matesis
dedas

Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler - Murat Gülsoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler kimin eseri? Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler kitabının yazarı kimdir? Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler konusu ve anafikri nedir? Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler kitabı ne anlatıyor? Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler PDF indirme linki var mı? Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler kitabının yazarı Murat Gülsoy kimdir? İşte Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 25.05.2022 16:00
Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler - Murat Gülsoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Murat Gülsoy

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750701702

Sayfa Sayısı: 204

Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

'Ne o gece geldi, ne de bir başka gece... Sonradan çok düşündüm. Bu hikâye böyle bitemez. Evet, elimde hiçbir delil kalmadı; evet, o gün mucizevi şekilde bulduğum mahallenin yolunu bir daha keşfedemedim; evet, telefonum bir daha çalmadı... Ama yine de içimde bir umut var. Henüz beni kimin arayıp o adresi verdiğini bilmiyorum. Bitmiş bir hikâyeyi yeniden canlandıran o esrarlı kişi bunu yine yapabilir; bir fırsat daha verebilir. Yeterince istersem ve yeterince sabredersem... Mademki beni düşünen biri var... Kim olduğunu bilmesem de beklemeye değer! Çünkü, bir kez olan bir daha olabilir. Bir kez yaşanan tekrar yaşanabilir. Bu umut olmasaydı, yaşamanın ne anlamı kalırdı?'

İnceden inceye kendini belli eden bir ironi, zekice kurgulanmış bir olay örgüsü ve gündelik yaşamın içine gizemi ustalıkla sokan bir anlatım. Murat Gülsoy, Sait Faik Öykü Ödülü'nü aldığı 'Bu Kitabı Çalın'dan sonra, yeni kitabında da usta bir anlatıcı olduğunu kanıtlıyor.

(Arka Kapak)

Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler Alıntıları - Sözleri

  • Böyle anlar vardır. Dile döküldüğünde anlamını kaybeden, fakat yaşanırken insana hoş duygular hissettiren anlar...
  • Tabii, insan geceleri kendi ruhuna daha çok yakınlaşıyor. Kendini olduğundan daha önemli görüyor. Sabah olduğunda da kendi ölümünün çok uzak bir olasılıktan başka bir şey olmadığını düşünüyor.
  • Acıklı olan, annelik sorumluluğu ile gençliğinden hatırladığı özgürlük duyguları arasında kalan genç kadının çaresizliğiydi.
  • Bir başkasına ihtiyaç duymak ne kadar da can acıtıcı bir duyguydu.
  • "İşte sanatın başladığı nokta... Olmayan şeyleri hayal etmek ve bu hayallere başkalarını inandırabilmektir."
  • "Gerçi insanlara kendini anlatarak var olabileceğini sanmak da hayatımızı yönlendiren yanılsamalardan biri..."
  • "Zaten hep öyle olmaz mı? Hayallere önce başkaları inanır ve onların bu tavrı, sizin de inanmanız için iyi bir gerekçe olur."
  • "İnsanın bir izleyicisi olmayınca delirmesi işten bile değil."
  • "Eskiden yaşlı insanların fiziksel durumlarından kaynaklanan bir şey sanırdım o hareketlerindeki tuhaflığı. Hayır. Sonra anladım ki o insanların koluna girmiş, onları parklarda dolaştıran kendi yalnızlıkları var."
  • "Çok önceden beri bu hikayenin böyle biteceği ortadaydı. Ama sen zaten sonu başından belli olan hikayelerin gönüllü kahramınısındır, bunu da biliyorsun değil mi?"
  • İşte sanatın başladığı nokta... Olmayan şeyleri hayal etmek ve bu hayallere başkalarını inandırabilmektir
  • Tabii, insan geceleri kendi ruhuna daha çok yakınlaşıyor. Kendini olduğundan daha önemli görüyor. Sabah olduğunda da kendi ölümünün çok uzak bir olasılıktan başka bir şey olmadığını düşünüyor.
  • ... İnsanlara kendini anlatarak var olabileceğini sanmak da hayatımızı yönlendiren yanılsamalardan biri

Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Okumayı günlük hayatınızın vazgeçilmez bir parçası haline getirdiyseniz ve kurmaca dünya, okumalarınızın ana eksenini oluşturuyorsa size şahane bir kitap önerisiyle geldim. Sene başında karar verip her ay bir kitabını okuduğum sevgili Murat Gülsoy’un Âlemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler isimli 2002 basımı kitabından bahsediyorum. Bir uzun öykü (hatta adeta kendi başına kitabın içinden fırlayıp çıkmak isteyen bir novella da diyebilirim Âlemlerin Sürekliliği için) ve birbirinden ilginç diğer öykülerden oluşan kitap, okurken beni çok heyecanlandırdı. Postmodern edebiyatın dozunda dokunuşlarıyla bu tür kurmacayı seven okuyucuyu kendine bağlayan öyküler var bu kitapta. Bilen bilir, öykü kitapları genelde insanda böyle bir etki bırakmaz. Hep bir sonraki öyküyü merak ederek okudum. Edebiyat dünyasına gönderdiği referanslara, bahsi geçen kitaplara, zekice kurgulanmış detaylara ve yazarın dünyasını anlatan samimi üslubuna hayran kaldım. Tadına doyamadım, sanırım dönüp dönüp yeniden okuyacağım. (Nur)

Tam bir Kafka ve Murakami harmanı okuyor gibiydim. Kendimizden böyle bir modern öykücünün çıkmış olması çok büyük başarı. Kalemi ne çok derin ne çok sade ne de çok sıkıcı. Eski yazarlarımız Abasıyanık ve Tanpınar'dan etkilenmiş olduğu da bir gerçek. Kalemini, hem eski yazarlarımızdan hem çağdaş yabancı yazarlardan çok güzel geliştirmiş. Okuduğum en iyi Türk öykü kitaplarından biriydi ve özellikle S.O.S'a çok bayıldım. Bu hikayede ezoterik konulara değinerek farklı bir lezzet bırakmıştı. (Emre)

Brecht'in tiyatroda objektifliği sağlaması için dolandırmadan sahnede yaptıklarını, Gülsoy, edebiyatta yazılarla yapıyor. Size bir hikaye anlatırken, aslında yazım sürecini de dahil ediyor. Hikayenin kurmaca olduğunu, gerçeklikten çıktığını ve kağıt üzerinde kaldığını anlatırken, bir kademe üstte de kendinden bir parça katıyor, ne yukarı çıkıyor ne aşağı inebiliyorsunuz. Bu tat değişik geliyor tabii ki. 8 tane hikaye var. Hepsi yazım süreçlerini ele alıyor. Gülsoy'un daha güzel kitapları mevcut bana göre ama fena bulmadım, yine 2 günde bitirtti kendisini kitap. Şöyle bir göz atacak olursak. 1- Alemlerin Sürekliliği : Kutsal Emanetlerin çalınması üzerine bir hikaye yazacak olan karakterimiz, annesinin bir akrabasının ölmek üzere olduğunu öğrenip, ziyaret eder. Burada yazacağı hikayeden bahsederken, bir anda kendisini bu akrabanın hikayesinin içinde bulur. Katmanlı bir anlatım. 2- Kasiyer : Yine katmanlı bir anlatım. Üstelik üçüncü katman da var. Bir kasiyerin hayatını yazmak isteyen yazarımız, bu öyküyü neden yazdığını anlatırken, bir yandan da öyküyü anlatmaktadır. 3- Hüthüt Kuşu : Bir arkadaşından 11 alıntı olup bunların arasındaki bağlantılar ile ilgili bir ödev yapması rica edilen bir adamın alıntıların hayatındaki şekillendirmesiyle alakalı teorilerini dinlemekteyiz. 4- The Girl From Ipanema : Arkadaşının tavsiyesi ile masöz tutan Ali'nin, o gece hiç de beklendiği gibi geçmeyen durumunu anlatıyor. 5- Bunak : Doktorun odasına giren bir şahıs, babasıyla ilgili ilginç bir hastalık anlatmaya başlar. 6- Vazgeç : Kafka'nın bir alıntısından yola çıkarak hayatının devamını versiyonlarıyla düşünen adamın hikayesi. Baba-oğul çatışması. 7- S.O.S. : Uzaya meraklı halleriyle eşinin tepkisini çeken bir adamın arkadaşı gözünden, yalnızlık sorgulaması yaşıyoruz. 8- Geçmiş Zaman Elbiseleri : Finale yakışacak bir hikaye. (Evren Erarslan)

Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler PDF indirme linki var mı?

Murat Gülsoy - Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Murat Gülsoy Kimdir?

