matesis
dedas

Çağa Tanıklığım - Malik Bin Nebi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Çağa Tanıklığım kimin eseri? Çağa Tanıklığım kitabının yazarı kimdir? Çağa Tanıklığım konusu ve anafikri nedir? Çağa Tanıklığım kitabı ne anlatıyor? Çağa Tanıklığım PDF indirme linki var mı? Çağa Tanıklığım kitabının yazarı Malik Bin Nebi kimdir? İşte Çağa Tanıklığım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 25.06.2022 18:00
Çağa Tanıklığım - Malik Bin Nebi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Malik Bin Nebi

Çevirmen: İbrahim Aydın

Orijinal Adı: Yevmiyyatu Şahidi'l-Karn

Yayın Evi: Bir Yayıncılık

İSBN: 2880000008293

Sayfa Sayısı: 423

Çağa Tanıklığım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitabımda; bir zarftan söz etmek istiyorum. Herkesin bir alışkanlığı vardır. İşte benim yeni alışkanlıklarımdan biri de o idi; halk imamla namazı kılıp çıktıktan sonra bu sakin ortamda ibâdet etmek... Yalnız başınayım... Öyle ya, bu küçük câmide benden başka kimse yok şimdi... O an; benim sessizliğe bürünme anım biliyorum. Kostantini Mescidi´ndeyim... Yanıbşında uzun yıllar en büyük kilisilerden, biri olarak kalmış sonra bağımsızlığın ertesinde halkımızın malı olmuş Dâr elBay´ın olduğu küçük mescitte... Okuyucudan bu kitabı, perde gerisinden konuşmak isteyen bir Cezayirli´nin yazdıkları olarak kabûl etmesini istirhâm ediyorum.

