tatlidede

Lagün - Joseph Conrad Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Lagün kimin eseri? Lagün kitabının yazarı kimdir? Lagün konusu ve anafikri nedir? Lagün kitabı ne anlatıyor? Lagün PDF indirme linki var mı? Lagün kitabının yazarı Joseph Conrad kimdir? İşte Lagün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 12.05.2022 11:00
Lagün - Joseph Conrad Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Joseph Conrad

Çevirmen: Erhun Yücesoy

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750748103

Sayfa Sayısı: 56

Lagün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

JOSEPH CONRAD, 1857’de Polonya’da doğdu. Babası politik oyunlar yazan bir aydındı. Polonya’daki 1863-1864 Ocak Ayaklanması’nın liderlerinden olduğu için sürgüne gönderildi. Sürgün sırasında eşi ve kendisi ölünce, on bir yaşında yetim kalan Conrad, dayısının yanında büyüdü. On altı yaşında Marsilya’ya giden Conrad denizci oldu ve deneyimlerini eserlerine aktardı. Denizle iç içe olan yapıtlarında insan ruhunun, görev ve onur duygularıyla hesaplaşmasını dile getirdi. En önemli yapıtları arasında, Karanlığın Yüreği, Lord Jim, Nostromo, Gizli Ajan, Batılı Gözler Altında, Talih, Zafer, Gölge Hattı sayılabilir. The Mirror of the Sea: Memories and Impressions (Denize Tutulan Ayna: Anılar ve İzlenimler), Notes on my Books (Kitaplarım Üzerine Notlar), Last Essays (Son Denemeler) gibi anı ve deneme kitapları vardır.

Lagün Alıntıları - Sözleri

  • “… Dertlerimizin yükünü bir dosttan başka kiminle paylaşabiliriz ki?”
  • Dünyanın düzeleceği var mı yok mu bilinmez ama bir asır geçse de bazı şeyler hiç değişmiyor karanlığın yüeği'ndeki gibi hissediyoruz gördüğüm şeylere karşı, elimden bir şey gelmediği için kendimden nefret ettim, duyulmayan sesimden, delirmeyen aklımdan nefret ettim bir tuhaf zamana denk geldik, yaşıyoruz ..
  • Onun üzerine ışımayan güneş beni ısıtmıyor.
  • “Yazılan bir şey kaybolabilir; bir yalanı yazabilirsin; ama gözün gördüğü gerçektir ve zihinde kalır!”
  • Dertlerimizin yükünü bir dosttan başka kiminle paylaşabiliriz ki?
  • Fakat en kötüye inanmak insanın doğasında vardır…
  • “Yeryüzünde ışık ve huzur yok; fakat ölüm var — birçokları için ölüm var.”
  • İnsanın sadakat ve saygıyı gözardı etmesi gereken zamanlar vardır.
  • Öyle birisi bakışlarıyla ya da sözleriyle kaderin akışını bozabilirdi.
  • “Bir parça acımasız ve hoyrat olmadan bir servet elde etmek mümkün değildir. Bu mizaç meselesidir.”
  • Vedi Napoli e poi mori. Yani; “Napoli’yi görmeden ölme.”
  • Güç ve otorite hükümdarlara verilmiştir, fakat aşk, güç ve cesaret bütün erkeklere hastır.
  • Kötülüğün her dem hazırda bekleyen kuşkusu, insanın içini kemiren, yüreklerimizde sinsice pusuya yatmış o kuşku, etrafını kuşatan derin ve sessiz bir dinginliğin içine akıyor, yersiz bir şiddetin kıpırtısız ve nüfuz edilmez maskesi gibi güvenilmez ve iğrenç bir görünüme bürünüyordu onu. Varoluşunun geçici ve güçlü bir biçimde yaşadığı o çalkantı sırasında, yıldızlardan yayılan ışığın huzuruyla çepeçevre sarıp sarmalanmış yeryüzü, insanlık dışı, acımasız bir çatışmanın üzerine gölge düşürdüğü bir diyara, korkunç ve baştan çıkaran, heybetli ya da aşağılık, biçare yüreklerimizi ele geçirmek için büyük bir çaba sarf eden hayaletlerin savaş alanına dönüştü. Bastırılamaz ihtirasların ve korkuların, huzursuz ve esrarengiz bir diyarıydı şimdi burası.
  • Yazılan bir şey kaybolabilir; bir yalanı yazabilirsin; ama gözün gördüğü gerçektir ve zihinde kalır!
  • En kötüye inanmak insanın doğasında vardır

