tatlidede

Buzdan Kılıçlar - Latife Tekin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Buzdan Kılıçlar kimin eseri? Buzdan Kılıçlar kitabının yazarı kimdir? Buzdan Kılıçlar konusu ve anafikri nedir? Buzdan Kılıçlar kitabı ne anlatıyor? Buzdan Kılıçlar kitabının yazarı Latife Tekin kimdir? İşte Buzdan Kılıçlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 28.02.2022 06:00
Buzdan Kılıçlar - Latife Tekin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Latife Tekin

Yayın Evi: İletişim Yayınevi

İSBN: 9789750512827

Sayfa Sayısı: 136

Buzdan Kılıçlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"'Leri şarupdiende tisika cemi' deriz bizler eşyalarımıza. Yani 'Yoksullar ülkesinin sınırlarını gösteren harita'.

Karnımızı doyurmak için çırpındığımız her ânı eşyalarımızda dondurup saklamamız boşuna değildir. Soluk alıp verdiğimizi, geçmişte de var olduğumuzu kendimize kanıtlama ihtiyacı içindeyiz. Bedenlerimizi ve ruhlarımızı dünyanızın saldırılarından korumak için kurduğumuz şaşırtıcı, mucizevi savunma sistemimizin kıymetli bir parçasıdır dekorlarımız.

Bu kadar sır verdiğim yeter!"

Latife Tekin Buzdan Kılıçlar'da gecekondu mahallesinde yaşayan üç kardeşin öyküsü anlatıyor: Halilhan, Mesut ve Hazmi Sunteriler. Üç kardeş, yakın arkadaşları Gogi'nin de yardımıyla, iflas eden ortak şirketlerini canlandırmaya çalışırlar. Ancak Halilhan'ın şirket parasıyla aldığı araba, kardeşlerin arasında bir tümsek gibi durur ve her fırsatta içlerinden birinin tökezlemesine sebep olur. Latife Tekin yoksul bir mahalledeki "pılık pırtık adamların", kazandıkları parayla kente ucundan eklemlenen ama tekrar büyük şehrin gür sesinden ürküp dağılan insanların hayatlarını anlatıyor. Yoksulluğa acınacak bir durum gibi yaklaşmadan, tepeden bakmadan...

"Latife Tekin edebiyatımızın en önemli sürgün yazarlarından."

-Jale Parla-

(Tanıtım Bülteninden)

Buzdan Kılıçlar Alıntıları - Sözleri

  • İnsanın kendine dahi uzak olduğu bir an oluyor.
  • Keşke... Zamanda aşkı öldüren zehirli bir yan bulunmasaydı. Yine de, göz göze durduklarında, mutlaka büyük bir sarsıntı olacaktı. Hayat ne kadar katı olursa olsun, kalp daima mantıktan bağımsız çalışıyordu.
  • ''Belli fireler ve fedakarlıklar olmadan insan, insan olamıyor. Ben bunu bilmekten dolayı özgürlüğünü elde edememiş bir kişiyim.''
  • Ben şu anda gücenme kabiliyetiniz olup olmadığını hesaplamıyorum. Çünkü arkadaş olduğumuzu kabul ediyorum.
  • ''Çok kuvvetli bir ruh birliğimiz olduğu için ondan korkmanıza şaşırdım, var olup yaşamayanlar grubuna dahil değilseniz, onun içindeki insaniyeti göremezsiniz, her bakımdan pırlantadan birisidir, karakter olarak o bir ekoldür.''
  • Örneğin, iki gün önce evlerine elleri boş dönecekleri az çok belli olunca öfkeye kapılmışlar, Allah'ın cebinden peygamberi çalıp satmaya mecbur olmuşlardı.
  • Kendilerine dair olanı kendilerine ait olmayan seslerin yankısını giyinmek suretiyle korudular.
  • Abileri verme ağacında değil, alma ağacında büyümüştü.
  • ''Dünyada, parayı görünce kendini tanıyamayan çok insan vardır.''
  • İnsan hayatının sıfırın altına düştüğü yer var, sıfırın üstüne çıktığı yer var.
  • Arkadaşlığın şekline göre ruh bir akış yapıyor, dışarıdan bakan bir kimse bu akıştaki gizli unsurları göremiyordu. Bu ebedî körlüğün insanı ölümüne buruklaştırdığı başkalarına katiyen anlatılmamaktaydı. Aynı zamanda herkesin ortaklaşa, tatsız kaderiydi bu.
  • Gogi'nin deyişiyle kendini ne kadar sakınırsa sakınsın, insan denen canlının içinde dostluk arzulayan nurlu bir kutu vardı.
  • Kendilerine kurabilecekleri tek hayat, gerçeğin dışında olduğu için bulutsu bir yere itelendiler ve ömürleri, başkalarına ait olan bu dünyayı tüketemediklerinden, hayali bir yolculuk içinde seyretti.
  • Asıl hayatlarını başka bir yerde saklamasalar yüzlerindeki üzüntü böylesine gerçek olmazdı.
  • Parasızlar her istasyonda donarlar.