-Malik bin Nebî Cezayir-

Mayıs-1965

Çağa Tanıklığım Alıntıları - Sözleri

  • " Nesiller birbirlerinden gizli bir mesaj alır. Bu mesaj her zaman tek bir yolla anlaşılmaz. Zira tarihin her nesle verdiği mesajın rumuzları farklıdır. "
  • " Maddeyi yapan manadır. "
  • " Bir gün dahi çiçeklerin saçıldığı bir yolda yürümemiştim. Aksine yazgımın benim için çizdiği yolumda, dikenlerden başkası yoktu. "
  • " Özü kaybetmişlerdi ama şekilleri yaşatıyorlardı. Ancak, gün geldi bu şekiller de 'değişim'e boyun eğmek durumunda kaldı. "
  • " (...) Ben de Tebisseli çocukların arasına katıldım. Yeni çevremde, oldukça fakir bir aile ortamında, anneannemi tanımaya başladım. Hikâyeler ve hatıralar dinledim ondan. Hep iyilik yapmayı öğütleyip sevabını müjdeleyen, kötülük yapmayı yerip cezasından haber veren hikâyelerdi bunlar. Farkında olmaksızın kişiliğimi oluşturuyorlardı. İyilik yapmanın, İslam ahlakında en yüksek erdem olduğunu onlar sayesinde öğrendim. "
  • " (...) Dedemin evinde iyi tanımadığım, karanlık bir şahsiyet vardı, dedemin kardeşi Muhammed. Niçin aileden ayrı duruyordu ve soğuktu bilemiyorum. Ancak Trablusgarp'ta İtalyanlarla savaşırken ellerine esir düştüğünü biliyorum. Sonra, dedem ve amcamla Cezayir'e gitmesi için salıverilmişti. Her zaman yün cüppesini giyinmiş tek başına durur görürdüm onu. Evin üst katında yalnız kaldığı odasına çıkarken merdivenlerde. Bazende Sidi Raşîd köprüsünde yaptığım gezintiler esnasında onunla karşılaşırdım. Köprünün korkuluğuna yaslanıp engin ufuklara dalardı. "
  • " Fransız toplumu için, bazen mizah gücünün üstünlüğünden bahsedilir. Hobileri arasında yaratıcılık ve eşyayı güzelleştirme vardır. Fransız, evinde eline geçen her aleti kullanır bu hobilerini uygulamak için gerçekten de bürosundan veya bankasından çıkan herhangi bir Fransız, bakarsınız evde, bir demirci, bir marangoz veya bir elektrikçi oluvermiş, ya da bir kilit tamircisi. Bakarsın duvara bir delik açıyor veya varolanı kapatıyor. Belki, yenisini alsa yahut işin ehlini çağırsa daha az masrafı olacak ama o bu davranışıyla kendisinin bir teknoloji uygarlığı üyesi olduğunu ispatlıyor. Atomu inceleyen, füzeler fırlatan bir uygarlığın üyesi. Çocukların da küçüklükten itibaren bu düşünceyle büyütüldükleri kuşkusuz bir gerçek. Bakın ailenin yavruya ilk hediyesine: Mekanik oyuncak. Buna karşılık, örneğin o dönem Cezayir'inde, köylü sabanını onarmak için evinde ne bir çekiç, ne bir çivi, ne de bir parça tel bulamaz. Şehirli ise domino ve kağıt oynayarak avutur kendini. "
  • " (....) O gün Mısır'ın Paris'teki konsolosu karşıladı beni. Yanına vardığımda pasaportlarımızın, masasının üzerinde olduğunu gördüm: — Mısır'a mı gitmek istiyorsunuz? Sorudaki sıkıntıyı hemen fark etmiştim. Konsolosa yönelttiğim bakışlar hiç de iç açıcı değildi. — İnşallah Hicaz'a gideceğiz, formda da belirttiğim gibi. — Öyleyse, direkt Cidde'ye giden vapurdan yer ayırtabilirsin, Mısır vizesi almana gerek yok. — Evet efendim, böylesi daha iyi olurdu, fakat turizm şirketi, Marsilya'yla Cidde bağlantısının halihazırda çalışmadığını söyledi. Oradaki görevlide Süveyş limanında Cidde'ye giden herhangi bir vapur bulabileceğimi. Bu sebeple Süveyş üzerinden Cidde'ye gitmek istiyorum. Adamın donuk ve garip bir karakteri vardı. Sanki başkalarının acısına katlanıyordu. Kendi hesapladığı veya uygulaması için emir aldığı kötülükten dönemezdi. Öyle ki insanın onun vicdanına seslenmesi abes olurdu. Pasaportları aldım ve çıktım. Her adımda benliğim sarsılıyor, 'Kukla adam!' diye söyleniyordum. Sömürgeci bazı durumlarda, meşru pozisyonlarda kendini göstererek kimi şeyleri engelleyebiliyordu. Kaldırımda yürürken kafamı bir kere daha geri çevirdiğim elçiliğin kapısının üzerinde şu tabelayı gördüm: Mısır Krallığı Büyükelçiliği Ah ne büyük hile! "
  • Elindeki imkanların azlığı ve kıtlığı Malik bin Nebi'nin hiçbir zaman cesaretini kırmıyordu. Çünkü o biliyordu ki -- vasıta ve imkanları meydana getiren fikirdir yoksa vasıta ve imkanlar fikirleri doğurmazlar.
  • " (...) Eskiden rızklarını, giysilerini kendi kendilerine yetecek şekilde temin edebilen Tebisseli aileler artık buna güç yetiremez hale düşmüşlerdi. Eskiden sahiplerini doyuran toprak şimdi kuraktı. Geçmiş yıllarda evlerin önünden geçerken iştahlarımızı kabartan kek kokuları yerini kuru ekmek kokularına bırakmıştı. Eski cübbeler yerlerini, savaş artıklarının tasfiye edildiği pazarlarda satılan bölük pörçük urbalara bırakmışlardı. Yurda dönen asker gençlerin çoğu ellerindeki son asker elbisesini giyiyorlardı. Askerlerin elbisesi dökülmeye başlayınca biz çocuklar onun asaletini yitirdiğini zannederdik. Zira iki üç yıl önce tatile geldiğinde onu nasıl şatafatlı elbiselerle gördüğümüz aklımıza gelirdi. Kısaca çöküş her yeri kaplamıştı. "
  • (...) Avrupalılar özellikle de liselileri düşüncelerimin odağını oluşturuyorlardı. Pazar günleri hocalarının nezaretinde gezerlerdi, üstlerinde koyu yeşile çalan parlak giysileriyle. Onları görünce hayal kurmaya başlardım. Her biri bir doktor, avukat ya da profesör olacaktı. Benimse ne olacağım baştan belliydi: En fazla bir avukat yardımcısı. "
  • " Sömürgeci zihniyete sahip bir gazete halklarının gaspedilmiş haklarıyla ilgili haber verir miydi? Ancak, sinema filmleri, caz müziği, dolar ve Amerikan turistleri hakkındaydı... "
  • " Yeni bir dönem başlamıştı. Uçaklar Tebisse'nin üzerinden de uçuyorlardı artık. Uçağı gören kadınlar, önlerindeki işleri bırakıyor onu izliyorlardı. Çocuklar ise var güçleriyle bağırıyorlardı: Uçak! Uçak! Uçak!!! "
  • " Fransız göçmenlerin topraklarını gördükçe aklıma şu soru geliyordu: Peki dedelerimin toprakları nerede? "

