matesis
dedas

Hayat Hanım - Ahmet Altan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayat Hanım kimin eseri? Hayat Hanım kitabının yazarı kimdir? Hayat Hanım konusu ve anafikri nedir? Hayat Hanım kitabı ne anlatıyor? Hayat Hanım kitabının yazarı Ahmet Altan kimdir? İşte Hayat Hanım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 12.02.2022 12:05
Hayat Hanım - Ahmet Altan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Altan

Tasarımcı: Füsun T. Elmasoğlu

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051856872

Sayfa Sayısı: 220

Hayat Hanım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“İstediği her şeyi büyük bir tutkuyla istiyordu: Bir lambayı, oynak bir şarkıyla dans etmeyi, beni, bir şeftaliyi, sevişmeyi, lezzetli bir yemeği... Ama tutkuyla istediği her şeyden o tutku kadar güçlü bir aldırmazlıkla vazgeçebileceğini de hissediyordum. Her şeyi isteme hakkına, her şeyden vazgeçme gücüne sahipmiş gibi davranıyordu. Sanırım isteklerindeki doğal sınırsızlık, vazgeçebileceğine olan büyük inancından kaynaklanıyordu. Vazgeçebileceğine olan inancını kaybettiğinde istemekten de vazgeçecekti.”

Ahmet Altan’ın “O benim sevdiğim kadın” dediği Hayat Hanım hapishanede doğdu ve şimdiden edebiyat tarihinin unutulmaz karakterleri arasına girmeye aday.

Avrupalı eleştirmenlerin büyük övgüsünü toplayan, 2021 Femina Yabancı Roman Ödülü ile 2021 Transfuge En İyi Avrupa Romanı Ödülü’nü kazanan Hayat Hanım, sizi bu olağanüstü kadınla tanıştırmakla kalmayacak, her şeyin çürüdüğü bir toplumda hayata tutunmaya çalışan insanların mücadelesine de ortak edecek.

Herkesin lunaparklardaki atış poligonlarında duran kukla hedefler gibi bir vuruşla devrilip kaybolma ihtimaliyle yaşadığı günlerde, aşkın dönüştürücü gücüne yeniden inanacaksınız.

Hayat Hanım Alıntıları - Sözleri

  • Insanlar kitapları terk etmişlerdi. Bunun olabileceğine asla ihtimal vermezdim.
  • İkimize ait bir yalnızlığımız olsun istiyordum.."
  • İnsan, kendisini ve yaptıklarını her zaman anlayamıyor.
  • Ben insanları anlayamıyorum, aklım buna yetmiyor
  • Ben özgür müyüm? Cevabı, sorudan da korkunçtu:"Hayır, değilim". Daha sarsıcı bir soru ise şuydu:"Hiç özgür olabilecek miydim?
  • Iris Murdoch 'un"aşk nedir " sorusuna" hiç tükenmeyecek birini bulmaktır" diye cevap verdiğini henüz bilmiyordum.
  • Boyun eğerek özgürleşmek ile meydan okuyarak özgürleşmek
  • Korkacak bir şey yok hayatta... Hayat, yaşamaktan başka işe yaramaz. Cimri adamlar gibi her şeyi erteleyerek hayatı biriktirmeye kalkmak budalalık olur. Birikmez çünkü... Sen harcamasan da o kendi kendini harcar, tükenir.
  • O söylenmemiş, eksik bırakılmış cümleler hayata çarpıp yolunu değiştirmişti.
  • ‘dürüstlük her zaman âdil değildi, insan ne zaman dürüst olacağına iyi karar vermeliydi’
  • “Edebiyatı sevmeyen birine aşık olamam” diyordum.
  • Bazen bir insan sesi duymayı, bir insanla konuşmayı özlüyordum, ama kimseyle çok fazla konuşmaya tahammül edemiyordum, gene kendi içime çekilmek istiyordum.
  • Onun büyüsünden kurtulamazdım, onun verdiği mutluluğu başka kimse veremezdi. Bunu hissediyordum. Ona böylesine bağımlı olmak, bana onu asla kaybetmeyeceğime dair garip bir güven duygusu da bağışlıyordu. .
  • Biz anlatmamak üzere eğitilmiştik, kimliğimizi sırtımıza yazarlar, kabuğumuzu sıkıca üstümüze kapatırlardı, böylesine çabuk ele vermezdik kendimizi.
  • Bunun arzuyla ya da hesaplılıkla bir ilişkisi yok, dedi. Bu, kadın olmakla ilgili bir şey, sen anlayamazsın. Biz çocukluğumuzdan itibaren kirlenme korkusuyla büyütülürüz. Neyin bir kadını kirleteceğine, neyin yakışıksız olduğuna dair uzun bir liste öğretirler bize... Bunun gelişmişlikle, gelişmemişlikle, kültürel farklarla da bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.

