tatlidede

Zaman ve Başka - Emmanuel Levinas Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Zaman ve Başka kimin eseri? Zaman ve Başka kitabının yazarı kimdir? Zaman ve Başka konusu ve anafikri nedir? Zaman ve Başka kitabı ne anlatıyor? Zaman ve Başka PDF indirme linki var mı? Zaman ve Başka kitabının yazarı Emmanuel Levinas kimdir? İşte Zaman ve Başka kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 24.11.2022 18:00
Zaman ve Başka - Emmanuel Levinas Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Emmanuel Levinas

Çevirmen: Özkan Gözel

Orijinal Adı: Les temp et l'autre

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753425353

Sayfa Sayısı: 124

Zaman ve Başka Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Levinas'ın Zaman ve Başka'sı, 1948 tarihli bir konferans dizisinin, 1979 tarihli Önsöz ile kitaplaştırılmış halidir. Levinas'ın düşüncesinin bütünü içinde, yeniliği ve şaşırtıcılığıyla en önemli duraklardan biri olan kitap şu sözlerle açılıyor:

"Bu konferasların amacı, zamanın yalnız ve yaşatılmış bir öznenin olgusu olmadığını, bizzat öznenin başkası'yla ilişkisi olduğunu göstermekten ibarettir. Bu tezde sosyolojik bir şey yoktur. Mesele, toplumdan alıdığımız mefhumlar sayesinde zamanın nasıl bölümlendiğini ve düzenlendiğini, toplumun zamanın bir temsilini oluşturmamızı nasıl olanaklı kıldığını anlatmak değildir. Sözünü edeceğimiz şey bizim zaman hakkındaki düşüncelerimiz değil, zamanın kendisidir. Bu savı desteklemek içinm bir yandan yanızlık mefhumunu, diğer yandan, zamanın yalnızlığa sunduğu şamsları ele alıp düşünmek gerekecektir. "

Zaman ve Başka, Levinas'ın kendi felsefesini dile getirdiği bir metin olarak, akademik felsefe yazısının sınırlarını zorlayan, insana daha çok edebi metinlerdeki ilhamlı dil ve tarzı hatırlatan bir eser: "Açıklamaya girişmeyen, çözümlemenin içinde yavaşlamayan, sonuçlarını bir bir çıkarmayan, dediğinin altını çizmeyen, öğretmeyen bir söylemedir bu. Böyle bir metin felsefi okumayı baştan kolaylaştırmaz, durmaksızın çağırır ve bekler."

Zaman ve Başka Alıntıları - Sözleri

  • "Varolan varoluşunun hâkimi olduğu için özgürdür, fakat bedenli ve maddesel bir varlık olduğu için kendi kendiyle ilgilenmeye mahkumdur ve kendisine çakılıdır."
  • "Artık umut olmadığında edilginlik vardır."
  • - "Aşk bir imkân değildir, bizim inisiyatifimize bağlı değildir, sebepsizdir, bizi istilâ eder ve yaralar; ve yine de ben onda hayatta kalır..."
  • Her keyif alma aynı zamanda bir duyumdur, yani bilgi ve ışıktır. Kendi'nin kaybolması değildir asla, ama bir ilk feragat olarak kendini unutmadır.
  • "Varlığa doğrudan doğruya maruz kalma olgusudur ıstırap. Kaçmanın ve geri çekilmenin imkansızlığından oluşur. Istırabın tüm keskinliği bu geri çekilişin imkansızlığında yatar. Yaşama ve varlığa kıstırılmışlık olgusudur o. Bu anlamda ıstırap hiçliğin imkansızlığıdır."
  • Yalnızlık trajik karakterini hiçlikten mi, yoksa ölümün belirginleştirdiği başkasından yoksun oluştan mı ödünç alır?
  • "İntihar varlığa yapışmışlık ve onda sıkışmışlığa karşı öznenin kendi gücünü ve özgürlüğünü kendi kendisini yoketme pahasına öne sürmesidir. Olgusallığa rağmen son bir hakimiyet gösterisidir."
  • "Dasein ölüme doğru olmasında ölüm imkanıyla karşı karşıya gelmiş ve ondan kaçmıştır. Öleceğini bilir ama bunu unutarak yaşar. Birileri ölmektedir ve o başkalarının ölümünü ani, beklenmedik, inanılmaz, şaşırtıcı ve gündelikliği sekteye uğratan münasebetsiz bir olay olarak karşılar. Kendi ölümü henüz burada değildir, bir gün gelecektir ve en iyisi o kaçınılmaz olay olana kadar hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaktır."
  • "Bunaltıda beni kuşatan, hapseden şey, varoluşun kaçınılmazlığıdır ve bu kuşatılmışlık yaşantısı, bir kaçma ihtiyacını da içinde barındırır. Kaçmalıyım ama kaçamıyorum. Bunaltı kaçma ihtiyacının ve kaçmanın imkansızlığının birlikteliğinin yeridir."
  • "Heidegger'e göre, endişe (angoisse) hiçlik deneyimidir. Ama tersine endişe —eğer ölümden hiçliği anlarsak— ölmenin imkansızlığı olgusunda yatmaz mı?"

