tatlidede

Jason Brennan kimdir? Jason Brennan kitapları ve sözleri

Amerikalı Akademisyen, Ekonomist Jason Brennan hayatı araştırılıyor. Peki Jason Brennan kimdir? Jason Brennan aslen nerelidir? Jason Brennan ne zaman, nerede doğdu? Jason Brennan hayatta mı? İşte Jason Brennan hayatı...
  • 06.12.2022 02:00
Jason Brennan kimdir? Jason Brennan kitapları ve sözleri
Amerikalı Akademisyen, Ekonomist Jason Brennan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Jason Brennan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Jason Brennan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Jason Brennan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Jason Brennan kimdir?

Jason Brennan, McDonough İşletme Okulu’nda strateji, ekonomi, etik ve kamu politikası üzerine çalışmalar yapar, ayrıca Georgetown Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesidir.

Lisans öğrenimini Case Western Reserve ve New Hampshire üniversitelerinde tamamlayan Brennan doktorasını David Schmidtz danışmanlığında Arizona Üniversitesi’nde felsefe üzerine yaptı.

2006’dan 2011’e kadar siyaset biliminde araştırma görevlisi olan Brennan, daha sonra Brown Üniversitesi’nde Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı.

Brennan, çalışmalarında normatif siyaset felsefesi ile amprik sosyal bilimlerin birleşimini, oy verme davranışlarını, demokrasinin patalojilerini ve özgürlüğün sonuçlarını sorgulamaya ağırlık verir.

Bazı eserleri:

A Brief History of Liberty (Özgürlüğün Kısa Tarihi), (Wiley-Blackwell, 2010), David Schmidtz ile beraber.

The Ethics of Voting (Oy Kullanmanın Etiği), (Princeton University Press, 2011).

Compulsory Voting: For and Against (Zorunlu Oy Kullanma: Lehte ve Aleyhte), (Cambridge University Press, 2014), Lisa Hill ile beraber.

Why Not Capitalism? (Neden Kapitalizm Olmasın?), (Routledge Press, 2014).

