Ayşe Sevim kimdir? Ayşe Sevim kitapları ve sözleri

Türk Şair, Yazar Ayşe Sevim hayatı araştırılıyor. Peki Ayşe Sevim kimdir? Ayşe Sevim aslen nerelidir? Ayşe Sevim ne zaman, nerede doğdu? Ayşe Sevim hayatta mı? İşte Ayşe Sevim hayatı...

Türk Şair, Yazar Ayşe Sevim edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ayşe Sevim hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ayşe Sevim hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ayşe Sevim hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 20 Nisan 1979

Doğum Yeri: İzmit, Türkiye

Ayşe Sevim kimdir?

Şair ve yazar. 20 Nisan 1979, İzmit doğumlu. Asıl adı Ayşe Günay’dır. İzmit Kazım Karabekir İlkokulunu bitirdi (1989).

Orta ve lise öğrenimini İzmit İmam Hatip okulunda tamamladı (1995). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih

Bölümünden (2001) mezunu. 2001-02 yılları arasında gazetecilik yaptı. Daha sonra çeşitli yayın organlarında editör olarak

çalıştı. Tarih ve edebiyat konularında dersler ile İSMEK’te yazı dersleri verdi. Kitaphaber (2005) dergisinin editörlüğünü

üstlendi. Çalışmalarını ve yaşamını İstanbul’da sürdürdü.

İlk şiiri, 1997 yılında Merdiven Sanat dergisinde çıkmıştı. Şiirleri daha sonra Merdiven Sanat, Kitap Haber, Dergâh,

Hece, Merdiven Şiir dergilerinde yayımlandı. 2004 yılında çıkan ilk kitabı Güneşe Yolculuk, Türkiye Yazarlar Birliğince Yılın Çocuk Kitabı seçildi.

Ayşe Sevim Kitapları - Eserleri

• Tuhaflıklar Asansörü
• Güneşe Yolculuk
• Allah Beni Seviyor
• Dünyayı Gezmek İsteyen Çorap
• Ejderhalar Zamanı
• İçimdeki Zıp Zıp Ses
• İşlenmemiş Suç
• Zehirli Eller
• Uçma Taklidi
• Taburcu
• Feminizm
• Yazarlar ve Aşkları
• Sarmaşık Gezegeni
• Akıl İpleri
• Oruç Kahramanları
• Bulutlu Kek
• Uzaya Gönderilen Hurma
• Kardan Adam Üşümek İstiyor
• Marketteki Maşallahlar
• Dünyayı Gezen Ayakkabı
• Caminin Kelebeği
• Elhamdülillah Diyen Tabelalar
• Güneşe Yolculuk
• Dede Korkut Hikâyeleri
• Ergenekon Destanı

