matesis
dedas

Mardinli Şair Ömer Şevki Efendi’nin Bir Gazeli Üzerine

Şair, sesi ve soluğuyla toplum ve bireyin içindeki değişim, dönüşüm, duygu ve fikirleri çoğu zaman sembollerle dile getirir. Bu haliyle şairin sözleri zamana direnir. Direnme gücü yüksek olan şiirler çağı aşma yeteneğine sahiptir.
Mardinli Şair Ömer Şevki Efendi’nin Bir Gazeli Üzerine

Ancak birçok şiirin zamana karşı yeteri kadar metanetli olmadığı defalarca görülmüştür. Tezkireler 18. ve 19. Asırlarda Osmanlı edebiyatıyla iştigal etmiş 1500’den fazla şairden bahsetmektedir. Nitekim bugün bu şairlerin eserlerinin çoğunun raflarda tozlandığını görmekteyiz.

Mardinli Divan şairlerinden Şevki mahlasını kullanan Ömer Şevki Efendi’nin üç dille yazmış olduğu şiirleri, şairin şiir konusunda yetenekli olduğuna işaret etmektedir. Türkçe, Arapça ve Farsça şiir yazma becerisine sahip olan şairin bu yazıda ele aldığımız gazeli çağı aşma iddiasında olan bir şiirdir. Ölüm tarihi 1852 olan şairin bu gazeli bugün bile tınısıyla çağa ilham verme ve çağa tanıklık etme iddiasındadır. “Kalmamış” redifiyle yazılmış olan bu gazel, 17. asır şairi Urfalı Nâbî’nin aynı redifli şiiri örnek alınarak kaleme alınmıştır.

Gülsitân-ı dehre geldik renk yok bû kalmamış

Sâye-endâz-ı kerem bir nahl-i dil-cû kalmamış(Nâbî)

beytiyle başlayan Nâbî’ye ait olan bu gazel ne kadar çağın sorunlarına dokunuyorsa Mardinli Ömer Şevki Efendi’nin de bunu örnek alarak kaleme aldığı bu şiir de o kadar çağa dokunmaktadır.

 

Birinci beytindeki

Gülsitân-ı dehrin ey dil reng ünûrı kalmamış

Böyle bir devrâna geldik kim sürûrı kalmamış

sözlerdendünya bahçesinin renk ve nuru kalmamıştır. Ayrıca öyle bir zamana gelinmiştir ki bu zamanın sevincinin kalmadığı anlaşılmaktadır.

 

Diğer beyitte şair şöyle der:

Nâ-bedîdolmışsürûru meclis-i ehl-i dilin

Bezm-i erbâb-ı safânınbir huzûru kalmamış

“Gönül ehlinin meclisinde mutluluk görünmez olmuş, safa erbabının meclisinde ise huzur kalmamış.” Bu sözlerle Allah sevgisine dayalı olan aşkın, meşkin, yöneten ve yönetilenlerin içinde olması gereken mutluluk kalmamış, çevreye bir huzursuzluk hali hâkim olmuştur.

 

İrfan ehlinin mutluluğu da bu kasvetli atmosferden payını almıştır:

Ehl-i irfân-ı zamânın kalmamış rağbetleri

Nüsha-i irfânmahrûm olmuş sürûru kalmamış

Zamanın ariflerine rağbet kalmamıştır. Ayrıca irfanî metinlerin de kıymeti yok olmuş, bu tür metinlerin zevk ve mutluluğu tükenmiştir.

 

Ömer Şevki Efendi’nin cahillerle de başı derttedir:

Ehl-i irfân-ı zamân üehl-i cehl-i rûzgâr

Arada fark olmak için bir sınırı kalmamış

Zamanın arifleri ile çağın cahillerini fark etmek için arada sınır kalmamıştır.

 

Mutsuzluk ve tatsızlık her taraftadır:

Mîve-i bâğ-ı zamânın cümlesi bî-tat olup

Tâdı gitmiştir cihânın bir hubûru kalmamış

Zamanın bütün meyveleri tatsızdır. Böylece bütün cihanın da tadı kaçmış, hiçbir yerde sevinç kalmamıştır.

