matesis
dedas

Sohbetler - Seyyid Ahmet Arvasi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sohbetler kimin eseri? Sohbetler kitabının yazarı kimdir? Sohbetler konusu ve anafikri nedir? Sohbetler kitabı ne anlatıyor? Sohbetler PDF indirme linki var mı? Sohbetler kitabının yazarı Seyyid Ahmet Arvasi kimdir? İşte Sohbetler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 21.06.2022 02:00
Sohbetler - Seyyid Ahmet Arvasi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Seyyid Ahmet Arvasi

Yayın Evi: Bilgeoğuz Yayınları

İSBN: 9786054200481

Sayfa Sayısı: 104

Sohbetler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çağımızın önemli ilim, ahlak ve fazilet insanlarından biri Seyit Ahmet Arvasi'dir. Çünkü Arvasi hoca, insanlığın ideolojik bataklıklar içerisinde çırpındığı bir dönemde, kendini yetiştirerek insanları, özellikle de Ülkücü gençleri aydınlatma yolunda durmadan çalışmış, fikir üretmiş, hep onların saadetleri için çırpınıp durmuştur. Arvasi hoca, fikir ve düşünce hayatının çeşitli uçurumlarında kol gezen ve okumayı seven gençlere el uzatarak, adeta onların koruyucu meleği olmuş, onların yerine fırtınaları göğüslemiş ve muhtemel sarsıntılara karşı daima tetikte beklemiştir.

Arvasi hocanın kaleme aldığı eserlerini incelediğimizde bütün gayretinin imanlı bir gençlik yetişmesi olduğunu görürüz. Bunun için çırpınmış, bunun için kafa yormuş ve aramızdan ayrılana kadar da bu istikametini asla bozmamıştır. Bu hususta başkaları ikballer peşinde koşarken Arvasî hoca gözünü "Büyük ideale" dikmiş, bunun gerçekleşmesi için çaba sarf etmiştir. Arvasî hocayı yakından tanıyanlar bu çabanın asla normal bir çaba olmadığını da müşahede etmişlerdir.

(Tanıtım Bülteninden)

Sohbetler Alıntıları - Sözleri

  • ... " Ben, İslâm iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslamiyeti gaye edinen Türk Milliyetçiliği şuuruna sahibim."
  • Kapitalist dünyanın hayranları kuyruk sokumuna kadar çıplak karıları ile Amerikalılar gibi viski içmekte, Fransızlar gibi dans etmekte, İngilizler gibi selamlaşmakta, Almanlar gibi tepinmektedirler; kızıl dünyanın uşakları ise enternasyonali söyleyerek bayrağımızı indirmeye, "halklar" narası ile vatanımızı ve milletimizi bölmeye, Lenin ve Mao hayranlığı ile tarihimizi tahrike başladılar. Türkçülük savaşı vermeye hazırlanmayan vatan çocukları şimdi Rusçuluk ve Çincilik savaşı veriyor. İşte iki yüz yıllık milli(!) eğitim ve "kültür devrimi".
  • Kalkınmak, gelişmek ve çağdaşlaşmak isteyen her ülkenin yöneticileri, eğitim konusuna gereken önemi ve değeri vermek zorundadır. Bir ülkenin geri kalmışlığı, aslında insanının geri kalmışlığı demektir.
  • ...ihanetin tedavisi yoktur, cezası vardır.
  • Sohbetlerde yalnız bilgi alış verişi yoktur, gönül ve "muhabbet" de vardır. Bu sebepten olacak Türk milleti sohbet sözünün tam karşılığı olarak "muhabbet" sözünü kullanır.
  • Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (O'na selam olsun) sohbetinde kadrolaşan büyük ve ulvi insanlara "sahabi" dendi. Yüce sohbetten bereketlenenler manasına... Sohbet, İslâm'ın insanları yogurmada ve kadrolaştırmada kullandığı metodudur.
  • Söz insanı insana, zamanı zamana bağlar. İnsanlık alemi bir söz ve mana uğultusu için de yaşar.
  • Kısacası, insan başıboş kalmakla bahtiyar olacağını sandı ve yanıldı. Bu konuda yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de (Kıyamet Suresi, ayet:36'da) "İnsan kendini başıboş bırakılacak mı zanneder?" diye buyrulmuştur.
  • İnsan kendini insanlaştıran iş ve faaliyetlerle kendini yormalıdır; aksi halde boşluk onu yutar ve bunaltır. Bu konuda yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de (El-İnşirah Suresi, ayet:7'de) "O halde boş kaldın mı hemen yorul" diye emredilmiştir.
  • Tarihin en büyük ve inkarı mümkün olmayan gerçeği millet ve milliyet gerçeğidir.
  • Bir ülkenin geri kalmışlığı, aslında insanının geri kalmışlığı demektir. Eğitim problemlerini çözmemiş milletlerin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik hayatı çetin problemlerle karşı karşıya demektir.
  • İnsan, bir ülke için en önemli güç kaynağıdır. İnsanı cahil ve geri bırakılmış bir ülkenin sosyal hayatı da, kültür hayatı da, ekonomik hayatı da, politik hayatı da perişandır.
  • Nitekim İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya, bilindiği gibi, yerle bir edilmişti. Ama bugün o savaşa katılmayan birçok ülkeye nazaran çok daha ileri durumda bulunmaktadır. Savaş onların yalnız maddi varlıklarını ve zenginliklerini yok edebilmişti. Ama milli ve çağdaş ihtiyaçlara göre eğitilmiş zekalar, bu maddi tahribatı kısa zamanda onarmasını başarabilmişlerdi.
  • Abdülkerim Satuk Buğra Han, Selçuk Bey, Muhammed Alparslan, Kılıç Aslan, Osman ve Orhan Beyler, Muradlar, Beyezidler, Fatih ve Selimler... Türk mü idiler yoksa Müslüman mı idiler? Hiç bu soru sorulur mu? Bu soruda iyi niyet bulunabilir mi?
  • Size "Türk müsünüz yoksa Müslüman mısınız?" diye soran birine rastlarsanız, hiç şüpheniz olmasın ki, karşınızda bir "münafık" yahut bir hain ve yahut bir "yabancı" vardır.