Zaman ve Başka İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Aşkınlığın İmkanı Arayışı: Levinas felsefesinde özne, varlığa çırılçıplak maruz kalmış haldedir; bir başka deyişle varlık öznenin üzerine boca edilmiştir ve özne bu durum karşısında edilgenlik ve ıstıraplık içerisindedir. Varoluşun kıskaçlarından kurtulamayan öznenin içinde bulunduğu histir ıstırap. Levinas’ın uğraşı veya temel meselesi, özneyi egolojik sferden çıkaracak, varlığın ve ontolojinin ötesine geçirecek imkanı bulmaktır. Bu sayede özne, hem yalnızlığından kurtulacak hem de özneliğinin yitirilmediği aşkınlık ilişkisini bulacaktır. Levinas’ın arayışı durağan bir yapı olmaktan ziyade, deyim yerindeyse daldan dala konar yapıdadır. Bir imkan olarak benin kendinden özgürleşmesi başka ile ilişkide açığa çıkar ancak bu başka olan ile ilişki dünya mefhumu, ölüm mefhumu, eros mefhumu ve veludiyet (baba-oğul) mefhumu güzergahındadır. Güzergahın devamında ise karşımıza etik çıkar ancak etik Levinas’ın olgunluk dönemi eserlerinin ana konusu olduğu için şimdilik es geçiyorum. Levinas, öznenin monadik (tekçi) bir varoluştan çoğul bir varoluşa, hipostatik şimdiden kendini hep gizem olarak koruyan geleceğe ve en nihayetinde etiğe geçişini, varlığın çemberini aşarak öte ile ilişki içinde olmasının bir imkanı olarak sunar. Levinas’taki ayrım, Heidegger’deki gibi varlık ve hiçlik arasında değil, bizatihi varlık ile öte (başka) arasındadır. Ancak bu bir birleşme, empoze etme, iktidar kurma ilişkisi olmaktan ziyade ayrılığı da içeren bir yakınlığın varsayımıdır. Bir başka deyişle, aynı olma, bütün olma, kaynaşma, hakimiyet kurma gibi durumlar ve haller Levinas felsefesinde söz konusu değildir. Bu bağlamda Levinas’ın Varlık ve Zaman yapıtındaki temel tezini şöyle açıklayabiliriz: zaman, münezzeh bir öznenin olgusu olmaktan ziyade, öznenin başkasıyla (öteyle) ilişkisidir. Levinas’ın var sferi, içinde hem umut hem de umutsuzluk barındırır diyebiliriz. Bu bağlamda düşünürsek, Levinas’ın varlık ve olmak betimlemelerinin karanlık kısımları da aydınlanabilir. Levinas’ta öznenin özneliği güvensizlik, yalnızlık ve ıstırap içerisindedir ancak bu haller bir olgudan ziyade olgusuzluğun, eylemsizliğin, olmamazlığın halleridir. Sessizlik, dinginlik, hiçbir şeyin olmaması bir tehdit unsurudur. Tehdidin gücü ise belirsizliğinden gelir. Levinas felsefesinde şimdi, zamanın yadsınmasını veya bilinmemesini içerir. Şimdi, bu bağlamda, zamanda ortaya çıkan bir olay değildir ve şimdideki özne, varoluşu üzerine hakimiyeti olan öznedir ancak bu özne aynı zamanda kendine bağlı kalmış, bir başka ifadeyle kendi içine devrilmiş ve kendine hapis öznedir. Yalnızlık içinde bir hapisliktir bu. Peki, özne, yalnızlığın sınırlarını nasıl genişletebilecektir? Levinas, nihai anlamda yalnızlıktan çıkmayı mümkün görmemektedir ancak özneyi kendinden koparabilecek olan tek imkanı başka ile