matesis
dedas

Türk İslam Ülküsü 3 - Seyyid Ahmet Arvasi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türk İslam Ülküsü 3 kimin eseri? Türk İslam Ülküsü 3 kitabının yazarı kimdir? Türk İslam Ülküsü 3 konusu ve anafikri nedir? Türk İslam Ülküsü 3 kitabı ne anlatıyor? Türk İslam Ülküsü 3 PDF indirme linki var mı? Türk İslam Ülküsü 3 kitabının yazarı Seyyid Ahmet Arvasi kimdir? İşte Türk İslam Ülküsü 3 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 21.06.2022 02:00
Türk İslam Ülküsü 3 - Seyyid Ahmet Arvasi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Seyyid Ahmet Arvasi

Yayın Evi: Bilgeoğuz Yayınları

İSBN: 6055965266

Sayfa Sayısı: 372

Türk İslam Ülküsü 3 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Arvasi Hoca'nın kaleme aldığı eserleri incelediğimizde bütün gayretinin imanlı bir gençlik yetişmesini esas aldığını görürüz. Bunun için çırpınmış, bunun için kafa yormuş ve aramızdan ayrılana kadar da bu istikametini asla bozmamıştır.Bu hususta başkaları ikbal peşinde koşarken Arvasi Hoca "gözünü büyük" ideale dikmiş, bunun gerçekleşmesi için çaba sart etmiştir.

