Larry Shiner kimdir? Larry Shiner kitapları ve sözleri
Yazar Larry Shiner hayatı araştırılıyor. Peki Larry Shiner kimdir? Larry Shiner aslen nerelidir? Larry Shiner ne zaman, nerede doğdu? Larry Shiner hayatta mı? İşte Larry Shiner hayatı...
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Larry Shiner kimdir?
Larry Shiner, 1971’den bu yana felsefe, kültür tarihi, sanat felsefesi ve felsefe tarihiyle uğraşmaktadır. Son dönem Fransız felsefesiyle; özellikle Paul Ricour ve Michel Foucault’nun çalışmalarıyla ilgilenmektedir. University of Illinois, Springfield’da profesör olan Shiner, sanat felsefesi, Aydınlanma ve Yunan felsefesi dersleri veriyor. Fransız felsefesi, din felsefesi, tarih felsefesi, sanat felsefesi gibi konularda makaleler yayımlamıştır. The Secularization of History (1966), The Secret Mirror: Literary Form and History in Tocqueville’s “Recollections” (1988) ve The Invention of Art: A Cultural History (2001) adlı kitapların yazarıdır.
Larry Shiner Kitapları - Eserleri
- Sanatın İcadı
Larry Shiner Alıntıları - Sözleri
- Şayet bugün kadınların dikiş nakış işleri "ev sanatı" zindanından kurtulup sanat müzelerimizin ana salonuna gelebilmişse bu, kısmen, Güzel Sanatlar sisteminin asırlık toplumsal cinsiyet önyargısının, kadın hareketlerinin baskısıyla nihayet kırılması sayesinde gerçekleşebilmiştir. Modern sanat sistemi yerleşik norm olarak kaldığı sürece kadınları sanat kurumlarına dahil etme yolundaki ısrarla feminist girişim kesinlikle gündemde kalacaktır. Ancak kadınlar sanata "dahil olmak"la yetinmemeli ve bizatihi güzel sanat varsayımlarının en başından itibaren cinsiyetçi olduklarını ve dolayısıyla da temelden yeniden şekillendirmeleri gerektiğini görmelidirler. (Sanatın İcadı)
- Meslek sahibinin parasal ödülü, yaptığı işin ücreti olarak değil topluma yaptığı genel katkının karşılığı olarak değerlendiırilmelidir. (Sanatın İcadı)
- Herhangi bir şeyin parçaları arasındaki uyumluluk ya da orantılılık o şeyin güzel olması için yeterli değildi; o şeyin güzel olabilmesi için amacıyla doğru orantılı olması gerekiyordu. (Sanatın İcadı)
- Enstrümantal müziğin XIX. yüzyılın başlarındaki yeri göz önüne alındığında, birçok insan için manevi peygamber olarak örnek sanatçının Beethoven olması hiç de şaşırtıcı değildi. (Sanatın İcadı)
- Shakespeare'in gerçek başarısı her türlü rolü oynayabilecek aktörlerin bulunmadığı ve her an her tür tepkinin gelebileceği tehlikeli bir siyasal atmosferde, toplumsal olarak karmaşık tiyatro seyircilerini memnun etmek zorunda olduğu bir ortamda, bir dizi muhteşem dramayı ustalıkla piyasaya sürmesiydi. (Sanatın İcadı)
- Sanattan alınan zevk de ikiye bölünüyordu: Güzel sanatlara özgü incelmiş zevk ile faydalı ya da eğlendirici ürünlerden aldığımız sıradan zevkler. İncelmiş ya da derin düşünceye dayanıklı zevk, yeni bir adla, "estetik" adıyla anılır hâle geldi. Eski ve daha kapsamlı olan inşa olarak sanat görüşü, işlevsel bağlamda zevk alma ile uyumluydu; sanatın yaratım olarak alındığı yeni sanat düşüncesi ise derin düşünceye dayalı bir tutumu ve bağlamadan yalıtılmayı öngörülüyordu. (Sanatın İcadı)
- Eğer bir usta, diyordu Aguinas, daha güzel olsun diye testereyi camdan yapacak olursa sonuçta ortaya çıkacak olan ürün sadece bir testere olarak işe yaramaz ve başarısız bir sanat eseri olmakla kalmaz aynı zamanda güzel de olmaz (Sanatın İcadı)
- Müzik, özel konser salonlarının yerine çoğu zaman dinsel tapınmaların, siyasal törenlerin ya da toplumsal eğlencelerin eşliğinde çalınırdı. Çoğu zanaatçı/sanatçı sipariş üzerine çalışırdı; siparişi veren müşteriler genellikle istedikleri ürünün içeriğini, biçimini ve ürünü hangi mekan ve amaç için düşündüklerini de belirtirlerdi. Hatta Leonardo da Vinci'nin Kayalıktaki Meryem için imzalanan sözleşmede ürünün içeriği, Meryem'in cüppesinin rengi ve teslim tarihi açıkça belirtiliyor, onarım garantisi de veriliyordu... Bundan başka ister fresk çiziminde (Raphael), ister çok yazarlı tiyatro ürünlerinde (Shakespeare), isterse de besteciler arasındaki serbestçe melodi ve armoni alışverişlerinde (Bach) olsun sanat üretimi genellikle işbirliği içinde gerçekleşiyor, tek bir sanat eseri birçok akıl ve elin bir araya gelmesiyle üretiliyordu. (Sanatın İcadı)
- Sanat için Sanat kavramı henüz bilinmiyordu; ne gerçek bir Sanat Piyasası vardı ne de Koleksiyoncular; her türlü sanat eserinin bir işlevi vardı ve sanatçılar da tıpkı ayakkabıcılar gibi herhangi bir malı tedarik eden kimselerdi. (Sanatın İcadı)
- Kant Güzel ve Yüce Duygusuna İlişkin Gözlemler'ine eşyaya para ya da seks gözlüğünden bakan bayağı iştahlılarla “daha güzel duygular”la ilgilenen “soylu duyarlılığı olan” insanlar arasındaki karşıtlığa değinerek başlıyor (Kant 1960, 46). (Sanatın İcadı)