tatlidede

Delilik Ülkesinden Notlar - Ayşe Şasa Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Delilik Ülkesinden Notlar kimin eseri? Delilik Ülkesinden Notlar kitabının yazarı kimdir? Delilik Ülkesinden Notlar konusu ve anafikri nedir? Delilik Ülkesinden Notlar kitabı ne anlatıyor? Delilik Ülkesinden Notlar PDF indirme linki var mı? Delilik Ülkesinden Notlar kitabının yazarı Ayşe Şasa kimdir? İşte Delilik Ülkesinden Notlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 12.08.2022 21:00
Delilik Ülkesinden Notlar - Ayşe Şasa Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ayşe Şasa

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9789752634886

Sayfa Sayısı: 176

Delilik Ülkesinden Notlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ayşe Şasa, bireysel ve toplumsal hastalığının kesiştiği noktada, İbn Arabi'yle tanıştığını söylüyor. Muhtemelen reddettiği bir dünyayla tanışınca huzura yaklaştığını hissetti; yaşadığı kavmin reddettiği kesimiyle temasa geldi... Kendisini anlatan Ayşa Şasa dostumuzdan bizim de öğreneceğimiz vardır.

- İlber Ortaylı

Esasen sinemacı olan Ayşe Şasa, denemelerinde görsel olan ile zihinsel olanı kendi gönül aydınlığında sentezleyerek ifade ediyor. Bu yaklaşım meselelere hem oldukça gerçekçi hem de metafizik açılımlar getiriyor. Yazıların etkisi samimiyetinde. Bu samimiyet yer yer müspet manada safiyete dönüşüyor. Bunca yıldır gögüs gerdiği hayatın ağır yüküne dayanmaktan oluşan bir temizlik, bir hayret. Günümüz entelektüel yaşamında az rastlanır bir meziyet.

- Mustafa Kutlu

Ayşe Şasa, bir ermişin hayatını anlatıyor ipek kanatlı sayfalarda..

"Bu az şey değil."

- Hilmi Yavuz

Delilik Ülkesinden Notlar Alıntıları - Sözleri

  • Korkak bin kere ölür.
  • Düşünüyorum... Çocuklarına, âlemin neye dair olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini bildirmekten aciz bir dünyada esenliğin, mutluluğun, bilginin, anlamın bir katresinden söz edilebilir mi? Yüce, aşkın değerlerin varlığına, hakikate sırt çevirmiş hümanist kültür, modern insanın kulağına, kendisinin âlemin merkezi olduğunu fısıldamış, ona ilahlığını beyan etmiş; zuhur eden büyüklük hezeyanının ağırlığına dayanamayan insanoğlu, tüm dengesini yitirerek, bu kez iki adımda bir küçüklük hezeyanlarının, mikromaninin girdabına yakalanmaya yüz tutmuştur. Modern yalanının bedelidir bu.
  • İsmet Özel'in her sabah ve her akşam yeniden okuduğum dizeleri: "Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar..."
  • Şer gibi görünen şeylerde, bilemeyeceğimiz birçok hayırlar var.
  • "İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar" Dolayısıyla 'ölmeden önce ölünüz'... Buradaki 'ölmeden önce ölünüz' ibaresi, seküler kafalara söylendiği zaman, hemen bunu yanlış anlıyorlar. Dünyevî kafalar, ölüm kelimesini bir yok olma, bir uyuşma, bir kaybolma olarak algılıyorlar. Halbuki dini muhteva içerisinde ölüm, asıl hayattır. Hayy sıfatı... Hz. Allah'ın hayat sıfatı...yani Hayy sıfatıyla sıfatlanmak... Sathi bir hayatın ölmesi, onun yerine deruni bir hayatın başlangıcı... Kuru mantığın ölüp kalbî idrakin, yani bütün meleklerle eşyayı idrak etmenin canlanması... Bu, ebedi hayatın başlangıcı oluyor. Yani iki dünyada da Hayy olmak, diri olmak.
  • Şer gibi görünen şeylerde, bilemeyeceğimiz birçok hayırlar var.
  • Anton yıldızlara bakarken büyüleniyor, heyecana kapılıyorumuş. Her geçen gün göğü ve ondaki olayları daha anlamlı, daha harikulade buluyormuş. Bir gün Anton, izlediği bir TV programında Kâbe'nin ve onu tavaf edenlerin görüntüsüyle karşılaşmış, hayretler içinde haykırmış: "işte yıldızların hareketi, semadaki anlam... İşte çokluktaki birlik."
  • ßaşkalarının yaşamlarına ayak uyduramayacak. kadar kendimle doluyum ... #edebiyat
  • Kıyamet günü, Yaratıcı'ya anlamlı ve onurlu bir hikâye anlatabilmeliyim. Anlam ve onur. Bütün savaşım bu ikisini, cinnet anlarımda bile savunmak.

