tatlidede

Mardin'den yükselen bir sanatçı: Kadir Eman

Kısa Film üzerinde ülkemizde aslında o kadar çok isimsiz değerler var ki karış karış dolaşırken bu değerlere rastlayabiliyorsunuz. Anadolu'muz oluşumundan beri sanata ve sanatçıya hep bir beşik oluşturmuş kültürel bir hazinedir.Bu hazine, bağrında nice neferleri yetiştirmiş ve de yetiştirmeye devam etmektedir. İşte bunlardan biri de sevgili Kadir Eman.
  • 01.01.2015 15:08
Mardin'den yükselen bir sanatçı: Kadir Eman
Kısa Film üzerinde ülkemizde aslında o kadar çok isimsiz değerler var ki karış karış dolaşırken bu değerlere rastlayabiliyorsunuz. Anadolu'muz oluşumundan beri sanata ve sanatçıya hep bir beşik oluşturmuş kültürel bir hazinedir.Bu hazine, bağrında nice neferleri yetiştirmiş ve de yetiştirmeye devam etmektedir. İşte bunlardan biri de sevgili Kadir Eman. Kendisi pek çok kısa filmci gibi, sinemaya hayatını veren ve sanatla iç içe yaşamayı kendine düstur edinen arkadaşlarımızdan biridir. Kendisiyle hem hayatı, hem kısa filmdeki deneyimleri hem de sinemasal bakışını konuşurken güneydoğu ve gitgide artan bir hızla etkisini hemen hemen her yıl daha fazla hissettiğimiz 'Kürt Sineması' üzerine samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Ondan önce kısaca Kadir Eman kimdir hemen onun üzerinde birkaç cümle sarf etmek isterim. Kadir Eman, 1990 Mardin Kızıltepe doğumlu, erkek kuaförü olarak çalışan ancak kısa film ve sinema projeleriyle uğraşan amatör bir sinemacı arkadaşımızdır. Kendisi hem set önü hem de set arkası çalışmalarında yer alarak her iki yönlü sinemasal zenginliği tecrübe edinmiştir. Sinemasal geçmişi 5 yıllık bir döneme dağılan Eman, 2010, yılında Halil İbrahim Çevik ile beraber çektikleri ve oyuncu olarak da katıldığı 'Son Suikast' adlı proje basında ve kamuoyunda oldukça beğeni kazanmıştır. Ses ve müzik alanında da önemli işlere imza atan Eman, kısa filmcilikte yetişen ve ileride güzel projelere damgasını vuracak olan güçlü neferlerdendir. Sinema diliniz nedir? Sinema yaparken nelere dikkat ederseniz? Sinema dili olarak daha çok konu ve filmin teması üzerinde duruyorum. Ağırlıklı olarak konu bütünlüğüne ve giriş, gelişme ve sonuca dikkat ediyorum. Daha çok eğitici bir dil kullanıyorum ve bunları yaparken izleyiciye muhakkak kendi görüşünü dile getirme olanağı sağlıyorum. Konunun tamamını önceden tahmin edilecek şekilde vermemeye dikkat ederim. Bu sayede izleyiciye daha fazla seyir keyfi vereceğimi düşünüyorum. Kısa film denemelerine ne zaman başladınız ve buna etken olan ne oldu? Güneydoğuya gelen dizi ve film ekiplerinden etkilenerek arkadaşlarımla beraber amatör olarak başladık. Yaklaşık beş yıllık bir geçmişe sahibiz. Bu zaman içinde çeşitli festivallerde boy gösterdik. Bir kısa filmci olarak ülkemizde düzenlenen kısa film festivalleri ve destek kampanyalarını yeterli buluyor musunuz? Ülkemizde bu alanda kaynak arayışı ve bu kaynağın dağılımı ne derece yapılabiliyor? Türkiye genelinde hepimizin de bildiği gibi sinemaya gereken kıymet verilmiyor. Hele hele bizim doğudan bu işi yapıyor olmamız zorlukları ikiye katlıyor. Kaynak bulmak çok zor, bölgemizin sinemayla olan soğuk ilişkilerinden dolayı kaynak bulmakta zorlanıyoruz. bu da yaptığımız işi büyük oranda etkiliyor ve bizi sınırlıyor. Ülkemizde son dönem Kürt sinemasının gayet iyi noktalara geldiğini gördük. