Kıyametin Kopmasını Beklemek!
-
Mevlüt Dede
- 15.02.2014 12:16
Geçen yıl bir belgeselde izlemiştim;
Ortadoğudaki petrol zengini ülkelerden birisinde (Birleşik Arap Emirlikleri olduğunu zannediyorum) dört-beş tane Ferrari marka araba asfalt zeminli bir otoparka birbirlerine bakacak şekilde park edilmiş…
Ortaya bir yer sofrası kurulmuş, tabir-i caizse kuşun sütü eksik!
Arabanın sahipleri de muhtemelen petrol zengini ailelerin çocukları…
Hepsi bağdaş kurmuş ellerinde tefler, eğleniyorlar.
Gençler sunucuya her hafta bunu tekrar ettirdiklerini ve çok eğlendiklerini söylüyor.
Programı izlediğimde kendi kendime söylediğim şey;
‘Bu kadar mı özümüzden koptuk’ oldu.
Topraktan gelen adem oğlunun mutluluk dediği şeyin parayla satın alınanlardan ibaret oluşu!
Ferrari alacak parası olan bir Müslüman’ın ayağını basacak bir toprağa, üzerine oturacağı bir yeşile sahip olamaması…
Ne yazık!
Derken ardından Brunei Sultanı’nın Türkiye’ye ziyareti haberlerde yer aldı.
İslami monarşiyle yönetilen ülkenin sultanının 7000 tane arabasının olduğu haberi diğer bilgilerin önüne geçti.
Evet, sultanımızın her arabaya bir gün bindiğini varsayarsak aynı arabaya tekrar binmesi için aradan yaklaşık olarak 30 yılın geçmesi gerekecek!
Bir özden kopuş daha!
Çok yazık!
Yaklaşık aynı dönemlerde şahitlik ettiğim bu iki gerçeklik!
İkisinin de Müslüman ülkelerde ve Müslümanlar tarafından yapıyor, yaşanıyor olması…
Ve ‘Kıyametin kopacağını bilseniz de elinizdeki fidanı dikin’ diyen bir Peygamber(a.s)’in ümmetinden olması…
Peki biz bu konuda üzerimize alınmalı mıyız acaba?
Hızla büyüyen, zenginleşen, kazanan, kazandıran Mardin’de çoğu zaman eleştirdiğimiz, sevmediğimiz,
hatta bazen düşman olduğumuz resmi kurumların dikmiş olduğu ağaçların dışında yeşil alan yok!
Neden yok, neden olmuyor dediğimiz de ise bahane çok.
Her ne kadar şikayet edilse de iç içe girmiş beton yığınlarında yaşamaktan, yeni beton yığınları dikmekten kimse geri durmuyor.
Elbette gereklilik söz konusudur, lâkin çocukların oynayacağı bir park, yeşil alan, çevre düzenlemesi çok mu zor?
Bu sorunun cevabı evetse o zaman şunu bilelim ki;
Herkes hak ettiğini yaşar!
Ve bu dünyada bir şekilde bahane üretir, bir kılıf bulur belki ama!
Aması var işte…
