matesis
dedas

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne - Fatih Yaşlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne kimin eseri? Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne kitabının yazarı kimdir? Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne konusu ve anafikri nedir? Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne kitabı ne anlatıyor? Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne PDF indirme linki var mı? Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne kitabının yazarı Fatih Yaşlı kimdir? İşte Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 23.01.2023 10:00
Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne - Fatih Yaşlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Fatih Yaşlı

Yayın Evi: Yordam Kitap

İSBN: 9786051721620

Sayfa Sayısı: 176

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

15 Temmuz 2016 gecesi, kırk yılı aşkın süredir devletin içerisinde örgütlenen bir İslami yapılanma, geçmişte gayriresmî koalisyon ortaklığı yürüttüğü başka bir İslami yapılanmaya yönelik bir askerî darbe girişiminde bulundu. Bu darbe girişimi, Türkiye İslamcılığının iki farklı kolu arasındaki güç ve iktidar mücadelesinin silahlı çatışmaya ve potansiyel bir iç savaşa dönüşmesinden başka bir şey değildi.

Türkiye tarihini merkezle çevre, devletle toplum, Batılılaşma yanlısı elitlerle mütedeyyin halk kitleleri, vesayetçi rejimle demokrasi güçleri arasındaki mücadelenin tarihi olarak okuyan liberal paradigma, elbetteki bu darbe girişimini anlayamayacak ve açıklayamayacaktı. Oysa söz konusu tarihi, devletle Türk sağı arasındaki "antikomünist mutabakat" ve "dinselleşme" üzerinden okuyan bakış açısına göre her şey gayet netti: Emperyalizmin ve devletin, komünizmle mücadele adına ikbal kapılarını sonuna kadar açtığı siyasal İslamın iki farklı fraksiyonu, önce birlikte devleti ele geçirmiş ve yeni bir rejim inşasına soyunmuş, sonrada rejimin sahipliği üzerine bir güç mücadelesine girişmişlerdi. İşte elinizdeki çalışmanın çıkış noktasını bu mutabakat oluşturuyor.

Fatih Yaşlı, bu yeni kitabında, antikomünizmin ve dinselleşmenin Türkiye'deki düşünsel kökenlerini Nihal Atsız, Necip Fazıl, Nurettin Topçu ve Ahmet Arvasi üzerinden araştırıyor, metinler ve olaylar arasında bir yolculuğa çıkıyor, "arkeolojik bir kazı çalışması"na girişiyor. Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne, günümüzü ve yaşadıklarımızı anlamak için mutlaka okunması gereken bir çalışma, Türk sağı incelemeleri külliyatına yapılmış önemli bir katkı.

(Tanıtım Bülteninden)

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne Alıntıları - Sözleri

  • "Acaba bilhassa gençlerimizin ve bilhassa kızlarımızın zehirlenmesine engel olmak için bütün memlekette sinemalar kapatılsa, erkek ve kadın plajları ayrılsa, roman ve hikayeler sansürden geçse ne olur? Demokrasi hürriyet suya düşüp medeniyet yok mu olur?" (Atsız 1997b: 187)
  • Türkiye egemen sınıflarının emperyalist sistem içerisinde konumlanma biçimleriyle antikomünizm arasında ve antikomünizmle de milliyetçileşme ve dinselleşme arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır.
  • Necip Fazıl’a göre 1978 Türkiye’sinde her türlü ithalat durdurulmalı ve ekonomi bütünüyle yerli üretim üzerine inşa edilmelidir. Bireylerin uyku saatlerini belirleyecek ölçüde bir disiplin mekanizması kurulmalı, içki, kumar, fuhuş vb. yasaklanmalıdır.
  • Soğuk Savaş'ın jeopolitik olarak ileri karakolu olmakla, ideolojik/politik olarak bu misyonu üstlenmek birbiriyle iç içe geçmiş süreçlerdir ve 1946'dan itibaren gerek içeride gerek dışarıda siyasetin merkezine solla/komünizmle mücadelenin konulması da, solcuların/komünistlerin bir numaralı iç düşman ilan edilmeleri de elbette ki tesadüf değildir.