Çağa Tanıklığım İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Otobiyografi ve hatırat okumayı çok sevsem de kitap benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Daha önce Fatih Okumuş'un Malik bin Nebi'nin hayatına ve fikirlerine dair yazdığı kısa bir kitabını okumuş ve özellikle sömürge ve medeniyete dair düşüncelerine hayran kalmıştım. Eğer ortada bir sömürü varsa bunun müsebbibinin sömürgeci değil sömürgeye rıza gösteren toplumun olması, Müslümanların en büyük sorunlarından birisinin de fikri buhran içinde olmaları, medeniyetin dışarıdan ithal edilecek bir kavram olmadığı toplumun içerisinden doğması gerektiği gibi konulardaki fikirleri bende Malik'e karşı bir ilgi uyandırmaya yetmişti. Kendi hayatından bahsetmesinden mütevellit bu kitapta da sömürgeciliğe, Müslümanların tavrına ve Cezayir'e dair ayrıntılar bulacağımı umsam da pek öyle olmadi. Kitap anlatım olarak da okurken çok yoruyor. Dili anlaşılır olmasına rağmen kitapta konu bütünlüğü diye bir şey yok. Bir konudan bahsederken sonraki paragrafta bambaşka bir meseleye geçiyor. Daha bağlantının koptuğu yeni fark edilirken yine farklı bir konuya atlanmış oluyor. Bu sebeple de konular arasında çok kopukluk var ve bu da okumayı zorlaştırıyor. Hasan el Benna'nın Hatırlarım kitabı veya Alex Haley'in Malcom X'in hayatını anlattığı kitabı gibi bir eser bekleyenlerin öyle bir beklenti içerisine girmemeleri, sonunda hayal kırıklığı olmaması için çok daha iyi olacaktır. Malik bin Nebi'nin hayatını okumak ve öğrenmek isteyenler için de bu kitap yerine başta yazdığım Fatih Okumuş'un kitabı okunup YouTube' dan da Tamer Yıldırım'ın Malik Bin Nebi isimli dersi dinlenirse çok daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum. (Rabia)

Kitap edebi açıdan eksiklerle dolu. Cümleleri kurallı düzgün olsa da paragraflar arasında içerik kopukluğu karmaşık bir anlatıma neden olmuş. Bununla beraber kitap gerçekten çağa tanıklık eden hatıralarla dolu. Yazar hayatını yer yer kesik bir film şeridi gibi okuyucuya göstermeye çalışmış. Annesinin ölümü ve kulüp başkanlığı kesitleri oldukça hoşuma gitti Okuyup da bu kitabi tekrar okurum demedigim nadir kitaplardan biridir. (Hikmet CAN)

Bir halkın kendi ülkesinde sömürge güçleri tarafından dengesini kaybettiği yıllar. Malik Bin Nebi sokakların arasından konuşuyor sizlerle, gizli saklı her şeyi anlatıyor bu da onu bi tık öne taşıyor. Cezayir, Fransa ve o zamanın Dünya gündemi hakkında kültürel, coğrafik, politik açıdan sıradışı pek çok bilgiye sahip olacaksınız. Malik b. Nebi kendi hayatının pek de derinine inmiyor açıkçası, çevresini anlatıyor daha ziyade yani olayları. Mesela bir gazeteye sabaha dek süren bir reddiye yazdığını söylüyor fakat ne yazdığını okumuyor. Eşinden sıkça bahsediyor ama nasıl ve ne ara evlendiler bilmiyoruz. Ama ben Hatice'ye bildiğiniz aşık oldum. Malik Bin Nebi, kişiliğinizde devrim meydana getirecek kudrete sahiptir. -- Edebi içeriğine değişecek olursak, kitaptan çeviri kokusu geliyor. Akademik düzey sıfır ve gelişigüzel bir çeviri olmuş. Devrik ve uzun cümleler çok fazla, yazım hataları mevcut hatta çevirilen kelimeler bile yanlış çevirilmiş ve Arapça kelime olduğu gibi türkçeleştirilmiş. Akıcı bir kitap fakat basit bir şekilde. Daha kaliteli bir çeviri kitaba daha bi ihtişam katabilirdi. Yazar ise başından geçen her şeyi anlatmak istemiş fakat kısa geçip çoğu paragraflar arası bağlantıyı kesmiş, bazen de gereksiz uzatmalara girmiş. Her halükarda ben yine de bir biyografi olarak okunması gerektiğine kesinkes inanıyorum. (lp.yunus)

Çağa Tanıklığım PDF indirme linki var mı?