Jason Brennan Kitapları - Eserleri

  • Liberteryenizm
  • Against Democracy

Jason Brennan Alıntıları - Sözleri

  • Rand, etkili olmasına rağmen, liberteryen veya daha geniş klasik liberal düşüncenin ana çizgisini temsil etmez. Rand bir "katı liberteryen" idi ve katı liberteryenizm liberteryen düşüncenin ana çizgisi değildi (Bkz. soru 5). Rand, sonraki yıllarda kendisini bir filozof olarak sundu, fakat çoğu felsefeci, en liberteryen filozoflar dahil, onun felsefi eserlerini zayıf bulur. (Liberteryenizm)
  • Liberteryenler hukukun insanların birçok immoral (ahlak dışı) davranışı icra etmesine müsaade etmesi gerektiğine inanırlar. Mesela, liberteryenler ırkçı eserler yazmanın ahlaken yanlış olmasına rağmen, devletin insanların böyle yapmasına müsaade etmesi gerektiğini söylerler. Veya, bir başka örnek alırsak, benim sana akşam yemeğinde buluşmak için verdiğim sözü tutmamam yanlış olacaktır, fakat bu demek değildir ki devlet beni sözümü tutmaya zorlamalıdır. Biz genellikle yanlış yapma hakkına sahibiz. Birçok vakada, bir şeyi yapmak yanlışsa bile, diğerlerinin bizi onu yapmaktan engellemesi de yanlıştır. (Liberteryenizm)
  • Liberteryenizmin eleştiricileri insanlara bu kadar çok özgürlük vermenin kötü sonuçlar üretmesinden endişe eder. Eleştiriciler der ki, biraz özgürlük elbette iyidir, fakat aynı zamanda iyi sonuçları da garanti etmemiz gerekir. Devletin iyi kültürü, bilimsel ilerlemeyi ve ekonomik refahı garanti etmesine muhtacız. Liberteryenler özgürlüğün iyi sonuçları garanti etmeyeceğinde hemfikirdir. İnsanlar kendileri için tercih yapmada özgür olurlarsa, birçok insan kötü seçimler yapacaktır. Buna rağmen liberteryenler der ki, hiçbir şey iyi sonuçları garanti etmez, bu yüzden garantiler kanunun dışındadır. Özgürlük iyi neticeleri garanti etmeyebilir, fakat iyi sonuçlar verdiği bir gerçektir. (Liberteryenizm)
  • Bazı liberteryen anarşistler "çok merkezli hukuk" sistemlerini tercih ederler. Çok merkezli hukukta, verili bir alanda müşteriler için rekabet eden çok sayıda hukuk sağlayıcıları vardır. Bu tedarikçiler kendi legal kurallarını sunarlar ve bireyler istedikleri sistemi seçebilirler. Farklı hukuk merkezleri arasında çatışma doğduğu zaman, merkezler pahalı şiddetli çatışmalardan kaçınmak isteyecek ve onun yerine hakemliği kullanacaktır. Çok merkezli hukuk merkezi planlamadan kaçınır ve onun yerine desantralize müzakere ve pazarlığa dayanır. (Liberteryenizm)
  • Economists think it’s no great mystery why voters are so ignorant. It’s explained by basic microeconomics. Acquiring information has a cost. It takes time and effort—time and effort that could be spent promoting people’s other goals. When the expected costs of acquiring information of a particular sort exceed the expected benefits of possessing that sort of information, people will usually not bother to acquire the information. Economists call this phenomenon rational ignorance. (Against Democracy)
  • Bu çok merkezli legal sisteminin güçbela işleyeceğini düşünebilirsiniz. Tam da tersine, fiilen sahip olduğumuz en iyi kanunların bazıları birçok merkezli hukuk sistemi içinde evrildi. ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ortak hukuk ülkelerinde, ticaret kanunu, mülkiyet hukuku ve haksız fiil hukuku, çoğunlukla devletin tamamen dışında ve devletin herhangi bir desteği olmaksızın, çok merkezli bir legal sistemde evrildi. Bu kanunlar yüzyıllarca ticari faaliyeti regüle etti ve ancak daha sonra devletler tarafından benimsendi. Mesela, lex mercatoria -ticaret kanunu- devlet mahkemelerinden ziyade (devlet zorla uygulama güçlerinden mahrum) ticaret mahkemeleri tarafından geliştirildi ve idare edildi. Bugün, ulus-devletlerde yaşamaya alışkınız. Bu yüzden, etkin kanunların yalnızca eğer devlet onları yaratır ve uygularsa var olabileceğini farzetmeye meylederiz. Ancak, bu faraziye tarihsel olarak yanlıştır. Gerçekte, kanunlarımızın çoğu orijinal olarak devletlerden gelmedi ve uzun bir zaman boyunca devlet desteği olmaksızın etkin bir şekilde işledi. (Liberteryenizm)
  • During deliberation, people use language in biased and manipulative ways. They switch, for example, between concrete and abstract language in order to create the appearance that their side is essentially good (and any badness is accidental) while the other side is essentially bad (and any goodness is accidental). If I describe my friend as kind, this abstract language suggests that they will regularly engage in kind behavior. If I say that my enemy donated some money to Oxfam, this concrete language leaves open the question of whether this kind of behavior matches my enemy’s character and could be expected again. (Against Democracy)