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? Evet, böyle sonuçlar görmek oldukça umut verici. Kürt kültürünün geçmişinin çok eski olması nedeniyle pek çok hikayeyi de filme almak işi kolaylaştırıyor. Bölgemizdeki gençlerin bir şeyler öğrenme potansiyeli çok yüksek. Onlara fırsat verildiği takdirde Kürt sinemasının kısa sürede daha iyi yerlerde olacağını düşünüyorum. Kısa filmcilere ülkemizde yeterince destek veriliyor mu? Maalesef hayır verilmiyor, Bu galiba ya yaptığımız sinemanın yanlış olduğunu ya da insanların buna pek değer vermediğiyle ilgili.. Biz de şuan beklentilerimize cevap alamıyoruz. Kısa film ve sinema alanında şimdiye kadar yapmış olduğunuz eserler nedir? Kimlerle çalıştınız? Kısa film olarak 'Tespih, Mektup, Su, Son Suikast, Niyet ile Amel, Sigaraya hayır, Ne ekersen onu biçersin, Kirli Oyuncaklar, 47.Bölge' filmlerinde yer aldım. Son olarak rüzgâr adlı kısa film çalışmasına şimdilik devam ediyoruz. Genellikle Mardinli Tarantino lakabıyla ünlenen Halil İbrahim çevik ve Güneydoğulu Bruce Lee lakabıyla tanınan Velit ataklı ile birlikte çalışmaya devam ediyorum. Mardin'de sinema yapmak nasıl bir avantaj veya dezavantaj sizce? Mardin mekân olarak çok güzel ve çekim alınan çoğu yerde izne gerek duyulmuyor. bu da bize hem görsel hem de zaman bakımından fayda sağlıyor. Dezavantajı ise Çalışmalarımıza destek bulamıyor olmamız ve ailelerimizin yaptığımız işe ön yargılarının olması... Sinemanın hikayesel boyutu yada görseli üzerinde konuşmak gerekirse hangisi daha ağır basmalı ? Neden ? Bir çok kişi film çekiyor ve doğrudan konudan bahsetmek istiyor. Sinema bunun için değildir. Konudan doğrudan bahsedildiğinde sinema anlamını yitiriyor. Örneğin Diyarbakır cezaevi üzerine bir film yapmak istenildiğinde, işkence salonunu gösterildiğinde bir zaman sonra o görüntüler daha fazla etki yapmıyor ve durumu normalleştiriyor. Öte yandan benim için sinemada öykü görüntüden daha önemlidir. Ünlü yıldızların rol aldığı birçok film var. Bunlar insana hiçbir şey katmıyorlar ama ünlü olmadan pek çok başarılı yapıtlar da vardır. Hangi yönetmenler ve yapıtlardan etkilendiniz ? Tarkovski, Angelopoulus, Bergman, Ozu, Bresson, Ray’dir. Sinema anlayışını ayrıca yeni dalga, İtalyan yeni gerçekçilik, devrim sonrası İran Sineması, ile ve özellikle Majid Majidi, Abbas Kiarostami ile ilişkilendirmek mümkündür. Edebiyatçılardan ise Çehov ve Dostoyevski tabi. Mektup adlı kısa filmden konuşalım biraz. Filmi biraz anlatır mısınız ? Bu filmde gelinen asıl nokta ve filmdeki başarı çizginiz ne oldu ? Filmde annesini yakın zamanda kaybetmiş olan küçük bir kızın hikayesini anlatıyoruz. Ondan bir kaç yaş büyük olan abisi, küçük kız kardeşinin durumunu fark edip, çözüm arayışında bulunur.Aynı zamanda 1. Uluslararası Sine-Marmaris film festivalinde gösterime hak kazanmıştı. İlerideki projeniz Rüzgar hakkında konuşalım. Rüzgar bu bağlamda nasıl bir süreç izleyecek ve izleyenlere nasıl bir yansıma getirecek ? Rüzgâr adlı kısa filmi aslında asıl amacım gerçekten insanları birbirinden uzaklaştıran ve birbirinden yabancılaştıran büyük şehirler olduğunu düşündüm. Olay, bir anne ile oğlunun arasında geçiyor. Rüzgâr çalışmasında o kadar beni zorlayan bir durum olmadı. Ama çoğu zaman sürprizlerle karşılaştım, hava durumları izin vermiyordu. Mesela, biz rüzgâr beklerken yağmur yağıyordu. İzleyenleri bu bağlamda, yabancılaşmış bir toplumda birey olabilme mücadelesine değinerek aslında bam teli olan azı ancak ağırı oynamanın fütursuzluğuna bir doğaçlama getirmeye çalışacağım.

Yorumlar

Image
serqan
27.01.2016 / 11:02

Sayın Mardinlife, Ziyadesiyle öznel ifadeler içeren bir röpartajın imzasız/isimsiz olması hiç makbul değil. Elinde iyi kamerası olan bir cep telefonu veya 2000-3000 TL'lik nikon/canon kamerası olup bunu kulllanabilen herkesi Tarkovsky ilan edeceksek, Youtube'da milyonlarca Tarkovsky var. Bu arkadaşımız bir festivale yarışmaya bir iş göndersin, bir takdir görsün hele. Dahası sosyal medya piyasası kendi ayıklamasını yapacaktır. Arkadaşa başarılar. Hiç bir emek sonuçsuz kalmaz.

Yorum Yaz