diorex
life

Ölümden Acı - Guy de Maupassant Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ölümden Acı kimin eseri? Ölümden Acı kitabının yazarı kimdir? Ölümden Acı konusu ve anafikri nedir? Ölümden Acı kitabı ne anlatıyor? Ölümden Acı PDF indirme linki var mı? Ölümden Acı kitabının yazarı Guy de Maupassant kimdir? İşte Ölümden Acı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.04.2022 22:46
Ölümden Acı - Guy de Maupassant Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Guy de Maupassant

Çevirmen: Tahsin Yücel

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750706042

Sayfa Sayısı: 257

Ölümden Acı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünya edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük yazarlarından Guy de Maupassant'ın, yaşamının son yıllarında kaleme aldığı Ölümden Acı, yaşlılığın eşiğine gelmiş bir ressamın, sevgilisinin kızına yönelen aşkını şaşırtıcı bir ayrıntıcılıkla anlatır. Roman, yitip giden gençliğinin izini soylu sevgilisinin güzel kızında sürmeye çabalayan ressam Olivier Bertin'in gelgitlerle örülü yaşamına olduğu kadar, metresi Kontes de Guilleroy'nın yaşlanmaya karşı umutsuz direnişine de ayna tutar.

Maupassant'ın en iyi romanlarından biri sayılan Ölümden Acı, yazarın ilgisinin randevu evleri ve fahişelerden, aristokrasiye ve soylu sınıftan kadınlara yöneldiği dönemin ürünüdür. Alışılmış bir aşk serüveni anlatmanın çok ötesinde, insanoğlunun karmaşık yapısını ele veren bu 19. yüzyıl romanını, Tahsin Yücel'in Türkçesiyle sunuyoruz.

"Sanatçı gözleri, erkek gözleri, onun körpeliğiyle, o güzel ve duru yaşam serpilişiyle, onda parıldayan gençlik özsuyuyla baştan çıkmışlardı. Kontesin aşkının anılarıyla doluydu gönlü, Annette'in şaşılacak derecede annesine benzemesinde, eski coşkunluklarının, aşkının ilk günlerinin uyumuş coşkunluklarının bir seslenişini bulunca, bir uyanış duygusuyla birazcık titremişti belki de. Bir uyanış mı? Evet! Bu muydu hepsi? Bu düşünce ona ışık tuttu. Yıllarca süren bir uykudan sonra uyanmış buluyordu kendini. Genç kızı hiç farkında olmadan sevseydi, onun yanında, tüm varlığın, yeni bir arzu aleviyle yanınca, farklı bir adam yaratan yeniden gençleşmesini duyardı. Hayır, bu çocuk eski ateşi canlandırmaktan başka bir şey yapmamıştı. Gene hep anneydi onun sevdiği, ama kızı, onun bu yeniden başlayışı yüzünden biraz daha fazla seviyordu. Bir safsatayla bağladı gö­rüşünü: İnsan bir kez sever! Gönül başka varlıklarla karşılaşınca coşabi­lir, çünkü herkes herkeste etkiler, tepkiler uyandırabilir. Tüm bu etkiler dostluğu, hevesleri, sahip olma isteklerini, şiddetli ve geçici ateşleri doğurabilirler, ama gerçek aşkı doğuramazlar..."

Ölümden Acı'dan

(Tanıtım Yazısından)