  • A vote makes a difference only if there is a tie; otherwise, it usually does not matter how someone votes or whether they vote at all. Yet the probability a person will break a tie is vanishingly small. Some economists and political scientists estimate that you are more likely to win Powerball a few times in a row than to cast a tie-breaking vote. Individual citizens have almost no power over government, and individual votes have almost zero expected value. Citizens don’t invest in acquiring political knowledge because the knowledge doesn’t pay. (Against Democracy)
  • There are many other possible forms of epistocracy: Restricted suffrage: Citizens may acquire the legal right to vote and run for office only if they are deemed (through some sort of process) competent and/or sufficiently well informed. This system has representative government and institutions similar to modern democracies, but does not imbue everyone with voting power. Nevertheless, voting rights are widespread, if not as widespread as in a democracy. Plural voting: As in a democracy, every citizen has a vote. But some citizens, those who are deemed (through some legal process) to be more competent or better informed, have additional votes. So, for instance, Mill advocated a plural voting regime. As discussed above, he thought getting everyone involved in politics would tend to ennoble them. He remained worried, however, that too many citizens would be incompetent and insufficiently educated to make smart choices at the polls. Thus, he advocated giving better-educated people more votes. Enfranchisement lottery: Electoral cycles proceed as normal, except that by default no citizen has any right to vote. Immediately before the election, thousands of citizens are selected via a random lottery to become prevoters. These prevoters may then earn the right to vote, but only if they participate in certain competence-building exercises, such as deliberative forums with their fellow citizens. Epistocratic veto: All laws must be passed through democratic procedures via a democratic body. An epistocratic body with restricted membership, though, retains the right to veto rules passed by the democratic body. Weighted voting / government by simulated oracle: Every citizen may vote, but must take a quiz concerning basic political knowledge at the same time. Their votes are weighted based on their objective political knowledge, perhaps while statistically controlling for the influence of race, income, sex, and/or other demographic factors. (Against Democracy)
  • Liberteryen bakış açısından, diğer politik ideolojileri benimseyenlerin hepsi, sol-liberaller, muhafazakarlar, Marksistler, faşistler ve sosyal demokratlar dahil, bazen komşularımıza köleler, hizmetçiler veya çocuklar gibi muamele etmemiz gerektiğinde hemfikirdir. Sadece bunun nasıl ve ne zaman olacağında anlaşamazlar. (Liberteryenizm)
  • Klasik liberaller problemleri çözmek için devleti kullanmaya sert liberteryenlerden daha az karşı çıkarlar. Nobel ödüllü iktisatçı Milton Friedman demektedir ki : " ... hükümet bizi zaman zaman ayrı ayrı elde etmemiz zor veya pahalı olacak şeyleri birlikte elde etmeye muktedir kılabilir. Ancak, bu tarz her hükümet kullanımı çok tehlikelidir. Hükümeti bu şekilde kullanmaktan kaçınamayız ve kaçınmamamız gerekir. Fakat bizim böyle yapmamızdan önce bir açık ve geniş avantajlar dengesi var olmalıdır". Klasik liberaller genellikle devletin (yollar ve milli savunma gibi) kamusal malları, bir tür bir sosyal güvenlik ağını ve kamu okulları veya, daha iyisi, özel okullar için kamusal eğitim çeklerini tedarik etmesi gerektiğine inanırlar. Klasik liberaller genellikle ekonominin bir ölçüde devlet tarafından regülasyonunu kabul ederler. (Liberteryenizm)
  • Politics can serve an educative or aretaic function. Lots of things—joining the Bloods, shooting heroin, or dropping out of high school—can. (Against Democracy)
