matesis
dedas

Yusuf Ziya Yörükan kimdir? Yusuf Ziya Yörükan kitapları ve sözleri

Akademisyen, Yazar Yusuf Ziya Yörükan hayatı araştırılıyor. Peki Yusuf Ziya Yörükan kimdir? Yusuf Ziya Yörükan aslen nerelidir? Yusuf Ziya Yörükan ne zaman, nerede doğdu? Yusuf Ziya Yörükan hayatta mı? İşte Yusuf Ziya Yörükan hayatı...
  • 12.06.2022 10:00
Yusuf Ziya Yörükan kimdir? Yusuf Ziya Yörükan kitapları ve sözleri
Akademisyen, Yazar Yusuf Ziya Yörükan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Yusuf Ziya Yörükan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Yusuf Ziya Yörükan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Yusuf Ziya Yörükan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Yusuf Ziya Yörükân

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Yusuf Ziya Yörükan kimdir?

Prof. Dr. Yusuf Ziya Yörükân, 1923 yılından vefat ettiği 1954 yılına kadar, pek çok akademik kuruluşta çeşitli görevler almış bir ilim adamıdır. Akademik hayatına, 1923 yılında, Sahn Medresesi Kısm-ı Âlîsi’nde Felsefe, Terbiye ve İçtimaiyat dersleri okutmakla başlamıştır. Mütehassısîn Medresesi’nde Felsefe Tarihi, Dârü’l-Fünun İlâhiyat Fakültesi’nde Hâl-i Hazırda İslâm Mezhepleri ile Akvam-ı İslâmiyye Etnografyası; İ. Ü. Edebiyat Fakültesi İslâm Tetkikleri Enstitüsü’nde ise Türk Dinleri ve Mezhepleri Tarihi dersleri okutmuştur. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nin kurucuları arasında yer almış, 1949 yılından sonra bu fakültede İslâm Dini Tarihi, İslâm Mezhepleri ve Kelâm dersleri vermiştir.

Akademik yayınlarının dışında, Mihrab ve Kutlu Bilgi dergilerini çıkararak ve öğretmen okullarında okutulmak üzere çeşitli kitaplar yazarak, rasyonel bir din terbiyesinin yaygınlaştırılmasına yardımcı olmuştur. Bu konuda yazdığı altı kitaptan iki tanesi birleştirilerek, Müslümanlık ve Kur’an-ı Kerim’den Âyetlerle İslâm Esasları adı altında tekrar yayımlanmaktadır.

Prof. Yörükân, Dârü’l-Fünun İlâhiyat Fakültesi’nde ihdas ettiği ve okuttuğu Akvam-ı İslâmiyye Etnografyası dersleriyle ve ayrıca Alevîler ve Tahtacılar üzerinde yaptığı saha araştırmalarıyla, Kültürel Antropoloji’nin bağımsız bir ilim olarak kurulmasında yardımcı olduğu gibi, bu konuda ve yaşayan bir kültür olarak Hâl-i Hazırda İslâm Mezhepleri konusunda ciddî bir araştırma örneği de vermiştir. Elinizdeki kitap, bunun bir kanıtıdır. Yusuf Ziya Bey’in Alevîlik konusunda yapmış olduğu araştırmalar, ilk defa Hayat mecmuasında (22 Kânunuevvel 1927), bir yıl kadar sonra da (1928) Darü’l-Fünun İlâhiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayımlanmaya başlamıştır.

Bu yazılar, 1927 yılı öncesi Anadolu Alevîleri’nin sosyal ve sırrî hayatları hakkında güvenilir ve tarafsız bilgiler vermektedir. Yerli ve yabancı pek çok araştırıcı tarafından kaynak olarak kullanılan bu yazılar, bu defa, Dr. Turhan Yörükân tarafından derlenmiş ve onun eklediği notlarla birlikte tekrar

Yusuf Ziya Yörükan Kitapları - Eserleri

  • Şamanizm
  • Türklerin Müslüman Olmadan Evvel Benimsediği Dinler ve Şamanizmin Bu Dinler Üzerinde Görülen Tesirleri
  • Şihabeddin Sühreverdi Ve Nur Heykelleri
  • Anadolu'da Aleviler ve Tahtacılar
  • İslam Dini ve Mezhepleri Tarihi 2: İslam Akaid Sisteminde Gelişmeler
  • İslam Akaid Sisteminde Gelişmeler
  • Ortaçağ Müslüman Coğrafyacılarından Seçmeler
  • Müslümanlık