Sohbetler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir güzel ülküdür gönül verdiğim...: Seyyid Ahmet Arvasi Hoca'nın, sohbet ve hatırat tadında fikirlerini okuyucuya aktardığı "kendi küçük ama hacmi büyük" bir eser. Kitapta ağırlıkla İslamiyet şuur ve vakarı ile yoğurulmuş Türk Milliyetçiliği mefküresi anlatılmak isteniyor. Her Türk gencinin, özelinde her Türk milliyetçisinin muhakkak okuması gereken, sohbet dili ile yazılmış samimi, açık ve net göndermeleri olan temel bir eser. Özellikle bu dünya görüşünü ve yaşam tarzını seçen insanlar yahut bu konuda temel düzeyde fikir sahibi olmak isteyen bireyler için ideal bir kitap. Haddim olmayarak okumayanlar için şiddetle okunmasını tavsiye ediyorum. İyi okumalar. (Abdr)

Hamd olsun Allah'a, bu güzel ve mufid kitabı nihayet olmasını bu cahil kula nasip ettirdi. Az da olsa siyaset vardı. Lakin insanı gayet bilinçli edecek bir kitaptır diye düşünüyorum. (şexo)

Bir Solukta Bitirilecek Kitaplardan Birisi: Bir solukta bitebilecek, samimî üslûpta yazılmış bir eser. Birçok muhtelif konuya değinilmiş. Bir gün içinde bitirip faydalandım. Arvasî hoca, Türk-İslâm çizgisinde güzel tespitlerde bulunmuş. Ancak bazı tespitlerinde yanlış bilgiler de vardı. Bu yanlış bilgiler az olduğundan görmezden gelinebilir. Umumen yararlı bir eser olduğunu düşünüyorum. (Furkan Uzel)

Sohbetler PDF indirme linki var mı?

Seyyid Ahmet Arvasi - Sohbetler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sohbetler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Seyyid Ahmet Arvasi Kimdir?

Ahmet Arvasî (d. 15 Şubat 1932 - ö. 31 Aralık 1988) toplumbilimci, pedagog, yazar. Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde doğmuştur. Seyyid'tir. 56 yaşındayken, İstanbul'un Erenköy ilçesindeki evinde 31 Aralık 1988 - Saat: 11:00'da, daktilosu başında vefat etmiştir.

