matesis
dedas

İslam Davası - Malik Bin Nebi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İslam Davası kimin eseri? İslam Davası kitabının yazarı kimdir? İslam Davası konusu ve anafikri nedir? İslam Davası kitabı ne anlatıyor? İslam Davası PDF indirme linki var mı? İslam Davası kitabının yazarı Malik Bin Nebi kimdir? İşte İslam Davası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 25.06.2022 18:00
İslam Davası - Malik Bin Nebi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Malik Bin Nebi

Çevirmen: Muharrem Tan

Yayın Evi: Yöneliş Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 200

İslam Davası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İslam dünyasında Sıffin'den sonra yaşanan kriz Tevhidi uygulamanın sapmasına, vahyi değerlerin küllenmesine ve imanın ferdileşmesine yol açmıştır. İnsanlık, İslam dünyası çözülürken Batı dünyasının güçlenişine tanık oldu.

Batı sömürgeciliği İslam dünyasında modernist ve gelenekçi akımları ayrı ayrı teşvik etti. Böylece sömürülmeye uygun hale gelmiş fakat sömürgeciliğin dürtüsüyle uyanış sancıları çekmekte olan müslüman kitleler; çözülüşlerinin iç faktörlerini kavrayacakları, Kur'ani aydınlığa ulaşacakları yerde saptırılmış kavramlar kargaşası içinde oyalanacaklardı.

Malik Bin Nebi, tarihin bu kesitinde sömürgeci emellerin geri teptiğini, ümmetin özellikle ıslahat hareketi ile "uyanış"a adım attığını ifade etmektedir. Ne.I, ıslahat hareketinin zaafiyetlerini gösterirken, kur'ani mesajın yeniden ihyası ve insanlığın kurtuluşu için düşüncenin eylemleştirilmesi, iman-hareket bütünlüğüne ulaşılması sorumluluğuna dikkat çekmektedir.

İslam Davası Alıntıları - Sözleri

  • Aksine o da , insanlığın dramına hem aktör hem seyirci olarak katılmaktadır. Bu çift yönlü katılım ona, maddi ve manevi hayatı ile insanlığın geleceği arasında dengeyi kurma görevi yüklemektedir. Evrensel gelişme hareketine etkin bir rolle katkıda bulunması için öncelikle evreni tanıması, kendisini tanıması, kendisini diğerlerine tanıtması ve kendi özgün değerleri ile birlikte insanlığın sahip olduğu değerleri ölçüp biçmesi gereklidir.
  • "İslam mükemmel bir dindir" işte kimsenin tartışamayacağı bu gerçek , Muvahhidler sonrası insanı tarafından çok yanlış bir yoruma zemin hazırlamıştır. "Biz müslümanız o halde biz de mükemmeliz" bu hatalı kıyas , bireyin mükemmelleşme kabiliyetini ,onun mükemmelleşme isteğini kısır etmektedir.
  • Nice krallıklar vardır ki, insanları çıplak ayakla gezerler. Nice cumhuriyetler vardır ki, halkları açlıktan ölürler.
  • Kur'an , çöl adamından medeni bir insan çıkardı.
  • Büyük düşünceler ancak kalpten gelir.
  • Terkedilen coğrafyada ise bilim etkisini tamamen kaybedecektir. Çünkü nerede olursa olsun ruhun aydınlatma gücü tükendiğinde aklın aydınlatması da bitecektir. Zira insan, iman gücünü ve himmetini yitirdiğinde, öğrenme açlığı duygusunu ve çalışma isteğini de yitirmektedir.
  • Müslüman, kimlik ve kişiliğini geliştirmeyi sağlayacak vasıtaları edinemiyor ve kullanamıyorsa bunun nedeni "sömürgecilik" tir.Ama bu amaçları için uygun olan varlığını bu yolda kullanamayıp, yoksulluğunu artırmak ve onu atıl bir birikime dönüştürmek durumunda kalıyorsa bunun nedeni de "sömürülme kabiliyeti"dir.
  • Nitekim, yakıtın son damlası tükendiğinde tekleyip stop eden bir motor gibi, Kur’âni motivasyonun zayıflamasıyla birlikte İslam Dünyası da duraklamaya başlamıştır. Hiçbir fani faktör, tarih boyunca insani enerjinin tek kaynağı olan imanın yerini dolduramamıştır.
  • Zalim krallar bir ülkeye girdiklerinde, kuşkusuz orayı ifsad eder, şerefli insanlarını düşük kılarlar. Bunlar işte böyle yaparlar. Neml-34
  • Bir defasında Cezayir sokaklarında devrilmiş bir çöp tenekesini yiyecek bir şeyler bulmak için karıştıran bir genç gördüm. Başının üstünde, duvarda asılı bir ilan "anayasal egemenliğe" (!) çağırıyordu. Bu, gördüğüm uğursuz çelişkiyi yaratanların sokaktaki insana asla yakın olmadıklarının, o gencin üzücü geleceğiyle ilgili hiç bir bilgiye sahip olmadıklarının, halkaları gerçek yönüyle tanımadıklarının en açık delili değil midir?
  • İnsan,iman gücünü ve himmetini yitirdiğinde, öğrenme açlığı duygusunu ve çalışma isteğini de yitirmektedir.
  • Ruhun yitirildiği yerde medeniyet gerileyecek sonunda da yok olacaktır. Zira yükselme gücünü kaybeden herkes, yerçekiminin etkisiyle aşağı düşmekten başka bir şey yapamayacaktır.
  • Bir toplum kendisine yaşama ve hareket etme gücü veren rüzgarın kesilmesi aşamasına geldiğinde bir “devrin” daha sonu geldi demektir. Artık bu “medeniyet” başka toprak parçasına göç edecek yeni bir biohisterik terkip üzerinde yeni bir devir başlayacaktır.
  • ...yakıtın son damlası tükendiğinde tekleyip stop eden bir motor gibi, Kur’âni motivasyonun zayıflamasıyla birlikte İslam Dünyası da duraklamaya başlamıştır.
  • Hiçbir fani faktör, tarih boyunca insani enerjinin tek kaynağı olan imanın yerini dolduramamıştır...