Lagün İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İnceleme: Kendisinin de denizci olması sebebiyle denizle ilgili anlatılar eserlerine yansıyor. Bu iki novellada Lagün başlıklı kısa anlatı çokça betimlemeler içerip aynı zamanda denizden bahseder. İkinci kısa novella ise Kont idi. Konusu da Napoli'ye yerleşmiş olan Kontun başına gelen hazin bir soygun öyküsüdür. Bu hikâyeyi okurken Zweig okur gibi bir his yaşadım. Üslup, anlatım biçimi ve okuyucuya verdiği his benzerdi. O yüzden kendini sevdirdi. Tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar (Rabia)

Mavi Klasikler serisine devam ediyorum. Bu sefer ki konuk tablo gibi kapağı olan bir kitap. Başlamadan önce kapaktaki resme uzun uzun baktım. Sanki hayatımı geçirmek istediğim yerin kıyısı gibi duruyordu. Bu düşüncelerle okumaya başladım. Lagün, Polonya asıllı İngiliz yazarın 1897 yılında yazdığı uzun öykülerinden bir tanesi. Hikaye güneydoğu asyanın nemli ve loş ormanlık alanlarıyla sarılı bir bölgesinde geçiyor. Hikayeden Nipa palmiyelerinin nehir kenarında yetişen bitkiler olduğunu öğreniyoruz. Google girip bakıyorum, sanki anlatılan ortamın havasında tenimde hissediyorum. Betimlemeler o kadar detaylı ki cümleleri okurken kendinizi yağmurdan korunmak için direklerin üzerine yapılmış sazlık duvarlı evlerin birinin içinde bambudan mamül bir kanepenin kenarında pencereden göğe doğru uzanmış dikenli nibong palmiyelerinin üzerinden kayan yağmur damlalarını izlerken buluyorsunuz. Olay, bölgenin hükümdarının yanında görevli bulunan asker Arsat ile köle kız Diamelen arasında aşk hikayesinden müteşekkil. Arsat aşık olduğu kadını hükümdarın yanından kaçırabilecek midir? Diamelen ve Arsat sonsuza kadar mutlu yaşayabilecekler midir? Il Conde isimli ikinci hikaye ise italyanca bir deyişle başlıyor. Vedi Napoli e poi mori. – Napoliyi görmeden ölme. Hayatının geçgin bir noktasında bu cümlenin pek de hoş anılar bırakmadığı bir Kont’un başından geçenleri anlatıyor. İkinci hikaye pek ilgi çekici gelmese de okumaktan dolayı da kendimi kötü hissetmedim daha çok nötrdü. Özetle fena kitap değil, tavsiye ederim. İyi okumalar. (Göksel Göktürk)