Kökeni

Arvaslar neslindendir. Atalarının Anadolu'ya gelişini kendisi şöyle anlatmaktadır:

« ...Ailem "Arvasî" adı ile bilinir. 650 yıldan beri Anadolu'da yaşar. Orhan Gazi ile tanışan ceddim Hacı Kasım-ı Bağdadi adında bir zattır. Onun oğullarından biri Van Gölü'nün güneyine (Arvas Köyüne) yerleşmiştir. Biz ondan türemiş ve çoğalmışız... »

"Arvasîler" olarak bilinen aile, Soyadı Kanunu'nun çıkmasıyla, "Arvasi" soyadını almıştır. Babası, Abdülhakim Arvasî'dir. Fakat, Necip Fazıl Kısakürek'in manevî hocası olarak bilinen Abdülhakim Arvasî ile aynı kişi değildir. Ahmet Arvasî'nin babası olan Abdülhakim Arvasi bu isim benzerliğini 18 Nisan 1980'de, Mehmet İlhan Bey'e yazmış olduğu bir mektupta şöyle anlatmaktadır:

« Şu an Ankara'nın Bağlum nahiyesinde yatan S. Abdülhakim Arvasî hazretleri ile aynı ailedeniz. Kendileri aynı zamanda babamın da isim babalarıdır. Babama kendi adlarını vermişlerdir. »

Hayatı

Ailenin altı çocuğundan birincisi olan S.Ahmed Arvasî, ilköğretime Van'da başlayıp Doğubayazıt'ta tamamladı. Ortaokulu Erzurum'da okudu ve sonrasında Erzurum Erkek Öğretmen Okulu'nu bitirdi. 1952 yılında Konya'nın Doğanbeyli nahiyesinde ilkokul öğretmeni olarak göreve başlayan Arvasi, yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü -Pedagoji Bölümü'ne başladı ve buradan da 1958 yılında mezun oldu. Balıkesir, Bursa ve İstanbul'daki eğitim enstitülerinde hocalık yaptı. 1978 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nden 24 arkadaşıyla birlikte siyasî amaçlar için sürgün edilen Arvasî, 1979 yılında emekli olmak zorunda kaldı.

« Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslamkelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var. »

(Seyyid Ahmet Arvasî)

Emekli olduğu yıl, Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi'nde "Genel İdare Kurulu Üyesi" sıfatıyla aktif siyasete atıldı. Diğer yandan çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Her gün Gazetesi'nde, "Türk-İslam Ülküsü" başlığı ile günlük makaleleri yayımlandı. 12 Eylül 1980 darbesine kadar partideki görevini ve yazılarını sürdürdü. Darbenin ardından Mamak Cezaevi'ne hapsedildi. Burada işkencelere maruz kaldı ve ilk kalp krizini burada geçirdi. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazdı. Türkiye Gazetesi'nde Hasbihal başlığı ile makaleleri yayımlandı.

Arvasî'nin Mamak'ta geçirdiği kalp krizini Alpaslan Türkeş şöyle anlatıyordu:

« Tutukevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara mevki hastanesi'ne kaldırıldı. O gün, daha dün gibi hatırımdadır. Görevliler kendisini hastaneye gitmesi için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapının açıldığı merdivenleri görebiliyordum. Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hali yoktu, bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askerlere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyurulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra bir sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedâlaştık. »

Eserleri

- Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz

- Doğu Anadolu Gerçeği

- Eğitim Sosyolojisi

- Hasbihal (6 cilt)

(Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlanmıştır:)

1- Emperyalizmin Oyunları

2- Devletin Dini Olur mu

3- Kadın Erkek Üzerine

4- İnsanın Yalnızlığı.

- İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri

- İnsan ve İnsan Ötesi

- Kendini Arayan İnsan

- Şiirlerim

- Türk-İslâm Ülküsü (3 Cilt)

Seyyid Ahmet Arvasi Kitapları - Eserleri

  • İnsanın Yalnızlığı
  • Kendini Arayan İnsan
  • İnsan Ve İnsan Ötesi
  • Eğitim Sosyolojisi
  • Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz
  • Şiirlerim
  • Sahte Dindarlar Sahte Laikler
  • Doğu Anadolu Gerçeği
  • Mamak Günleri
  • Türk İslam Ülküsü 1
  • Türk İslam Ülküsü 2
  • İlm-i Hal
  • Hasbihal 1
  • Hasbihal 2
  • Hasbihal 3
  • Hasbihal 4
  • Hasbihal 5
  • Hasbihal 6
  • Türk İslam Ülküsü 3
  • Düşünen Adamdan Mektup Var
  • Türkiyede Şark Meselesi ve Alınacak Tedbirler
  • Sohbetler
  • Devletin Dini Olur mu?
  • Akıl ve Gönül
  • Türk İslam Ülküsü I-II-III
  • Manevi Yönelişler
  • Şüphe ve İman
  • Milletlerin İtibarı
  • Size Sesleniyorum
  • Fikir Sefaletine Örnekler
  • Kadın Erkek Üzerine
  • Emperyalizmin Oyunları
  • Davamız: İ'la-yı Kelimetullah İçin Nizam-ı Âlem
  • İlmi Hal
  • Medenileşme ve İslamiyet
  • İlmi Tavır ve Ötesi