Buzdan Kılıçlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitabi biraz sıkıcıydı 50. sayfaya kadar belki bir şey olur da okumaya devam ederim dedim sonunda bitirebildim .Sevgili arsız ölüm kitabi daha güzel geldi bana (Dilek)

Buzdan Kılıçlar: Merhaba sevgili kitapseverler, Latife Tekin bildiğiniz üzere edebiyatımızın nadide kalemlerindendir. Edebiyat deryasında bambaşka bir yere sahip olan yazarımız okur üzerinde kurduğu hakimiyet ve etki ile farklı kapılar aralatıyor... Eser; Pılık pırtık adamlar olarak nitelendirdiği Hazmi, Mesut ve Halilhan kardeşler ile en yakın dostları Gogi'nin epik hikayesi. . İflas eden şirketlerini ayağa kaldırmak için sarf ettikleri mücadelenin ve yaşadıkları hayal kırıklıkları ruhsal bunalımların yanında inisleri ve çıkışları ; sonrasında yavaş yavaş tukenişleri. Ve birde "Volvo'' bir otomobilin 1. tekil şahıs olma hali. Otomobilin bir insan hayatına hükmedişinin ve hayatın tabi akışına yön verdiği; yaşananların gölgesinde hayat sürmeye devam eden hayatların dayanılmaz çaresizliğinin resmi. Yoksulluğu, yoksunluğu ve eğitimsizlığı kullandığı üslup ve gerçekçi bir anlatımla dile getirdiği tasvirler ile edebî bir şölen mahiyetinde bir yapıtt.ı Nitelikli bir eser okumak istiyorum diyorsanız tabiki Latife Tekin derim... okuyalım (bahar evin)

"Nerede görsem tanırım..." der insanlar bir objeye/kişiye karşı çokça bilgi sahibi olduklarında, o bilgiye hakim olduklarında. Ben de "Sevgili Arsız Ölüm" ve "Berci Kristin Çöp Masalları"ndan sonra okuduğum bu üçüncü Latife Tekin kitabı olan "Buzdan Kılıçlar"ı okuyunca artık nerede bir Latife Tekin kurgusu görsem tanırım diyebilirim herhalde. Ancak bu Latife Tekin edebiyatına hakim olduğum iddiasından değil Latife Tekin edebiyatının okuyucu üstünde kurduğu amansız hakimiyetten, kendi apayrılığından kaynaklanıyor. Pılık pırtık adamların anlatılmamış hikayelerinin kenarında Volvo'suyla var olan, hayatı göğsünde yumuşatıp yoluna bakan Halilhan'la mazotumuz yettiğince ilerliyoruz en sapa, en mıcır yollarda. Ki bu yollar sisli, bu yollar güzergahsız, bu yollar rotasız. Başlangıçta diğer kitaplardaki gibi büyülü, masalsı bir kurguyla karşılacağımızı sanıyoruz ama Latife Tekin için oldukça gerçekçi bir hikaye olmuş Halilhan, yakınları ve Volvo'sunun başından geçenler. Enkazlarla dolu, yaklaşık 150 sayfalık bu roman. Her enkazın altında kendi sesinde çığlık atan insanlar var. Ve bu kitapta yaşanmışlıklardan ziyade yaşamın bekletildiği anlar var. Bonus: Metis baskısındaki kapak resmini çizmesi sayesinde Deniz Bilgin isimli iyi bir ressamı da tanımış oldum. (Hüseyin T.)

Kitabın Yazarı Latife Tekin Kimdir?

Türk edebiyat yazarı.

1957'de Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağlı Karacahevenk köyünde doğdu. 1966'da 9 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Ortaöğrenimini Beşiktaş Kız Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Telefon Başmüdürlüğü'nde kısa bir süre çalıştı. İlk kitabı "Sevgili Arsız Ölüm" 1983'te yayınlandı. Anadolu'daki köy yaşamı ve insanlarını masalımsı bir atmosferde ve "Yüzyıllık Yalnızlık" (Gabriel Garcia Marquez) tadında anlattığı bu ilk romanıyla büyük ün kazandı. Büyülü gerçekçilik akımına da yakıştırılan bu romanının ardından peş peşe diğer romanları geldi. Eserleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Farsça ve Hollandacaya çevrildi. Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu.

Latife Tekin Bodrum Gümüşlük`te bir `Ebediyat Evi` projesi başlatmıştır. Garanti Bankası tarafından desteklenen proje, mimar

Hüsmen Ersöz'ün 1998 yılında hazırladığı mimari proje ile inşaata başlamıştır (1999). Ressam Hale Arpacıoğlu'nun, Koç Grubu şirketlerinden aldığı destekle, aynı mimari projenin bir parçası olarak Sanat Evi'nin yapımına başlanmıştır. Latife Tekin, Bodrum Gümüşlük'te, herkesin yazabileceği, tartışabileceği, sanatçıların büyük şehrin dağdağasından uzak eser üretebileceği bir mekanın tamamlanması için çalışmaktadır.Son olarak 2010'da "rüyalar ve uyanışlar" kitabı yayımlandı.

28 Aralık 2011 akşamı Sabit Fikir ve İstanbul Modern işbirliğiyle düzenlenen Sözünü Sakınmadan etkinliğinde usta eleştirmenler Ömer Türkeş ve Semih Gümüş'ün konuğu olmuştur.