Delilik Ülkesinden Notlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ayşe Şasa'nın denemelerinin bir araya getirilmesiyle oluşan, Anı-Biyografi türündeki kitabı. Bilâkis Ayşe Şasa'nın hayat hikâyesi... Kitabın ilk cümlesi şudur: "Akıllılar dünyasının bir kıyısında, sisli bir dağ başına çöreklenmiş, dünyayı kendimce anlamlandırmaya çalışan bir deliyim" Genellikle inceleme yapacakken önceliğim yazarından bahsetmek oluyor çünkü biliyorum ki yazarın hayatı, kitaba bir şekilde bir yerlerde rastlıyor. Çoğu kişi sinema dünyasındaki senaristliğinden ötürü Ayşe Şasa'yı tanır. Etkili öyküleri mevcuttur. İstanbul'un zengin iş adamlarından, Avni Şasa'nın kızıdır. Zengin ve soylu bir aileden gelmesinin yanı sıra bakıcıların ellerinde büyümüştür. Bir ebeveyn kültürü mevcut değildir. Kitapta sıkça bu konuya değinerek sitemini ve yaşadığı boşlukların, bunalımların sebebinide ifade ediyor: ❝Düşünüyorum... Çocuklarına, âlemin neye dair olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini bildirmekten aciz bir dünyada esenliğin, mutluluğun, bilginin, anlamın bir katresinden söz edilebilir mi? Yüce, aşkın değerlerin varlığına, hakikate sırt çevirmiş hümanist kültür, modern insanın kulağına, kendisinin âlemin merkezi olduğunu fısıldamış, ona ilahlığını beyan etmiş; zuhur eden büyüklük hezeyanının ağırlığına dayanamayan insanoğlu, tüm dengesini yitirerek, bu kez iki adımda bir küçüklük hezeyanlarının, mikromaninin girdabına yakalanmaya yüz tutmuştur. Modern yalanının bedelidir bu.❞ Tıp dünyası ona şizofreni teşhisi koyuyor lâkin o, hakîkati arayış serüvenine çıkıyor. Bir yerde de "kimseye, hiç kimseye anlatamadığım şeyleri sözle anlatmak mümkün değil, hiç kimse bilmek istemiyor delilik ülkesinin sahipliğini- buraya tüm gücümü aktarmaya çalışacağım" diyor ve bütün Samimiyeti ile yaşadıklarını, iç dünyasını okuyucularına aktarmaya çalışıyor. Ayşe Şasa "bana doğduğumdan bu yana hiç kimse doğrudan Allah Telkin etmedi Allah'tan başka her şey öğretildi. Bu yüzden deliliğim, sonunda bana ebedi bir hayat bilinci olarak geldi" diyor. Çocukluğu boyunca Yahudi ve Alman bakıcıların ellerinde büyümüş, bir yerde de annesinden nefret ettiğini katı ve sevgisiz olduğunu, ona bir Nazi subayı gibi davrandığını ifade ediyor. 'Şizofreni Dostları Derneği' kurucusu 3 psikiyatri Ayşe Şasa'nın kitabını okuyup, farklı görüşler belirtiyorlar. Kimisi Ayşe Şasa'nın şizofreni olmadığını, böyle bir şeyin kabul görülemeyeceğini dile getiriyorlar, bu kitabı inceledikten sonra... Oysa ki ona şizofreni tanısını koyan Doktorlardı, Tıp Dünyasıydı. Bir arayış içerisinde kıvranmış olmasını, Şeyh-ül Ekberi tanımasını, manevî aleme geçiş durumunu bilim dünyasının anlamasını bekleyemezdik zaten. Kısacası bu kitaptan ne anladınız derseniz Ayşe Şasa'nın yılların getirdiği bunalım ve gaflet uykusundan uyanmasını, şeyh-ül  Ekberle tanışması ve manevî alemi bulusu, kendi iç hesaplaşması, derin düşünceler deryası ve ortaya çıkan Bir Delinin! delilik ülkesinden notları... ❝Ruh hasta olmaz, nefis hastalanır. Ruh ulvidir, nefis aşağılık. İnsanı menfi noktalara çeker. Bu hasta egomuz, dünyayı bize zindan eder; yaşadığımız bütün olayları, negatif açıdan bize gösterebilir. Haksızlıklara uğradığını zanneder. İnsanı, hayatın saçma olduğu sonucuna götürebilir bu türlü hezeyanlar. Çünkü şeytanî bir etki altındadır nefs. Nefsimiz bizi daraltır ve menfi bir alan içine hapsederse, buna karşılık uyanık olup daima bir 'acaba' sorusunu sormak, bir de müspet telkinlerde bulunan unsurlarla yakınlık kurmak gerekir. Ama daima bir 'acaba' sorusunu kafamızda tutmak zorundayız. Fakat bütün işlerde aramak, araştırmak ve sorgulamak çok önemli. Acaba dünya benim gördüğüm gibi mi? Bu konu, sahiden benim düşündüğüm gibi mi? Acaba haklı olmayabilir miyim? Benim gibi düşünmeyen insanlar da var. Acaba onlar ne diyorlar? Acaba onlar nasıl kimseler ve hangi kaynaktan besleniyorlar? İşte böyle devamlı kurcalamak gerekiyor❞ (Şeyma)