Hayat Hanım İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ah Hayat Hanım: Bir insanın hayatına girmenin, büyülerle dolu bir yeraltı labirentine girmeye benzediğini, birisinin hayatına girdiğinde oradan girdiğin insan olarak çıkamayacağını henüz bilmiyordum. Bu kitap elime ulaştığında hemen okumak gibi bir planım yoktu. Kaldırmadan önce sayfalarına bir göz atmak istedim, ayaktaydım ve farkına varmadan beş koca sayfayı okumuşum Yani anlayacağınız Ahmet Altan' ın yeni çıkan bu romanı, akıcı bir dille okuru hikayenin içine çeken, orada gözlemci edasıyla dolaştıran, sonunu da aşırı merak ettiren bir kitap. Hayat Hanım... Zengin bir ailede dünyaya gelen ana karakter Fazıl, babasının işlerinin batması ve sonrasında yaşananlardan dolayı hayatta kalma mücadelesi vermeye başlar. Hiç tanımadığı bu koşullar onu başlangıçta zorlar ancak edebiyat öğrencisi olması bir yandan insan gözlemlemeyi de dinamik bir hale getirdiği için bu durumdan fazla yakınmaz. Ekstra para kazanmak için yolu bir programa düşer ve orada karşısına Hayat Hanım çıkar. Kendisinden yaşça büyük ama hayatı bir oyun tadında yaşayan, geçmişine dair hiçbir şey anlatmayan bu gizemli kadının büyüsüne kapılır. Öte yandan bölüm arkadaşı ve tıpkı kendi ailesi gibi ailesi iflas etmiş olan Sıla ile tanışır. O andan itibaren iki hayat yaşamaya başlar, iki kadın da birbirinden çok farklıdır. Yazdıklarıma bakmayın aslında bu salt bir aşk hikayesi değil. Karmaşık ilişkiler yumağı değil. Hayatta kalma, kendini bulma, var olma kitabı. Tüm ana karakterleri, mekanlarda geçen karakterleri ve onların hayat hikayelerini çok sevdim. Betimlemelerin canlılığı bana oradaymışım hissi verdi. Ve evet, ben de Hayat Hanım ile tanışmak, bir yemek yemek isterdim... Bence anlatacak çok şeyi var. Kitap bende bana başka bir kitabı hatırlattı ama asla öykünme değil. Sadece o yarım kalmışlık duygusu bakımından... Bence Hayat Hanım'ı okuyup siz karar verin, bence edebiyatta diğer önemli kadın karakterlerin arasında yer alacak... XoXo ️ (Betül PALACI)

Ahmet Altan okumayı özlemişim.. Su gibi akıp giden bir kitap oldu benim için, alıntılarımdan anlaşılacağı üzere çok sevdim️. Ahmet Altan ile tanışıklığım Yeni Yüzyıl gazetesindeki haftasonu yazılarıyla olmuştu, şahane kısa öyküleri yayınlanırdı ve ben onları keser, biriktirirdim :) Sonra kitaplarını keşfettim. Yayımlanmış roman ve deneme kitaplarının bir kaç kitap eksikle tamamını okudum, İsyan Günlerinde Aşk ve Kılıç Yarası Gibi en sevdiklerimdi, (tarihi romanları seviyorsanız mutlaka okumalısınız) şimdi aralarına Hayat Hanım da eklendi.. Eksik olan kitaplarıyla külliyatını tamamlamak niyetindeyim. Tüm kitap severlere keyifli okumalar diliyorum.. (Nurcan AdnrYsl)

