tatlidede

Evsiz Bir Adamın Güncesi - Marc Auge Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Evsiz Bir Adamın Güncesi kimin eseri? Evsiz Bir Adamın Güncesi kitabının yazarı kimdir? Evsiz Bir Adamın Güncesi konusu ve anafikri nedir? Evsiz Bir Adamın Güncesi kitabı ne anlatıyor? Evsiz Bir Adamın Güncesi PDF indirme linki var mı? Evsiz Bir Adamın Güncesi kitabının yazarı Marc Auge kimdir? İşte Evsiz Bir Adamın Güncesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 29.01.2023 02:00
Evsiz Bir Adamın Güncesi - Marc Auge Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Marc Auge

Çevirmen: Zeynep Büşra Bölükbaşı

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750843174

Sayfa Sayısı: 80

Evsiz Bir Adamın Güncesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Etnolog yazar Marc Auge’den etnik-kurmaca olarak nitelendirdiği samimi bir anlatı: Evsiz Bir Adamın Güncesi.

Emekli olduktan sonra evini boşaltıp eşyalarını satarak arabasında yaşamaya başlayan bir adamın yerleşik düzenden, kök salmaktan ve bir yere bağlanmaktan uzak durmaya çalışmasının hikayesi. Arka planda Paris sokakları, ucuz oteller, kalabalığın uğultusu ve her şeye rağmen yerleşik duygular.

‘Her zaman kaçmayı düşledim. Bu düş, gecelerimin sürekli tekrar eden bir sahnesi oldu. Senaryo hiçbir zaman tam olarak aynı olmasa da her defasında kendimi mucizevi bir şekilde varlığımın farkına varmamış düşmanlarca çevrelenmiş bir halde buluyordum. Bu rüyalar, iki farklı sonla kendini tekrar edip duruyordu: Ya ben kendimi gizleme gayretiyle seyirterek oradan ayrılıyordum ya da paçalarım tutuşarak tam bir panik halinde, son hızla kaçıyordum. Aynı rüyada birinden ötekine geçtiğim de oluyordu. Öyle ki, tam sessizce kaçacakken biri beni fark edip eliyle işaret ediyor, ben de çılgın kalabalığa karışıp gözden kayboluyordum.’

