Seçim Barajı Kaldırılabilir mi?Peki Kalksa Ne Olur?

Siz değerli okuyucular hatırlayacaktır, geçenlerde kaleme aldığım "Her Hafta Yeni Bir Parti" başlıklı yazımda neredeyse her hafta kurulan partilerin bihayli dikkat çektiğini ve bunların hangi ihtiyaçtan kurulduklarının toplum tarafından merak edildiğini yazmıştım.

Biz siyaset arenasında yaşanan bu hızlı trafiğe merak celbederken, Anayasa Mahkemesi Başkanının bir gazeteciye vermiş olduğu cevap sonrası,bir anda patlak veren seçim barajı tartışmasıyla hem nurtopu gibi yeni bir gündemimiz oldu hemde kurulan yeni partilerin alamet-i farika'sını da böylelikle öğrenmiş olduk. Algı operasyonunda gün geçtikçe çığır açan eski Türkiye'nin neferleri,bu tartışmaları alabildiğine gündemde tutup,son bir hamleyle yeni gündemimizi de maalesef elimize tutuşturu verdiler. Bundan amaçta, baraj tartışmalarının gölgesinde bir seçim atmosferi yaratmak ve koalisyonlar Türkiye'sine, eğer becerilebilirse tabi,geri dönüşü sağlamak.Peki gerçekten de 2011 seçimlerine baraj olmadan girilseydi,ne olurdu hep birlikte bir bakalım;teknik olarak AK Partinin 2011'de çıkardığı sandalye sayısı 327'den 323'e, CHP'nin sandalye sayısı 135'ten 132'ye, MHP'nin 53'ten 55'e ve HDP (Bağımsızlar)'nin de vekil sayısı 35'ten 40'a yükselecekti ve meclis aritmetiğide muhtemelen bu sandalye dağılımıyla şekillenecekti.

Görüldüğü bigi,böyle bir durumda AK Parti için değişen pek birşey yok ve bu hesap %10 seçim barajının olmadığı düşünülerek, 2011 için alınan oya göre hesaplanan barajsız teknik hesaplama sonucu.

Bir de olaya farklı açıdan bakacak olursak,AK Parti uzun bir süredir Türkiye'de oy kullanan her iki kişiden birinin oyunu alarak %50 gibi bir oy oranına sahip.Muhafazakar,demokrat,liberal ve sosyalist seçmenin adeta buluşma noktası haline gelmiş bir durumda.Fakat AK Partinin en büyük sıkıntısı işte tamda burada baş göstermekte.Kendi seçmeninin partisine fazla güvenmesi ve nasıl olsa kazanır,iktidar olur mantığı ile rahat davranması.

Son yerel seçimde bunun örneklerinide gördük,nasıl olsa kazanır mantığı ile sandığa gitmeyen 1,5 milyon AK Parti seçmeni oldu.Barajın olmadığı bir seçimde ise sandığa gitmeyen bu seçmen kitlesinin partilerine destek olmak için mecburen yoğun katılım göstereceği düşünüldüğün de, AK Partinin %58-60 bandına oturması içten bile değil. 

Tabi, tüm bu tartışmalar süre Dursun, bu konuda bir diğer önemli meselede seçim kanunuyla ilgili.Kanuna göre seçim sisteminde yapılacak herhangi bir değişiklik,o değişikliğin yapıldığı tarihten bir yıl sonra geçerli olmakta.Yani yapılacak her hangi bir değişiklik 2015 Genel Seçimlerini etkilemeyecektir.Anayasa Mahkemesi yapılan bireysel başvuruda seçim barajını hak ihlali olarak görebilir ve bu doğrultuda belki karar verebilir ancak bu seçim barajını fiilen ortadan kaldırmaz.Çünkü bunun için meclisin,hak ihlalinin giderilmesini sağlayacak yasada değişiklik yapması gerekir ve seçim kanununda yer alan seçimden önceki bir yıl içindeki değişikler uygulanmaz ilkesi gereğince de 2015'e etkisi olmayacaktır. Kaldı ki bireysel başvurularla ilgili farklı da bir durum söz konusu,kanuna ve düzenleyici işleme karşı bireysel başvuruda bulunulamaz.Bir bireysel başvuru görüşülürken, AYM hak ihlali tespitine karar verebilir ama kanun iptal etmesi söz konusu olamaz.Yani kendiliğinden seçim barajını kaldıramaz.Hak ihlali tespiti yapılsa bile,seçim kanunundaki bir düzenleme ortada olduğu sürece,yapılan hak ihlali tespiti,bir uygulama olması açısından sonuç doğurmayacaktır.Her halükarda mevcut seçim sistemi ile 2015'e girilecek ve seçim sisteminde yapılacak değişiklerin hayata geçmesi için bir yıllık süre şartının dolması beklenecektir.Dolayısıyla,herkes kendi işine bakmalı,seçim sistemi ve %10'luk seçim barajı değişiklikleri de,mecliste grubu bulunan partilere ve siyaset kurumuna bırakılmalı.

Not:Hakkın rahmetine kavuşan Sn.Mehmet Emin Değer'in amcası merhum Mehmet Nezir Değere Allah'tan Rahmet diler,Mehmet Emin beye ve ailesine başsağlığı dileklerimi iletirim.