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne İncelemesi - Şahsi Yorumlar

siyasal islam'ın şifresi: yazar ve akademisyen fatih yaşlı'nın politik inceleme serisinden bir kitap. türkiye'de bir ideoloji olarak türkçülük'ün konjonktür içerisinde evrilerek "türk-islam ülküsü"ne nasıl dönüştüğünü incelediği bir yapıt. yazara göre bu sürecin baş aktörlüğünü üstlenen dört isim var: nihal atsız (ırkçı-turancı), nurettin topçu (anadolucu-antikapitalist), necip fazıl kısakürek (antikomünist-islamcı), son olarak da seyit ahmet arvasi (islamcı-ülkücü). kitap daha çok akademik bir bitirme tezi havasında, bolca alıntı ile ilerlese de yazarın amacı ana ideolog olarak kabul ettiği bu dört ismin doğrudan kendi yazdıkları üzerinden muhafazakar düşüncenin türkiye siyasetine verdiği yönü okura sunmak. bu sayede bu isimlerin kendi paradigmalarını kendi ağızlarından okuyabiliyorsunuz. yoruma gerek bırakmayacak açıklıkta metinler seçmiş yaşlı. bu da laf kalabalığına maruz kalmadan fikir sahibi yapıyor okuyanı. yazar, kendi yorumlarını her bölümün sonuna saklamış. "sonuç" başlığı altında, yaptığı alıntıların günümüz siyasetinde nelere denk geldiğini, ideologların (özellikle necip fazıl) siyasi otorite mensuplarının zihin dünyasında ne derece kıymetli olduklarını anlatıyor. türk sağı'nın tarih içerisinde "milliyetçi-muhafazakar" kimliğini nasıl edindiğini ve bu sahiplenişin küresel-emperyalist dünya ölçeğinde nerede yer aldığının tespiti için bile okunabilir. soğuk savaş döneminin "yeşil kuşak projesi" içinde kendilerine biçilen rolün dışına çıkan sağ ideolojilerin modernite karşısındaki çaresizliği de yazarın marksist tarih okumasıyla okura sunuluyor. bu, aynı zamanda türkiye tarihini anlatmada başvurulan merkez-çevre modeline de bir eleştiri. hepsinin ötesinde, şu an tartışmayı bile geçip ucube şekliyle gerçekleşen "türk tipi başkanlık" modelinin, aslında nfk'nın "ideolocya örgüsü" kitabındaki "başyücelik devleti" ile ne kadar benzeştiğini göstermesi bile ufuk açıcı. (M.D.)

Dün spor yaparken dinlemeye başlayıp bugün bitirdiğim bir kitap. Yazar Goşist seviyede Solcu... Bu hali onu bazen araştırmalarında kehanet savurmaya kadar götürüyor. Nihal Atsız, Necip Fazıl, Nurettin Topçu ve Ahmet Arvasi üzerinden antikomünist fikriyâtın düşünsel temellerini kendince eleştirmiş ve onları "karşı-devrimci" olarak sınıflandırmış. Evvela bu kavram bile tartışmaya açık. Türkiye özelinde 1940lara kadar devrimci kadro denince akla Komünistler değil Kemalistler gelirdi. Saltanatı ve hilafeti yıkarak böyle bir sıfat kazanmışlardı. Ayrıca kaynak olarak internet linki kullanmak nedir yahu? Birisi çıkıp dese ki Atsız'ın vasiyetine höykürüyorsun belgen nerede link atacak hocamız. Hoca dediysek Maliye bitirip Siyaset ve Kamu yönetimi alanında hocalık taslamak da Türkiyeye has garabetlerden. (Ömer Aybars)