  • Bir malın pazar fiyatı o malın marjinal değerine eşit olmaya meyleder. Bir rekabetçi pazarda, bir malın müşterilere değeri 6 dolar olduğu zaman, o mal 6 dolara satılmaya meyledecektir. Bu emek için de geçerlidir. Ders kitabı iktisatı der ki, bir serbest piyasada çalışanlar kendilerinin marjinal ürününe göre ücret alma durumundadırlar. Yani, çalışanlar işverenlerine ifade ettikleri değere yakın ücretler alırlar. Bir işçi, kendisinin emeği yoluyla diğerleri için saat başına 6 dolar değer üretirse, saat başına 6 doların hemen altında gelir kazanmaya meyledecektir. Genelde, bir hükumet pazar fiyatının altında fiyatlar koyduğu zaman, bu bir kıtlık (açık) yaratmaya meyleder. Müşteriler tedarikçilerin arz etmeyi istediğinden daha fazlasına talep ederler. (Mesela, ABD hükumeti 1970'lerde benzin fiyatlarına tavan koyduğu zaman bu kitlevi bir kıtlığa sebep oldu.) Hükumet fiyatları pazar fiyatlarının yukarısına koyduğu zaman, bu bir fazlalık veya artı yaratır. Tedarikçiler (arzcılar) müşterilerin satın almayı istediğinden daha fazlasını sunar. Ücretler yalnızca emek birimlerinin fiyatıdır. Eğer devlet emek fiyatının pazar fiyatından daha yüksek olması gerektiğini söyleyen bir kanun çıkarırsa, bu bir emek fazlası veya artısı oluşmasına sebep olmaya meyleder. Bu fazlaya işsizlik deriz. (Liberteryenizm)
  • While drivers collectively cause the pollution, no single driver makes any significant difference. If I were the only driver, I could drive my turbocharged sports sedan to my heart’s content and never cause any noticeable pollution. And the same goes for every other driver. How much we pollute makes a huge difference, but for each person, how much they pollute make no real difference. So each individual person has little incentive to stop polluting. Democracy is much like that. Voters remain ignorant and irrational because democracy incentivizes them to remain ignorant and irrational. So we have to ask, What should we do about it? (Against Democracy)
  • Kendi kendine yeterli olma hedefi genellikle savaşa yol açar. Kendi kendine yeterli olmaya karar verdiğinizi düşünün. Bu durumda diğer insanlardan herhangi bir şey satın almayı reddedersiniz. Şimdi petrole (veya sizin küçük toprak parçanızın sunmadığı başka herhangi bir şeye) ihtiyacınız olduğunu düşünün. Eğer kendi toprağınızın altında petrol yoksa ve onu başkalarından almayı reddederseniz, yegane seçeneğiniz onu zor yoluyla ele geçirmektir. Ve bu yüzden, tarih boyunca, milletler, "kendi kendine yeterli" olmaya karar verdikleri zaman, daima imparatorluklar inşa ederler. Eğer mallar ticaret yoluyla sınırları geçemezlerse bu ülkelerin birbirinin sınırlarını savaş yoluyla topraklarına dahil etmeleri gerekir. Diğerleriyle ticaret yaptığımız zaman, kendimiz için ihtiyaç duyduğumuz her şeyi yaratma anlamında kendi kendine yeterli değilizdir. Diğerlerine çok bağımlıyızdır. Ancak, Smith karşılıklı bağımlılığın tehlikeli olmadığını düşündü. David Schmidtz şöyle özetlemektedir: Smith'in fikrine göre, bir serbest piyasada, biz "birçok insana bağımlıyız (dayanırız) , [fakat] hiç kimsenin inayetine (merhametine) bağımlı değiliz:' (Liberteryenizm)
  • Epistocrats need not assert that experts should be bosses. Epistocrats need only suggest that incompetent or unreasonable people should not be imposed on others as bosses. They need only contend that democratic decision making, in certain cases, lacks authority or legitimacy because it tends to be incompetent. This leaves open what, if anything, justifies political power. (Against Democracy)
  • Liberteryenler her bireyin, bir adalet meselesi olarak, geniş bir haklar setine sahip olduğuna inanırlar. Bu haklar, sivil, ekonomik ve politik özgürlükleri ihtiva eder. Sivil özgürlükler şu özgürlükleri kapsar: ifade hürriyeti, serbest toplanma hakkı, örgütlenme hakkı, vücut bütünlüğüyle istismar ve saldırıdan azade olma hakkı, hayat tarzı seçme hakkı, protesto etme hakkı, çıkış hakkı (yani, bir ülkeyi terk etme ve vatandaşlıktan çıkma hakkı) ve cinsel tercih hakkı. Liberteryenler aynı zamanda ceza adalet sistemindeki, kanunsuz (yargıç izni olmaksızın-unwarranted) aranma ve gözaltına alınmaya karşı haklar, adil ve hızlı yargılanma hakkı, suçlu olduğu ispatlanana kadar masum sayılma hakkı, suçlayanları işitme ve sorgulama hakkı ve mahkeme emri olmadan tutuklanmama hakkı (habeas corpus) dahil, liberal prosedürel hakları savunurlar. Liberteryenler genel olarak ölüm cezasına ve sert kriminal adalet tedbirlerine muhalefet ederler. Liberteryenler eşcinseller için eşit korumayı savunurlar, bu yüzden aynı-cins evliliği desteklerler ve ABD askeriyesinin eşcinsellik üzerindeki eski kısıtlamalarına muhalefet ederler. Liberteryenler kürtaj yaptırma, doğum kontrolü uygulama ve karşılıklı olarak kabul edilebilir şartlarda seks yapma dahil kadınların yeniden üremeci özgürlüklerini savunurlar. Liberteryenler İnternet sansürüne, (pornografık modeller rıza gösteren yetişkinlerse) pornografideki kısıtlamalara, bayrak yakmadaki kısıtlamalara ve devlete karşı kışkırtma dahil sansüre karşı çıkarlar. (Liberteryenizm)