Evsiz Bir Adamın Güncesi Alıntıları - Sözleri

  • "Her zaman kaçmayı düşledim. Bu düş, gecelerimin sürekli tek­rar eden bir sahnesi oldu. Senaryo hiçbir zaman tam olarak aynı olmasa da her defasında kendimi mucizevi bir şekilde varlığımın farkına varmamış düşmanlarca çevrelenmiş bir halde buluyordum. Bu rüyalar, iki farklı sonla kendini tekrar edip duruyordu: Ya ben kendimi gizleme gayretiyle seyirterek oradan ayrılıyordum ya da paçalarım tutuşarak tam bir panik halinde, son hızla kaçıyordum. Aynı rüyada birinden ötekine geçtiğim de oluyordu. Öyle ki, tam sessizce kaçacakken biri beni farkedip eliyle işaret ediyor, ben de çılgın kalabalığa karışıp gözden kay­boluyordum. Ne olursa olsun sonuç hep aynı oluyordu: Günlük hayatın sıkıntıları ve yüzleşmenin getirdiği bunalmayla aniden altüst olmuş bir halde uyanıyor, akabinde kendi şeytanlarımdan kaçmış olmanın getirdiği rahatlamayla sakinleşiyordum - onları tanımasam da bu şeytanlar düzenli olarak peşimdeydiler."
  • Yazı yazmayı ciddiye almak, yazmayı bıraktığımız an ölecekmişiz gibi yazmak değil midir?
  • Artık var olacağınız bir yeriniz yoksa bir role bürünmek, yerinizi kaybettiyseniz yerinizde durmak, artık yaşayacağınız sabit bir yer yoksa başkalarında var olmak, yersiz yurtsuz ve isimsiz olmak çok zor.
  • "..Son tahlilde, hayatın bir keşif değil, aslında üzerinde konuşulucak fazla bir şey olmayan, toplamda birkaç kelimeyle özetlenebilecek bir süreç olduğu konusunda uzlaştık. Oysa ki asıl zaman alan -bu konuda da hemfikirdik- kendini o veya bu şekilde durmaksızın tekrar etmekten bıkmayan, şimdi ve yakın gelecekle ilgili tereddütlerimizdi."
  • "..Yalnızlığım yeni bir şey değil. Yeni olan ve bana hafif bir sar­hoşluk ya da sersemlik hissi veren asıl şey, hiç kimse bilmeden istediğim her şeyi yapabilecek olduğum gerçeği."
  • "..Hayatımın akışını, kendimi kaptırabileceğim bir hikaye olarak izlemek istiyorum."
  • Çok fark edilmemeye, duymayı bekledikleri kelimeleri kullanmaya, kalıplaşmış sözleri tekrar etmeye, sıradan olanın bayağı çizgisi içinde kalmaya ve her gün bir iki ufak haber, biraz tebessüm paylaşan diğer herkes gibi davranmaya devam ettiğim sürece, ben de "onlardan biriydim".
  • Insanin evini kaybetmesi, birini kaybetmek gibi.
  • Durmaksızın ölümden bahsediyorsun ama yine de ölmüyorsun. Oysa ki öleceğim. Bu yazdığım, benim ölüm gazelim. Kiminin gazeli daha uzun olur, kimininki daha kısa. Aradaki fark asla birkaç söze dayanmaz.
  • "..Sessizliğin kendisi, o sessizliği doldurma dürtüsünden daha az rahatsız edici gibi, tek başına susmak da iki kişi susmaktan kesinlikle daha az acı verici."

Evsiz Bir Adamın Güncesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Emekli bir adamın ilişkileri ve hayatının hatalarını baz alarak, maddiyata bağlı gibi görünse de maneviyat bakımından da yıpranışı sonucu, ev eşyalarını satmasıyla başlayan ve devam eden evsizleşme hikayesi. Evet belki çok kısa bir özeti olur bu paragraf fakat bu kitabın ve yazarın asıl meselesi etnik kurmaca. Belirlenen bir sosyolojik olgunun, birey üzerindeki yansıması, daha doğrusu örneği etnik kurmaca. Kitap çok kısa olduğu için ve oldukça yalın bir dille kaleme alındığı için yazarın sanki çok da önemsememiş gibi bir havası var. Yine de bence çok güzel bir metindi. Düşündürdü, sorgulattı. Gündüz ve Gece Düşleri'ni de çok beğenmiştim, bu kitabı da benim için farklı bir tat oldu. (Kitapesittirmutlulukk)

Sabit Evi Olmayan İnsanlar: Evsiz Bir Adamın Güncesi antropolog Marc Augè tarafından yazılmış bir anlatı ya da yazarın kendi tanımlamasıyla "Etnik Kurmaca". Şöyle diyor Augè Etnik Kurmaca için: "Sosyal bir olguyu belli bir bireyin öznelliğiyle anlatan öykü... Bu tür romancının tutkusu, normal romancınınkiyle aynı değildir. Okurun kahramanıyla "özdeşleşmesini" veya ona "inanmasını" istemez. Onun istediği okurun romanda dönemiyle ilgili kimi şeyleri keşfetmesi ve yalnızca - ve yalnızca- bu açıdan anlatıda kendini bulup tanımasıdır." Yazar tam dediği noktadan hareketle yeni oluşan bir yoksul sınıfa dikkat çekiyor. "Sabit Evi Olmayan İnsanlar" (Böyle bir sosyal sınıf var artık) olarak tanımlanan bu sınıfın maaşlı bir işi var fakat bu maaş ile ev kirasını karşılayamıyorlar. Bu durumda barınma için yeni bir yol bulmak gerekiyor. Nedir bu yollar; arkadaş yanında konaklama, misafirhanelerde konaklama ya da anlatının kahramanı gibi kendi arabasında konaklama. Gittikçe yaygınlaşan bu olguya dikkat çekmek için yazılan bu "Etnik Kurmaca" da yazar aynı zamanda ev, yalnızlık, arkadaşlık, mimari gibi temaların zihnimizde değişen tanımları üzerinde de durmuş. Günümüz şartlarında çok kişinin maddi yetersizlikleri yüzünden barınma ihtiyacını alternatif şekillerde karşılamaya çalıştığı günümüzde ev olgusu farklı bir boyuta taşınıyor. (İlknur Demir)