Sağ cenahtan 4 kişi seçmiş yazar ve onların fikir dünyasına dair bilgiler vermiş bize. Kıymetli bir inceleme olduğunu düşünüyorum. Fikirlerin çatıştığı zamanlarda ara verip nefes alıp yeniden devam ettiğim oldu. Kitapta geçen 4 yazarın sağcı kesimleri nasıl etkilediğini, devlet toplum ilişkisi nasıl olmalı, bireyler nasıl yetiştirilmeli konularında fikirleri yer alıyor. Aynı zamanda dünyadaki akımlardan nasıl etkilendiklerini ve düşünce dünyalarının şu anda var olan siyasi duruma nasıl gelindiği konusunda da fikir edinebiliyoruz. Yazarın daha fazla yorumunu okumak isterdim. Belki bunu eksik olarak görebilirim. Onun dışında çok uç fikirlerle dolu olsa da iyi bir inceleme olduğunu düşünüyorum. Bu tarz araştırmaları okumaktan keyif alıyorsanız bu kitap tavsiye edilebilir. (Gizem Hasdemir)

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne PDF indirme linki var mı?

Fatih Yaşlı - Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fatih Yaşlı Kimdir?

1979 yılında Ankara’da doğdu. Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Maliye Bölümü’nde 2001 yılında tamamladı. Aynı yıl İzzet Baysal Üniversitesi’nde siyaset bilimi yüksek lisansına başladı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde siyasi tarih araştırma görevlisi oldu. 2004-2008 yılları arasında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora yaptı. Doktorasını tamamlamasının ardından İzzet Baysal Üniversitesi’ne dönen Yaşlı, halen bu üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Felsefelogos, Bilim ve Gelecek, Birikim, Birgün, Radikal 2 gibi dergi ve gazetelerde çok sayıda makalesi yer aldı. Yaşlı, haftanın iki günü Yurt gazetesinde yazmaya devam ediyor.

Yayınlanmış eserleri:

Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe: Nietzsche ve Marx (2008, Bilim ve Gelecek Kitaplığı), Kinimiz Dinimizdir: Türkçü Faşizm Üzerine Bir İnceleme (2009, Tan Kitabevi; 2014, Yordam Kitap), Hegemonyadan Diktatoryaya Liberal-Muhafazakâr İttifak ve AKP (der., Çağdaş Sümer ile birlikte, 2010, Tan Kitabevi), AKP ve Yeni Rejim (2012, Tan Kitabevi), AKP, Cemaat, Sünni-Ulus (2014, Yordam Kitap)

Fatih Yaşlı Kitapları - Eserleri

  • Kinimiz Dinimizdir
  • Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne
  • AKP, Cemaat, Sünni - Ulus
  • Antikomünizm Ülkücü Hareket Türkeş
  • Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe Nietzsche ve Marx
  • Gençlerle Baş Başa: Faşizm
  • "Halkçı Ecevit"
  • İdeoloji - Bir Kavramın İzinde
  • Akp ve Yeni Rejim

