matesis
dedas

Bir haber size sevinçle birlikte, hüznü, inanılmazlığı getirebiliyorsa!

Bir haber size sevinçle birlikte, hüznü, inanılmazlığı getirebiliyorsa!

Bazen içiniz dolar! Boğazınıza bir yumruk gelir oturur! Gözleriniz isteğiniz dışında açılmıştır, şaşkın, inanmaz, garip hatta afal, hatta aptal bakmaktadır. Baktığı yeri görmeden! Üstelik neden baktığını bilmeden! Kulaklarınızda bir uğultu vardır, en büyük gürültü sessizlik olanından ama bayağı gümbür-gümbür sanılandan! Kalp atışlarınızda düzenini yitirmiş gibi! Gibiler vücudunuzun bütün zerrelerinde mevcut. Tam anlamıyla şaşkınsınız özeti bu…

Benim şaşkın olma halim inanın çok azdır. O kadar çok şaşkınlıklar yaşadıktan sonra beni şaşırtacak olayların inanılmaz  bir şey olması gerekiyor. Oldu. Şaşırdım. Çok şaşırdım.

Durmadan incelemeler yapıyorum, okuyorum, araştırıyorum. Mucizeleri yazıyorum, 2012, Mu kıtası, eksen kayması, boyut atlama, altın çağ! Bir sürü şeyleri okuyorum aklımda kalanları, sizlerin bilmenizi istediklerimi de yazı yazdığım bir sürü gazetelerde paylaşıyorum. Sizlerde ya o gazetelerden ya da facebookta benim sanat danışmanım Nilüfer Gül’ün çalışması ile haberdar oluyorsunuz.

İşte neymiş efendim. İyiler kalacakmış, kötüler!

İyi insanlar boyut atlayacakmış, kötüler Allah onlara acısın…

Kıyamet yakın koptu kopacak!

Bir sürü yazılası yazılar!

Peki, yazdıklarıma ben yazarken, siz okurken inanıyor muyuz? Ya da bir çeşit masal okur gibimi okuyoruz? Böyle şeyler olabilir mi?

Onları, olacakları, olabilirleri! Bilmiyorum… Allah bilir. Bildiğim hala bütün bu karmaşalarda, bütün bu kendini bilmezliklerin içinde, hainliğin, kötülüğün, başkasından bana ne düşüncesi içinde yaşamaya çalışanların, benim olsun kimsenin asla! diyenlerin, iftiraların, yalanların! Ahlaksızlığın her boyutunun fazlası ile olduğu, başkalarının elinden ekmeğinin alınmasının uyanıklık olduğu, başkasının malına, mülküne ve parasına göz dikmeyenlerin saflıkla isimlendirildiği bu zamanda!...

Eeee…

Biri çıkıyor. Genç bir adam… Bir genel müdür, bir eş, bir baba, bir evlat, bir ağabey, bir kardeş – bir – bir – bir… Sıralandıkça sıralayacağınız olması gereken, doğal vasıflarla donatılmış bir adam. Delikanlı. Adam gibi bir adam…

Sizler Nazan Şara Şatana kimden söz ediyor diyorsunuz. Anlatacağım.

Borç para istediğiniz arkadaşlarınızla, aranızın açıldığı bu günlerde!

Babanızın oğlunun yediği yemekte gözünüzün olduğu bu yaşamda...

Fethiye’de büyük bir kuruluşun tesislerinden birinde Genel Müdür.

Tüm personelinin gözdesi, sevileni, sayılanı…

Çalışkan biri. Çok çalışkan. Kendi gayreti, emeği, dürüstlüğü, hatırşinaslığı, insanlığı ve dünyanın unuttuğu onun asl olan ‘Vefa’lılığı ile yaşamına kendine yakışır, güzeller güzeli eşi, Selma, biricik oğlu yakışıklı Yiğitalp’le kendini adadığı işi ve çevresi ile yaşamını sürdüren bir genç adam…

Uzun yıllar önce sevdiği bir personeli ve eşi trafik kazasında hayatını kaybediyorlar. İki çocukları o kazadan sağ kurtuluyor. Fethiye’de evlerinin ocağı sönüyor. Çocuklar Antalya’ya, yakınlarının yanına gidiyorlar.