İslam Davası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Müslümanlar aslında en çok dünyaya daldıkları için kaybetmedi, sömürülmeye razı oldukları için kaybetti... Kaybeden dönemin müslümanlarıydı, İslam hiçbir zaman kaybetmedi. Dünya İslam'dan, nur'dan uzaklaşmak ile her şeyini kaybetti. Kanundan ahlaka her şey... (Devrimci Okur)

Kitap; Tevhidden ziyade İslam dünyasını sosyal ve tarihsel açıdan incelemişti. Birlik ve parçalanma nedenlerini yazar çok güzel sentezlemiş, ayrıca iç ve dış faktörler olarak iki başlıkta açıklamıştı. Kitabın sonuna doğru Batı Dünyasının kaosuna da değinerek bütünlük sağlamış. Bölünme sebepleri ve toparlanma reçetesini daha somut halde sunmuştu. Bu sebepleri; •Modernist hareket •Batıya Özenti •Aksiyon ruhunun zayıflaması •Sömürge ve •Sömürüye boyun eğme olarak açıklamıştı. Kur'an motivasyonunun zayıflamasıyla birlkte İslam Dünyasında duraklama başlamıştr. Öyleyse din;sosyal değerlern katalizörüdür. Raptiye İnsanlığın kurtuluşu için Kur'anî mesajın yeniden ihyası, düşüncenn eylemleştirilmesi, iman-hareket bütünlüğüne ulaşılması gerekr. (Ayşenur)

Ne kadar da bize batılı sosyologlardan bahsedilse de, İbn Haldun satır aralarında geciştirilerek anlatılsa da, Karl Marx, Weber , durkeim vs. gibi isimler üzerinde durulup da bize tanıtılmayan, sosyolojiye katkı sağlayan Malik bin Nebi'nin İslam Davası kitabında ortaya attığı en önemli sorulardan biri, biz hep batı bizi sömürüyor diyoruz asıl söylenmesi gereken "Neden sömürülmeye müsait bir hâldeyiz?" sorusudur.  Müslümanların temel probleminin medeniyet problemi olduğuna, fikrî dönüşümler yaşamayan insanların yaşadıkları diğer tüm değişimlerin sahte veya geçici olduğuna dikkat çeker yazar. Alıntılar da paylaştım. Kitap muhakkak okunmalı.. (ilim heybem)

İslam Davası PDF indirme linki var mı?