Emekli olduktan sonra evini boşaltıp eşyalarını satarak arabasında yaşamaya başlayan bir adamın yerleşik düzenden, kök salmaktan ve bir yere bağlanmaktan uzak durmaya çalınmasının hikâyesi. Arka planda Paris sokakları, ucuz oteller, kalabalığın uğultusu ve her şeye rağmen yerleşik duygular. . . Kendi halinde sakin bir kitap...Şans verilebilir. (Betül Memiş)

Evsiz Bir Adamın Güncesi PDF indirme linki var mı?

Marc Auge - Evsiz Bir Adamın Güncesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Evsiz Bir Adamın Güncesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Marc Auge Kimdir?

Marc Augé 1935 yılında Fransa'nın Poitiers kentinde dünyaya geldi. Etnoloji disiplininde uzmanlaşmış seçkin antropolog, Paris'teki École des Hautes Études ve Sciences Sociales (EHESS) profesörü.

Marc Auge'nin amacı küreselleşmeyi teori etmek ve bir bütün olarak antropoloji disiplinini canlandırmaktır. Bu amaçla, romandan sentetik sonuçları "etno-romanlar" olarak tanımlayan bir takım yazı teknikleri kullanıyor.

Marc Auge Kitapları - Eserleri

  • Evsiz Bir Adamın Güncesi
  • Unutma Biçimleri
  • Yaşsız Zaman : Kendi Etnolojini Yapmak
  • Biri Sizi Bulmaya Çalışıyor
  • Gündüz ve Gece Düşleri
  • Antropoloji
  • Dünyalıların Geleceği
  • Yok Yerler
  • Paganizmin Dehası
  • Bisiklet Mucizesi
  • Yer-Değiller
  • Çağdaş Dünyaların Antropolojisi

