matesis
dedas

Mardin - Nusaybin

Mardin - Nusaybin

Kültürler – İnançlar ve Medeniyetler - Özeti Mardin ve tüm çevresi…

Ezanlar ve çan sesleri güne merhaba diyor. Çan sesleri ve ezanlarla uykuya dalıyorsunuz.

Burası Mardin…

Nusaybin, Mardin İline bağlı Suriye sınırında Kamışlı'ya komşu ovada kurulmuş bir ilçe.

&

Nusaybin’in bende yeri farklıdır. Çocukluğumdan kalan bir anıdır burası. Babamın memuriyetinden dolayı burada iki yıl kaldığımızı sanıyorum. Ben net hatırlıyorum diyemeyeceğim. Yıllarca kız kardeşim Suzan orada doğmuş olmasından dolayı sık anlatılmıştır evimizde. Aklımın bir yerlerinde kalmıştır hep. Suzan yıllar için de:

“Ben Nusaybin’liyim.” diye şimdiki tabirle bizlere hava attığında:

“Allah – Allah niye hava atıyorsun?”

“İsmi değişik, hoşuma gidiyor.” Derdi… Kız kardeşim muzur derler ya aynen öyledir. Şimdi öyle demek ki o zamanlarda da öyleymiş. Benim Nusaybin’de hatırladığım daha değişik bir olay. Küçük olduğum halde ağrısını hala unutamadığım sızım… Bir gece ağlayarak uyanmışım. Ateş, ardından başımda yara. Doktora gidilmiş ilaçlar alınmış hemen tedaviye başlanmış. Şifa bulamamışım. Tam tersi her geçen gün başımdaki yara büyümüş. Ben ve ailem uykusuz benim bağırmalı ağlamalarımla sabahlamaya başlamışız. Babam bir başka doktora yanılmıyorsam Mardin’e götürmüş beni. Yeniden iğneler, ilaçlar… Fayda etmemiş. Sonra Suriye’ye gidilmiş. Kamışlı’ya yakın ismini hatırlayamadığım bir şehre götürmüşler bu seferde beni… Doktora gidilmiş, yine ilaçlarla dönülmüş. Yeni ilaçlar beni yine tedavi etmemiş. Yara daha da büyüyormuş. Ben gecelerden, sabahlara kadar- feryat figan halinde ağlıyormuşum. Annem, babam şaşırmışlar. Ne yapacaklarını gerçekten bilmiyorlarmış. Sonra babamın yanında olan memurlardan biri bir bayan hoca tavsiye etmiş. Babam okumuş eğitimli adam. Dini bütün biri tabi ama açıkçası çok da böyle şeylere rağbet göstermiyormuş. Fakat bakmış ki kızı her geçen gün kötüye gidiyor. Peki demiş. Bir teyzenin evine gidilmiş. Annemin söylediğine göre yaşlı nur yüzlüymüş. Okumuş bana, kendi yaptığı ilaçları vermiş. Bunları otlardan yapıyormuş. Dağlardan ot toplarmış. Dualar okumuş, hazırladığı macunu vermiş. Eve gelince sürmüş annem… Çok uzun zaman sonra ilk kez o gece uyumuşum. Tabi benimle birlikte ailemde uyumuş. O ilaç, teyzenin verdiği muska benim başımdaki yarayı tedavi etmiş. Yara kapanmaya başlamış ve tamamen iyileştikten sonra saçta çıkmış. Tabi ailem özellikle babam şaşkın. Bu Nusaybin’le olan anılarımızdan biri.

Benim sizlere anlatacağım inanın daha çok yaşadıklarımız var.

Size burası ile ilgili ailemle birlikte yaşadığımız bir olayı anlatacağım ki şaşıracaksınız. İsterseniz önce; Buraları tanıyalım. Nusaybin’in tarihine bakalım.


·     Nusaybin eski bir yerleşme merkezi olup, bilinen en eski ismi Nisibis'tir.

·     MÖ.3000'lerde Hurrilerin yurdu olan bu yöre MÖ. XIV.yüzyılda Mitanni krallığının egemenliği altına girmiştir.

·     Nusaybin'in kuzeyindeki Gırnavaz Tepesi'nin güney eteklerindeki kalıntılar bu yerleşimin Mittani krallığının merkezi olduğunu göstermektedir.

·     Yöreye daha sonra Aramiler yerleşmiş, MÖ. XIII. yüzyılda Asurlular buraya hakim olmuştur.

·     Medlerin, Babillerin ve Perslerin egemenliğinden sonra da MÖ.331'de de Makedonyalılar Anadolu'nun büyük bir bölümü ile birlikte burasını da kendi topraklarına katmışlardır.

·     İskender'in ölümünden sonra yöre bir süre Seleukosların egemenliğine girmiş, daha sonra da Tigranes buraya egemen olmuştur. (alıntı)


Nusaybin’in tarihini incelediğinizde şaşkına dönüyorsunuz. Nasıl zengin bir tarih bu böyle diyorsunuz. Düşünüyorum da burası ile ilgili bir dizi çalışması yapsam,  burayı anlatmaya kalksam on sene filan süre giden bir dizi yazabilirim.

Tarihte önemli devletler bu topraklarda imparatorluklarını kurmuşlar.