Türk İslam Ülküsü 3 Alıntıları - Sözleri

  • O, mutlak varlıktır ve mutlak varlığın sırrıdır. Bu sır bize şahdamarımızdan daha yakın ve fakat idrakimizden sonsuzca uzaktır.
  • İslam kendi zıddına adını verir.
  • İnsanların diğer canlılardan önemli bir farkı daha var. Bize öyle geliyor ki bütün canlılar, bu dünyaya sanki için gelmiştir de onlardan farklı olarak insan, bir de yüklenmiştir.
  • . İslâm, sevgiyi de disiplin altına alır. Dinimizde dostluk da düşmanlık da Allah içindir. Müslümanın özel dostu ve özel düşmanı yoktur. Onun dostları Allah'a ve Resulü'ne dost olanlar, düşmanları da Allah ve Resulü'ne düşman olanlardır. .
  • . Modern pedagoglara göre, eğitimin yaşı yoktur. O, Şanlı Peygamberimizin buyurdukları gibi "Beşikten mezera kadar" devam eder. Hatta, İslâm'a göre, insan, ilkah (döllenme) anından başlayarak, ana rahminde ve doğumdan sonra, bütün hayatı boyunca, İslâm iman ve ahlakının gerektirdiği maddi ve manevi atmosfer içinde bulundurulmalıdır. İslâm'a göre, çocuk, besmele ile ana rahminde tonurcuklanmalı, helâl lokmalarla oluşmuş ana kanı ile beslenmeli, doğumdan sonra helâl stle doyurulmalı, yüce ve mukaddes adlarla şereflenmeli, daha bir haftalık iken kulaklarında Ezan-ı Muhammedi ve Kâmet-i Şerif okunmalı,s.yleyeceği ilk kelime Allah olmalı; öğrenme çağı gelince yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'i okumayı öğrenmeli, idrakine göre İdlâm'ı tanımalı, bilmeli ve yaşamaya başlamalıdır. Ailesinin pak ve temiz hareminde Müslüman olmanın, bütün hazzını yaşamalı, şanlı Peygamberimize, çok üstün bir devgi duymalı, O'nu canından daha aziz bilmeli, bütün Ashab-ı Kiram'ı bütün Ehl-i Sünnet büyüklerini saygı ve sevgi ile anmalı, onlarıb izinde yürüyen atalarını, minnet ve şükranla yâd etmelidir. .
  • . Her millet, yalnız kendi evlâtlarının omuzları üzerinde yücelir, yine yalnız kendi evlâtlarının iradesi ile soluk alabilir. Bütün mesele, genç nesillere, böyle bir sorumluluk şuuru aşılayabilmektedir. .
  • İnsan, bu dünyada mutlu mudur? Zaman zaman . Fakat, insanın tarih içinde verdiği eserleri, yazdığı şiirleri, bestelediği şarkıları, sahneye koyduğu tiyatroları, yayınladığı romanları, hikayeleri göstermektedir ki insan bu dünya ulaşamamaktadır. İnsan, bütün eserleri ile bu dünyadan <şikayet> etmektedir.
  • Asla unutulmamalıdır ki gençliğimize biz sahip çıkmazsak, onları biz maddeten ve manen himaye ederek gözümüz gibi korumazsak, onlara "gayrimeşru güçler" ve "hain emeller" sahip çıkar. Türk İslam Ülküsü - Seyyid Ahmet Arvasi
  • İnsan hem ebediyen yaşamak istemekte, hem de hayatının her anını, ölüme doğru bir koşu olarak idrak etmekte ve ürpermektedir. İnsanın bu realitesi, garip bir paradoksa dayanmaktadır. Yaşamak, ölüme doğru hızlı bir koşudur.
  • Unutmamak gerekir ki, deha üstün zekadan çok, büyük bir ülküye, sarsılmaz bir imana, tükenmez bir sabra, yılmaz bir iradeye, devamlı bir dikkate ve disiplinli bir çalışmaya dayanır. Bazılarının sandığı gibi, insan anasından dahi olarak doğmaz. Dahilerin hayatını inceleyiniz, istisnasız hepsinde çalışma temposu delicedir ve iş başarma ve eser verme arzusu ihtiras derecesindedir. Yoksa nice üstün zekalı ve kabiliyetli insan gördük ki, sırf bu vasıflara sahip olma iradesini gösteremedikleri için bir iz bırakmadan kaybolup gittiler.
  • . "Ey iman edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu ateşten koruyunuz." (Bkz. Et-Tahrim Sûresi, âyet,6) .
  • " Evet, Kurtuluş İslâm'da ..."
  • . Gençliğini seven bir millet, her şeyden önce, ona, mükemmel bir terbiye vermelidir. .
  • . Tâlim ve terbiye vetiresinde, en mühim unsur, bu işi yapmaya memur olan kadrodur. Tam ve kâmil mânâda bir muallimler, müderrisler ve âlimler kadrosu kurulmadıkça istenilen maksat hasıl olmaz. Gerçekten de bir milleti, yüceltenler de alçaltanlar da öğretmenlerdir. .
  • . Bizim mücadelemiz, bütün insanların layık oldukları şeref üzere kalmalarını temin etmek içindir. .