Malik Bin Nebi - Çağa Tanıklığım kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çağa Tanıklığım PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Malik Bin Nebi Kimdir?

İslam Davası'nın Emektarı: Malik Bin Nebi Mumsema Miladi 1905 yılında Cezayir'de dünyaya geldi. Orta öğretimini kendi ülkesinde başarıyla sürdürdü ve daha o yaşlardayken İslâm üzerine araştırmalar yapmaya başladı. 1930 yılında Paris’e gitti ve orada Yüksek Teknik Okuluna girdi.

Bu okuldan mühendis olarak çıktıktan sonra, sömürgecilerin uşağı gibi bir mühendislik görevi yapmaktansa, fakir ve bilgisiz kalmış kardeşleriyle, memleketinin işçileriyle omuz omuza serbestçe çalışmayı tercih etti. Marsilya’ya göç etmiş Cezayirli hemşehrilerinin yanına gitti ve onlarla birlikte ağır şartlar altında çalıştı ve bir yandan da onlara İslami gerçekleri anlatmak için uğraştı.

Gündüz mesaisi sırasında Müslüman kardeşlerini aydınlatmaya çalışan Malik Bin Nebi gecelerini ve boş vakitlerini İslâm ve İslâm toplumları üzerinde düşünmek ve araştırma yapmakla geçirdi.

1940 yılı sonlarına doğru Marsilya’daki göçmen Cezayir’lilerin eğitimi için bir eğitim merkezi açmaya muvaffak oldu. Burada geceli gündüzlü çalışarak birçok din kardeşinin İslâm konusundaki bilgilerini geliştirdi ve onları sömürge hayatından kurtulmanın tek yolunun, İslâmi ilkelere dönmek ve İslam'ı tatbik etmek olduğu hususunda tamamen ikna etmeyi başardı. Çevresine topladığı genç Müslümanları İslami bilinçle donattıktan sonra her birini bir yana gönderip Müslümanları uyandırmakla görevlendirdi.

1946 yılında ilk kitabı olan “Kur’an Mucizesi” adlı eserini neşretti. İman ve ilim ile ilgili meseleleri derinlemesine bir incelemeye tabi tuttuğu bu eserini, o zamanlar sömürgecilerin propagandaları altında ezilen Müslümanlara bir el kitabı olarak takdim etti.

Daha sonra yazarlık hayatını daha iyi değerlendirebilmek için Paris’e gitti ve bir yandan da çeşitli İslam ülkelerinden tahsil yapmak üzere gelmiş gençlere konferanslar vererek bir İslâmi uyanış havası estirmeye muvaffak oldu.

Sömürgeci Fransızların bütün engellemelerine ve komplolarına rağmen gençliği İslâm dâvasına kazandırmak için bitmez tükenmez bir enerji ve aynı zamanda inanılmaz bir cesaretle çalışan Malik Bin Nebi, 1956’da Paris’ten ayrılıp hemen Kahire’ye koştu. Ardından fikirlerinin boşlukta kalmasına rıza göstermeyen bir adam olduğunu ve gerçekten İslâm davasının bir eri bulunduğunu ispat etmek üzere, Cezayir Millî Kurtuluş Cephesine(FLN) katıldı. Mücadelesini hiç ara vermeden devam ettirdi, nihayet hürriyetine kavuşmuş olan memleketinin imdadına koşmak üzere 1963’de Cezayir’e döndü.

Uzun seneler boyunca Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü vazifesini büyük bir azim ve şevkle yürüttü. 1964’den itibaren mümkün olan her yerde kültür merkezleri, eğitim kurumları açtırarak ve oldukça mükemmel kütüphaneler kurdurarak üniversite öğrencilerinin ve yüksek okul gençliğinin hizmetine sundu.

