Gün bu gündür; Yarın çok geç olabilir!

         Kıymetli dostlar hepinizi Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi ile selamlıyorum.

Bir vekiliniz, bir kardeşiniz olarak; bir gözü Ankara’da bir gözü Mardin’de olan sizden biri olarak söyleyeceğim iki üç şey var. Beni can kulağı ile dinlediğinizi biliyorum ve size şunu söylüyorum; Ey Nuh (a.s)’ın toprağında yaşayanlar, Ey İbrahim (a.s)’ın varisi olanlar, Ey Feqiyê Teyra’nın, Melayê Cezeri’nin, Şeyh Ahmed-ê Xanê’nın, Şarkın Sultanı Selahaddin-i Eyyubi’nin evlatları; daha ne zamana kadar bu acı? Daha ne zamana kadar bu kin? Daha ne zamana kadar bu hiddet? Bize yakışıyor mu?

Ey aziz insanlar, Ey şerefli insanlar, ey doğrunun ve hakkın yanında olanlar, bir karar verme noktasındayız. Şu şiddeti, şu kini elimizin tersi ile itmeye hazır mıyız?

Gün bu gündür. Yarın çok geç olabilir. Şu huzur adası, şu mutluluk beldesi, şu kardeşlik iklimi ne kadarda yaraşıyor değil mi?

İnanıyorum ki herkesin içinde bir kıpırtı, gözlerinizde bir ışıltı, imanınızda bir bereket var şuan. Çünkü güzel bir şey için bir aradasınız. Çünkü bir kötülüğün kapısını kapatmaya karar verdiniz. Çünkü düşmanlığı, şiddeti bitirip kardeşliğe ve sevgiye karar verdiniz.

Size bunu söylemek için çok zamandır bir ortam bekliyordum. Sizden istirhamım var, sizden ricam var; Allah-u Teâlâ bize akıl vermiş, aramızda âlimler var, şuan burada kimler var biliyor musunuz?

Devletin en yetkilisi burada, Şuanda sizin vekilleriniz burada, sizin belediye başkanlarınız, il başkanlarınız burada, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri burada, çocuklarınız, kardeşleriniz burada, hanım bacılarımız şuan buraya şahadet getiriyorlar, bu anı gözetliyorlar. Artık bu şiddete son verelim, hep birlikte bu şiddete lanet okuyalım. Kalbimizi zemzem berraklığı ile yıkayalım. Beynimizi güneşin huzmeleriyle netleştirelim, berraklaştıralım.

Biliyor musunuz Ankara’da kim var?  Bu memlekette kan dursun diye, bir fincan zehir olsa içerim diyen bir Başbakan var. Sizi gece gündüz düşünen, huzurunuzu, mutluluğunuzu kendine gaye edinmiş, dert edinmiş bir Başbakan var. Vallahi bu alkışı hiç beğenmedim. Beni bağışlayın. Yolumuz uzun gayemiz büyük. Nihai hedef Allah rızası, böyle kutlu bir kervan yolda; Allah’ın izni ile dağdaki çocuklarımız da aramıza katılacak. Rabbimin izni ile kırık kalpleri onaracağız. Sevgiyi, kardeşliği, huzuru birlikte çoğaltacağız. Bugün bu kararı sizden almak istiyorum, sizden duymak istiyorum, hissetmek istiyorum. Var mısınız?         

Bir ağabeyim var, Feyzullah Kıyıklık -İstanbul Milletvekili-; “Sözün tamamı çocuğa söylenir.”diyor. Hepinizin benden bilgili, basiretli, dirayetli, izanlı olduğunu biliyorum. Aklınıza ve vicdanınıza güveniyorum. Hepimizin evinde bir Kuran-ı Kerim var. Tekrardan açalım, kardeşliğimiz ile ilgili bölümleri tekrar okuyalım. Yusuf ile kardeşleri arasındaki ilişkiye bakalım. Müftü hocam söyledi:

“Habil ile Kabil arasında, şerefli olan taraftasınız.” Bunu da okuyalım. Evs ve Hazrec bize örnek, bizlere en büyük örnek, Resulullah, üsvetün hasene, en güzel örnektir.  Onun rehberliğinde, sizlere huzur, kardeşlik, barış ve yüz akı ile bir arada olmayı diliyorum. Herkesi Allah’a emanet ediyorum ve bu barışa destek veren, bu kararı veren, bu cesareti, bu yürekliliği gösteren Hacı Sait kardeşimi ve Hacı Şemsettin amcamı kutluyorum. İki aileye sıhhat, selamet, mutluluk diliyorum. Rabbim; ak alınla, dik başla bir arada olmamızı, uzun süre nasip etmesini diliyorum.

Saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. 

(15 Eylül 2013 tarihinde yaptığı konuşma metni)