  • We suffer from a number of biases, including: Confirmation bias: We tend to accept evidence that supports our preexisting views. Disconfirmation bias: We tend to reject or ignore evidence that disconfirms our preexisting views. Motivated reasoning: We have preferences over what we believe, and tend to arrive at and maintain beliefs we find comforting or pleasing, or whatever beliefs we prefer to have. Intergroup bias: We tend to form coalitions and groups. We tend to demonize members of other groups, but are highly forgiving and charitable toward members of our own groups. We go along with whatever our group thinks and oppose what other groups think. Availability bias: The easier it is for us to think of something, the more common we think that thing is. The easier it is for us to think of an event occurring, the more significant we assume the consequences will be. We are thus terrible at statistical reasoning. Prior attitude effect: When we care strongly about an issue, we evaluate arguments about the issue in a more polarized way. Peer pressure and authority: People tend to be influenced irrationally by perceived authority, social pressure, and consensus. (Against Democracy)
  • Political knowledge and economic literacy are not evenly spread among all demographic groups. Political knowledge is strongly positively correlated with having a college degree, but negatively correlated with having a high school diploma or less. It is positively correlated with being in the top half of income earners, but negatively correlated with being in the bottom half. It is strongly positively correlated with being in the top quarter of income earners, and strongly negatively correlated with being in the bottom quarter. It is positively correlated with living in the western United States, and negatively correlated with living in the South. Political knowledge is positively correlated with being or leaning Republican, but negatively correlated with being a Democrat or leaning independent. It is positively correlated with being between the ages of thirty-five and fifty-four, but negatively correlated with other ages. It is negatively correlated with being black, and strongly negatively correlated with being female. As I’ll explore in chapter 8, the basis of one of the major objections to epistocracy is the fact that political knowledge is spread unevenly among demographic groups. (Against Democracy)
  • Many take it as an unquestionable, nonnegotiable axiom that everyone ought to have an equal share of political power. Unequal political power is a marker of injustice. They have a point. For most of civilized history, political power was distributed unequally, on the basis of morally arbitrary, repugnant, or evil reasons. We’ve made progress, and we’ve realized what our past mistakes were. We shouldn’t imbue someone with power just because they are white, Protestant, or male. We shouldn’t forbid someone from holding political power just because that person is black, Catholic, Irish, Jewish, or female, because they don’t own a house, or because their parents were street sweepers. A person doesn’t have the right to rule just because they are the great-grandchild of a conquering warlord. In the past, inequality in political power was almost always unjust. Past movements toward democracy were usually a step in the right direction. That said, even if past political inequality was unjust, it does not follow that political inequality is inherently unjust. Even if, in the past, people were excluded from holding political power for bad reasons, there might be good reasons to exclude some people from holding power or grant them a smaller share of political power. In comparison, we should not exclude citizens from driving because they are atheists, gay, or Dalits. Yet that does not mean that all restrictions on the legal right to drive are unjust. There might be just reasons to forbid some people from driving, such as that they are incompetent drivers who impose too much risk on others when they drive. So it might be with political rights as well. Countries used to exclude citizens from holding power for bad reasons, such as that they were black, female, or didn’t own land. But though this was unjust, it remains open that there could be good grounds for restricting or reducing some citizens’ political power. Perhaps some citizens are incompetent participants who impose too much risk on others when they participate. Perhaps some of us have a right to be protected from their incompetence. (Against Democracy)

Yorum Yaz