Siyaset ve Asalet

Kadim ve Kıymetli Okurlarım,

Evvela hepinizi selamların en güzeli olan Allah(C.C) selamı ile selamlıyorum.

Uzun zamandır köşemde yazı yazamadım. Sebebine gelince ülkemizde ve Mardinimizde yapılan belediye seçimleri, özellikle Mardinimizde yapılan belediye seçiminde tarafsız kalmaya gayret ettim. Şükürler olsun ki Mardinimizde yapılan belediye seçimlerinde Mardinimizi ve halkımızı üzecek bir olay olmadı, buda bizleri son derece sevindirmiştir. Sağduyu ve demokrasi bir kez daha tecelli etmiştir. Bölgemizin barışı ve ülkemizin barış süreci ortamında bazı taşların kısa zaman içerisinde yavaş yavaş yerlerine oturmaya başlarken dışarıdan ve içeriden fitne tohumları yeniden ekilmeye başlanılmak isteniliyor. Provakatör eylemlerinin ve boş durmayan bazı taşaronların barış ortamını ve barış sürecini bölgenin ülkemizin huzurunu bozmak isteyenlere alet olmayalım. Seçim sonrası Mardinimizde kürt, türk, süryani halkı olarak nefsimize ve duygularımıza, irademize olumlu yönde hakim olalım. Birlik ve beraberlik içerisinde Mardinimize ve halkımıza hizmet yarışında neler yapabiliriz ? Bu konuda birbirimiz ile yarışmamız lazım.

Ülke genelinde gerek siyaset gerek ise hizmet aleyhinde ve lehinde ki konuşmalardan uzak duralım. Herkesi bu konuda sağduyulu olmaya davet ediyorum. 

Ey İman Edenler 

Herhangi bir fasık size bir haber getirecek olursa onu iyice tahkik edin. Doğruluğunu araştırın. Yoksa gerçeği bilmeyerek bir takım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptıklarınızdan pişman olursunuz.  (Hucurat suresi 6.ayet meali)

Son günlerde bazı güçlerin milletimizi ve toplumumuzu ötekileştirme ve kamplaştırma içerisine çekmek istedikleri açık, gerek siyasette gerek hizmette tarih ikisine de tanıklık edecektir. Söz gümüş ise sükut etmek altındır. 

Gelip geçici bu dünyada nefsimize, makamımıza, paramıza güvenmeyelim. Bu dünyadan ahirete kimse dünyadan bir şey alıp beraberinde götürmüyor. Ama bu dünyada insanlık adına yapmış olduğu hizmetler ile dünyada iz bırakabiliyor. 

Büyüklerimizin dünyaya hüküm etmiş sultanlara, krallara bırakmış olduğu nasihatlar vardır. Bu nasihatlar biz devlet büyüklerine örnek olsun diye belirtmek istiyorum.

Ey Oğul !

Beysin ! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul !

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vaat edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlıyı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.

Selam ve Dua İle...