Lagün - Joseph Conrad Lacivert Klasikler serisinden bir kitabı daha okumuş bulunuyorum. Kitap iki hikayeden oluşuyor. İlk hikayenin adı Lagün, diğerinin ki ise IL Conde. İlk hikaye: Sandal ile yolculuk yapan yerli bir adam ile yazarın “Beyaz Adam” diye nitelendiği biri arasında geçiyor. Birlikte yolculuk yaparlarken bir lagünün yanında duruyorlar ve yerli adam başından geçen ve belki de hiçbir zaman unutamayacağı bir olayı anlatıyor. Gerçekten beğendiğim bir hikaye oldu. Bazı zor karar anlarında insanların yaptığı seçimlerden pişmanlık duyabileceği ve bu pişmanlığı ömür boyu hayatında taşıyacağı mesajı veriliyor. İkinci hikaye ise, emekli olduktan sonra tatil için Napoli’ye gelmiş bir adamın başından geçen bir olayı konu alıyor. Eğlenmek için müzikli bir mekana giden adam bir gaspçının hedefi oluyor, bu durum karşısındaki girdiği travmayı ise yazar şu sözlerle dile getiriyor: “Kafasındaki hassas şeref ve haysiyet kavramı onur kırıcı bir deneyimle kirletilmişti. Buna tahammül edemezdi...” Maalesef hayatta yaşanılan bu ve buna benzer travmalar insanı içinden çıkılmaz durumlar sürükleyebiliyor. Özellikle çocuk yaşta yaşanılan travmalar karakter oluşumunda ve ruhsal gelişiminde kişiye büyük zararlar verebiliyor. Bunun farkında olup -genç yaşlı ayırt etmeksizin- çevremizdeki insanlara onlarda travmatik izler oluşturmayacak şekilde davranmamız gerçekten çok büyük bir önem arz ediyor... Bu arada yazar bu hikayeye, kont anlamına gelen conte yerine yanlışlıkla conde olarak isim vermiş. Bunun yanında sonradan hatasını kabul etmesine rağmen yine de hikayenin ismi Conde olarak kalmış. İki hikayeyi de beğendim. Conrad’ın kalemi çok akıcı ve merak uyandırıcı, diğer kitaplarını da okumaya çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim. (Buğra Han)

Lagün PDF indirme linki var mı?

Joseph Conrad - Lagün kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Lagün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Joseph Conrad Kimdir?

1857'de Polonyalı bir anne-babadan Ukrayna'da doğdu. Asıl adı Josef Korzeniowski'ydi. Sürgün edilen anne ve babasıyla birlikte Rusya'ya gitti. 1874 yılında bir Fransız gemisinde denizcilik hayatına başladıktan sonra 1884'de bir İngiliz denizcilik şirketine geçti ve İngiliz vatandaşı oldu.

Denizcilik hayatı 1894'e kadar sürdü. Bundan sonra kendini yazmaya verdi. Ancak bu yıllar arasında, hikaye ve romanlarının pek çoğuna konu ve tema sağlayan denizcilik hayatından alacağını almıştı.

1924 yılında ölen Conrad, anadili olmamakla birlikte İngiliz dilinin en önemli yazarları arasında yeralmayı başardı. Dilindeki belli belirsiz yabancılığı, anlatmayı sevdiği iç dünyaları, çeşitli yorumlara açık çetrefil kişilikleri anlatmakta başarıyla kullandı.

Nostromo (Çeviren: Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları), Nigger of Narcissus, Lord Jim, Victory (Zafer, Çeviren: Armağan İlkin, Adam Yayınları), Secret Agent, Under Western Eyes (Razumov'un Öyküsü, Çeviren: Ayşe Yunus-Zafer Bakırcı, Alan Yayıncılık) ve The Heart of Darkness en önemli eserleri arasındadır.

Joseph Conrad Kitapları - Eserleri

  • Karanlığın Yüreği
  • Casus
  • Lord Jim
  • Narcissus'un Zencisi
  • Gençlik
  • Nostromo
  • Batılı Gözler Altında
  • Lagün
  • Üç Deniz Öyküsü
  • Sır Ortağı
  • Zafer
  • Muhbir
  • Dönüş
  • Altı Öykü
  • Geri Zekalılar
  • Almayer'in Sırça Köşkü
  • Kişisel Bir Belge
  • Sokak Çalgıcısı - Lord Jim
  • Denizden Yansıyan
  • Tayfun
  • Talih
  • Karain
  • The Lagoon
  • Tales of Unrest
  • An Outpost of Progress