Türk İslam Ülküsü 3 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

. Türk - İslâm Ülküsü serisinin 3. Cildini yazarımız, 1) İslam’da Eğitim Sistemi 2) Din Psikolojisi ve İslamiyet başlıkları altında iki bölüm olarak kaleme almış. Arvâsi Hoca, Türk – İslâm Ülkücüleri olarak, dine ve din eğitimine bakış açımızı, bir toplum bilimci olarak, teknik açıdan detaylarıyla, kafanızdaki pek çok soruya cevap bulabileceğiniz şekilde yazmış. Kur’an-ı Kerim'in Ayetleri ve Peygamber Efendimizin (S.A.V) Hadis-i Kutsileri ışığında konular detaylarıyla açıklanmış. Son zamanlarda toplumumuzun, özellikle gençlerimizin, materyalizmin, hedonizmin, nihilizmin etkisi altında ne denli kültürümüzden, örf, adet ve geleneğimizden uzaklaştığını siz de fark etmişsinizdir. Bu tehlike bundan kırk yıl önce görülmüş, milletimiz özellikle uyarılmış ! Gelinen noktada ise otobüste yaşlılara yer vermeyen, kendinden başkasını düşünmeyen, yemek, içmek, eğlenmek, kendi nefsini tatmin etmekten başka bir gailesi olmayan gençleri üzülerek izlemek var. “Modern insan için, kendi keyfinden başka bir davranış kaidesi yoktur. Herkes yengeç gibi bencillik kabuğuna çekilerek komşusunu mahvetmeye çalışıyor. Evlilik, kandınla erkek arasında daimi bir bağ olmaktan çıktı. (Bkz. Dr. Alexis Carrel –İnsanlar uyanın- 1956, S.9.10). (L. Yazıcıoğlu’nun tercümesi) (S.360) Batılıların 1956’da görüp yazdığı, kendi toplumuyla ilgili dile getirdiği konu, bugün maalesef bizim toplumumuza yayılmış ve tamiri zor bir hal almıştır. Evet, milletimizin içinde bulunduğu yozlaşma haddi aşmış vaziyettedir ama; bu durumdan kurtulmak, kendi maddi ve manevi değerlerine sıkı sıkıya bağlı, Din-i İslâm’ın ışığında donanmış Ülkücü kadrolarla mümkündür. Türk – İslâm Ülküsü 1’i, 2’yi, 3’ü sabırla ve sindire sindire okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Oralarda sizin için bir şeyler mutlaka yazılmıştır ! Keyifli okumalar. 28.03.2019 22:09 Erciş . (Ali Dayıcık)

Türk İslam Ülküsü 3 PDF indirme linki var mı?

Seyyid Ahmet Arvasi - Türk İslam Ülküsü 3 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türk İslam Ülküsü 3 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Seyyid Ahmet Arvasi Kimdir?

Ahmet Arvasî (d. 15 Şubat 1932 - ö. 31 Aralık 1988) toplumbilimci, pedagog, yazar. Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde doğmuştur. Seyyid'tir. 56 yaşındayken, İstanbul'un Erenköy ilçesindeki evinde 31 Aralık 1988 - Saat: 11:00'da, daktilosu başında vefat etmiştir.

Kökeni

Arvaslar neslindendir. Atalarının Anadolu'ya gelişini kendisi şöyle anlatmaktadır:

« ...Ailem "Arvasî" adı ile bilinir. 650 yıldan beri Anadolu'da yaşar. Orhan Gazi ile tanışan ceddim Hacı Kasım-ı Bağdadi adında bir zattır. Onun oğullarından biri Van Gölü'nün güneyine (Arvas Köyüne) yerleşmiştir. Biz ondan türemiş ve çoğalmışız... »

"Arvasîler" olarak bilinen aile, Soyadı Kanunu'nun çıkmasıyla, "Arvasi" soyadını almıştır. Babası, Abdülhakim Arvasî'dir. Fakat, Necip Fazıl Kısakürek'in manevî hocası olarak bilinen Abdülhakim Arvasî ile aynı kişi değildir. Ahmet Arvasî'nin babası olan Abdülhakim Arvasi bu isim benzerliğini 18 Nisan 1980'de, Mehmet İlhan Bey'e yazmış olduğu bir mektupta şöyle anlatmaktadır:

« Şu an Ankara'nın Bağlum nahiyesinde yatan S. Abdülhakim Arvasî hazretleri ile aynı ailedeniz. Kendileri aynı zamanda babamın da isim babalarıdır. Babama kendi adlarını vermişlerdir. »

Hayatı

Ailenin altı çocuğundan birincisi olan S.Ahmed Arvasî, ilköğretime Van'da başlayıp Doğubayazıt'ta tamamladı. Ortaokulu Erzurum'da okudu ve sonrasında Erzurum Erkek Öğretmen Okulu'nu bitirdi. 1952 yılında Konya'nın Doğanbeyli nahiyesinde ilkokul öğretmeni olarak göreve başlayan Arvasi, yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü -Pedagoji Bölümü'ne başladı ve buradan da 1958 yılında mezun oldu. Balıkesir, Bursa ve İstanbul'daki eğitim enstitülerinde hocalık yaptı. 1978 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nden 24 arkadaşıyla birlikte siyasî amaçlar için sürgün edilen Arvasî, 1979 yılında emekli olmak zorunda kaldı.

« Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslamkelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var. »

(Seyyid Ahmet Arvasî)

Emekli olduğu yıl, Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi'nde "Genel İdare Kurulu Üyesi" sıfatıyla aktif siyasete atıldı. Diğer yandan çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Her gün Gazetesi'nde, "Türk-İslam Ülküsü" başlığı ile günlük makaleleri yayımlandı. 12 Eylül 1980 darbesine kadar partideki görevini ve yazılarını sürdürdü. Darbenin ardından Mamak Cezaevi'ne hapsedildi. Burada işkencelere maruz kaldı ve ilk kalp krizini burada geçirdi. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazdı. Türkiye Gazetesi'nde Hasbihal başlığı ile makaleleri yayımlandı.

Arvasî'nin Mamak'ta geçirdiği kalp krizini Alpaslan Türkeş şöyle anlatıyordu:

« Tutukevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara mevki hastanesi'ne kaldırıldı. O gün, daha dün gibi hatırımdadır. Görevliler kendisini hastaneye gitmesi için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapının açıldığı merdivenleri görebiliyordum. Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hali yoktu, bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askerlere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyurulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra bir sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedâlaştık. »

Eserleri

- Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz

- Doğu Anadolu Gerçeği

- Eğitim Sosyolojisi

- Hasbihal (6 cilt)

(Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlanmıştır:)

1- Emperyalizmin Oyunları

2- Devletin Dini Olur mu

3- Kadın Erkek Üzerine

4- İnsanın Yalnızlığı.

- İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri

- İnsan ve İnsan Ötesi

- Kendini Arayan İnsan

- Şiirlerim

- Türk-İslâm Ülküsü (3 Cilt)

Seyyid Ahmet Arvasi Kitapları - Eserleri

  • İnsanın Yalnızlığı
  • Kendini Arayan İnsan
  • İnsan Ve İnsan Ötesi
  • Eğitim Sosyolojisi
  • Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz
  • Şiirlerim
  • Sahte Dindarlar Sahte Laikler
  • Doğu Anadolu Gerçeği
  • Mamak Günleri
  • Türk İslam Ülküsü 1
  • Türk İslam Ülküsü 2
  • İlm-i Hal
  • Hasbihal 1
  • Hasbihal 2
  • Hasbihal 3
  • Hasbihal 4
  • Hasbihal 5
  • Hasbihal 6
  • Türk İslam Ülküsü 3
  • Düşünen Adamdan Mektup Var
  • Türkiyede Şark Meselesi ve Alınacak Tedbirler
  • Sohbetler
  • Devletin Dini Olur mu?
  • Akıl ve Gönül
  • Türk İslam Ülküsü I-II-III
  • Manevi Yönelişler
  • Şüphe ve İman
  • Milletlerin İtibarı
  • Size Sesleniyorum
  • Fikir Sefaletine Örnekler
  • Kadın Erkek Üzerine
  • Emperyalizmin Oyunları
  • Davamız: İ'la-yı Kelimetullah İçin Nizam-ı Âlem
  • İlmi Hal
  • Medenileşme ve İslamiyet
  • İlmi Tavır ve Ötesi

