matesis
dedas

Küresel Emperyalizm ve Oyun Bozucu Bir Aktör Olarak İhvanü’l-Müslimin

Küresel Emperyalizm ve Oyun Bozucu Bir Aktör Olarak İhvanü’l-Müslimin

1928’de Hasan El-Benna tarafından kurulan Müslüman Kardeşler, kuruluşundan itibaren çalışmalarını iki ana eksen etrafında şekillendirdi. (1)Davet ve irşad faaliyetleri ile (2)İslam dünyasında emperyalizme karşı mücadele. Davet ve irşad alanında belirledikleri strateji (kavramı yerli yerinde kullanırsak ürettikleri  “davet fıkhı”) ile İslam dünyasında etkilemedikleri çok az kesim var. Türkiye’deki İslami cemaatlerin bu konuda en az etkilenenler olduğunu belirtmek gerekiyor. Buna rağmen Türkiye’de bile İslamcılar arasında geniş bir kesimin ana referanslarını Müslüman kardeşlerin kitapları oluşturuyor.

Müslüman Kardeşler içten içe etkili bir şekilde devam eden davet ve irşad faaliyetlerinden çok uluslararası siyaset alanında küresel emperyalizme karşı mücadeleleri ile gündeme geldiler. Uluslararası güçler tarafından kasıtlı bir şekilde şiddet taraftarı olmak ve radikallikle suçlanmalarına rağmen, onları İslam dünyasında gerek İslami gerek seküler örgütlenmelerden ayıran iki önemli özellik ön plana çıktı. (1)Doğrudan işgalin olmadığı hiçbir yerde şiddete başvurmamaları (bu konuda ihtilaflar yaşandığında şiddet taraftarları genellikle yapılanma dışına çıktı veya çıkarıldı) ve (2) kendi içlerinde “demokratik” bir yönetim anlayışını benimsemeleri oldu (El-benna’dan sonraki tüm liderleri seçimle belirlendi).    

Tüm engelleme çabalarına rağmen, çalışma ve örgütlenme sistemleri ile dünyada en etkili İslami muhalif harekete dönüştüler.  Türkiye dışında İslam dünyasında dikkate alınan tüm İslami cemaat ve yapılanmaların bir şekilde Müslüman Kardeşler ile organik bağı olduğu düşünüldüğünde etkisi daha iyi anlaşılabilir.  Son yüzyılda İslam dünyasında emperyalizme karşı mücadelelerin hepsinde Müslüman Kardeşler ön plana çıktı. Filistin direnişinin sembolü haline gelen Hamas Müslüman Kardeşlerden. Ortadoğu’da despotik yönetimin olduğu birkaç ülke dışında hemen hepsinde resmi varlıklarını devam ettiriyorlar.  Kuzey Afrika’da bugün iktidar veya iktidar ortağı olan İslami partilerin hemen tamamı Müslüman Kardeşlerden.  Medya’da Arap İslamcılığının temsilcisi olarak gösterilmelerine rağmen günümüzde İslam dünyasının Arap olmayan kesimiyle, Avrupa’daki en önemli İslami hareketler yine Müslüman Kardeşler menşeli. Bosna mücadelesinin lideri Aliye İzzetbegoviç Müslüman kardeşlerdendi. Fransa’da 2005 yılında Paris banliyölerinde Fransız ırkçılığına karşı bir tepki olarak başlayan isyan hareketine güç yetirmeyen Fransa, arabulucu olarak Müslüman Kardeşlerden yardım istemek zorunda kalmıştı. İngiltere ve ABD’deki Müslüman toplumun en büyük örgütlenmeleri yine Müslüman kardeşler menşeli. Irak Kürdistan’ın en büyük muhalif partilerinden biri Yekîtiya İslamiya Kürdistan Müslüman Kardeşlerden (Çözüm/barış sürecinin ilk aşamalarında taraflar arasında güçlü bir aracılık rolü üstlenmesi etkisini göstermesi açısından önemlidir).  Örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısacası İslam dünyasında nereye bakarsanız Müslüman Kardeşler ile bir şekilde karşılaşıyorsunuz.

Arap devriminin de en önemli aktörlerden biri Müslüman Kardeşlerdi. Bu süreçte devrime yönelik küresel emperyalizmin beklentileri farklıydı. Bu beklentileri Ortadoğu’nun lehine çevirme gayreti içindeki iki önemli aktörden biri Müslüman Kardeşler oldu. Diğeri Ak Parti iktidarıyla, Türkiye idi. Bu yönüyle Müslüman Kardeşler küresel emperyalizmin oyunlarını bozan bir rol üstlendiler

Müslüman Kardeşlerin, Arap devriminde oynadığı role rağmen, Mısır’da yaşananları nasıl açıklayabiliriz? Müslüman Kardeşlere karşı oluşan tepki ve   “karşı devrimin” sebepleri nelerdir? Meselenin çok farklı boyutları var. Şüphesiz, Müslüman Kardeşlerin stratejik hataları, tecrübesizliği vs. de bu boyutlar içinde önemli rol oynuyor. Bunlar, sadece Müslüman Kardeşlerin değil İslam dünyasının topyekûn kendi içinde kritiğini yapması gereken hususlar. Ancak bu sebepler meselenin başat aktörlerini göz ardı edip, diğer sebepleri görmemizi engellememeli.  Sorunun sadece Mısır olmadığını da görmemiz gerekiyor. Sorunda, Ortadoğu’da emperyalizmin gücünü yitirme ve İsrail’in güvenliği riske girmesi tehlikeleri önemli rol oynuyor. Bu bağlamda değerlendirildiğinde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Yakın zamana kadar Müslüman Kardeşlerden sadece Hamas ile doğrudan karşı karşıya olan İsrail, Mısır’da Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesinin ardından Suriye’de de benzeri bir ihtimalin ortaya çıkmasıyla 3 taraftan Müslüman Kardeşler ile çevrelenme tehlikesiyle(!) karşı karşıya kaldı. Bu ihtimal karşısında öncellikle Suriye muhalefetine Batının yardımı azaldı. Suriye’de sorunun sürece yayılması ve mümkünse bu süreçte Müslüman Kardeşlere alternatif bir muhalefet örgütlenmeye çalışıldı. Gelinen noktada, Müslüman Kardeşlerin yerini tutacak alternatif oluşturulamayacağı anlaşıldığından olsa gerek, zayıf bir Esad’a rıza gösteriliyor gibi. Yine Türkiye bu politika karşısında sessizliğe ikna edilmeye çalışıldı. Türkiye’de son zamanlarda yaşanan gelişmelerde de bu politikanın önemli etkisi oldu. Bu politikanın önemli ayağını ise Mısır’daki karşı devrim oluşturdu ve Müslüman Kardeşlerin iktidarına askeri darbe ile son verildi.

Müslüman Kardeşlerin bu büyük oyun karşısında geliştirecekleri politika ne olabilir? Şu anda direnme taraftarı bir strateji izliyorlar. Bunun başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek.    Başarısız olması halinde, Müslüman Kardeşler tarihlerinde hep yaptıkları gibi geri çekilip davet ve irşad ile toplumu yeni bir devrime hazırlamaya çalışacaklar.  Sonuçta yine oyunu bozma çabasında olacaklar.

 

Yorum Yaz