Ölümden Acı Alıntıları - Sözleri

  • "her şeyin yanında yaşarlar, hiçbir şeyi görmez, hiçbir şeyin derinliğine inemezler," diyordu," yabancısı oldukları bilimin yanında, bakmasını bilmedikleri doğanın yanında; hiçbir şeyin tadını ateşli bir biçimde çıkaramadıkları için mutluluğun yanında; dünya güzelliğinin, sanat güzelliğinin yanında; bunları görmeden, bunlara inanmadan konuşurlar. çünkü yaşamın, aklın hazlarını tatmanın sarhoşluğunu bilmezler. bir şeye yalnız onu sevecek kadar bağlanmak, bir şeyle onu anlamak mutluluğuyla aydınlanacak kadar ilgilenmek gücünden yoksundurlar."
  • Seviyordu şimdi onu, saf yürekler nasıl severlerse öyle, yani onda yarının tüm umutlarını severek.
  • neden kovaladığımızı hiçbir zaman yakalayamazdık ya da yalnızca bu hayal kırıklıkları avını daha da acılı yapan parçalara erişirdik, neden?
  • Öyle yaralı, öyle umutsuzum ki herhangi bir şey yapacak gücüm yok artık.
  • ...şimdilik karanlık, uykulu, ama daha güçlü olan başka bir duygunun ardında büzülüp saklanmış gibiydi. olivier aşkın düşlerle, şiirli coşkularla başladığına inanmıştı.
  • İnsan gençken uzaktan uzağa da aşık olabilir; mektuplarla, düşüncelerle...
  • İnsanlar ağlayamasalar, en sonunda ya gerçekten çıldırır ya ölürlerdi...
  • Değişmez düşüncelerle iyileşmez hastalıkların kemirici ısrarı vardır. Bir ruha girmeyegörsünler, yiyip bitirirler onu...
  • ...öte yandan, eğilimlerimizle istemimiz arasında ki sonu gelmez çarpışmanın yarattığı karanlık, gizine ulaşılamaz benlikte, şaşırtıcı bir huzur duyar gibiydi.
  • Sonucu isteyen, ona götüren yolları da ister.
  • 'Fazla titizim, kendimi böyle üzmeye hakkım yok.'
  • Benliğinden bir şey eksilmişti sanki.
  • Neydi bu? Aşk mı? Görmek için, anlamak için, kendi yüreğine iniyordu şimdi...
  • Bu anlık anımsamaların her zaman bir nedeni vardı, somut ve basit bir neden, çoğu zaman bir koku, bir güzel koku!
  • En saygılı duygularıma inanmanızı dilerim efendim.

Ölümden Acı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ressam Bertin, bir kontese gönülden bağlıdır.Sevgisi karşılıklıdır. Ancak geçen sürede Bertin kontesin kızı ile tanışır. Zamanla ressamin sevgisi, tıpkı annesine benzeyen kızına yönelir. (Neslihan Gaye Kahveci)

İmkansız bir aşkın bütün bir sürecinin anlatıldığı kitap bir ressamın hayatına ve yaşantısına odaklanıyor.Parisin seçkin çevre insanlarının yaşamlarına bir ressam gözü ile getirdiği eleştirel bakış ve içinde bulunduğu durumu anlatımda yakaladığı derinlik ve sadelik bu kitabı iyi bir kitap yapıyor . (Mehmet)

Ben bu kitapta ne gördüm, ondan ne aldım diye düşündüğümde, öncelikle dili çok hafif ve yumuşak, kitabı okurken, Kürşat Başarın Baş ucumda Müzik kitabının yumuşacık dilini anımsadım. Yıllar sonra sevgilisinin, kızına aşık olan bir adamın heyecanına ve davranışlarına ortak oluyorsunuz. Sevgilisinin bu durumu sezip anlayışlı ve farkında bir tavır içerisinde kendisiyle konuşması, onun duyduğu acı ve hala sürdürdüğü dostluğu.. Düşününce etik bir durum değil ancak, kuru kuruya da yargı üzerine kurulu bir düşünce üzerinden hareket etmemek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü burada benim gördüğüm şey, annesine çok benzeyen o kıza karşı ressamın tutumu, bir tür gençliğe dönüş arzusu, yaşama isteği, yaşın ilerlemesi sonucunda, insanının ölüme yaklaştığının dışa vurumu ve gençliğe duyulan özlem. Belki de bir nevi ölümsüzlük isteği denilebilir. Siz sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz arzuyu seviyorsunuz arzu edilen şeyi değil. ( Nietzsche Ağladığında) Bu cümle ise kitabın ana düşüncesine fazlasıyla yakışır diye düşünüyorum. (Kepilleus)

Ölümden Acı PDF indirme linki var mı?