Joseph Conrad Alıntıları - Sözleri

  • "Bu yıl keyfim yerinde olmadı pek." (Narcissus'un Zencisi)
  • Tıpkı patlayan top mermileri gibi yasaların ihlali de denizden gelen çözülmez bir gizemdi onlar için. (Karanlığın Yüreği)
  • Bu yıl keyfim yerinde olmadı pek. (Narcissus'un Zencisi)
  • Ona göre kavga çok daha eskilere dayanıyordu. ............................................. ............................................. ............................. "Mesele neydi acaba?" (Muhbir)
  • Bilmediğim sokaklardan güçlükle yolumu bularak eve dönerken ben de bir sürü şey yapmaya koyulmuştum; ben ama kimseyi rahatsız etmeden, sadece kendim için ve sadece kafamın içinde... (Sokak Çalgıcısı - Lord Jim)
  • Bizim siyasi nedenimiz yok; siyasi tutkularımız var ve o da bazen. Bir inanç nedir? İster nesnel ister duygusal olsun, kişisel çıkarımızla ilgili bir bakış açısıdır. Kimse durup dururken, hiç uğruna yurtsever olmaz. Yurtsever kelimesi işimize yarıyor. (Nostromo)
  • Çok gençlerin anları yoktur. Dur durak ve iç gözlem nedir bilmeyen umudun o güzelim sürekliliği içinde günlerini peşinen yaşamak, ilk gençliğin ayrıcalığıdır. (Üç Deniz Öyküsü)
  • ilahi demokrasiden pek de farklı olmayan vahşi otokrasi,sadece düşmanlarının kanıyla beslenmiyor anlaşılan.Dostlarını ve uşaklarını da yiyip yutuyor. (Batılı Gözler Altında)
  • Kalbin arzuladığı yere giden tüm yollar uzundur. Sürüklenip gideceksek, tutunduğumuz yeri bırakmanın ne faydası var ? (Üç Deniz Öyküsü)
  • Bence insanla­rın çoğu son meteliklerine kadar kumar değil mi zaten? Bu­günden yarına ne olacağını kim bilir? İşin kötüsü insan ken­di elindeki kağıtları bile bilmez yaşarken. Oysa önemli olan elindeki kozları tanımaktır. Bilmem anlatabildim mi? Fırsa­tını bulursa herkes kumar oynar. Herhangi bir şey için, ba­zen de her şey için. (Zafer)
  • Bütün dünyayı kapsayacak kadar geniştir insan yüreği. Yükü omuzlamak yeterince yiğitliktir, ama bunu silkip atacak yüreklilik nerededir? (Lord Jim)
  • Kısa bir tatil verdim kendime. Tek başıma kutluyorum. Neden olmasın ? (Casus)
  • Dünyadan çekip gitmeye yeterince hazırdım. (Sır Ortağı)
  • Onlar! Asla! (Geri Zekalılar)
  • "Bunlar geçecek." (Geri Zekalılar)
  • "Tek başına bilgi sadece bir çöp yığınıdır." (Batılı Gözler Altında)
  • "Yanlışlık: Yaşam için gerekli ihtiyaçların, gizli korkuların, yarım olgun hırsların, kendimize karşı duyduğumuz gizli bir inançsızlıkla karışık bir kendine güvenin, umuda beslenen aşkın ve belirsiz günlerin getirdiği korkunun derinliklerinde yatar." (Batılı Gözler Altında)
  • İnsanca duygulara her zaman saygı duyardı Heyst. Ne var ki insanlara yakınlık göstermesini beceremez, bu eksikliğini de bilirdi. Karşınızdaki bir yıkıntı haline gelmişse, incelik­le, terbiyeyle yardımcı olamazsınız ona. (Zafer)
  • Bu kokuşmuş gemide açlıktan kırıldığımız yetmedi, şimdi de bu kötü yürekli zorbalar uğruna boğuluyoruz! (Narcissus'un Zencisi)
  • "İyi gerekçelerden şüphe duymak gerekir." (Batılı Gözler Altında)

Yorum Yaz