1967'de İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde Elektrik-Elektronik Mühendisliğini bitirdikten sonra yüksek lisans çalışmasını aynı üniversitenin Psikoloji Bölümü'nde tamamladı. İnsan yüzlerine ilişkin uyarılmış beyin potansiyelleri üzerine yaptığı deneysel tez çalışmasından sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Biyomedikal Mühendisliği Programında doktora yaptı. Beyin cerrahisinde kullanılacak bir cerrahi lazer sistemi üzerinde temel bilimsel çalışmalar yaptı. 2000 Yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta Biyofotonik konusunda dersler vermekte, araştırmalar yapmaktadır. Lazer-doku etkileşimi, lazerle doku kaynağı, cerrahi lazer sistemi tasarımı konularında çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

Arkadaşlarıyla birlikte 1992-2002 yılları arasında çıkardığı Hayalet Gemi dergisi ile edebiyat alanında adını duyurmaya başladı. Bu dergide öykü ve deneme türünde yazılarını yayımlayan Gülsoy ilk kitabını 1999 yılında Can Yayınları'ndan çıkardı. 2001 yılı Sait Faik Hikâye Armağanı, "Bu Kitabı Çalın" adlı kitabına, 2004 yılı Yunus Nadi Roman Ödülü, "Bu Filmin Kötü Adamı Benim" adlı romanına, 2013 yılı Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü "Baba, Oğul ve Kutsal Roman" adlı romanına verildi. Kitapları çeşitli dillere (İngilizce, Almanca, Çince, Makedonca, Rumence, Bulgarca, Arapça, Arnavutça) çevrilmektedir. Yapıtlarında akıcı bir üslup kullanan yazarın gerçekliğin ve zihinsel deneyimlerin aldatıcılığı, rüyalar, ölüm ve aklın sınırları gibi konuları ele aldığı söylenebilir. Öykü ve romanlarında türler arasında gidip gelmekten çekinmeyen Gülsoy edebiyat üzerine de inceleme ve denemeler yazmaktadır. Borges, Kafka, Orwell, John Fowles, Coetzee, Tanpınar, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk sıklıkla andığı yazarlar arasında sayılabilir. Boğaziçi Üniversitesi'nde vermekte olduğu yaratıcı yazarlık derslerini Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık adlı kitabında, Modernizm/Postmodernizm üzerine görüşlerini 602.Gece adlı inceleme kitabında yayımlamıştır.

Açık Radyo'da 1995-2002 yılları arasında Hayalet Gemi, Simgeler Sözlüğü, Ubor Metenga gibi programlarda yer almış olan Gülsoy 2010 yılından bu yana TRTTURK kanalında Açık Şehir programında Sinemada Edebiyat Uyarlamaları hakkında yorumlar yapıyor. Murat Gülsoy aynı zamanda 2004 Yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi'nin Genel Yayın Yönetmenliği görevini sürdürüyor.

Murat Gülsoy Kitapları - Eserleri

  • Bu Kitabı Çalın
  • Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık
  • Ve Ateş Bizi Tüketiyor
  • Öyle Güzel Bir Yer ki
  • Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet
  • Gölgeler ve Hayaller Şehrinde
  • Baba Oğul ve Kutsal Roman
  • Nisyan
  • Bu Filmin Kötü Adamı Benim
  • Belirsiz Bir Ânın Kıyısında
  • İstanbul'da Bir Merhamet Haftası
  • Tanrı Beni Görüyor mu?
  • Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul
  • Sevgilinin Geciken Ölümü
  • Binbir Gece Mektupları
  • Karanlığın Aynasında
  • 602. Gece
  • Türkiye Hikayelerini Anlatıyor
  • Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler
  • Bu An'ı Daha Önce Yaşamıştım
  • Sindirella’nın Bilmecesi
  • Belki de Gerçekten İstiyorsun
  • Şiir Dünyadan İbaret