Guy de Maupassant - Ölümden Acı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ölümden Acı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Guy de Maupassant Kimdir?

Doğalcılık akımına bağlı Fransız öykü ve roman yazarıdır. Öykü alanında Fransa'nın en büyüklerindendir. Parisli bir borsa oyuncusunun oğlu olarak 5 ağustos 1850'de Dieppe kenti yakınlarındaki Miromesnil şatosunda dünyaya geldi. Guy de Maupassant, burada Normandiya bölgesini ve köylülerinin yaşamını yakından tanımak fırsatını buldu. İlk eğitimini Kilise'den aldı. 13 yaşında gönderildiği İlahiyat okulundaki yaşama ısınamadığı için kurallara aykırı davrandı. Böylece kendisini okuldan kovdurdu. Öğrenimini Rouen lisesinde tamamladı.

1869'da Paris'te hukuk okumaya başladı. Fransa ile Almanya arasında savaş çıkması üzerine öğrenimine ara verdi. Gönüllü olarak savaşa katıldı. 1870'de seyyar jandarma birliğinde asker oldu. Maupassant, o dönemde tanığı olduğu olayları, yaşadıklarını, gözlemlediklerini daha sonra kaleme aldığı birçok öyküsünde anlattı. 1871'de terhis olduktan sonra Paris'te hukuk öğrenimini sürdürdü.Babasını yardımıyla Donanma Bakanlığı'nda bir iş buldu. Atlet yapılıydı, iyi yüzer ve kürek çekerdi; yalnız aklı denizcilikte değildi; yazar olmak istiyordu. 1879'da da Eğitim Bakanlığı'na geçti. Canlı ve taşkın bir kişiliği olan Maupassant, hayatın zevklerine ve çalışmaya aynı coşkuyla sarılmıştı. Şair Louis Bouilhet, onun ilk şiir denemelerini teşvik etti. Yaşamını kazanmak için çalışmaya başladığı Bakanlıklarda bürokrasi dünyasını tanıdı. Böylece bürokratların bulunduğu ortamı gözlemlemek fırsatını buldu. 

Maupassant'ın yazarlık hayatı, 1871'den sonra başladı. Şiirler yazdı (Le Mur, Au Bord de l'Eau). 1871 ile 1880 arasında, özellikle, annesinin çocukluk arkadaşı romancı Gustave Flaubert'in etkisinde kaldı. Flaubert, Maupassant'ı iyi bir yazar olarak yetiştirmek için çok çalıştı. Ona gerçeği değişik bir bakışla gözlemlemeyi, yalnız gördüklerini ve duyduklarını yazmayı öğretti. İlk yazdıklarını okuyup düzeltti. Flaubert, onu Emile Zola, Ivan Turgenyev, Edmond de Goncurt ve Henry James gibi ünlü yazarlarla tanıştırdı. Flaubert'in 1880'de beklenmedik ölümü, Maupassant'ı çok derinden etkiledi.

1880'de, Flaubert'in ölümünden bir ay önce, aralarında Emile Zola'nın da bulunduğu natüralist (doğalcı) bazı yazarların öykülerinin toplandığı "Les Soirées de Médan" (Médan Akşamları) adlı kitapta Maupassant'ın da bir öyküsü yer aldı (Boule de Suif - Kartopu - İs Yumağı). Bu öykü, Maupassant'a ilk büyük başarısını getirdi ve onun öykü yazarlığına olan eğilimini ortaya çıkardı.

Maupassant, 1880'den 1891'e kadar, 18 kitapta toplanan yaklaşık 300 öykü ile 6 roman yayımladı. Romanları şunlardır: Bir kadının yaşamı boyunca uğradığı hayal kırıklıklarını anlatan ve ilk romanı olan "Une Vie" (Bir Hayat - 1883), "Bel Ami" (Güzel Dost - 1885), "Mont Oriol" (Oriol Dağı - 1887), "Pierre et Jean" (Pierre ile Jean - 1888), "Fort Comme la Mort" (Ölüm Gibi Kuvvetli - 1889) ve "Notre Coeur" (Kalbimiz - 1890).