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile başlamak istiyorum sözlerime : Bismillahirrahmânirrahim Ne büyük bir şifadır İslam! Girdiği haneye, kalbe ve dokunduğu ruha... Elhamdülillah... Nasıl gurur duymayayım?.. Nasıl haz almayayım bu kitabı okurken? 25 yıl boyunca şizofreni hastası olan yazarımız, bu dönem boyunca modern dünyanın bataklığında huzuru aramış. Hem de ne arayış! Acılar ve psikolojik sancılar içerisinde kıvranmış durmuş. Bu sancılı arayış esnasında İbn Arabi çıkmış bir kitaplığın rafları arasında karşısına, almış, açmış ve ilk karşısına çıkan cümlede " Ben bir gizli hazineydim. Bilinmek istedim." diyordu. Tam o anda gönlüne ateşle birlikte huzur da damla damla yağmaya başlamıştı. Öyle dokunaklı, öyle samimi bir biçimde anlattı ki Ayşe Şasa yaşadıklarını etkilenmemek ne mümkün... Yalnızlıkla, buhranla, yorgunlukla, karanlıkla kaplanmış bir kalbin ; ışığa, huzura kavuşmasını hayretle okuyacaksınız. İmkansızın sadece Allah'ın "Kün Fe Yekün" (ol der ve olur) sözüyle nasıl mucizeye dönüştüğüne tanık oluyorsunuz. Kitaba verilen isim de oldukça etkileyici "Delilik Ülkesi" kısmı ile modern dünyanın kibirli insanına bir gönderme aslında bu isim. Kitap ilahi manada bir övgü niteliği taşıyor adeta. Ayşe Şasa'nın sevincini, haytetini ve şükrünü dile getirdiği bu biyografiden öğrenilecek çok şey var. Okunacak güzel bir kitap... Bereketli okumalar... :) (Elif)

