vatanı için dökmeye hazır bir bekçi. "Yukarda Allah, Ankara'da Devlet, Hükümet hem da, burda da ben!" :)) Nara atıp gezdin be Murtaza vallahi bezdim bu sözlerinden... Bazı yerlerde okumadan geçtim artık "Vazife bir sırasında görmeyecek gözün dünyayı, demeyeceksin evladım, ciğerparem!" Dediğini ettin be Murtaza görmedi evladını gözün, sabah sabah ağlattın beni ciğersiz Murtaza. :(( Bazen gülerek, bazen kızarak, bazen de gurur duyarak ,birazda ağlayarak okuduysam da güzeldi gerçekten okumak isteyenlere tavsiye edilir keyifli okumalar diliyorum. (İpek)

MURTAZA Yılın ikinci kitabı ile karşınızdayım. Utanarak söylüyorum ki Orhan Kemal'i ilk defa okuyorum. Türk Edebiyatında eksiğim çok fazla. Ama okumaya başladık. parlakkitapligim ile çok güzel bir grubumuz var ve çok güzel kitaplar okuyoruz. Murtaza ilk başlarda beni çok sıktı. Ama ilerleyen sayfalarda daha çok akıcılaştı. Karakterden dolayı tekrarlar çok fazlaydı. İnsanı biraz yoruyordu. Ama yazar karakteri bize geçirmek için bunu yapmış. Orhan Kemal'in kalemini sevdim. Diğer kitaplarını da okuyacağım. Murtaza mübadele ile gelen Türk vatandaşlarımızdan biri. Doğrucu Davut diyebileceğimiz bir arkadaş. Balkan savaşında şehit olan Kolağası Hasan dayısına benzemek istiyor ve ona göre bir hayat yaşıyor. Adana da bekçi olarak işe başlıyor. İşinde de çok çalışan ve disiplinli biri. Ama mahalleli ondan pek de memnun değil. Murtaza karakteri üzerinden yazar, dönemin siyasi, sosyal ve kültürel birçok konusunu gözler önüne seriyor. Alt metinde cahillik, fakirlik, bağnazlık ile ilgili bilgileri mizah ile iç içe anlatıyor yazar. Bana Aziz Nesin'in kalemini hatırlattı yazarımız. Orhan Kemal Çukurova bölgesini, pamuk işçiliğini edebiyatımıza katan isimlerden biridir. Merak edenlere tavsiye edilir. (Ülkü Daşcı Yanmaz)

Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?

15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.

Orhan Kemal Kitapları - Eserleri

  • Eskici ve Oğulları
  • Bereketli Topraklar Üzerinde
  • 72. Koğuş
  • Cemile
  • Murtaza
  • Ekmek Kavgası

  • Baba Evi
  • Hanımın Çiftliği
  • Avare Yıllar
  • Önce Ekmek
  • El Kızı
  • Tersine Dünya
  • Gurbet Kuşları

  • Baba Evi - Avare Yıllar
  • Evlerden Biri
  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
  • Çamaşırcının Kızı - Küçücük
  • Kötü Yol
  • Devlet Kuşu

  • Kardeş Payı
  • Arkadaş Islıkları
  • Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
  • Bir Filiz Vardı
  • Kanlı Topraklar
  • Dünya Evi
  • Müfettişler Müfettişi

  • Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
  • Suçlu
  • Sokaklardan Bir Kız
  • Grev
  • Sarhoşlar
  • Yalancı Dünya
  • Küçücük

  • Sokakların Çocuğu
  • İnci'nin Maceraları
  • Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
  • Yüz Karası
  • Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
  • İstanbul'dan Çizgiler
  • Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı

  • Elli Kuruş Çikolata
  • Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
  • Serseri Milyoner
  • Yazmak Doludizgin
  • Kenarın Dilberi
  • Elli Kuruş
  • Önemli Not!

  • Hanımın Çiftliği
  • Yağmur Yüklü Bulutlar
  • Senaryo Tekniği ve Senaryolar
  • Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
  • Eskici Dükkanı
  • Bütün Oyunlar 1
  • Arslan Tomson

  • Bütün Oyunlar 2
  • Farecik - Uyku
  • Küçükler ve Büyükler
  • Arka Sokak
  • Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
  • Kaybolan Romanlar
  • Hanımın Çiftliği

  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Boyacı
  • Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
  • İstanbul İstanbul

Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri

  • Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı.  Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
  • Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
  • Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
  • Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
  • Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
  • Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)

  • “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
  • Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
  • Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
  • "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
  • Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
  • Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
  • ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)

  • Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
  • Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
  • "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
  • Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
  • Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)

Yorum Yaz