KHK, OHAL ve Malum Şeyler: Ahmet Altan’ın son romanı Hayat Hanım, hakkında yazıp yazmamakta tereddüt ettiğim bir kitap oldu. Kitabı beğenmediğim için değil, anlattığı şeyleri yazıp yazmamakta kararsız kaldığım için. Çünkü Altan’ın bahsini ettiği olaylar ve kişiler maalesef gayet hayatın içindeler ve bu incelemeyi bile bir polemik ortamına çevirebilecek kadar baskınlar… Romanla ilgili birkaç kelam edip, alıntılar üzerinden devam etmek istiyorum. Tabiri caizse su gibi akıp giden bir roman. Kendini okutabilen cinsten; ilgi uyandıran bir roman. Güncelle çok ilintili olması da bunda bir etken olabilir. Baş karakter Fazıl ile Sıla’nın durumları ve diyalogları, çevrenin de etkisiyle 1984’ü anımsatıyordu. Roman, “İnsanların hayatları bir gecede değişiyordu. Her şey öylesine çürümüştü ki hiç kimsenin hayatı kendi geçmişinin köklerine tutunamıyordu. Herkes lunaparktaki kukla hedefler gibi bir vuruşla devrilip kaybolma ihtimaliyle yaşıyordu.” cümleleri ile başlıyor. Manzara açık; modern zaman Türkiye’si. Hepimizin hayatı bir gecede alınan bir kararla, çıkarılan bir KHK ile, verilen bir talimatla değişebilir. Çünkü toplumda “Eğlencenin her türünden ve kendilerine benzemeyen herkesten nefret ediyorlardı. Korktum. Kederime bir de korku eklendi.” sözlerindeki tipler var. Hatta idare onlarda… Nitekim şu diyaloglar hayli gerçekçi duruyor. “ - Polislerin götürdüğü çocuklar ne oldu, dedim. - Onları tutukladılar. - Neyle suçluyorlar? - Bulurlar bir suç, suç mu yok?” Romanda babası önce iflas sonra intihar eden, zengin biriyken bir anda sınıf düşen Fazıl ile onun hayatında yer alan iki kadının hikayesi var. Nispeten yaşlı ve gizemli bir kişilik olan Hayat Hanım ile Fazıl’ın emsali, babası iş insanı iken mal varlığına çökülen ve hayatı alt üst edilen bir kız olan Sıla… Altan, Fazıl’ı bir han odasında yaşatırken aslında bir Türkiye portresi de kuruyor. Çünkü o hanın sakinleri farklı kişilikler… Özgürlüğün, adaletin ne kadar önemli olduğunun defalarca altını çizen bir roman bu. Avrupa’da ödüller alması da özgürlükçü çevrelerden dolayı olsa gerek. Altan’ın karakterleri gerçekçi ancak bence önemli bir eksiği var. Altan, Fazıl’ı bol bol seviştiriyor. Buna bir itirazım yok. Keza Sıla da farklı bir profil. Lakin KHK’lar ile hayatları karartılanlar ve onların çocukları ağırlıklı olarak muhafazakar/dindar kökenli insanlardı. Ancak romanda buna dair bir ima dahi yoktu. Açıkçası bunu çok yanlış buldum. Son olarak, roman kurgusu olarak ve anlatım olarak eseri beğendiğimi söylemeliyim. En sevdiğim cümle ise, “Edebiyatı sevmeyen birine aşık olamam.” oldu. (Mehmet Y.)

Kitabın Yazarı Ahmet Altan Kimdir?

Ahmet Hüsrev Altan (d. 1950; Ankara), yazar ve gazeteci.

Gazetecilik kariyeri

Hürriyet, Güneş, Milliyet ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Milliyet'te çalıştığı dönemde, gazetede Kürtlerin çoğunluğu oluşturduğu kurgusal bir "Kürdiye" ülkesinden bahseden yazısı nedeniyle işinden çıkarıldı.

Taraf gazetesinin kurucusudur. 2007 yılında yayın hayatına başlayan Taraf gazetesinin Alev Er ile birlikte genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş, daha sonra Alev Er'in ayrılmasıyla genel yayın yönetmenliği görevini tek başına yürütmeye devam etmiştir. Ayrıca aynı gazetenin Kum Saati adlı köşesinde, köşe yazarı olarak yazılar yazmıştır. Eylül 2008'de Ermeni Kırımı’nın kurbanlarına adadığı bir köşe yazısı nedeniyle Türklüğe hakaretle suçlandı. Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendiği Taraf gazetesi 2009 yılında Leipzig Bankası Medya Vakfı tarafından verilen dünyanın prestijli basın ödüllerinden biri olan “Özgürlük ve Medyanın Geleceği" Ödülü'ne layık görülmüştür Ahmet Altan ayrıca 2011 yılında üçüncüsü düzenlenen ve Ulusulararası Hrant Dink vakfı tarafından özgür ve adil bir dünya için çalışan, ilham ve umut ışığı kişilere layık görülen "Hrant Dink Barış Ödülü"nün de sahibidir. Aralık 2012'de, Yasemin Çongar ile birlikte Taraf gazetesindeki görevinden istifa etmiştir.

TV programcılığı

Bunun yanında, doksanlı yılların ortalarında Neşe Düzel ile birlikte Star TV'de Kırmızı Koltuk isimli tartışma programını hazırlamış ve sunmuştur.