Kendisini yola sapmış ve geri dönmüş naçiz bir insan , doğru yolu işaret eden bir yol tabelası olarak görüyor. Gelin bu yol tabelasının götürdüğü yere gidelim. İçinde büyümeyi tasavvur bile edemeyeceğimiz zenginlik ve modernite içinde büyüyen soyu Osmanlı hanedanına dayananan ama sevgisiz büyüdüğünü ve hayatının her döneminde dışlandığını ifade eden yazar en sonunda şifozreni tanısı alır ve cehennem diye bahsettiği bir dünyaya düşer. Ta ki 40 yaşında Muhyiddin İbn Arabi ' nin Fusüs adlı eseri ile aradığı hakikati bulur, cennetine doğru yol alır ve 48 yaşında normal hayatına döner. İmana, ibadete kavuşur. Artık sonsuzluğa kavuşur. Gelin biz de aradığımız hakikat mi aynı mı bı göz atalım , kendimizi Ayşe Şasa gibi sorgulayalım. (Pınar S.)

Delilik Ülkesinden Notlar PDF indirme linki var mı?

Ayşe Şasa - Delilik Ülkesinden Notlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Delilik Ülkesinden Notlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ayşe Şasa Kimdir?

1941 yılında İstanbul’da doğdu. 1960’ta Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden mezun oldu. 1963-1965 yılları arasında Robert Kolej’in İdari Bilimler Bölümü’ne devam etti. 1963’ten başlayarak Türk sinemasında senaristlik yaptı. Murat’ın Türküsü, Ah Güzel İstanbul, Utanç ve Gramofon Avrat gibi filmlere imza attı. 1993’te sinemayla ilgili denemelerini Yeşilçam Günlüğü adıyla yayınladı. Şubat 2003 tarihinde de Delilik Ülkesinden Notlar isimli eseri yayınlandı.

Geçirdiği rahatsızlık sonucu önce kemoterapi gören daha sonra zatürre teşhisi konulan senarist Ayşe Şasa 73 yaşında hayatını kaybetti Sahrayıcedit Mezarlığı'na defnedildi.

Ayşe Şasa Kitapları - Eserleri

  • Bir Ruh Macerası
  • Delilik Ülkesinden Notlar
  • Şebek Romanı
  • Yeşilçam Günlüğü
  • Hayret Perdesini Temaşa