Malik Bin Nebi - İslam Davası kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İslam Davası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Malik Bin Nebi Kimdir?

İslam Davası'nın Emektarı: Malik Bin Nebi Mumsema Miladi 1905 yılında Cezayir'de dünyaya geldi. Orta öğretimini kendi ülkesinde başarıyla sürdürdü ve daha o yaşlardayken İslâm üzerine araştırmalar yapmaya başladı. 1930 yılında Paris’e gitti ve orada Yüksek Teknik Okuluna girdi.

Bu okuldan mühendis olarak çıktıktan sonra, sömürgecilerin uşağı gibi bir mühendislik görevi yapmaktansa, fakir ve bilgisiz kalmış kardeşleriyle, memleketinin işçileriyle omuz omuza serbestçe çalışmayı tercih etti. Marsilya’ya göç etmiş Cezayirli hemşehrilerinin yanına gitti ve onlarla birlikte ağır şartlar altında çalıştı ve bir yandan da onlara İslami gerçekleri anlatmak için uğraştı.

Gündüz mesaisi sırasında Müslüman kardeşlerini aydınlatmaya çalışan Malik Bin Nebi gecelerini ve boş vakitlerini İslâm ve İslâm toplumları üzerinde düşünmek ve araştırma yapmakla geçirdi.

1940 yılı sonlarına doğru Marsilya’daki göçmen Cezayir’lilerin eğitimi için bir eğitim merkezi açmaya muvaffak oldu. Burada geceli gündüzlü çalışarak birçok din kardeşinin İslâm konusundaki bilgilerini geliştirdi ve onları sömürge hayatından kurtulmanın tek yolunun, İslâmi ilkelere dönmek ve İslam'ı tatbik etmek olduğu hususunda tamamen ikna etmeyi başardı. Çevresine topladığı genç Müslümanları İslami bilinçle donattıktan sonra her birini bir yana gönderip Müslümanları uyandırmakla görevlendirdi.

1946 yılında ilk kitabı olan “Kur’an Mucizesi” adlı eserini neşretti. İman ve ilim ile ilgili meseleleri derinlemesine bir incelemeye tabi tuttuğu bu eserini, o zamanlar sömürgecilerin propagandaları altında ezilen Müslümanlara bir el kitabı olarak takdim etti.

Daha sonra yazarlık hayatını daha iyi değerlendirebilmek için Paris’e gitti ve bir yandan da çeşitli İslam ülkelerinden tahsil yapmak üzere gelmiş gençlere konferanslar vererek bir İslâmi uyanış havası estirmeye muvaffak oldu.

Sömürgeci Fransızların bütün engellemelerine ve komplolarına rağmen gençliği İslâm dâvasına kazandırmak için bitmez tükenmez bir enerji ve aynı zamanda inanılmaz bir cesaretle çalışan Malik Bin Nebi, 1956’da Paris’ten ayrılıp hemen Kahire’ye koştu. Ardından fikirlerinin boşlukta kalmasına rıza göstermeyen bir adam olduğunu ve gerçekten İslâm davasının bir eri bulunduğunu ispat etmek üzere, Cezayir Millî Kurtuluş Cephesine(FLN) katıldı. Mücadelesini hiç ara vermeden devam ettirdi, nihayet hürriyetine kavuşmuş olan memleketinin imdadına koşmak üzere 1963’de Cezayir’e döndü.

Uzun seneler boyunca Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü vazifesini büyük bir azim ve şevkle yürüttü. 1964’den itibaren mümkün olan her yerde kültür merkezleri, eğitim kurumları açtırarak ve oldukça mükemmel kütüphaneler kurdurarak üniversite öğrencilerinin ve yüksek okul gençliğinin hizmetine sundu.

Bir yandan gençliğin eğitim ve öğretimi için çalışıp çeşitli merkezler açtırırken, öbür yandan sanki savaş alanındaymışçasına, gerek memleketin içinde, gerekse dışında durmadan konferanstan konferansa koştu. Cezayir’de vermiş olduğu en mühim konferanslardan birkaçının ismini verelim: “İdeoloji Üzerine”, “Kültürler ve Kültürümüz”, “Medeniyet nedir, ne değildir?”(1963); ideolojik savaş konusunda “Ara safha ne demektir?”(1970).