Özel hayatı

Yazar ve eski milletvekili Çetin Altan'ın oğlu, İstanbul Üniversitesi İktisat profesörü ve yazar Mehmet Altan'ın ağabeyidir. İki çocuk babasıdır.

Ahmet Altan Kitapları - Eserleri

  • Aldatmak
  • En Uzun Gece
  • İçimizde Bir Yer
  • İsyan Günlerinde Aşk
  • Kılıç Yarası Gibi
  • Kristal Denizaltı

  • Tehlikeli Masallar
  • Son Oyun
  • Ölmek Kolaydır Sevmekten
  • Sudaki İz
  • Karanlıkta Sabah Kuşları
  • Gece Yarısı Şarkıları
  • Ve Kırar Göğsüne Bastırırken

  • Bir Hayat Bir Hayata Değer
  • Hayat Hanım
  • Dört Mevsim Sonbahar
  • Yalnızlığın Özel Tarihi
  • Yabani Manolyalar
  • Berfin
  • I Will Never See the World Again

  • Dört Mevsim Sonbahar-Tehlikeli Masallar

Ahmet Altan Alıntıları - Sözleri

  • "O gitmez" dediğin kaç kişi gitti? Asla kopamayacağını sandığın kaç kişiden koptun? Hafızanda birer soluk hayalet şimdi onlar ve sen onların hafızasında soluk bir hayaletsin! Gelecek, hayatından kimleri soluk hayaletlere çevirecek?" (İçimizde Bir Yer)
  • Ama bazıları çok şaşırtıcıydı. Onların hastalıklarını yüzlerinden okuyamıyordunuz. (İçimizde Bir Yer)
  • "- Düşmanlarımızı öldürdük, dedi. Niye düşman olduğumuzu Tanrı bilir. - Düşmanlarımız değildi, dedi Ömer, ama bize ateş ediyorlardı. Biz de onları öldürdük. - Biz de onlara ateş ediyorduk. - Eh, gelecek sefer de onlar bizi öldürürler, ödeşiriz." (Sudaki İz)
  • "Yazarken bildiklerini yaşarken bilmediğine" karar vermişti. (İçimizde Bir Yer)
  • Ulusal onuru’ bu kadar değerli, ‘ulusal parası’ bu kadar değersiz başka bir ülke bulmak çok zordur. (Ve Kırar Göğsüne Bastırırken)
  • Erkeklerin dünyasında başarılı olmak için erkeklerden daha vahşi olmak zorundaydılar.. (Aldatmak)

  • Yıllarca ıssız adada kalmış birinin, kendi yüzünün ne hale geldiğini görmek için ayna araması gibi bir telaşı vardı, (Tehlikeli Masallar)
  • Bu şehrin her tarafından ihanet, cinayet, kan sızıyor. (Kılıç Yarası Gibi)
  • Aslında biz hiç yaşamamalıydık… (Yalnızlığın Özel Tarihi)
  • “Bazen bir insanın yokluğu bütün dünyayı bomboş yapıyordu..” (En Uzun Gece)
  • 'gelecek, insanların içinden bir ışık fışkıracağını bekledikleri bir karanlıktı faniler için.' (Kılıç Yarası Gibi)
  • Heyecanı macerada değil başarıda buluyordu.. (Aldatmak)
  • Yalanımız, gerçeğimizden daha yakındır bize. (Gece Yarısı Şarkıları)

  • Yeryüzünde iki tür insan vardır Anibal, dedi. Biri bildiğimiz normal insanlar birisi de kadınlar. Kendinle kıyaslayarak anlayamazsın onları. (Sudaki İz)
  • Like Borges, you can answer the mugger who demands, 'Your money or your life,' with, 'My life.' The power you will gain is limitless. (I Will Never See the World Again)
  • Hayatı yaşamak üzüntü verici bir şey. Ben de hayatımı, hayat üzerine düşünerek geçirmeye karar verdim. (Bir Hayat Bir Hayata Değer)
  • "İyi" sözcüğü neredeyse anlam değiştirmişti hayatımda. (Son Oyun)
  • __Eğer birgün hayatıma ihtiyacın olursa gel ve al onu... (İçimizde Bir Yer)
  • — Sen iyi bir çocuksun Nizam güldü : — Benim iyi bir çocuk olduğumu sizden başka kimse bilmiyor, siz nereden biliyorsunuz? — Acı çekiyorsun oğlum... Acı çektiğini görüyorum... Oradan biliyorum (Ölmek Kolaydır Sevmekten)
  • "Ve acaba kaçımız gelecek korkusu yüzünden geleceğimizi kaybettik?" (Kristal Denizaltı)

Yorum Yaz