Bundan sonra olanlar sizlere nasıl gelecek bilmiyorum ama ben yazmak istiyorum. Belki bir kişi belki birkaç kişi bu yazdıklarımı okuduğu zaman:

“Gerçekten böyle insanlar var mı?” desinler, bunun yanı sıra içlerine merhamet, vicdan, insanlık, erdem denilen duyguların olduğunu, onları çok eskilerde kendilerinden uzaklaştırdıklarını hatırlasınlar ve yeniden davet etsinler istedim.

“Çok severdim, benim için çok özeldi, çok özlüyorum,” diyenlerin iki çocuk için uzaktan:

“Nasıllar ne yapıyor’ların dışında insanlığın neler olduğunu anlasınlar istedim.

Bu örnekler sadece burada yazılanlarla dâhil değil tabiî ki. Her yerde, her şehirde, her evde böyle unutulanlar var tabi. Birde onları asla hatırlamayanlar!

Birde böyle ismini babası koyarken; Nur’la başlatmış, onun sağlam karakterinin oluşmasında ilk anda olmasını istediğinden kaya gibi sağlamlığı da garanti etsin düşüncesi ile öğretmen babanın ‘Kaya’ ilavesi ile isimlendirdiği bu genel müdür:

Çocuklardan elini hiç çekmemiş.

Ocağı sönmüş evin dağılmasına izin vermemiş.

On yıl kirasını ödemiş,

Evi temizletip, havalandırtmış,

Çocuklar Fethiye’ye geldiklerinde baba evleri hep orada olmuş.

Çocukların yaşamlarında aileleri ile birlikte kol kanat olmuş.

Okul aralıklarında, yaz tatillerinde kendi yanında barındırmış, biraz büyüdüklerinde yine bu tatil aralıklarında, yanında, gözetiminde, emeğinde iş vermiş.

Darda kaldıklarında yanlarında, bir baba bir ağabey olmuş.

Çocuklar büyümüşler… Biri İstanbul’da dans yarışmalarında Türkiye dördüncüsü olmuş, bir okulda dans öğretmenliği yapıyor, reklamlarda oynuyor, birçok yerde dimdik ayakta, hayatla mücadele ediyor, diğeri üniversitede okuyor.

Aslanlar gibi iki yetişkin delikanlıya bir gün bir haber daha geliyor. Büyük İstanbul’da olduğundan bunu görmek küçüğe kalıyor. Bu ağabey ona;

“Gel seni bir yere götüreceğim,” diyor. Bir evin kapısında ona bir anahtar veriyor, aç bakalım diyor. Genç şaşkın:

“Ben mi açacağım?”

“Aç bakalım.”

Genç kapıyı açtığı anda donuyor. Ağlamaya başlıyor. Neden biliyor musunuz? Babasının – annesinin – ağabeyinin – kendinin eşyaları orada, yıllara meydan okurmuşçasına, tertemiz, düzenlenmiş, yıkanmış, paklanmış yerleştirilmiş…  Sanki biraz daha ileriden de annesi ile babası gelecekmiş gibi… Ve diyor ki:

“Bu evi seninle ağabeyine aldım. Güle güle oturun…”

Ben bundan sonra ne yazabilirim. Ben bundan sonra ne söyleyebilirim. Ben bundan sonra gözyaşlarımdan ekranı mı görebilirim. Ben bundan sonra, bu asil adama, bu Nurkaya Gündüoğdu’ya nasıl teşekkür edebilirim. Ben ve ailem ve yeğenlerim ona ne diyebiliriz, nasıl teşekkür edebiliriz!

Bu dünya hala böyle yüreği zenginliklerin türü ile dolmuş muhteşem insanların yüzü gözü hürmetine duruyor diyemez miyiz?

Bu kadar güzellikleri Allah ona nasip ettiği, onun çok şanslı biri olduğunu düşünüp, onu tanıdığımız için, onun yakınımız olduğunu bildiğimiz için Allah’a şükredemez miyiz?

Ederiz. Hem de defalarca…

Böyle insanların var olduğunu bilmek hala dünyanın güzel olduğunu düşünmemize sebep değil midir?

Ne diyeyim Kardeşim. Allah senden bin kere razı olsun. Sen Cem’le, Polat’ımızın yanında hep ol. Allah’ım seni hep başarılı ve sağlıklı ailenle sevdiklerinle mutlu kılsın.

Yorum Yaz