Marc Auge Alıntıları - Sözleri

  • Bugün, müphem alanların, kullanılmayan toprakların ve şantiyelerin belirsiz çekiciliğinden bir şeyler barındıran köşeleri, birbirinden habersiz binlerce bireysel yolun kesiştiği aşırı kalabalık yerler, adımların birbirine karıştığı gar peronları ve bekleme salonları, serüvenin hâlâ ayakta kalmış olabilirliğinin, “olacakları görmek”ten başkaca bir şeyin beklenmediği duygusunun kaçak bir şekilde duyumsanabildiği bütün o rastlantı ve karşılaşma yerleri oluşturmuyor muydu? (Yok Yerler)
  • Kimi zaman bir ata statüsü oluşturan cenaze törenleri son geçiş riti gibi düşünülebilirler. Her durumda, kolektivite, toplumsal beden yaşarken, bireysel bedenin sonluluğu ona bir anlam verilmesini gerekli kılar. (Antropoloji)
  • Zamanın içindeyizdir, bazı anların tadını çıkarır, kendimizi zamana yansıtır, onu yeniden icat eder, onunla oynarız. Zamanın kıymetini bilir, acele etmeyiz ya da geçip gitmesine izin veririz. Hayal gücümüzün ham maddesi zamandır. Yaş ise geçen günlerin titizce hesaplanması, yılların sadece birbirine eklenmesidir ve biriken miktar dile getirildiğinde bizi şaşkınlığa düşürür. Yaş, her birimizi, en azından Batı'da, emin olduğumuz bir doğum tarihi ile genelde farklı olmasını dilediğimiz bir ölüm tarihi arasına sıkıştırır. Zaman bir özgürlük; yaş ise bir sıkıntı, bir zorlamadır. (Yaşsız Zaman : Kendi Etnolojini Yapmak)
  • İnsanlar yaşlanır, şehirler de öyle... (Yaşsız Zaman : Kendi Etnolojini Yapmak)
  • "Geleceği artık arzulayamıyorsak bunun sebebi onun bizi kendi içine çekerek yutmasıdır " (Dünyalıların Geleceği)
  • Hıristiyan misyonerlerin ideolojik emperyalizmleri çok yeni değildir ve bugün etnoloji literatürü bu emperyalizmin etkisinden hala kurtulmuş değildir. Bu ideoloji, temelde, bildik evrimci modeli tersyüz ederek (Tek tanrıya inanma önce gelir, bu inanç daha sonra çoktanrıcılığa doğru sapar), yerel inanışları ya bir sapkınlığa ya da gerçek dinin önzezisine dönüştürmeye dayanır. (Paganizmin Dehası)
  • "Kutsallık, şiddettir, ama eğer dindar şiddete tapıyorsa, bunun nedeni şiddetin her zaman, huzur verici olarak görülmesidir; dindar, tümüyle huzura yönelir ama bu huzurun araçları kurbansal şiddetten asla yoksun değildir" (1978, s. 41). (Paganizmin Dehası)
  • Birilerinin insanlığını reddetmek, insanlığı herkesten çekip almaktır." (Dünyalıların Geleceği)
  • Durmaksızın ölümden bahsediyorsun ama yine de ölmüyorsun. Oysa ki öleceğim. Bu yazdığım, benim ölüm gazelim. Kiminin gazeli daha uzun olur, kimininki daha kısa. Aradaki fark asla birkaç söze dayanmaz. (Evsiz Bir Adamın Güncesi)
  • Yaşam, her birimiz için uzun ve istemsiz bir arayıştır. (Yaşsız Zaman : Kendi Etnolojini Yapmak)
  • Her üslup bir teori (söz konusu olan şeyin genel anla yışı), entelektüel bir miras ("edebiyat") ve etik bir angaj man (yargılamamak, anlamak) gerektirir. (Antropoloji)
  • Yazı yazmayı ciddiye almak, yazmayı bıraktığımız an ölecekmişiz gibi yazmak değil midir? (Evsiz Bir Adamın Güncesi)
  • …"açık açık söylemeni tercih ederim, düşüncelerini sansürlemeden dile getirmeni, hiç 'miş' gibi yapmadan, hiç başkası gibi olmadan, kendinden başka kimse olmadan, sadece kendin olmanı isterim." (Gündüz ve Gece Düşleri)
  • Hem bir ev kuşu hem de teknoloji özürlüsü olduğundan ne televizyonu ne de cep telefonu vardı, telesekreterli telefonu da sırf annesinden haber alabilmek için edinmişti. (Biri Sizi Bulmaya Çalışıyor)
  • ''Hafıza kurmacadır, hepimiz bir gün kendimizi yeniden icat etmeye mecbur kalırız.'' (Yaşsız Zaman : Kendi Etnolojini Yapmak)
  • Duyuların tanıklığı, inancın kesinliği yarattığı zihinsel bir işlemdir. (Antropoloji)
  • Doğmak, bir yerde doğmak, bir ikamete atanmaktır. Bu anlamda doğum yeri bireysel kimliği tahsis edicidir. (Yer-Değiller)
  • Tanrı akılcı ve ahlakidir, zararlı kutsallık kutsal olmayan tarafa atılır. (Paganizmin Dehası)
  • "Gezdi, vapurların melankolisini tanıdı, çadırda buz gibi havada uyanmayı, manzaraların ve harabelerin verdiği bıkkınlığı, yarıda kalmış dostlukların acısını öğrendi..." (Biri Sizi Bulmaya Çalışıyor)
  • “Kültürler ve bireyler arasındaki sınırlar birer çit değil birer eşik.” (Dünyalıların Geleceği)

Yorum Yaz