ilişkide görür. Bu bağlamda şunu söyleyebiliriz: gelecekle ilişki, başkayla ilişki ve aşk (eros) ilişkisi arasında koparılamaz bir bağ vardır. Levinas’ta özne, içerisinde bulunduğu vahim durumdan kurtuluş imkanına bir bakıma sahiptir. Umudun keskinliği, öznenin içinde bulunduğu ânın vahametindendir. Gelecek, ıstırap ve yalnızlık içinde olan özne için bir teselli ve telafi unsuru olabilir. Şimdinin veya ânın ağırlığı altında ezilen ve acı içinde kıvranan özne için belki de tek çıkar yol şimdiden çıkmaktır. Bu da ancak sosyallik ile mümkündür. Özne, sosyallik vasıtasıyla yalnızlık koşullarını aşarak geleceğe ve böylece bir aşkınlığa varabilir. Levinas, özneyi egolojik sferden çıkaracak, varlığın ve ontolojinin ötesine geçirecek biricik imkanı etikte bulmazdan önce, veludiyet mefhumunda ve ondan da önce, adeta bir geçiş koşulu olarak, dişil olanın başkalığında bulur. Başkasıyla ilişkide özne kendinden çıkar ancak yine de kendi olarak kalır. Böylece varlığın monist yapısı ikiliğin korunmasıyla aşılmaktadır. Başkalık ilişkisi mekânsal ve kavramlar bir ilişki değildir; köle-efendi, iktidar-sahiplik, hatırlayarak yeniden keşfedilen (Platon) bir ilişki de değildir. Başka ile ilişki bir gizem ilişkisidir ve ilişkinin dinamiklerinin kuvvetlendiricisi de esasında gizemdir. Benin başka olan ile deneyimi, ele avuca sığmayan ve elden kaçan bir şeyin deneyimidir. Aşk iki kişilik bir toplum oluşturur (Ataol Behramoğlu’nun “…aşk iki kişiliktir” veya “Ece Ayhan’ın “Aşk örgütlenmektir” sözlerinin kaynağı belki Levinas’ta bulunabilir) ancak bu durumda çift dışarıdan yalıtılmıştır da. Bir başka deyişle, aşk herkesin kullandığı ortak olan dünyayı aşar ve ardından iki özneyi, iki kişilik bir dünyaya kapatır. Aşk nedensizdir Levinas’ta; o özneyi istila eder, yaralar ancak özne yine de oradadır. Aşkın gelecekle ilişkisi bağlamında okşamak eylemi Levinas’ta farklı bir anlam kazanır: içeriksiz geleceğin beklenişi. Henüz olmayan o içeriksiz geleceğin şimdiyi istila etmesidir aşk. Levinas’ın başka ile olan ilişkisinde sonraki durağı veludiyet mefhumudur (öncesinde ölüm ve eros). Baba olmak, başkası olmanın yanında, aynı zamanda ben de olan bir başkasıyla ilişkidir. Görüleceği üzere babalıkta çoğul bir var olma imkanı bulmuştur Levinas, varlığın monist yapısını aşındırmıştır. Not: Bu inceleme 20.yy felsefesi dersimin sınav sorusuna verdiğim cevaptan ibarettir. Sınavdan önce Zaman ve Başka'yı okumamıştım ancak konu itibariyle kitap ve inceleme uyuşmaktadır. Yakın bir zamanda bu kitabın da çevirmeni olan Özkan Gözel'in Varlıktan Başka — Levinas Metafiziğine Giriş kitabını okuyacağım. Orada ayrı bir güzergah izlerim. Son olarak, yapıtının orijinal hâli yaklaşık 50 sayfa kadardır, bu yayımda Zeynep Direk'in bir sunuş yazısı var ki o da yaklaşık 50 sayfa kadar. Sunuş, notlar ve çeviriler itibariyle oldukça nitelikli bir yapıt. (Özkan Eken)