Bu arada sürekli olarak diğer İslam ülkeleri tarafından davet edildi ve gittiği her yerde gazetelerin üzerinde uzun münakaşa ettikleri önemli konferanslar verdi. Libya, Ortadoğu, ABD ve Avrupa’daki Müslüman gençlik kuruluşlarının davetlisi olarak üniversite gençliğine şu modern çağda Müslümanların ne yapmaları gerektiğini açık bir dille izah etti.

Şam’da vermiş olduğu son konferanslarından birinin adı şöyledir: “20. yüzyılın son çeyrek asrında Müslümanın vazifesi.”

Malik Bin Nebi, 31 Ekim 1973’de hayata gözlerini yumduğunda 68 yaşındaydı.

Türkçe'ye kazandırılmış bulunan kitapları şunlardır:

1- İslam Davası - Yöneliş Yayınları

2- Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuşu - Boğaziçi Yayınları

3- Fikir ve Put - Boğaziçi Yayınları

4 - Kur'an-ı Kerim Mucizesi - Diyanet Vakfı Yayınları

5 - İdeolojik Savaş Ajanları - Timaş Yayınları

6 - Yüzyılın Tanığı - Lale Kitabevi

7- Kültür Sorunu ve Bir Toplumun Doğuşu - Ankara Okulu Yayınları

Ali Kureyşi'nin Ekin Yayınları'ndan çıkan "Malik bin Nebi'ye Göre Toplumsal Değişim" adlı kitabı ve Fatih Okumuş'un Denge Yayınları'ndan çıkan "Malik bin Nebi: Yirminci Asrın Tanığı" kitabı da Malik bin Nebi'yi yakından tanımak için okunmasında fayda bulunan eserler.

Malik Bin Nebi Kitapları - Eserleri

  • İslam Davası
  • Çağa Tanıklığım
  • İslam Dünyasında Fikir Ve Put
  • İdeolojik Savaş Ajanları
  • Düşünceler
  • Savaş Esintisi
  • Kur'an-ı Kerim Mucizesi
  • Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuş
  • Kur'an-ı Kerim Mucizesi
  • Kültür Sorunu ve Bir Toplumun Doğuşu
  • Sömürge Ülkelerde Fikir Savaşı
  • Kur'an Fenomeni Kur'an'ın Anlaşılması Teorisi
  • Yüzyılın Tanığı
  • İslam ve Demokrasi