Seyyid Ahmet Arvasi Alıntıları - Sözleri

  • Kısacası, insan başıboş kalmakla bahtiyar olacağını sandı ve yanıldı. Bu konuda yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de (Kıyamet Suresi, ayet:36'da) "İnsan kendini başıboş bırakılacak mı zanneder?" diye buyrulmuştur. (Sohbetler)
  • Fert, kendini himaye edemeyen cemiyete, önceleri küser; sonra ona isyan ederek "bildiği gibi" yaşamaya ve hareket etmeye yönelir. Bu isyanını da "hürriyet" çığlıklarıyla maskeler. Oysa kişi, cemiyete karşı isyan çığlıkları bastığı bu anda, cemiyetin şefkat ve himayesine ne kadar muhtaçtır. (İnsanın Yalnızlığı)
  • Kollektif ruh, ferdi ruhların bir toplamı değil, onu aşan bir sentezdir. (Eğitim Sosyolojisi)
  • İnsanı geri kalmış hiçbir cemiyet asla kalkınamaz. İnsanı, geri kalmışlıktan kurtarmanın tek yolu da ferdin ve cemiyetin muhtaç olduğu eğitimden geçirilmesidir. (Kadın Erkek Üzerine)
  • (...) Görülüyor ki, ilmin gelip dayandığı noktada, materyalizm değil, İslâm güç kazanmaktadır. İslâm, bindörtyüz yıldan beri, bütün varlıkların Mutlak Varlık olan Allah ile var olduklarını ve bütün âlemin O'nun "yaratıcı soluğu" ile yenilenip durduğunu savunup durmaktadır. Kâinatta, her an "enerji demetleri halinde" yeni bir güç püskürtüldüğünü müşahade eden ve buna "quantumlar" adını veren modern fizikçinin idraki yavaş yavaş da olsa İslâm'a açılmaktadır. (Şüphe ve İman)
  • Unutmamak gerekir ki, deha üstün zekadan çok, büyük bir ülküye, sarsılmaz bir imana, tükenmez bir sabra, yılmaz bir iradeye, devamlı bir dikkate ve disiplinli bir çalışmaya dayanır. Bazılarının sandığı gibi, insan anasından dahi olarak doğmaz. Dahilerin hayatını inceleyiniz, istisnasız hepsinde çalışma temposu delicedir ve iş başarma ve eser verme arzusu ihtiras derecesindedir. Yoksa nice üstün zekalı ve kabiliyetli insan gördük ki, sırf bu vasıflara sahip olma iradesini gösteremedikleri için bir iz bırakmadan kaybolup gittiler. (Türk İslam Ülküsü 3)
  • inanmak ve bilmek farklı şeylerdir.Her "bilen" inanmış değildir. (Size Sesleniyorum)
  • Güneş iner, çıkar durur, Ömür boşa akar durur, Nice canlar uçar gider, Gafil neden bakar durur? (Şiirlerim)
  • "Sonunda ölüm bulunan bir dünya insana mutluluğu vermez, sadece aratır." (Kendini Arayan İnsan)
  • Türk milliyetçisi, Türk içtimai ırkını benimser, sever ve sevdirirken ailesini de bu espri içinde kurmaya çalışır. Bununla beraber, başka "içtimai ırkları" da Allah'ın birer "ayeti" olarak değerlendirir. Seyyid Ahmet Arvasi (Türk İslam Ülküsü I-II-III)
  • . Bizim mücadelemiz, bütün insanların layık oldukları şeref üzere kalmalarını temin etmek içindir. . (Türk İslam Ülküsü 3)
  • Nitekim , İslam'dan önce , " Tanrı'nın kırbacı " olarak anılan Türkler , İslam'dan sonra "Tevhidin sözcüsü " ve " Nizamın öncüsü " olmakla şereflendiler." İ'la-yı Kelimetullah " ve " Nizam-ı Alem " bayraktarlığı yaptılar. (Fikir Sefaletine Örnekler)
  • Aydınların ve devlet adamlarının en önemli görevi; ... insanımızı, ne suretle kendine ve cemiyetine verimli kılabileceği hususunda tam bir düşünme ve araştırma seferberliğine davet etmektir. (Kadın Erkek Üzerine)