Ayşe Sevim Alıntıları - Sözleri

• ders kitaplarının arasına ayraç olarak yıllarını koyuyor gençler (İşlenmemiş Suç)
• Puşkin aşk konusunda o kadar küstahtı ki zaferlerini "Don Juan listeleri" dediği iki listeye bile geçirmişti. Birinci listede kalbinin etrafında kuşlar uçuran kadınların küçük adları vardı. Ikinci listede ise vücut güzellikleri için elde ettiği kadınların isimleri bulunuyordu. (Yazarlar ve Aşkları)
• bizim safımızda ne çok hain var düşmanlarımızsa çok hain herkesin lider olduğu bu zamanda itaat eden kim? komutanların hepsi o eri arıyor. o er kim? (Uçma Taklidi)
• "Anneniz televizyon kumandası zannediyor dünyayı bazen onu mikrofon yapıp sesleniyor kendine" (İşlenmemiş Suç)
• "Ben onca zaman düş mü gördüm?" sorusunu iki yakasından tutup sarstıktan sonra "Neden beni rahat bırakmıyorsun?" diye hesap sorabilir miydi? (Güneşe Yolculuk)
• Rabbim beni kendimin tanrısı olmaktan koru kime bakarsam bakışlarımı sen tamir et kime söz söylersem sözlerime sen dokun (Taburcu)
• "Caroline Ramazanoğlu’na göre kadını baskı altında tutan olaylar; cinselliğin toplumsal yapılanması, erkeğin kadına karşı şiddet kullanması, annelik ve çocuk bakımı gibi olaylardır. Bunların çözümleri ise üreyim teknolojisi, ev işlerinin ücretlendirilmesi, kadının iş hayatına, erkeğin de eve çekilmesiyle sağlanabilir." (Feminizm)
• Siz birbiriniz hakkında konuştukça kalpleriniz ölüyor. Nefret ediyorsunuz. Birbirinizi sevemiyorsunuz. Fitne artıyor. (Tuhaflıklar Asansörü)
• "Eğer birine iyilik yapmak için yola çıkmışsan asla kaybolmazsın, bunu herkes bilir. Eğer İyiliği yapmasaydın asıl o zaman kaybolmuş olurdun." (Tuhaflıklar Asansörü)
• Her sey benim bir kız, bir saldırıya uğrama, bir kötü davranışla karşılaşma tehlikesi içinde bir dişi olmamla mahvolmuş. (Yazarlar ve Aşkları)
• Gercekten de yaşama karşı bir tiksinti duyuyor insan. (Yazarlar ve Aşkları)
• Benim iplerimi gökyüzünde atmazlar değil mi beklemekten değil beklediğimi unutmaktan korkuyorum (Taburcu)
• Evet Hz. Hatice Peygamber'imizi, o da Hz. Hatice'yi çok sevdi. (Güneşe Yolculuk)
• İkinci fikir ise, ev işlerinin devletçe ücretlendirilmesidir. Bu ücretlendirme işine kadınların etkileri olacaktır. Kadınlar aldıkları ücreti yeterli görmediklerinde grev yapabilme hakkına sahip olabilmelidirler. Bu ücretin hangi kaynaktan verileceği sorusuna da bu fikri savunan Marksist feministler iki ayrı şekilde cevap verir; ilki devlet evli erkeklere özgü bir vergi geliştirerek oluşturduğu fondan kadınlara ücret öder. Ama bu şekilde verilen ücret ailenin zaten toplam gelirini geçmeyecektir ve rakam da sembolik olacaktır; yine para kocadan alınıp karısına verileceği için de pek sağlıklı görülmemiştir. İkinci yol ise devletin evli bekâr ayrımına gitmeden her bireyden topladığı bir vergiden ödeyeceği ücrettir. Ama bu da bekârlarla, karı koca çalışan çiftlerin durumunu evli olup eşleri çalışmayan ailelere karşı kötü duruma düşürecektir. Yine bu uygulama kadınları ev kadınlığına itecek, onlara çalışmamaları için ortam sağlayacaktır. Kadınların evde kalmayı istemesi ise onu ev ve eşyanın hizmetçisi yapacak ve baştan beri feminizmin eleştirdiği bir düzleme kadın yeniden yerleşecektir. (Feminizm)
• "ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERE 'ÖLÜLER' DEMEYİN, ZİRA ONLAR DİRİDİRLER FAKAT SİZ FARKINDA DEĞİLSİNİZ" (Ejderhalar Zamanı)
• Neyse ki beli yoktu çorabın. (Dünyayı Gezmek İsteyen Çorap)
• Peygamber'imizin yatağında Hz. Ali'yi bulan müşrikler ellerindeki silahlarıyla donup kaldılar. (Güneşe Yolculuk)
• Ama Allah Resulü sakince şöyle dedi: - Vallahi siz yalanlasanız bile ben Allah'ın Resulüyüm. (Güneşe Yolculuk)
• "Şu anlımın çıkıklığını düzeltsem nasıl olurum dedim. Sonra baktım ki burnum da küçülmeye, biçime girmeye muhtaçtır. Haydi onu yaptım farz edelim; ya gözlerimin rengini nasıl değiştirebilirim? Ağzımla yanağım arasındaki yara izini nasıl silebilirim? Ya bu ya şu derken sonunda kafayı dibinden kesip atmaktan başka çare olmadığını anladım." (Yazarlar ve Aşkları)
• "Namuslu ve iyi bir insanın kadınlara böyle davranması yakışık almaz. Hangi göksel ya da yersel güç onları köle yapma hakkını verdi sana? Onları durmadan en aşağılık hakaretlere uğratmak, bağırıp çağırmak, başa kakmak, yemeklerde şımarıklık etmek, yaşamımızın kürek mahkumluğu olduğunu durmadan söylemek, çalışmayı cehennem azabı saymak kaba bir zorbalık değil mi? (...)" (Yazarlar ve Aşkları)