Malik Bin Nebi Alıntıları - Sözleri

  • Yeni bir medeniyet inşa etmemiz şarttır. (Düşünceler)
  • " Estetik, bir memleketin dünyadaki çehresidir. " (Kültür Sorunu ve Bir Toplumun Doğuşu)
  • ...yakıtın son damlası tükendiğinde tekleyip stop eden bir motor gibi, Kur’âni motivasyonun zayıflamasıyla birlikte İslam Dünyası da duraklamaya başlamıştır. (İslam Davası)
  • " Sömürge halklar, özgürlüğe inanır. " (Savaş Esintisi)
  • " Kendi yalnızlığına terk edildiğinde insan, bir kozmik boşluk duygusunun saldırısına uğradığını hisseder. Bu boşluğu doldurma tarzı, kendisinin kültür ve medeniyet tipini belirler, yani tarihi eğiliminin bütün iç ve dış niteliklerini gözler önüne serer. Bunu yapmasının esas itibariyle iki yolu vardır: Ya yere, yani ayaklarına doğru bakmak veya bakışlarını gökyüzüne çevirmek. Birinci bakışı, insanın eşya yalnızlığını doldurur. Onun egemen bakışı eşyaya sahip olmak ister. İkinci tür bakışı ise, onun düşünce yalnızlığını şenlendirecektir. Sorgulayıcı bakışı da, hakikatin peşinden koşturacaktır. " (İslam Dünyasında Fikir Ve Put)
  • Tarihin en kesin dönüm noktalarında, herhangi bir toplumun varlığını tehlikeye düşüren şey, o toplumdaki vasıtaların kıtlığı değil, aksine, fikirlerin yetersizliğidir. (İdeolojik Savaş Ajanları)
  • " Şeyciliğin sosyal plandaki sonucu, entropik gelişme, yani bir toplumun iktidarının yabancılaşması, vasıtaların israfıdır. Nicelikçilik ve şeycilik beklenmedik sosyolojik veçheler doğururlar. " (İslam Dünyasında Fikir Ve Put)
  • " Bir gün dahi çiçeklerin saçıldığı bir yolda yürümemiştim. Aksine yazgımın benim için çizdiği yolumda, dikenlerden başkası yoktu. " (Çağa Tanıklığım)
  • Bir toplum kendisine yaşama ve hareket etme gücü veren rüzgarın kesilmesi aşamasına geldiğinde bir “devrin” daha sonu geldi demektir. Artık bu “medeniyet” başka toprak parçasına göç edecek yeni bir biohisterik terkip üzerinde yeni bir devir başlayacaktır. (İslam Davası)
  • Sömürgenin dehası, bir kimseden intikam alırken ve onurunu zedelerken hiçbir ayrıntıdan çekinmemektedir. Çünkü sömürü, maddeye ve manaya aynı anda saldırmaktadır. (Savaş Esintisi)
  • Yani papazı papaz yapan biraz da cübbesidir. (Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuş)
  • Toynbee de zorlukların nasıl firsatlara dönüşebileceğini vurgulayarak şöyle demiştir: "Zorluklar, yaratıcı tehditlerdir. Çünkü insanları tepki göstermeye özendirirler." Bu tepkinin, fikren ve bedenen yorulup ter dökmeksizin olmayacağı açıktır. (Düşünceler)
  • " Sömürü, her şeyin anlamını öyle bir çekip almaktadır ki, anlamsızlık artık düzen olmaktadır. " (Savaş Esintisi)
  • Kur'an , çöl adamından medeni bir insan çıkardı. (İslam Davası)
  • " Tarih, alışılmış yollarda başkalarının ayak izlerini takip ederek değil, yeni yeni yollar açarak yapılır. Yeni yollar açmak ise ancak ahlakî nitelikli bütün sorunlara cevap veren otantik fikirler ve yeniden inşa edilmek zorunda olan bir toplumun büyüme problemlerini karşılayabilecek etkili fikirlerle mümkündür. " (İslam Dünyasında Fikir Ve Put)
  • Ruhun yitirildiği yerde medeniyet gerileyecek sonunda da yok olacaktır. Zira yükselme gücünü kaybeden herkes, yerçekiminin etkisiyle aşağı düşmekten başka bir şey yapamayacaktır. (İslam Davası)
  • Medeniyet; sorunlara karşı karamsar değil iyimser bir bakış açısıyla ödev/sorumluluk bilincini kuşanmış bir toplum tarafından kapsayıcı bir şekilde inşa edilebilir organizasyondur. Yükselen kalkınan toplum ödevleri bakımından fazlalığa sahip bir toplumdur. Örneğin Hindistan belli bir üretim fazlalığına sahip olduğu için yıllık gayri safi hasilasinin %2 yeni projelerin finansmanında kullanmaktadır. Çin ise %16 'sini kullanmaktadır. Orta Asya yönetimi halkının ödev bilincine çağırmş bunu özendirmiştir. Kur'an'ın Kerim'de Müslümanları önce ödev ve sorumluluklarını gözetmeye, bunların gereklerini yapmaya davet etmiştir. Haklar doğal olarak bunu takip etmiştir.(1) (1) Şam, Milli Birlik Külübü, 29 Ağustos 1960 tarihli konferans/ konuşma Not: Rakamlar Konuşmanın Yapıldığı Döneme İlişkindir. Mâlik bin Nebî / Düşünceler SH,21 -35, ~ Mana Yayınları (Düşünceler)
  • Biz, toplumumuzun herhangi bir meselesinin üzerine eğildiğimiz zaman, sömürgecilik de aynı meselenin üzerine eğilir. Ve biz ona bir çözüm bulduğumuzda da, şu veya bu yolla o çözümü her zaman çarpıtmak ve bozmak için çalışır. (İdeolojik Savaş Ajanları)
  • "Şurası muhakkak ki Kur'an'ın tefsiri meselesi münevverin dini inanış ve kanaatleri bakımından olduğu kadar sokaktaki adamın düşünceleri bakımından da mühimdir." (Kur'an-ı Kerim Mucizesi)
  • Düşünceler bir deneyimdir. (Düşünceler)

Yorum Yaz