Maupassant, en güzel öykülerini, 1881 ile 1886 arasında yazdı. Elde ettiği başarılar, ona yüksek sosyetenin kapılarını açtı. Son romanlarında, yüksek sosyeteye ilişkin yaşantılarını anlattı. Bu romanlar, doğrudan doğruya, Maupassant'ın karşı cinsle olan ilişkilerinin verdiği sıkıntılardan esinlendi. Öykü kitaplarından elde ettiği gelirle "Bel Ami" adlı bir yata sahip oldu. Maupassant, bu yatla Akdeniz'de geziler yaptı ve yolculuk izlenimlerini 1884'te yayımlanan "Au Soleil" (Güneşte), "Sur l'Eau" (Denizde - 1888) ve "La Vie Errante" (Serseri Hayat - 1890) adlı öykülerinde anlattı.

Maupassant, genç yaşında baş ağrılarından şikayet etmeye başladı. Hastalığı, 1884'ten itibaren, zihin yorgunluğunun ve gördüğü hallüsinasyonların etkisiyle gittikçe artıyordu. Sağlık durumu günden güne bozuluyordu. Ne olduğunu bilmediği ve kendisine düşman bellediği bir varlığı hep yanı başında hissediyor ve ölüm düşüncesi sürekli olarak aklını kurcalayıp duruyordu.

Guy de Maupassant, 1887 yılında yayımlanan "Le Horla" adlı öyküsünde, delilik belirtilerinin nasıl başladığını ve insan üzerinde ne gibi değişiklikler meydana getirdiğini anlattı. Bu kitap yayımlandıktan sonra, iyileşmek ümidiyle, uzunca bir deniz yolculuğuna çıktı. Yolculuktan döndükten sonra "Pierre et Jean" adlı romanını tamamladı. Daha sonra "Notre Coeur" adlı romanı kaleme aldı. 1890'da yayımlanan "La Vie Errante" adındaki yapıtından sonra da pek bir şey yazamadı. Sağlık durumu da adamakıllı bozulmuştu. Fazla ilâç almak yüzünden o iriyarı bedeni ve zihni yıpranmıştı. 1892'nin Ocak ayında kendini öldürmeye kalkıştı. Ağır hasta olarak Paris'e getirildi ve bir sağlık yurduna yatırıldı. Maupassant, 1893 yılında iyileşemeden öldü. Paris'teki Montparnasse mezarlığına gömüldü.

Guy de Maupassant Kitapları - Eserleri

  • Mutluluk
  • Aşk Başkadır
  • Güzel Dost
  • Hasırcı Kız
  • Gezgin Satıcı
  • Seçilmiş Hikayeler
  • Ölümden Acı
  • Ay Işığı
  • Gündüz ve Gece Hikayeleri
  • Bir Hayat
  • Serseri Aşklar
  • Küçük Asker
  • Sol El
  • Le Horla
  • Yağ Tulumu
  • Madam Tellier'nin Evi
  • Pierre ve Jean
  • Tombalak
  • Öyküler
  • Aşklarımız
  • Horla ve Karanlık Öyküler
  • Otel
  • Gönül Öyküleri
  • Jules Amcam
  • Seçme Öyküler
  • Bir Mucizedir Yaşamak
  • La Parure
  • Dönüş
  • Gerdanlık ve Diğer Öyküler
  • Lanetli El
  • Seçme Hikayeler
  • Parisli Bir Burjuvanın Pazar Gezintileri
  • Seçilmiş Hikayeler Cilt 1
  • İnci Hanım
  • Takı
  • Mücevherler
  • The Diamond Necklace
  • İşte Geldim
  • At Üstünde
  • Yasak Aşk
  • Horla / Miras
  • A Dead Womans Secret The Vendetta- Alexandre-A Duel
  • Matmazel Fifi
  • Kazazede
  • Toparlak
  • Sicim
  • Seçilmiş Hikayeler 2. Cilt
  • Femme Fatale
  • Sevgi Dalanları

