Hizmet Ehli

'Hizmet Ehli' olmak diye bir kavram vardır...

Beklentisiz; makam, mevki, saltanat ve ücretlendirme kaygısı olmadan yapılan bir işin tüm yükünü omuzlayanlara verilen isimdir 'Hizmet Ehli'...

Her türlü 'nefsaniyet' tuzaklarına düşmeden, verilen fedakâr çaba ve yorgun düşmenin ardından, bir off bile demeden, şekvacı olmadan, gülümseyen bir temiz yüreğin adıdır 'Hizmet Ehli'...

Uzun yıllar İstanbul ve Ankara’da ikamet eden bir Kürt olarak, bu vasıflara haiz, bir çok isimsiz kahramanlar tanıma şerefine nail oldum...

Mütevazı ve çelebi bir ruh hali ile oradan oraya koşturan ve nerede bir sorun ve problemli bir durum varsa; kendine vazife çıkaran, sorunları çözmeye odaklı bir sürü 'Hizmet Ehli' adamların sayesinde, bu toplum bir nebze nefes alabilmektedir.

Hizmet olgusunu illaki, bir makama veya mevki’ye endeksleyerek, yerinden bir milim kıpırdamayan o donuk yüzlü, 'Dünyaları ben yarattım' edasında dolaşan 'Kerameti kendinden menkul' zat-ı muhteremlerin varlığına inat; bu insanların varlığını önemsiyor, onları buradan selamlıyorum.

Yapacağı üç kuruşluk hizmeti, getirip; 'Başkan' olma veya 'Bilmem ne vakfı, ne derneği yönetiminde yağlı bir koltuk kapmaya bağlayan Cüce zihniyetli adamların anlayacağı bir iş değildir 'Hizmet Ehli' olmak...

Hizmet anlayışı bir yüksek ruh anlayışıdır... Derinlikli vizyon anlayışıdır... Meselelere vukufiyet gerektiren bir melekeler bütünüdür... Her hangi bir ikbalin ve küçük çıkarların peşinde koşanların harcı değildir bu olgu...

'Ben Başkan olmazsam...' diye başlayan tehdit vari bir cümlenin sahibinden, ne hayır gelir bu topluma ne de aklı başında bir icraat...

Toplumumuz, yay gibi gerilmiş; sorunlar çığ gibi... Çözülmesi beklenen o kadar çok problemler var ki... Paramparça olmuş, kendi şahsi heva ve çıkarları uğruna, kocaman bir toplumu parçalamaktan imtina etmeyen, hırsı aklının önüne fersah fersah geçmiş, süfli bir zihniyet ile geleceğimiz nokta başka nere olabilirdi ki?..

kendi şahsi heva ve çıkarları uğruna, kocaman bir toplumu parçalamaktan imtina etmeyen, hırsı aklının önüne fersah fersah geçmiş, süfli zihniyet sen Gönüllere bir nebze 'Aşk', 'Muhabbet', 'Sevgi' ve 'Katılımcılık Ruhu' veremedikten sonra...

Bugün bunları veremedikten sonra; bir manevi iklim dünyası yaratamadıktan sonra, olsan ne olur olmasan ne olur... Ben sadece 'yeryüzünü tüm ümmetime mescit kıldım' diyen o yüce anlayışa iltica ediyorum...

Bu kadar gencimiz maneviyat yoksunu olarak büyüyor ve özüne yabancılaşıyor ise, bunun müsebbibi başta kendilerini kaf dağı ile eşit gören sözüm ona egoları, akıl kapasitelerinden büyük, ruh yoksunu ve mana fakiri cüce şahsiyetlerdir. İnşallah Mahşerde hesabı ağır olmaz diyelim...

Yazımı noktalarken, burada herhangi bir makam ve mevki gözetmeden, çalışan insanları daha anlayabilecek ve o muazzam birikimi değerlendirebilecek yeni nesil kadroları yetiştirmek zorundayız. Vizyon sahibi insanların varlığı ile biz bu badireleri atlatacağız. Bu dönem yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacaktır. İnşallah. 

Selam ve dua ile…