Bir yandan gençliğin eğitim ve öğretimi için çalışıp çeşitli merkezler açtırırken, öbür yandan sanki savaş alanındaymışçasına, gerek memleketin içinde, gerekse dışında durmadan konferanstan konferansa koştu. Cezayir’de vermiş olduğu en mühim konferanslardan birkaçının ismini verelim: “İdeoloji Üzerine”, “Kültürler ve Kültürümüz”, “Medeniyet nedir, ne değildir?”(1963); ideolojik savaş konusunda “Ara safha ne demektir?”(1970).

Bu arada sürekli olarak diğer İslam ülkeleri tarafından davet edildi ve gittiği her yerde gazetelerin üzerinde uzun münakaşa ettikleri önemli konferanslar verdi. Libya, Ortadoğu, ABD ve Avrupa’daki Müslüman gençlik kuruluşlarının davetlisi olarak üniversite gençliğine şu modern çağda Müslümanların ne yapmaları gerektiğini açık bir dille izah etti.

Şam’da vermiş olduğu son konferanslarından birinin adı şöyledir: “20. yüzyılın son çeyrek asrında Müslümanın vazifesi.”

Malik Bin Nebi, 31 Ekim 1973’de hayata gözlerini yumduğunda 68 yaşındaydı.

Türkçe'ye kazandırılmış bulunan kitapları şunlardır:

1- İslam Davası - Yöneliş Yayınları

2- Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuşu - Boğaziçi Yayınları

3- Fikir ve Put - Boğaziçi Yayınları

4 - Kur'an-ı Kerim Mucizesi - Diyanet Vakfı Yayınları

5 - İdeolojik Savaş Ajanları - Timaş Yayınları

6 - Yüzyılın Tanığı - Lale Kitabevi

7- Kültür Sorunu ve Bir Toplumun Doğuşu - Ankara Okulu Yayınları

Ali Kureyşi'nin Ekin Yayınları'ndan çıkan "Malik bin Nebi'ye Göre Toplumsal Değişim" adlı kitabı ve Fatih Okumuş'un Denge Yayınları'ndan çıkan "Malik bin Nebi: Yirminci Asrın Tanığı" kitabı da Malik bin Nebi'yi yakından tanımak için okunmasında fayda bulunan eserler.

Malik Bin Nebi Kitapları - Eserleri

  • İslam Davası
  • Çağa Tanıklığım
  • İslam Dünyasında Fikir Ve Put
  • İdeolojik Savaş Ajanları
  • Düşünceler
  • Savaş Esintisi
  • Kur'an-ı Kerim Mucizesi
  • Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuş
  • Kur'an-ı Kerim Mucizesi
  • Kültür Sorunu ve Bir Toplumun Doğuşu
  • Sömürge Ülkelerde Fikir Savaşı
  • Kur'an Fenomeni Kur'an'ın Anlaşılması Teorisi
  • Yüzyılın Tanığı
  • İslam ve Demokrasi