Yusuf Ziya Yörükan Alıntıları - Sözleri

  • Totem, mukaddestir. (Şamanizm)
  • Mana, iyilik ve kötülük yapmak için her suretle etkili olan bir güçtür. (Şamanizm)
  • Yeminlerin bir kismı da on iki imama ve Hazret-i Ali'yedir. Ülgen Ata yerine Ali ikame edilmiştir. Ali, O'nun bütün evsafinı haizdir. Ülgen Ata’nın oğulları ve yardımcılarını da Ali'nin oğulları ve on iki imam temsil eder. Selman, Kanber gibi Ali'nin yardımcıları Ülgen Ata'nin muavinleri yerine kaim olmuştur. Gök tanrılarından olan Sarı Kız'lar Alevilerde aynen bugüne kadar muhafaza edilmiştir. Bunlar Anadolu'da malûmdur ve Sarı Kız tepesi Alevilerde senenin muayyen zamanında ve muayyen günlerinde ziyaret edilir ve orada günlerce merasim yapılır. (Şamanizm)
  • Ölmek, yeni bir hayata girmektir. (Şamanizm)
  • İptidai devirlerdeki insanlar, ata ruhlarının, dar zamanlarda kendilerine yardım ettiklerine inanırlar. Atalara tapmak, ihtimal aynı zamanda onlardan yardım ve kuvvet temin etmek içindir. Eski Türkler dileklerini atalardan, bilhassa şaman atalardan isterlerdi. Tahtacılar’da (Alevi) kabirlere itinanın bir sebebi de budur. Onlar ölülerine rakı adarlar ve kurban keserlerdi. (Şamanizm)
  • Türkler ihtimal ki her ferdin görünmeyen bir eşi olduğu gibi bir de yıldızı bulunduğuna inanmış ve gökte bir yıldızın sönmesini bir adamın ölmesi ile izah etmiştir. (Türklerin Müslüman Olmadan Evvel Benimsediği Dinler ve Şamanizmin Bu Dinler Üzerinde Görülen Tesirleri)
  • Herkesten ziyade bu hatayı meydana koymakla alâkadarım, çünkü evvelce ben de bu hatayı irtikâp ettim ve Prof. Durkheim'ı peşimden doğru yolun haricine sürüklemiş olmakla mücrimim. (J. G. Frazer) (Şamanizm)
  • Alevi Türklerde dini hayat vahdetli ve bir cepheli olduğu için, onların kitaplarında, yaşayışlarında, ileri gelenlerinde, arkadan gidenlerde anane, itikat ve merasim aynı şeydir. Lâkin Sünnilerde diní hayat iki yüzlüdür. Halkın yaşadığı Sünnilik ile medrese Sünniliği, kitaplardaki Müslümanlık ile yaşayan şey birbirini tutmaz. Bu sebeple Alevi ananeleri daha canlı ve mevzuumuzun mukayasesine daha elverişlidir. (Şamanizm)
  • "Sevilen ve korkulan şeylerin zevâline insanlar kolay kolay inanmazlar. Bâhusûs ki ölüm dehşetli ve mahiyeti belli olmayan bir şeydir." (Türklerin Müslüman Olmadan Evvel Benimsediği Dinler ve Şamanizmin Bu Dinler Üzerinde Görülen Tesirleri)
  • Bozkurt, şaman dualarında bike geçer. Oğuz Destanı’nda rehber ç, Tukyu menkıbesinde anne, Uygur efsanelerinde ata diye geçtiğine göre bu hususta kökleşmiş bir anane var demektir. Yalnız bunu bir totem gibi mütalâa etmeye mahal yoktur. Çünkü karâbet ve ayniyet cihetleri tahakkuk etmiş değildir. Keza Dokuz Oğuz masalında kayın ağacının ata, fıstık çamının ana olmak üzere beş oğul doğurduğunu görüyoruz. Uygurlarda huş denilen akça ağaç bugün bile kudsiyeti haizdir. (Şamanizm)
  • Umumiyetle Türklerde ölüm korkunç ve felâketli bir hadise değildir. Bilhassa onlar için en neşeli hayat şecaat sahnelerindeki ölümdür. Çünkü harpte öldürdüğü adamlar öbür âlemde kendisine hizmetle mükelleftirler. (Şamanizm)