Ayşe Şasa Alıntıları - Sözleri

  • "Mucizeler bir kere başladı mı bitmek bilmez!" (Bir Ruh Macerası)
  • Hiç kimsenin kimseyi düşünmediği, herkesin selamı ve teşekkürü çoktan unuttuğu bir dünyada, şükürsüz, duvar yüzlü, yitik insanlara karşılıksız iyilikte bulunmak, hayırda kendi kendiyle yarışmak, ona ayrı bir zevk veriyordu. (Şebek Romanı)
  • Para, mevki, şöhret... Modern toplumda insanlar bu putların yaydığı sihir alanına sokulabildiği, bu putlara yakın olabildiği oranda başarılı sayılıyor. Bu başarı anlayışı insanın asıl varoluş gerçeği açısından da bakıldığında oldukça hazin ve sefil bir görünüm arz ediyor. Bizim geleneksel medeniyet anlayışımızda insanı eşref-i mahlûkât yapan, üstün ve değerli yapan putlardan arınmış olmaktır. (Hayret Perdesini Temaşa)
  • "İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar" Dolayısıyla 'ölmeden önce ölünüz'... Buradaki 'ölmeden önce ölünüz' ibaresi, seküler kafalara söylendiği zaman, hemen bunu yanlış anlıyorlar. Dünyevî kafalar, ölüm kelimesini bir yok olma, bir uyuşma, bir kaybolma olarak algılıyorlar. Halbuki dini muhteva içerisinde ölüm, asıl hayattır. Hayy sıfatı... Hz. Allah'ın hayat sıfatı...yani Hayy sıfatıyla sıfatlanmak... Sathi bir hayatın ölmesi, onun yerine deruni bir hayatın başlangıcı... Kuru mantığın ölüp kalbî idrakin, yani bütün meleklerle eşyayı idrak etmenin canlanması... Bu, ebedi hayatın başlangıcı oluyor. Yani iki dünyada da Hayy olmak, diri olmak. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Bir kuşak evvel samimi bir dini hayat yaşayan kimselerin torunları, Allah isminden habersiz yetişiyor. (Bir Ruh Macerası)
  • Anton yıldızlara bakarken büyüleniyor, heyecana kapılıyorumuş. Her geçen gün göğü ve ondaki olayları daha anlamlı, daha harikulade buluyormuş. Bir gün Anton, izlediği bir TV programında Kâbe'nin ve onu tavaf edenlerin görüntüsüyle karşılaşmış, hayretler içinde haykırmış: "işte yıldızların hareketi, semadaki anlam... İşte çokluktaki birlik." (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Kıyamet günü, Yaratıcı'ya anlamlı ve onurlu bir hikâye anlatabilmeliyim. (Şebek Romanı)
  • Cehennemdeyken bile cennet rüyası görebi­ liriz. Bu da Allah'ın rahman ve rahim adının bir delili. (Yeşilçam Günlüğü)
  • - "Ortalama Türk filmini şekillendiren iki unsur vardır. Bir tarafta hep potansiyel, örtük bir yerellik, bir tarafta hep çiğ ve sözde bir modernlik. Bu iki karşıt eğimin, zıt kutuplardan oluşan baskısı, Türk sinemasının veriminde karmaşık bir rol oynar..." (Yeşilçam Günlüğü)
  • Düşünüyorum... Çocuklarına, âlemin neye dair olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini bildirmekten aciz bir dünyada esenliğin, mutluluğun, bilginin, anlamın bir katresinden söz edilebilir mi? Yüce, aşkın değerlerin varlığına, hakikate sırt çevirmiş hümanist kültür, modern insanın kulağına, kendisinin âlemin merkezi olduğunu fısıldamış, ona ilahlığını beyan etmiş; zuhur eden büyüklük hezeyanının ağırlığına dayanamayan insanoğlu, tüm dengesini yitirerek, bu kez iki adımda bir küçüklük hezeyanlarının, mikromaninin girdabına yakalanmaya yüz tutmuştur. Modern yalanının bedelidir bu. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Ben sırtımı inancıma dayamış biriyim. Bu inanç beni çoğaltıyor, çoğaltıyor, çoğaltıyor. Düşünmeyen, düşünemeyen Seküler adına da düşünmek sorumluluğu, bu ağır yük, geçirdiğin bunca şeye rağmen beni ürkütmüyor... İnanca bağlandığımdan beri zaman ve mekan kavramı değişti... Her ikisi de sonsuza uzanıyor. Bir de ibadet insanı arıtıyor, güçlendiriyor, sürekli ek enerji sağlıyor... (Hayret Perdesini Temaşa)
  • Şer gibi görünen şeylerde, bilemeyeceğimiz birçok hayırlar var. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • İçerde gerçekten bir cennet var, insanoğlunun kalbinde... (Bir Ruh Macerası)
  • Hal erenler halidir Yol erenler yoludur Gafil olman sofiler Degen üstad koludur (Yeşilçam Günlüğü)
  • 'anlam kaybına uğramış, şiddet dolu ultra-modern bir ortamda, gelenek, kendine özgü huzur ve dinginliğe hangi biçimde yol bulur? insanlığa, en karanlık, en çetin şartlarda yaşama gücü veren, ne türden bir derinliktir? (Şebek Romanı)
  • Şer gibi görünen şeylerde, bilemeyeceğimiz birçok hayırlar var. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • Batı yalanla yaşar, Doğu doğruların üzerinde uyur (S.Hüseyin Nasr) (Yeşilçam Günlüğü)
  • 'zamandan "kadim" sökülüyor, "mucize ruhu" iğnelerle çıkarılıyor, "vahiy diriliği" çekiliyor; insan, eşyada ruhsuz bir kımıldama olmaya mahkum oluyor. (Şebek Romanı)
  • Kıyamet günü, Yaratıcı'ya anlamlı ve onurlu bir hikâye anlatabilmeliyim. Anlam ve onur. Bütün savaşım bu ikisini, cinnet anlarımda bile savunmak. (Delilik Ülkesinden Notlar)
  • 'gönül ehlinin elinde yontulmayacak taş var mı? (Şebek Romanı)

Yorum Yaz