  • Sevgili Peygamberimiz'e göre, maişetini, helâl yollardan kazanmak için çırpınan ve cemiyetin -yanlış telakkiye kapılarak- aşağı bulduğu iş ve mesleklerde çalışan bir mümin, elbette, cemiyetin en yüksek katlarını ele geçirmiş bulunan ve gayrimeşrû gelir kapıları arayan bazı haramzâdelerden daha şereflidir. Bu konuda Şanlı Peygamberimiz şöyle buyururlar: "Helal kazanmak için, beğenilmeyen bir yerde bulunana Cennet vacib olur." (Manevi Yönelişler)
  • Oysa, tarihimiz diyor ki, " Batı , Türk Milletinin melcei ve kurtuluşu sığınağı değil,fetih hedefidir." Atalarımız , hiçbir zaman Avrupalı'yı " kurtarıcı "olarak görmedi, aksine onları " kurtulmaya muhtaç " bildi. (Fikir Sefaletine Örnekler)
  • İnsan, bir ülke için en önemli güç kaynağıdır. İnsanı cahil ve geri bırakılmış bir ülkenin sosyal hayatı da, kültür hayatı da, ekonomik hayatı da, politik hayatı da perişandır. (Sohbetler)
  • ...inançsızlık, insan fıtratına uymadığı için, onlar [inanmayanlar], sürekli olarak mutsuz, huzursuz ve tedirgindirler, cemiyetle irtibatları zayıfladığı için egoist olurlar, onların beden ve ruh sağlıkları her an tehlikeye marûzdur ve çok defa "anti-sosyal" (cemiyete aykırı) tavır ve davranış içindedirler. İntibaksızdırlar, efelik taslamalarına rağmen "mustarip"tirler... İnançsızlar, " boş bir vicdan" taşımanın acısını sık sık beyinlerinde ve yüreklerinde duyarlar. Bu boşluğu doldurmak için çareler ararlar, olmadık şeylere başvururlar. "Dîne afyon" diyen bu kimseler, her ne hikmetse, bizzat kendilerini "afyonla, esrarla, eroinle, kokainle ve alkolle" uyutmaya ve uyuşturmaya yönelirler. Gerçekten de yapılan araştırmalar göstermiştir ki, inançsızlar arasında bu gibi, uyuşturucu düşkünlerinin sayısı hayli kabarıktır. Öte yandan, mabetlerden kaçan bu gibi inançsız kimseler, bilhassa, kendilerine benzer kimseler bulmak ve onlara için dökmek için ne kadar "menfi hane" varsa oralara koşarlar. Meyhanelerde, esrar tekkelerinde ve benzeri yerlerde, başlarını masaya koyup ya hüngür hüngür ağlayan veya mânasız kahkahalarla dikkat çekmeye çalışan niceleri var... (Şüphe ve İman)
  • Açlığı, sadece midelerindeki sancıdan ibaret zanneden, beyinlerindeki ve kalblerindeki açlığı duymamazlıktan gelen nice insanlar tanıdım... (Kendini Arayan İnsan)
  • Başkalarını bilmem ama, İslâmiyet, bir cemiyet ve cemaat dinidir. İnsanları, birbiri ile dostluğa, kardeşliğe ve yakınlığa dâvet eder. Cemiyet ile ferdî, birbiri ile kaynaştırır ve bütünleştirir. Bunun yanında hemen belirtmeliyiz ki, sosyologlar, psikologlar, psikiyatristler ve pedagoglar, "inançsızlığın, marazî bir kaçış ve yalnızlaşma mekanizması" olduğu kanaatindedirler. Yapılan ilmî araştırmalar göstermiştir ki, inançsızlar, genellikle "egosantrik" (kendini merkez sanan), yalnız ve hatta egoist kimselerdir. Bu durumları ile intihara, çıldırmaya ve suça daha yakın durmaktadırlar. Bu konuda o kadar çok eser yazılmış ve müşahede ortaya konmuştur ki, saymakla bitmez. (Şüphe ve İman)
  • "El değmemiş bahçeden ırkım ahlak dererken Vatan aşkı imanla gönülde sulanacak. Kendini kaybetmiş Türk, kendisini ararken Ve ufuktan Türk-İslam Güneşi parlayacak" (Şiirlerim)

Yorum Yaz