tatlidede

Ahmet Tuncer Sümer kimdir? Ahmet Tuncer Sümer kitapları ve sözleri

Yazar, editör, araştırmacı Ahmet Tuncer Sümer hayatı araştırılıyor. Peki Ahmet Tuncer Sümer kimdir? Ahmet Tuncer Sümer aslen nerelidir? Ahmet Tuncer Sümer ne zaman, nerede doğdu? Ahmet Tuncer Sümer hayatta mı? İşte Ahmet Tuncer Sümer hayatı...
  • 26.01.2023 02:00
Ahmet Tuncer Sümer kimdir? Ahmet Tuncer Sümer kitapları ve sözleri
Yazar, editör, araştırmacı Ahmet Tuncer Sümer edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ahmet Tuncer Sümer hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ahmet Tuncer Sümer hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ahmet Tuncer Sümer hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 21 Mart 1943

Doğum Yeri: Adıyaman

Ahmet Tuncer Sümer kimdir?

21 Mart 1943 Adıyaman Besni doğumlu. İlk ve orta öğrenimi Besni’de tamamladı. Liseyi Ankara Atatürk Lisesi’nde okudu. 1962’de Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdi. Orada öğrenciyken 1 Ocak 1965’de devlet memuru olarak, o zamanki adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü, Türkiye İstatistik Kurumu’nda göreve başladı. Türkiye İşçi Partisi’nin Ankara Çankaya ilçesinin, memur olduğu için üye olamadan, birçok çalışmasına katıldı. 1967’de Devlet İstatistik Enstitüsü temsilcisi olarak Erzurum’a atandı. Aynı tarihte Ankara Dil Tarih’teki öğrenci kaydını Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne aldırdı, üçüncü ve dördüncü sınıfları burada tamamladı ama mezun olmaya fırsat bulamadı. Erzurum FKF (Fikir Kulüpleri Federasyonu) sekreterliğinin kuruluşuna katıldı. 1967-1969 arası Erzurum’da yaşadı ve kaldığı iki yıl zarfında FKF’nin tüm eylemlerinde yer aldı. Yusuf Küpeli’nin genel başkan olduğu 4 Ocak 1968 FKF kongresinde, Tuncer Sümer genel yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Aralık ayında da Devlet İstatistik Enstitüsü’nden istifa etmek zorunda kaldı. 1969 yazını Hüseyin İnan’la birlikte Ankara’da geçirdi. Aynı yılın ekim ayında Hüseyin İnan ve arkadaşlarıyla birlikte El Fetih’te gerilla eğitimi için Filistin’e gitti ve İsrail mevzilerinde baskınlara katıldı. 1 Şubat 1970’de Türkiye’ye dönüşünde on arkadaşıyla birlikte Diyarbakır’da yakalandı. Yaklaşık sekiz ay Diyarbakır Cezaevi’nde kaldı. Tahliye olduktan sonra ODTÜ Yurtları’nın 201-202 numaralı odalarında arkadaşlarıyla birlikte THKO’nun (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) kırsal alan hazırlık çalışmalarına başladı. 1971’in ocak ayından itibaren 31 Mayıs’a kadar Nurhak dağ kadrosunun, başından sonuna, içinde yer aldı. Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga’nın öldürülmesinden sonra tekrar Filistin’e gitti. Mahkeme 18 arkadaşı için idam kararı verince Türkiye’ye döndü ve bir ihbar üzerine Pazarcık’ta yakalandı. THKO-2 davasında yargılandı ve on beş yıl ceza aldı. İki buçuk yıl Mamak Askeri Cezaevi’nde kaldı, bir yıl da Niğde Cezaevi’nde. 1 Şubat 1975’de, Af Yasası ve Anayasa Mahkemesi kararıyla Niğde Cezaevi’nden tahliye oldu. 12 Eylül’e kadar iki yıl DİSK Genel-İş Sendikası’nda çalıştı. 12 Eylül darbesinden sonra bir süre ticaretle uğraştı. 90’ların başında 68’liler Birliği Vakfı kurucuları arasında yer aldı, üç buçuk sene kadar vakfın yönetim kurulu üyeliği ve genel sekreterliği görevlerinde bulundu. Dört yıl GOSB Sanayicileri Dergisi’nin editörlüğünü yaptı. Yazar, editör ve araştırmacı. THKO ve yaşamı üzerine Devrim, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü (Evrim Yayınevi, 2012) adında bir kitap kaleme aldı. Evli ve bir çocuk babası.