Fatih Yaşlı Alıntıları - Sözleri

  • Tüm insanlar, tüm zamanlarda olduğu gibi, şimdi de hala köleler ve özgürler diye ayrılırlar; çünkü gününün en az üçte ikisine kendisi için sahip olmayan, devlet adamı, tüccar, memur, bilgin, ne olursa olsun bir köledir. (Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe Nietzsche ve Marx)
  • "Türkiye'de ilerici güçlerin parlamenter mücadele ile iktidara gelme şansı yoktur," (Antikomünizm Ülkücü Hareket Türkeş)
  • Faşist nüfus politikası, nüfusun kalabalık olmasıyla ulusun gücü arasında doğrusal bir ilişki olduğunu düşünüyordu, nüfus arttıkça ülkenin daha güçlü olacağına inanıyorlardı yani. Ve bunun için de sürekli olarak üremeyi teşvik ediyorlardı. Kadınlar çalışma yaşamının içinde olmak yerine evlerinde oturacaklar, çocuk doğuracaklar ve onları büyüteceklerdi, onlardan esas beklenen buydu. (Gençlerle Baş Başa: Faşizm)
  • "Acaba bilhassa gençlerimizin ve bilhassa kızlarımızın zehirlenmesine engel olmak için bütün memlekette sinemalar kapatılsa, erkek ve kadın plajları ayrılsa, roman ve hikayeler sansürden geçse ne olur? Demokrasi hürriyet suya düşüp medeniyet yok mu olur?" (Atsız 1997b: 187) (Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne)
  • Irkçılık da faşizm de elbette bir hastalık, bir zihin bozukluğu problemi değildir, bir ideoloji, bir dünya görüşüdür ama bu dünya görüşünün iddiaları sağlıklı bir aklın inanacağı türden şeyler değildir. (Gençlerle Baş Başa: Faşizm)
  • “Marx, en yalın ifadesiyle ideolojiyi ‘üretim örgütlenirken ortaya çıkan sömürü ilişkisinin üzerinin örtülmesi’ olarak görür.” (İdeoloji - Bir Kavramın İzinde)
  • Ecevit 14 Ekim seçimlerinin öncesinde tekrar bir Karadeniz gezisine çıktı ve önce Samsun'a gitti. Sırasıyla Çarşamba, Ünye, FATSA, Perşembe, Ordu, Bulancak ve Giresun'da konuşmalar yaptı. Ecevit bu konuşmalarda hem sıkıyönetim üzerinde durdu hem de kontrgerilla üzerindeki örtünün kaldırılması gerektiğinden bahsetti. Ecevit şöyle diyordu: 12 Mart sonrası dönemde adı sanı ortaya çıkan ve tebdirlerin, hatta soruşturmaların hukukiliğine de ve insaniliğine de gölde düşüren "kontrgerilla" adı örgütün, bu resmi görüntülü fakat gayriresmi örgütün niteliği ve amacı üzerindeki örtü kaldırılmamıştır. Bu örtü kaldırılmadıkça, bundan böyle normal rejime tam dönüşü engelleme, yeni kargaşıklıklar ve bunalımlar çıkartma, ortalığı karıştırıcı haberler, söylentiler yayma yönünde görülecek bir hareket, adı geçen örgütün veya resmi görevlerinden kuvvet alan başka bazı perde arkası kişi veya örgütlerin yeni birtakım karanlık roller oynamakta oldukları ihtimalini hatıra getirilebilir. ("Halkçı Ecevit")
  • İyiler bir kast oluştururlar, kötüler ise toz gibi bir kütledirler. Nietzsche (Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe Nietzsche ve Marx)
  • Marx’a göre, “büyük insan yığınlarının birdenbire ve zorla geçim araçlarından koparılarak, özgür ve ‘bağlantısız’ bir şekilde emek pazarına fırlatılıp atıldığı anlar” ilkel birikimin tarihindeki en önemli uğrağı oluşturur. (Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe Nietzsche ve Marx)
  • "Yaşamanın artık hiçbir anlamı yok diye yaşamak, yaşamanın anlamı olur artık." (Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe Nietzsche ve Marx)
  • Yeni Türkiye'de bir sosyal devletten çok bir "Sadaka Devleti"yle karşı karşıya olduğumuzu ve sosyal yardımların temel motivasyonunu dinin oluşturduğunu söylemek mümkün hale gelmektedir ki; bunun, Sunni-Ulus inşasını hedefleyen yeni rejim açısından gayet tutarlı bir "sosyal politika" anlayışına tekabül ettiği açıktır. (AKP, Cemaat, Sünni - Ulus)