  • Müslüman Türklerde uğrak olmayan yerlerde yaşamakta olan Aleviler, Müslümanlık adı altında büyük miktarda Şamanlığı yaşamaya devam ederler. Hatta Müslümanlık, eskiden Buda, Mani ve Hristiyan dinlere sâlik olan Türklerin dinlerini ilga ettiği zaman, bunlardan hiç bir eser kalmadığı veya haiz-i ehemmiyet bir iz yaşamadığı halde daha eski olan Şamanlık akide ve ananeleri terk edilmemiş ve devam etmiştir. (Şamanizm)
  • Alevilerin Babai kolunda, ilk baharda, mahsulün bereketlenmesi için Cebrail Ayini yapılır. Bu ayin, kendilerine ruhsat addedilir. Bundan sonra diğer Alevi zümrelerin birçoğunda olduğu gibi, altı ay yaz boyunca herkes işinin gücünün peşinde koşar ve dağınık bir hayat yaşar. Ve dini hayattan tamamen uzak olarak hiçbir ayin ve sohbet yapılmaz... (Şamanizm)
  • Fakat alevilerde iki safha ve iki nevi idhal merasimi vardır: Biri ikrar merasimi, di- ğeri ise sağdıçlık merasimidir. İkinci esas ise, günahları itiraftır. Alevile- rin en muteber kitabı olan İmam Cafer Menakıbı ' nda şöyle denilmektedir: "Eğer talip günahını saklarsa , tarikat- ı âliyede kezzaptır. Yol haini olur, iman eğri- si olur, tarikat ona helal olmaz, yediği lokma haram olur. Semâ etse lup sayılır, Ceme gelen Müslim bacılara baksa namahremdir. Kâr edem derken zarar eder. Şeriattan, tarikattan eli boş olur, neuzü billah mahşerde meydan-ı arasatta kalır, kimse sahip olmaz. Aman ey kardaş günahını saklamayıp derdini söyle, karanlık kabre koma, burda söyle", (Ankara Umumi Kütüphanesi, Tasavvuf, no. 86) . (Şamanizm)
  • Eski Türklerde ise ölünün çadırı ve eşyası ve hizmetkarlarından bir kısmı, hatta esirleri varsa onlar da öbür dünyada efendisine hizmet etsinler diye onunla birlikte diri olarak gö- mülür. Bu akide, o kişinin ölümden sonra aynı hayata aynı surette de- vam edeceği şeklinde anlaşılmıştır. Eskimalarda mukaddes ve haram şeylere karşı en ufak bir hareket vuku bulduğu zaman, sihirbazın müdahale ettiği görülür. Bunlar sihirba- za "kiko" derler. Kiko bir hastadan fena ruhun çıkarılması, bir günahın affı için ayin yapar, o, ruhlar üzerinde tesir İcra edebilir. Ruh soluktan ibaret telakki edildiği için, bir yere üflemekle oraya can verilmiş olur. Bu suretle iptidallerde falcılık, üfürükçülük ve manevi kuwetlere tasarruf fikri doğmuştur. Eskimalarda tespit edilen bu adetler aynen Türkler'de de mevcut idi. (Şamanizm)
  • Alevilerde ahiret fikrinin mevcut olduğu manası çıkarılmamalıdır. Çünkü Alevilerde, ileride izah edileceği vechile, ne uluhiyet fikri, ne ahiret mefhumu ne de bu iki tasavvurun neticesi olan Cennet ve Cehennem akidesi yer bulmuş değildir. Kabir üzerindeki merasim, atalardan kalma ölülere hürmet mefhumu ile ilgilidir ve dünya hayatının aynen devam edeceği fikrinin icabıdır. (Şamanizm)
  • Eski Türklerde bilhassa Tsinlerde, dini merasimin dört mevsimde dört kurban kesmekten ibaret olduğu malumdur. Bu kurbanlar koyun, horuz, köpek, domuzdur. Bu hal Alevilerde aynen devam etmektedir. Onların büyük merasimleri, dört mevsimde dört kurban münasebetiyle yapılır. Yalnız köpek ve domuz değişmiştir. Fakir aileler bunların yerine rakı ile yumurtayı ikame etmişlerdir. (Şamanizm)

Yorum Yaz