Ahmet Tuncer Sümer Kitapları - Eserleri

  • Erikler Çiçek Açınca
  • Devrim-Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü
  • Devrim
  • Adsız Kahramanlar

Ahmet Tuncer Sümer Alıntıları - Sözleri

  • "THKO'nun anlamı benim için hala yoldaşlık ve inanç ... Bir avuç insanın büyük yüreği." (Erikler Çiçek Açınca)
  • Bir zaman geçti, Dede ''Al motoru, gidiyoruz!" dedi. ODTÜ yurtlarından çıktık, Balgat kavşağından Gölbaşı yönüne döndük. Kepekli Boğazı'na doğru çıkarken motosiklet sağa sola savrulmaya başladı. Aldırmadım hızlanarak devam ettim. Gölbaşı'na doğru inerken yine savrulduk ama bir aksilik olmadı. Döndük. Yurt kantininde çaylarımızı içerken Dede ''Artık Anadolu'ya çıkabiliriz" dedi. Meğer arkamda motoru sallayan oymuş "Tuncer motora hakim mi" diye beni deniyormuş. (Erikler Çiçek Açınca)
  • Baba , Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de uzuleceginizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karsilamani ıstiyorum. Insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiç bir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de dusmeyecegimden şüphen olmasın. Oğlan, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk Halklarının da anlayacagina inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim . Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi Istanbul'a götürmeye kalkma. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda , yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadigimi belirtir; seni , annemi , ağabeyimi ve kardeşimi devrimciligimin olanca ateşi ile kucaklarım. Oğlun DENIZ GEZMİŞ (Devrim-Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü)
  • 1970 yılının son aylarından itibaren Malatya'nin Akçadağ yakınlarında başladığımız, halk savaşına hazırlık çalışmalarımız hızla sürüyor. Bir yandan dağda barınma olanaklarını hazırlıyoruz bir yandan da kırda malzeme depolama, saklama ve birikimi çalışmaları yapıyoruz. Kış ayları ve havalar soğuk. Biz de hem geceleri yığınak çalışmalarımızı yapıyoruz hem de sık sık yer değiştirerek değişik köylerde ve evlerde kalıyoruz. (Devrim-Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü)
  • Ankara Atatürk Lisesi'nin birinci sınıfına kaydımı yaptırdığımda, henüz on beş yaşındaydım. O yıl eğitim öğretimin başladığı tarihten yaklaşık on , on beş gün sonra başlamıştım derslere. (Devrim-Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü)
  • Hatırlama, yanı belleğimizde depoladigimiz bilgileri geri çağırma, aslında tüm düşünce dünyamızın temelini oluşturur. Ancak belleğimizde depoladigimiz milyonlarca anı, zaman içinde değişikliğe uğrayabilir, koruyucu egomuz üzücü anıları unutmamizi veya onları daha az üzücü halde hatirlamamizi sağlayabilir. (Devrim-Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü)
  • Bize sinerji veriyordu. Başından beri Hüseyin'le birlikteydi. Sahip olduğu her şeyi feda etmeyi göze aldı inançları için. (Erikler Çiçek Açınca)
  • "THKO'da herkesin kendine has özellikleri vardı. Öne çıkan arkadaşlarımız inandıkları sosyalizm mücadelesi için geri adım atmadılar, dövüştüler. Her türlü sömürüye ve haksızlıklara karşı çıktılar. Mücadelelerinin hiçbir aşamasında ödün vermediler, darağacına dimdik yürüdüler." (Erikler Çiçek Açınca)
  • Hüseyin İnan'a hep sorarlardı "Ne zaman dağa çıkıyorsunuz?" diye. O da her seferinde "Erikler çiçek açınca" diye cevaplardı. (Erikler Çiçek Açınca)
  • Hüseyin İnan'a hep sorarlardı "Ne zaman dağa çıkıyorsunuz?" diye. O da her seferinde "Erikler çiçek açınca" diye cevapladı. (Erikler Çiçek Açınca)
  • Uzaktan duyduğunuz çakalların ulumasıdır. Safları sıklaştırın çocuklar. Bu kavga faşizme karşı. Bu kavga hürriyet kavgasıdır . .. (Erikler Çiçek Açınca)
  • Ercan'ın cebinde de İngilizce bir kitap var, Karl Marx. Kitabı çekip cebinden aldı, "Kim lan bu Kral Markıs?" Ercan da kibar çocuk, dedi ki "O Marx'ı eleştiren bir kitap': "Nerede o Kral Markıs ulan, kral nereden çıktı, bu ne kitabı?" "O, kral değil Karl" dedi Ercan. "Karl, kral anlamam ben". . . Karl'dı, kraldı sille tokat yine giriştiler "Ulan memlekette krallik mı var da sen bunu okuyorsun, niye gavurca lan bu kitap?" Ercan yine aynı kibarlıkla "Ben ODTÜ öğrencisiyim, İngilizce okuyoruz" dedi. "Ne otüsü, motüsü lan, doğru konuş benimle' : Onu bıraktılar. Hamit'e döndüler. (Erikler Çiçek Açınca)
  • "Açık ki tarih, paramparça edilmiş bir geçmişin deneyimlerinin toplamından, yeniden inşa edilebilir. Özellikle de hatırlamalarla. Çünkü yaşananlara içinden bakmanın imkanı orada başlıyor." (Erikler Çiçek Açınca)

Yorum Yaz