Malik Bin Nebi Alıntıları - Sözleri

  • Yeni bir medeniyet inşa etmemiz şarttır. (Düşünceler)
  • " Estetik, bir memleketin dünyadaki çehresidir. " (Kültür Sorunu ve Bir Toplumun Doğuşu)
  • ...yakıtın son damlası tükendiğinde tekleyip stop eden bir motor gibi, Kur’âni motivasyonun zayıflamasıyla birlikte İslam Dünyası da duraklamaya başlamıştır. (İslam Davası)
  • " Sömürge halklar, özgürlüğe inanır. " (Savaş Esintisi)
  • " Kendi yalnızlığına terk edildiğinde insan, bir kozmik boşluk duygusunun saldırısına uğradığını hisseder. Bu boşluğu doldurma tarzı, kendisinin kültür ve medeniyet tipini belirler, yani tarihi eğiliminin bütün iç ve dış niteliklerini gözler önüne serer. Bunu yapmasının esas itibariyle iki yolu vardır: Ya yere, yani ayaklarına doğru bakmak veya bakışlarını gökyüzüne çevirmek. Birinci bakışı, insanın eşya yalnızlığını doldurur. Onun egemen bakışı eşyaya sahip olmak ister. İkinci tür bakışı ise, onun düşünce yalnızlığını şenlendirecektir. Sorgulayıcı bakışı da, hakikatin peşinden koşturacaktır. " (İslam Dünyasında Fikir Ve Put)
  • Tarihin en kesin dönüm noktalarında, herhangi bir toplumun varlığını tehlikeye düşüren şey, o toplumdaki vasıtaların kıtlığı değil, aksine, fikirlerin yetersizliğidir. (İdeolojik Savaş Ajanları)
  • " Şeyciliğin sosyal plandaki sonucu, entropik gelişme, yani bir toplumun iktidarının yabancılaşması, vasıtaların israfıdır. Nicelikçilik ve şeycilik beklenmedik sosyolojik veçheler doğururlar. " (İslam Dünyasında Fikir Ve Put)
  • " Bir gün dahi çiçeklerin saçıldığı bir yolda yürümemiştim. Aksine yazgımın benim için çizdiği yolumda, dikenlerden başkası yoktu. " (Çağa Tanıklığım)
  • Bir toplum kendisine yaşama ve hareket etme gücü veren rüzgarın kesilmesi aşamasına geldiğinde bir “devrin” daha sonu geldi demektir. Artık bu “medeniyet” başka toprak parçasına göç edecek yeni bir biohisterik terkip üzerinde yeni bir devir başlayacaktır. (İslam Davası)
  • Sömürgenin dehası, bir kimseden intikam alırken ve onurunu zedelerken hiçbir ayrıntıdan çekinmemektedir. Çünkü sömürü, maddeye ve manaya aynı anda saldırmaktadır. (Savaş Esintisi)
  • Yani papazı papaz yapan biraz da cübbesidir. (Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuş)
  • Toynbee de zorlukların nasıl firsatlara dönüşebileceğini vurgulayarak şöyle demiştir: "Zorluklar, yaratıcı tehditlerdir. Çünkü insanları tepki göstermeye özendirirler." Bu tepkinin, fikren ve bedenen yorulup ter dökmeksizin olmayacağı açıktır. (Düşünceler)
  • " Sömürü, her şeyin anlamını öyle bir çekip almaktadır ki, anlamsızlık artık düzen olmaktadır. " (Savaş Esintisi)
  • Kur'an , çöl adamından medeni bir insan çıkardı. (İslam Davası)
  • " Tarih, alışılmış yollarda başkalarının ayak izlerini takip ederek değil, yeni yeni yollar açarak yapılır. Yeni yollar açmak ise ancak ahlakî nitelikli bütün sorunlara cevap veren otantik fikirler ve yeniden inşa edilmek zorunda olan bir toplumun büyüme problemlerini karşılayabilecek etkili fikirlerle mümkündür. " (İslam Dünyasında Fikir Ve Put)
  • Ruhun yitirildiği yerde medeniyet gerileyecek sonunda da yok olacaktır. Zira yükselme gücünü kaybeden herkes, yerçekiminin etkisiyle aşağı düşmekten başka bir şey yapamayacaktır. (İslam Davası)
  • Medeniyet; sorunlara karşı karamsar değil iyimser bir bakış açısıyla ödev/sorumluluk bilincini kuşanmış bir toplum tarafından kapsayıcı bir şekilde inşa edilebilir organizasyondur. Yükselen kalkınan toplum ödevleri bakımından fazlalığa sahip bir toplumdur. Örneğin Hindistan belli bir üretim fazlalığına sahip olduğu için yıllık gayri safi hasilasinin %2 yeni projelerin finansmanında kullanmaktadır. Çin ise %16 'sini kullanmaktadır. Orta Asya yönetimi halkının ödev bilincine çağırmş bunu özendirmiştir. Kur'an'ın Kerim'de Müslümanları önce ödev ve sorumluluklarını gözetmeye, bunların gereklerini yapmaya davet etmiştir. Haklar doğal olarak bunu takip etmiştir.(1) (1) Şam, Milli Birlik Külübü, 29 Ağustos 1960 tarihli konferans/ konuşma Not: Rakamlar Konuşmanın Yapıldığı Döneme İlişkindir. Mâlik bin Nebî / Düşünceler SH,21 -35, ~ Mana Yayınları (Düşünceler)
  • Biz, toplumumuzun herhangi bir meselesinin üzerine eğildiğimiz zaman, sömürgecilik de aynı meselenin üzerine eğilir. Ve biz ona bir çözüm bulduğumuzda da, şu veya bu yolla o çözümü her zaman çarpıtmak ve bozmak için çalışır. (İdeolojik Savaş Ajanları)
  • "Şurası muhakkak ki Kur'an'ın tefsiri meselesi münevverin dini inanış ve kanaatleri bakımından olduğu kadar sokaktaki adamın düşünceleri bakımından da mühimdir." (Kur'an-ı Kerim Mucizesi)
  • Düşünceler bir deneyimdir. (Düşünceler)

Yorum Yaz