Murat Gülsoy Alıntıları - Sözleri

  • Sıradan insanlar ancak hedeflerden söz edildiğinde rahatlarlar. Oysa çoğu zaman, gerçekte hedefin ne olduğunu asla bilmeden doğup ölürler. (Tanrı Beni Görüyor mu?)
  • Öyle... Zihin dağılmaya başladı mı toparlaması çok zordur." (Ve Ateş Bizi Tüketiyor)
  • sanki aklının içindeki bir düş dünyasında yaşıyordu (Tanrı Beni Görüyor mu?)
  • Okunan kitapların sayısı değil onların okunma yoğunlukları önemlidir. (Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık)
  • Onun sesini zihninde canlandırmak için çabalıyordu. O yüzden onun cümleleriyle düşünüyordu. (Sevgilinin Geciken Ölümü)
  • Madem kendisi bir yazar olarak ciddiye alınmıyor, o da gizlice yetiştireceği yazarlarla var olacaktı. Adı kimse tarafından bilinmese de olurdu. Tek istediği geleceğe bir yolla katılmaktı. (Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul)
  • “İnsanlar... Asla yapmam dedikleri ne varsa, inan bana, şartlar müsait olduğunda herkesten önce yapıyorlar. Üstelik bunun en doğru hareket şekli olduğunda ısrar edip seni aptal yerine koyuyorlar. O yüzden en iyisi, kimseden bir şey beklememek. Böylece sukutuhayale de uğramazsın.” (Gölgeler ve Hayaller Şehrinde)
  • Kalp bir para gibi renklerini kaybediyor, gerçekler aleminden palavralar alemine doğru hızla yuvarlanıyor. (Bu Kitabı Çalın)
  • Koşuyordum; düşüncelerin, düşlerin, şakaların, oyunların, madrabazlıkların içinden geçiyor, sonra başladığım yere geliyordum nefes nefese. (İstanbul'da Bir Merhamet Haftası)
  • Modernizm ilerlemeyle barbarlıktan kurtulunacağını vaat ediyordu. Oysa tam tersi olmuştu, barbarlık steril ve organize bir hal almıştı. İşte modernliğin ürünleri olan Nazizm ve dünya savaşları ortadaydı. Insanlar şu sorunun yanıtını bulamıyorlardı: Böylesine gelişkin bir uygarlık, böylesine incelmiş bir kültür nasıl olur da böylesine büyük bir barbarlık üretebilmişti? Üstelik bilimcilerin bu süreçteki rolü hiç de azımsanmayacak kadar önemliydi. Bir çoğu gönüllü olarak bu süreçte rol almış, savaş endüstrisinin kilit noktalarında görev yapmış, insanlar üzerinde yapılan korkunç deneyleri tasarlayıp gerçekleştirmişti. (602. Gece)
  • "... Ve sonuçta yeni sanat sinemadan yararlanma deneylerini oyuncu ve tiyatro yönetmeni Nikolai Vladimroviç Ekk ile birlikte kurduğu tiyatro Metla'da dener. (Ekk 1931-41 yılları arasında Hayat Yolu, Grunya Kornakova, Bülbül. Sorochinsk Fuarı, Mayıs Gecesi adlı filmler çekecektir.)" (Şiir Dünyadan İbaret)
  • İki insanın aşkı gibi değildi bizim yakınlaşmamız, acı çeken bir insanın aynada kendini öpmesi gibi yalnızlık doluydu. (Karanlığın Aynasında)
  • İlahî adaletin tecelli ederek kendisini cezalandırdığını düşünerek kendine dur demişti. (Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul)
  • Orta sınıfın sınırsız sorumsuz mutluluğuna küfretti Önder. Mutluydular. Ahmakçasına. Kendilerinden memnundular. Kafalarında kendilerine ve geleceklerini ilişkin net planlar vardı. Kendilerine, bahçe içindeki evlerine, birbirlerine güveniyorlardı. Yastıklı plastik sandalyelerini yaslanarak başkalarını çekiştiriyorlardı. Her evde bu küçük mahkemelerden binlercesi kuruluyordu akşamları. (Bu Filmin Kötü Adamı Benim)
  • Biliyor musun, annem gibi konuşuyorsun. O da böyledir. Ne zaman ona göre yanlış bir şey yapsam bu benim düşüncem olamaz. İlle de aklıma biri girmiştir. (Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet)
  • İnsan her zaman aldatır, her zaman kötüdür. (Öyle Güzel Bir Yer ki)
  • Toplanmak için dağılmak gerekir. (Türkiye Hikayelerini Anlatıyor)
  • İnsanlara bakmıştım. Milyonlarca Hayat vardı dışarıda. Uzaktan birbirlerine benziyorlardı ama yeterince dikkat edince her birinin diğerinden farklı olduğu anlaşılıyordu. Her biri ayrı renkte bir kapıydı. Açması zordu belki ama hepsi de açılmayı bekliyorlardı. Benim gibi... (Bu Filmin Kötü Adamı Benim)
  • Nazım’ı önce tiyatroya, sonra da sinema dünyasına çekecek daveti Muhsin Ertuğrul yapar. Nazım 1924 yılındaki ilk dönüşünde, Süreya Paşa sinemasının müdürlüğünü yapan babası Hikmet Bey’in Osmanlıca-Fransızca Sinema Postası (Le Courrier du Cinéma) dergisine yardım eder. Ancak edebiyat eylemcisi Nazım, Şeyh Said isyanını öne sürerek çıkarılan Takrir-i Sükûn Yasasını ’nın verdiği baskılar sonucu, sadece yedi ay kalabildiği ülkesinden Sovyetler Birliği’ne kaçmak zorunda kalır. Ankara’da İstiklal Mahkemesi’nde açılan davada gıyaben on beş yıl hapse mahkûm olmuştur. (Şiir Dünyadan İbaret)
  • Gerginliği oluşturan nedenlerin başında da sosyal başarısızlık ve dışlanma korkusu gelir. (Bu Kitabı Çalın)

Yorum Yaz