  • Türkçülüğün giderek geri plana düşmesine mukabil İslami söylemin yükselişi, ülkücüler arasında çatışmayla ve tasfiyelerle sonuçlanacak bir ayrışmanın da fitilini ateşler. 1944'ten beri Türkçü faşizmin baş ideoloğu konumunda bulunan ve üstelik Türkeş'in de akıl hocası olan Nihal Atsız, Türkeş'i "Türkçülükten ayrılıp şeriatçılığa ve dinciliğe kaymakla" suçlar. Türkeş yanlıları, Atsız yanlılarını tasfiye etmek için fiziksel şiddete başvururlar ve Ali Balseven isimli Atsız yanlısı ülkücü bir genç, parti yönetimine yakın ülkücüler tarafından Ankara'da bıçaklanarak öldürülür. (Antikomünizm Ülkücü Hareket Türkeş)
  • Yaşamın senin değildir. (Kinimiz Dinimizdir)
  • Ancak kısa bir süre sonra tekrar kürsüyü taşlamaya başladılar ve bu esnada ortalıkta koruma polislerinden başka polis kalmadı. Ecevit halka ise, "Ben sizin genel başkanınızım, ne yaptığımı bilirim. Halkın lideri, halkın önünde yürür" dedikten sonra kürsüden inerek halkın önünde saldırganların olduğu tarafa doğru yürümeye başladı. Ecevit hükümet konağına doğru ilerleyerek valiyle görüşmek istedi ama vali de ortada yoktu. Bunun üzerine koruma amiri Mümtaz Karaduman'ın telsizini aldı ve Vali Ragıp Gerçeker'le konuştu. Ecevit valiye, "Buraya derhal kuvvet göndermeniz lazım. Ben ayrılırsam halk birbirine girer. Güvenlik kuvvetleri duruma el koyup sanıkları yakalamazsa ben buradan gitmem" dedi. ("Halkçı Ecevit")
  • Her milliyetçilik faşizm değildir ama faşizm mutlaka milliyetçilikten türer. (Gençlerle Baş Başa: Faşizm)
  • İmam-hatip okulları açılır ve yaygınlaştırılırken Köy Enstitüleri’nin kapatılmaya başlanması ise tesadüf değildir. Çünkü İslamizasyon derinleşmeye başlamıştır. (AKP, Cemaat, Sünni - Ulus)
  • Türkeş Dokuz Işık adlı kitabında komünizmle Dokuz Işık doktrini arasındaki farkları şöyle anlatır: (...) Komünistler, vatan millet tanımazlar. Onlar dünya proletaryasını (işçi sınıfını) yeryüzüne hakim kılmayı esas alırlar. Onlar için ideal, dünyada işçiler dışındaki bütün sınıfların hepsini kanlı bir ihtilalle yok etmek ve proletarya diktatörlüğünü kurmaktır. (Antikomünizm Ülkücü Hareket Türkeş)
  • Mustafa Kemal ise egemenliğe dair paradigmanın değiştirilmesinin bir "Devrim" olduğunun bilinciyle, saltanatın kaldırılması için TBMM'de yapılan görüşmelerde yaptığı konuşmalarda şöyle der: Egemenlik, güçle, erkle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk ulusunun egemenliğine el koymuşlardı. Bu yolsuzluklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu saldırganlara artık yeter diyerek ve bunlara karşı ayaklanarak egemenliğini kendi eline almış bulunuyor. Bu bir olup bitti değildir. Söz konusu olan ulusal egemenliğini bırakacak mıyız bırakmayacak mıyız sorunu değildir. Bu ne olursa olsun yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes, sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa, yine gerçek yöntemine göre saptanacaktır; ama belki bir takım kafalar kesilecektir. (AKP, Cemaat, Sünni - Ulus)
  • "Kitapların yakıldığı bir yerde, sonunda insanlar da yakılır." (Gençlerle Baş Başa: Faşizm)
  • Dugin'in Anti-Atlantikçi ve Anti-Libetal kıtasal/karasal imparatorluğun mekânsal koordinatları şu şekildedir: Batıda Almanya merkezli Avrupa, Doğu'da Japonya merkezli pasifik ve güneyde İran merkezli Orta Asya imparatorluklarıdan müteşekkil ve merkezinde Rusya'nın bulunduğu bir büyük alanlar konfederasyonu ya da bir imparatorluklar imparatorluğu. Yeni imparatorluğun başlıca "günah keçisi" ise elbette ki Amerika Birleşik Devletleri olacaktır. Kadim Roma'nın "Kartaca yok edilmelidir" sloganı ABD'ye uyarlanarak mutlak slogan haline getirilmeli ve hem Latin Amerika'nın ABD güdümünden çıkarılması hem de ABD içerisinde her türlü istikrarsızlığın ve ayrılıkçılığın teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Ancak böylelikle "Avrasya halkları ve devletleri, Avrasya'da barışı, uyumu, gelişmeyi ve bağımsızlığı, onuru ve geleneğin yükselişini engelleyen Atlantikçi güçlerin baskısı olmadan dahili problemlerini özgür bir şekilde çözebileceklerdir. (AKP, Cemaat, Sünni - Ulus)

Yorum Yaz