Zaman ve Başka PDF indirme linki var mı?

Emmanuel Levinas - Zaman ve Başka kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zaman ve Başka PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Emmanuel Levinas Kimdir?

1906 yılında Litvanya’nın Kaunas kentinde dünyaya geldi. Anne ve babası Yahudiydi ve gençliğinde Kutsal Kitap’ı İbranice olarak okudu. Eğitimin ilk yıllarında Rusça öğrenmiş olsa da, Almancayı da akıcı bir biçimde konuşabiliyordu. Felsefe çalışmalarına 1923’te Strasbourg’da başladı. Burada Charles Blondel ve Maurice Blanchot ile tanıştı. 1928-1929’da Husserl’in son derslerini izledi ve onun Logische Untersuchungen [Mantık Araştırmaları] adlı eserinden etkilendi. Heidegger’in Sein und Zeit’ı [Varlık ve Zaman] ise üzerinde derin bir etki bıraktı. Lévinas, Husserl ile Heidegger’in düşüncelerinin ışığında geliştirdiği “öteki felsefesi”yle XX. yüzyılın ikinci yarısında büyük yankılar uyandırdı. Bu filozofların Lévinas üzerindeki etkileri Théorie de l’intuition dans la phénoménologie de Husserl [1930; Husserl’in Görüngübiliminde Sezgi Kuramı], De l’existence à l’existant [1947; Varoluştan Varolana] ve En découvrant l’existence avec Husserl et Heidegger [1949; Husserl ve Heidegger ile Varoluşu Keşfediş] adlı eserlerinde görülebilir. Ayrıca Husserl ve Heidegger’in yapıtlarından Fransızcaya yaptığı çeviriler de Lévinas’a Fransa’da nüfuz kazandırmıştır.

Lévinas’ın felsefesi II. Dünya Savaşı sırasındaki deneyimleriyle doğrudan bağlantılıdır. 1939’da Fransız ordusundaki subaylığı sırasında Rusça-Almanca çevirmeni olarak görev yaptı. 1940’ta savaş mahkûmu oldu ve subay olduğu için askeri bir çalışma kampına gönderildi. Eşi ve kızı onun dönüşüne dek bir Fransız manastırında saklanmayı başardı. Ancak ailesinden geriye kalan herkes öldürüldü. Heidegger’in nasyonal sosyalizme destek vermesi, Lévinas’ın ona duyduğu hayranlığı büyük ölçüde zedeledi.

Lévinas savaş sırasındaki mahkûmiyetinden sonra kariyerini, yönetici olarak atandığı Alliance Israélite Universelle’de sürdürdü. Savaş sonrası yıllarda Talmud bilgini Chouchani ile tanıştı ve birlikte çalıştı. Bu çalışmalar beş ciltlik Talmud yorumlarıyla sonuçlandı. Bunlardan sonuncusu olan Nouvelles lectures Talmudiques [Yeni Talmud Okumaları] ölümünden kısa bir süre sonra yayımlandı. Bu yapıtı kaleme aldığı sıralarda Lévinas, Colloque des Intellectuels Juifs de Langue Française ile yakın ilişkiler içindeydi. Talmud araştırmalarının büyük bölümü orada verdiği konferanslar sırasında başladı.

Lévinas kendi felsefesini, Heidegger’e ve genel olarak Batı düşüncesine daha eleştirel bir tutum içine girdiği 1950’lerin sonunda ve 1960’ların başında geliştirmeye başladı. İlk büyük yapıtı, Totalité et Infini’yi [Bütünlük ve Sonsuzluk] yayımlayarak kabul görmüş varlıkbilim kavramının ötesine geçmek istedi.

Totalité et Infini’yi yayımladığı 1960 yılında Poitiers’ye felsefe profesörü olarak atandı. Bunu 1967 yılında Paris-Nanterre’e atanması izledi. 1973’te Paris’te Sorbonne Üniversitesi’ne geçti. 1976’da emekli olsa da 1980 yılına dek ders vermeyi sürdürdü. İkinci büyük yapıtı, Autrement qu’être ou Au-delà de l’essence [Varlıktan Başka Türlü ya da Özün Ötesinde] 1974’te yayımlandı.

Lévinas’ın yapıtlarından bazıları şöyle: Quatre lectures Talmudiques (1968), Du sacré au saint (1977), Le Temps et l’Autre (1980; Zaman ve Başkası, çev.: Özkan Gözel, Metis Yayınları, 2005), L’au-delà du verset (1982), De Dieu qui vient à l’idée (1982), Difficile liberté (1983), Dieu, la mort et le temps (1993), Altérité et transcendance (1995). Metin ve söyleşilerinden oluşan bir seçki, Sonsuza Tanıklık (Hazırlayanlar: Zeynep Direk & Erdem Gökyaran, Metis Yayınları, 2003) adıyla yayımlandı.

