`Aşkın` Vazgeçilmezliği

Tutku,

Sevgi,

Aşk.

Dünyayı yaşanmaya değer kılan aşk değil mi? Aşk olmasaydı bunca sıkıntıya katlanmaya değer miydi? Zorlukla beraber bir kolaylığın arka planında da aşk vardır. Bir çiçeği yetiştirmenin, doyumsuz bir manzarayı seyretmenin, suyun şırıltısını duymanın, bir dost yüzünün hasretle seyrinin arkasındaki sır aşktan başka bir şey değildir.

—Âşık maşukuna sitem eder ve “seni sevdiğimi mi sanıyorsun?” der                

—“Seviyorsun, seviyorsun ama sevmesini bilmiyorsun” diyerek cevap verir.

Sevmesini bilmek önce pazarlıksız olmayı, koşulsuz sevmekle mümkündür.

Bu sevginin amması yoktur. Zira Leyla’nın güzelliği mecnunun gözüyle bakınca fark edilebilir. Aşkının gizemli oluşu bir tarafında masumiyet gizli olmasındandır.

Önce Yıldız’ı, sonra Ay’ı ve en sonunda Güneş’e bağlanan büyük insan bunların battığını görünce “benim bağlılığım sonsuz kudret sahibinedir, batan şeylere değil”‘der. Kutup insanların aşkı geçici ve fani olamaz. Öyle bir sevgileri var ki öteler ötesinedir. Zaten onları tarihin tanığı yapan engin yürekleridir.

Aşk kötü emellere, geçici heveslere kurban edilmemelidir. Bu durak onun son durağı ve kirletilmiş halidir. Sanal aşk, hakiki aşka arkadan saplanan hançerdir.  Hıyanet ona en ağır darbedir. Aşkı büyük bir değer olarak gören büyük sosyolog; aşkın kutsallığına and içmiştir. Bu yemin bozulmaz. Bozulursa kefareti ağır olur. Kefareti hasret, zahmet, ömür boyu bağrı yanık, boynu bükük yaşamaktır.

Aşk ikliminde kin, haset, gıybet, katı yüreklilik, çekememezlik yeşermez. Orada amaç tutarlılığının göstergesi olarak; akıl, kalp ve göz aynı hedefe odaklanmıştır. Birilerinin peşinde koştuğu şeyler orada bayağı olmaktan öte bir anlam ifade etmez. Orada standartlar yüksektir. Yarış iyiliğin hâkimiyeti içindir. Namertler bu diyardan firar etmişlerdir. Buranın hakimi yiğit üstü yiğitlerdir. Onun için kutup sosyolog şöyle demiştir:

“Yazık o aşka ki ateşi sönmüştür.

Kâbe doğup puthane ölmüştür.”

Aşka yazık edilmemeli. Maalesef döneklerin dünyasında, yazık edilen, ucuza satılan ve basit menfaatlere peşkeş çekilen nice aşklar vardır.

Rehberler rehberine aşkı ile ilgili uzlaşma teklifleri götürüldüğünde  “Sağ elime Güneş’i sol elime Ay’ı verirseniz davamdan vazgeçmem” diyerek tarihe not düşmüştür.

Aşkını yüksek değerlere bağlayan ve beraberinde mezara götüren güzel insanlara selam olsun.