 

Mutsuzluk bütün evlerin içine girmiş durumdadır:

Sevgi arasa olup her hâne-i erbâb-ı dehr

Lezzeti kalmamış cihânıniyd üsûru kalmamış

Dünyada bütün hanelerin sahipleri dünyada sevgi arasa bulamaz. Çünkü bu cihanın lezzeti, bayramı, şenliği ve eğlencesi kalmamıştır. 

 

Mevsimlerin gidişatı bile bu düzensizlikten ve mutsuzluktan payını almıştır:

Bî-kıyâs olmuş cihânıngerdiş-i ma’hûdu kim

Bir kıyâs üzere sabâ yahutdebûru kalmamış

Cihanın bilindik hareketleri acayip ve benzersiz hale gelmiş, öyle ki ne doğudan esen saba rüzgârı ne de batıdan esen rüzgârın (debur) güzelliği kalmamıştır.

 

Belki de şiirin en ilginç ve can alıcı yeri burasıdır. Şaire göre kadın ve erkeklerde de bir değişim gözlemlenmektedir:

Hep inâs olmuş cihânınmerdümân-ı gayreti

Gayret ü nâmûs için merd-i cesûru kalmamış

Cihanın bütün gayretli ve çalışkan erkekleri tümden kadın gibi olmuştur. Çaba ve namus için cesur bir erkek kalmamıştır.

 

Bütün bunlardan başka insanlar kendi iş ve istekleri için kimseden herhangi bir yardım talep edememektedir:

Kimden eylesen recâŞevkî ya kimden ilticâ

Kimse hiçbir kimseden gam u umûru kalmamış(Ömer Şevki: Kanmaz, 2010: 201-202)

Ey Şevki, kimden bir şey rica edersen ya da kime iltica edip sığınırsan bir faydası olmuyor. Çünkü kimsenin kimsede bir derdi, tasası, kederi kalmamıştır. Kimsenin kimseye faydası yoktur.

Şiirin bütününe bakıldığında aslında şairin kendi çevresinde ya da ülkesinde yaşanan olumsuzluklara odaklandığı görülecektir. Bütün bu olumsuzlukları bir süre müftülük yaptığı Mardin şehri özelinde de düşünebiliriz.

Buna göre şairin dikkatini çeken olumsuzluklar şunlardır: Yaşamanın tadı kalmamıştır. Gönül ve safa ehli de bu tatsızlıktan nasibini almıştır. İrfan sahiplerine itibar edilmemektedir. Ariflerle cahiller arasında fark kalmamıştır. Bütün bu olumsuzluklardan sebze ve meyveler de etkilenmektedir. Evler, haneler mutsuz ve huzursuzdur. Mevsimler değişmekte, rüzgârların esmesi eski tadı vermemektedir. 

Kadın-erkekle ilgili şairin vurguladıkları ise enteresandır. Erkekler kadınsı nitelikler edinmiştir. Çaba ve namusları için cesaretli erkekler kalmamıştır. Ayrıca kimsenin kimseye itibarı kalmamış, hatır, gönül ilişkileri zedelenmiş, işler sarpa sarmış, insanların gönülleri kırgın hale gelmiştir.

Bir yandan şiire öte yandan içinden geçtiğimiz zor zamana baktığımızda aslında acınası haller içinde olduğumuzu, şairin kendi zamanı için düşündüğü yaklaşık 200 yıllık bir tasavvurun hâlâ yaşanıyor olduğunu görmekteyiz.

Bu da gösteriyor ki Mardinli Ömer Şevki Efendi’nin bu zamana söyleyeceği hâlâ çok şey var…

Doç. Dr. Adnan Oktay

 

Kaynakça:

Kanmaz, Fatma Esra, (2010). Ömer Şevki Mardinî ve Dîvânı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans, Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Tezi.

 

Editör: Adnan Oktay

Yorum Yaz