Guy de Maupassant Alıntıları - Sözleri

  • “Neredesin mantık, ahlak ve sağduyu” (Küçük Asker)
  • "Sevgili özgürlük tutsana elimizi, sahip çıksana kendi davana!" (Yağ Tulumu)
  • "İnsan gerçekten kendisi için yaratıldığını sandığı bir varlığa rastladığı için mi sever, yoksa yalnızca sevme yeteneğiyle doğduğu için mi?" (Aşklarımız)
  • Yoksul insanların birbirlerine yardım etmeleri gerek... Savaşı kodamanlar yapıyor. (Toparlak)
  • Gerçekten de ister Prusyalı, ister İngiliz, ister Polonyalı, ister Fransız olsunlar, insanları öldürmek iğrenç değil mi? Size kötülük etmiş birinden öç almanız kötü bir şey adamı hapse tıkmaları da bunu gösterir; ama yavrularımızı tüfeklerle av hayvanları gibi öldürmeleri iyi bir şey mi ki en çok öldürenlere nişanlar veriyorlar? Hayır, bunu hiçbir zaman anlamayacağım! (Ay Işığı)
  • Savaş başka, barış başka. (Toparlak)
  • Sadece, gerçekte anlamlandıramadıklarımızdan korkarız. (Horla ve Karanlık Öyküler)
  • Janna fikirləşməyə başladı; qəlbinin dərin ümidsizliyində nəşənin, eşqbazlığın nəticə etibarilə aldadıcı olduğunu düşündü. (Bir Hayat)
  • (…) şu neşe saçan günün doğuşuna bakarken, böyle şafakların söktüğü şu yeryüzünde ne sevincin, ne de mutluluğun bulunmayışının nedenini düşünüyordu. (Bir Hayat)
  • Çocuklar bilmezler ki...Yaşanacak günler ne kadar az! (Jules Amcam)
  • Hasta düşünceler, bedeni humma ateşinden yada veremden daha çok yer bitirir (Le Horla)
  • Yasallık kazanmış aşk, vurdumduymaz aşk üzerinde her zaman üstünlük havaları takınır.. (Le Horla)
  • Karanlıkta korkunç dramlar olur. (İşte Geldim)
  • Ben yaşamımı onlardan almıştım. Fakat yaşam, verilen bir armağan mıdır? Herhalde benimki bir ezinç yükünden başka bir şey değildi. (Seçme Öyküler)
  • Kimseyle görüşmemek,dirsek dirseğe gelmemek ,çarpışmamaktan dolayı derisi, manevi derisi pek duyarlı ve nazik bir duruma gelmişti. (Bir Mucizedir Yaşamak)
  • "Yavrum, sevgili yavrum! Zavallı yaratıklara karşı daha yumuşak ol. Yaşam yeterince hoyrat ve yırtıcı..." (Gezgin Satıcı)
  • Ölümün karşısında ne yapabilir ki insan ? (Güzel Dost)
  • "What would you have? It is only Nature!" "Yes, but I say that Nature is our enemy, that we must always fight against Nature, for she is continually bringing us back to an animal state.” (The Diamond Necklace)
  • “Anılar beni böyle yapıyor. Zamanı geçen şeyleri sevsen de yok et! İnsan tamamen unuttuğu insanlarla beklemediği anlarda tekrar karşılaşıyor yoksa! Onları bir kez daha gördüğünü, seslerini işittiğini sanıyorsun, bu da korkunç bir etki bırakıyor. (Bir Hayat)
  • Ömrümüzün büyük azabı ebediyen yalnız olmamızdan doğuyor. Bütün gayretlerimiz, bütün hareketlerimiz sadece bu yalnızlıktan kaçmak içindir. Şunlar, şu çatısız sıra aşıkları da bizim gibi, bütün mahluklar gibi bir dakikacık olsun yalnızlıklarını dindirmeye çalışıyorlar. Fakat daima yalnızdırlar, daima yalnız kalacaklardır. Biz de öyle. (Seçme Hikayeler)

Yorum Yaz