Büyük devlet adamları buralarda yaşamışlar…

Şaşkınım. Gerçekten şaşkınım…

Buranın tarihinden söz edilirken büyük İskender’i atlamamak gerekiyor. Akıllarımızı durduracak kadar Mardin – Nusaybin - Midyat ve tüm çevresi tarihle kaynıyor. Yazdıkça yazabilirsiniz. Anlattıkça anlatabilirsiniz.


·     Bölgenin Bereketli Hilal’in (mumbit hilal) içinde yer alması nedeniyle arkeolojik araştırma sonuçlarına göre M O 10000’li yıllardan günümüze kadar kesintisiz yerleşim yeri olmuştur.


·     Hurrilerle başlayan tarihsel süreç Hitit Asur Pers Büyük İskender Seleukoslar Partlarla devam etmiş.


·     Roma imparatoru Septimus Severus döneminde Nusaybin koloni statüsü kazanmıştır.


·     Daha sonra imparatorluğun doğudaki uç garnizon kenti olmuş.(alıntı)


Ben sizlere sizlerin tarihini inceledikçe, araştırdıkça yazmak istiyorum. Biliyorum ki biliyorsunuz. Bir kez daha gözden geçirsek bence güzel olur.

Sizlere bundan sonra yazacağım yazımda, sonradan senaryo haline getirdiğim ailemle Dicle’de kaldığımız bir anımızı aktaracağım. Senaryomun ismi:

 ‘Dicle ile yok olmak’ Bir gün dizi olduğunda zaten oralarda çekeceğiz.


Sizin şehrinize hayranlık duymamak mümkün değil. Sanıyorum sizlerde her taş bir tarihle sarmaş dolaş olmuş vaziyette. Efsaneleriniz de neler var dedim. Yine şaşırdım. Yazdıkça artan efsaneleriniz var. Büyük aşklar yaşanmış mı? Sormak ne mümkün burada dillere destan aşklar yaşanmış. Bu kadar değişik dinler bu kadar büyük anlayış ve hoş görüşlülük! Şaşkınım.


Eskiden çok eskilerde buralar batı doğu ve kuzeyi ve güneyi birbirine bağlayan ticaret ve askeri yollar üzerinde yer alıyormuş.

Bağdat, Musul, Diyarbakır kervan yolları burada konaklarlarmış.

O zamanlar çok hareketliymiş buralar…

Kervanlar iyi de para bırakırlarmış. Para da zenginlik getirirmiş…


Tarih denilince sadece bizlerin değil dünyanın tanıdığı Büyük İskender buralarda bulunmuş. Mesela Tepe ören köyünde İskender’in sikkeleri bulunmuş.


Dara Antik Kentte Büyük İskender ile Pers kralı Darius arasında savaş olmuş.


Ben Mardin’e şaşkınım, hayretlerdeyim

İnanmakta zorlanıyorum, bilemiyorum

Tarih mi beni şaşırtıyor, insanlar mı bende yabancı

Evler mi, dar sokaklar mı, güvercinler mi?

Hala sürüp giden gelenekler mi – adetler mi?

Bilmiyorum, bilemiyorum…

Gülüyor insanlar selam veriyorlar her şekilde

Ezan sesleri geliyor kubbelerinde Mardin’in

Ben saymakla bitiremem ki dinleri, dilleri

Bu anlatılamaz olan fevkalade mozaiği

Kiliselerden çan sesleri gökyüzünden inecektir

Size ne oluyor niye şaşırdınız, şaşıracak olan benim

Pencereler işlemesiz olmasın

Oya gibi işlenecek tabiî ki taşları buranın

Enlemesine mi, bir gökdelen mi yan yatan

Yüzlerce ev birbirine merdiven misali sarmalanan

Yukarıdan başlamış inmeye sevdalı evin damından

Bir güzeli görmek için ta inmiş geçmiş yanından

Daha neler bulacağım, okuyacağım, araştıracağım

Bilmiyorum. Bildiğim;

Ben Mardin’e şaşıyorum, şaşırıyorum…


Nazan Şara Şatana


Yorumlar

Image
Nazan Şara Şatana
12.03.2011 / 00:57

Mehmet Paşalı Bey, güzel yorumunuz için teşekkürler ederim. Eşim Mardin&#8217;li Şatana ailesinden. Mardin bana çok farklı, tarih ve kültür kokan bir şehir geldiğinden Allah&#8217;ın izniyle çok yazı yazmak istiyorum. İnşallah başarırım. Tekrar teşekkürler&#8230;<br><br>Nazan Şara Şatana

Image
KALİMENJERO
10.03.2011 / 16:41

Ezan ve çan sesiyle nasıl uykuya dalınıyor anlamadım.<br>Açar mısınız?<br>Aksine ses olduğunda ben de herkes gibi uyuma değil uyanıyorum da

Image
mehmet paşalı
09.03.2011 / 16:29

Mardin ve nusaybini çok güzel anlatmışsınız senaryo oyunla ilgili çok güzel soyadınızdan dolayı merak ettim şatanalar mardinli sizde hemşerimizsiniz bu tür anlatımlar anı türü çok sıcak bir duygu yer ediyor .Yazılarınızın devam etmesini dilerim.

Image
Sinan Mordağ
04.03.2011 / 15:30

Çok değerli yazarımız, ablamız Nazan hanımın evinde onun sanat ve araştırma sohbetine katılıp insanın içindeki araştırmacı ruhun ortaya çıkması su götürmez bir gerçektir.

Yorum Yaz