Latife Tekin Kitapları - Eserleri

  • Muinar
  • Aşk İşaretleri
  • Sevgili Arsız Ölüm
  • Buzdan Kılıçlar
  • Berci Kristin Çöp Masalları
  • Gece Dersleri

  • Unutma Bahçesi
  • Ormanda Ölüm Yokmuş
  • Rüyalar ve Uyanışlar Defteri
  • Manves City
  • Sürüklenme
  • Altınçayır Vadisi'nin Çocukları
  • Buzdan Kılıçlar

Latife Tekin Alıntıları - Sözleri

  • “Bütün korkumuz, ya uyuyup uyanamazsak!” (Ormanda Ölüm Yokmuş)
  • Kirpiklerimi usulca sol yanıma bükünce denizi görüyorum. Uzakta ikizkenar üçgen gibi donmuş tuzlu sular. Bana ilgisiz ve yabancı kalışlarıyla, bu şehri ilk gördüğüm geceki halden anlar rüyamı hatırlatıyorlar. Gözlerimin alabildiğince yüksek, dikine kurulmuş bir şehir.. Parıltılarla, yanan kırık camlarla kaplı, sokakları gökyüzüne açılan, korkutucu, geçit vermeyen, bitmez bir duvar. Saçlarımın sağ siyah uçlarını izleyince ninemin ölüm atına binip gittiği akşamın alaca bulutlarına gömülüyorum. Bulutların on adım ötesindeyse asfalt yol boyunca yan yana sıralanmış yedi gecekondu mahalleme insan çığlığı taşıyan yedi minibüsüm var. (Gece Dersleri)
  • İki ağacın arasından geçip toz inceliğinde uçuşan bu son damlacıklara yüzünü verenlerin ümitleri boşa çıkmaz, hayalleri gerçek olurdu. (Altınçayır Vadisi'nin Çocukları)
  • Parasızlar her istasyonda donarlar. (Buzdan Kılıçlar)
  • Ben şu anda gücenme kabiliyetiniz olup olmadığını hesaplamıyorum. Çünkü arkadaş olduğumuzu kabul ediyorum. (Buzdan Kılıçlar)
  • Yaşadıkları film değil ki sonu gelsin. (Manves City)

  • “Her şey gibi mekanlar da ölüyor.” (Unutma Bahçesi)
  • - Tulumba, Elmas geline gitsem o da beni taşlar mı? + Taşlar mı hiç, Dirmit kız. - Ama gitmem. + Niye gitmezsin? - Taşlarsa diye gitmem. + Çok mu özledin Elmas gelini? - Çok özledim. + Öyleyse git. - Gitmem. (Sevgili Arsız Ölüm)
  • “Dünyada kuşlar olmasaydı göğe nasıl bakardık bunu hiç bilmiyoruz…” (Unutma Bahçesi)
  • İnsanların hayvanlaştığı, hayvanların insanlaştığı, canavarane dünyada... (Buzdan Kılıçlar)
  • "Evini evlikten, annesini annelikten, kardeşlerini kardeşlikten, babasını babalıktan reddetti. Sokakları evi etti. Ağaçları, duvarları, bulutları, evleri kardeş, denizi anne, göğü baba." (Sevgili Arsız Ölüm)
  • Kendilerine dair olanı kendilerine ait olmayan seslerin yankısını giyinmek suretiyle korudular. (Buzdan Kılıçlar)
  • Dünya birçok insan için karanlık bir mahzenden farksız, hayat çirkef bir katil gibi acımasızdı. (Buzdan Kılıçlar)

  • Gözlerim gözleriyle dolduğu an, sonsuzluktan çıkaran çekici bakışıyla ömrüm işaretlenmiş. (Aşk İşaretleri)
  • İnsan karanlıktan geliyor ama gözlerini ilk kez açıp baktığında ışık onu çalıyor, gün ışığında görünen varlıklar dünyasına katılmasıyla birlikte karanlığı unutmaya başlıyor, geceyi bile aydınlatarak karanlıktan kurtulmak istiyor. Bebekler ışık yüzlerine çarpınca korkup ağlarlar, sonra bunun tam tersi yönde bir gelişme... Yaşlılar niye çok az uyuyor? Gördükleri karşısında insanın gözleri açıldıkça açılıyor çünkü, büyüleniyor, ışığın esiri oluyor... (Ormanda Ölüm Yokmuş)
  • Sevinç gramla, dert kiloyla (Manves City)
  • Gogi'nin deyişiyle kendini ne kadar sakınırsa sakınsın, insan denen canlının içinde dostluk arzulayan nurlu bir kutu vardı. (Buzdan Kılıçlar)
  • Hem ışığa esir olduk diye üzülüyorsun, hem de ışığı kendinde tutmak istiyorsun. (Ormanda Ölüm Yokmuş)
  • Fakir­lerin evi olmaz, yuvası olur. (Manves City)
  • "Su içmeden yaşamak Allaha vergidir!" (Berci Kristin Çöp Masalları)

Yorum Yaz