Emmanuel Levinas Kitapları - Eserleri

  • Ölüm ve Zaman
  • Tanrı, Ölüm ve Zaman
  • Sonsuza Tanıklık
  • Zaman ve Başka
  • Maurice Blanchot Üstüne
  • Dört Talmud Okuması
  • Husserl Fenomelojisinde Görü Teorisi

Emmanuel Levinas Alıntıları - Sözleri

  • "İnsanlar hiçbir yoldan gitmezler, ne hayat ne de ölüm yolundan. Bu yüzden fırtınadaki saman tanesi gibi başıboşturlar. Talmud'da şöyle der:" Tanrı dünyayı yaratmadan önce, varlıklara bir ayna tuttu; aynada onlar varoluşun ruhani ıstıraplarını ve bunu takip eden hazları gördüler. (Dört Talmud Okuması)
  • Varlık'a bir anlam sokmak, Aynı'dan Başka' ya, Ben'den Başkası'na gitmektir. (Maurice Blanchot Üstüne)
  • "Sevmek başkası için korkmak, onun zayıflığının yardımına koşmaktır." (Sonsuza Tanıklık)
  • edebiyat göçebeliğin insani özünü hatırlatır. (Maurice Blanchot Üstüne)
  • Bu uçsuz bucaksız başkası, beni isteyeceğimden çok daha fazla kendime verdi. (Maurice Blanchot Üstüne)
  • poetik dil; anlamlama içinde eşsüremli ve ebediyen zamandaş olan tasarımlara ve anılara bölmek suretiyle gidişatı toprak altına gömmek ve kımıldayamaz hale getirmekle tehdit eden bu delişin yıkıntılarına karşı kendini koruyarak duvarı delecektir. (Maurice Blanchot Üstüne)
  • "Hiçlikten korkmanın karşısına, olmak'tan korkmayı koyuyoruz." (Sonsuza Tanıklık)
  • "Sen buradaysan, ölüm burada değildir ; eğer ölüm buradaysa, sen burada değilsindir." (Tanrı, Ölüm ve Zaman)
  • hiç kimse burada bir hikayeye bağlanmayı arzu etmiyor. (Maurice Blanchot Üstüne)
  • "İntihar varlığa yapışmışlık ve onda sıkışmışlığa karşı öznenin kendi gücünü ve özgürlüğünü kendi kendisini yoketme pahasına öne sürmesidir. Olgusallığa rağmen son bir hakimiyet gösterisidir." (Zaman ve Başka)
  • Ölümden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkânsızdır, ama bilmek de imkânsızdır. (Ölüm ve Zaman)
  • Hiçlikten daha korkunç bir şey olmadığına da hemen karar vermemek gerekir. (Tanrı, Ölüm ve Zaman)
  • Her keyif alma aynı zamanda bir duyumdur, yani bilgi ve ışıktır. Kendi'nin kaybolması değildir asla, ama bir ilk feragat olarak kendini unutmadır. (Zaman ve Başka)
  • ne alimim ne de cahilim. sevinçler tanıdım, demek az gelir: yaşıyorum ve bu yaşam bana en büyük hazzı veriyor. (Maurice Blanchot Üstüne)
  • - "Aşk bir imkân değildir, bizim inisiyatifimize bağlı değildir, sebepsizdir, bizi istilâ eder ve yaralar; ve yine de ben onda hayatta kalır..." (Zaman ve Başka)
  • "Ruhunu yitiren, onu kazanır". (Sonsuza Tanıklık)
  • "Masumiyet vicdanın sıfır derecesi değil, sorumluluğun yüceltilmiş halidir.(...) Masumiyetimiz arttık­ça sorumluluğumuz da artar." (Sonsuza Tanıklık)
  • "Varolan varoluşunun hâkimi olduğu için özgürdür, fakat bedenli ve maddesel bir varlık olduğu için kendi kendiyle ilgilenmeye mahkumdur ve kendisine çakılıdır." (Zaman ve Başka)
  • Olmak zorunda olmak ölmek zo­runda olmaktır. (Ölüm ve Zaman)
  • Günün deliliği. Geri getirilemez bir ses şöyle söylemektedir: Yapacak hiçbir şey yok. Yapacak hiçbir şey yok -bu, soyut bir önermeyle değil, insanlığın koşulu ya da koşulsuzluğu ile kendini duyurur. (Maurice Blanchot Üstüne)

Yorum Yaz