Seyyid Ahmet Arvasi Alıntıları - Sözleri

  • Kısacası, insan başıboş kalmakla bahtiyar olacağını sandı ve yanıldı. Bu konuda yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de (Kıyamet Suresi, ayet:36'da) "İnsan kendini başıboş bırakılacak mı zanneder?" diye buyrulmuştur. (Sohbetler)
  • Fert, kendini himaye edemeyen cemiyete, önceleri küser; sonra ona isyan ederek "bildiği gibi" yaşamaya ve hareket etmeye yönelir. Bu isyanını da "hürriyet" çığlıklarıyla maskeler. Oysa kişi, cemiyete karşı isyan çığlıkları bastığı bu anda, cemiyetin şefkat ve himayesine ne kadar muhtaçtır. (İnsanın Yalnızlığı)
  • Kollektif ruh, ferdi ruhların bir toplamı değil, onu aşan bir sentezdir. (Eğitim Sosyolojisi)
  • İnsanı geri kalmış hiçbir cemiyet asla kalkınamaz. İnsanı, geri kalmışlıktan kurtarmanın tek yolu da ferdin ve cemiyetin muhtaç olduğu eğitimden geçirilmesidir. (Kadın Erkek Üzerine)
  • (...) Görülüyor ki, ilmin gelip dayandığı noktada, materyalizm değil, İslâm güç kazanmaktadır. İslâm, bindörtyüz yıldan beri, bütün varlıkların Mutlak Varlık olan Allah ile var olduklarını ve bütün âlemin O'nun "yaratıcı soluğu" ile yenilenip durduğunu savunup durmaktadır. Kâinatta, her an "enerji demetleri halinde" yeni bir güç püskürtüldüğünü müşahade eden ve buna "quantumlar" adını veren modern fizikçinin idraki yavaş yavaş da olsa İslâm'a açılmaktadır. (Şüphe ve İman)
  • Unutmamak gerekir ki, deha üstün zekadan çok, büyük bir ülküye, sarsılmaz bir imana, tükenmez bir sabra, yılmaz bir iradeye, devamlı bir dikkate ve disiplinli bir çalışmaya dayanır. Bazılarının sandığı gibi, insan anasından dahi olarak doğmaz. Dahilerin hayatını inceleyiniz, istisnasız hepsinde çalışma temposu delicedir ve iş başarma ve eser verme arzusu ihtiras derecesindedir. Yoksa nice üstün zekalı ve kabiliyetli insan gördük ki, sırf bu vasıflara sahip olma iradesini gösteremedikleri için bir iz bırakmadan kaybolup gittiler. (Türk İslam Ülküsü 3)
  • inanmak ve bilmek farklı şeylerdir.Her "bilen" inanmış değildir. (Size Sesleniyorum)
  • Güneş iner, çıkar durur, Ömür boşa akar durur, Nice canlar uçar gider, Gafil neden bakar durur? (Şiirlerim)
  • "Sonunda ölüm bulunan bir dünya insana mutluluğu vermez, sadece aratır." (Kendini Arayan İnsan)
  • Türk milliyetçisi, Türk içtimai ırkını benimser, sever ve sevdirirken ailesini de bu espri içinde kurmaya çalışır. Bununla beraber, başka "içtimai ırkları" da Allah'ın birer "ayeti" olarak değerlendirir. Seyyid Ahmet Arvasi (Türk İslam Ülküsü I-II-III)
  • . Bizim mücadelemiz, bütün insanların layık oldukları şeref üzere kalmalarını temin etmek içindir. . (Türk İslam Ülküsü 3)
  • Nitekim , İslam'dan önce , " Tanrı'nın kırbacı " olarak anılan Türkler , İslam'dan sonra "Tevhidin sözcüsü " ve " Nizamın öncüsü " olmakla şereflendiler." İ'la-yı Kelimetullah " ve " Nizam-ı Alem " bayraktarlığı yaptılar. (Fikir Sefaletine Örnekler)
  • Aydınların ve devlet adamlarının en önemli görevi; ... insanımızı, ne suretle kendine ve cemiyetine verimli kılabileceği hususunda tam bir düşünme ve araştırma seferberliğine davet etmektir. (Kadın Erkek Üzerine)
  • Sevgili Peygamberimiz'e göre, maişetini, helâl yollardan kazanmak için çırpınan ve cemiyetin -yanlış telakkiye kapılarak- aşağı bulduğu iş ve mesleklerde çalışan bir mümin, elbette, cemiyetin en yüksek katlarını ele geçirmiş bulunan ve gayrimeşrû gelir kapıları arayan bazı haramzâdelerden daha şereflidir. Bu konuda Şanlı Peygamberimiz şöyle buyururlar: "Helal kazanmak için, beğenilmeyen bir yerde bulunana Cennet vacib olur." (Manevi Yönelişler)
  • Oysa, tarihimiz diyor ki, " Batı , Türk Milletinin melcei ve kurtuluşu sığınağı değil,fetih hedefidir." Atalarımız , hiçbir zaman Avrupalı'yı " kurtarıcı "olarak görmedi, aksine onları " kurtulmaya muhtaç " bildi. (Fikir Sefaletine Örnekler)
  • İnsan, bir ülke için en önemli güç kaynağıdır. İnsanı cahil ve geri bırakılmış bir ülkenin sosyal hayatı da, kültür hayatı da, ekonomik hayatı da, politik hayatı da perişandır. (Sohbetler)
  • ...inançsızlık, insan fıtratına uymadığı için, onlar [inanmayanlar], sürekli olarak mutsuz, huzursuz ve tedirgindirler, cemiyetle irtibatları zayıfladığı için egoist olurlar, onların beden ve ruh sağlıkları her an tehlikeye marûzdur ve çok defa "anti-sosyal" (cemiyete aykırı) tavır ve davranış içindedirler. İntibaksızdırlar, efelik taslamalarına rağmen "mustarip"tirler... İnançsızlar, " boş bir vicdan" taşımanın acısını sık sık beyinlerinde ve yüreklerinde duyarlar. Bu boşluğu doldurmak için çareler ararlar, olmadık şeylere başvururlar. "Dîne afyon" diyen bu kimseler, her ne hikmetse, bizzat kendilerini "afyonla, esrarla, eroinle, kokainle ve alkolle" uyutmaya ve uyuşturmaya yönelirler. Gerçekten de yapılan araştırmalar göstermiştir ki, inançsızlar arasında bu gibi, uyuşturucu düşkünlerinin sayısı hayli kabarıktır. Öte yandan, mabetlerden kaçan bu gibi inançsız kimseler, bilhassa, kendilerine benzer kimseler bulmak ve onlara için dökmek için ne kadar "menfi hane" varsa oralara koşarlar. Meyhanelerde, esrar tekkelerinde ve benzeri yerlerde, başlarını masaya koyup ya hüngür hüngür ağlayan veya mânasız kahkahalarla dikkat çekmeye çalışan niceleri var... (Şüphe ve İman)
  • Açlığı, sadece midelerindeki sancıdan ibaret zanneden, beyinlerindeki ve kalblerindeki açlığı duymamazlıktan gelen nice insanlar tanıdım... (Kendini Arayan İnsan)
  • Başkalarını bilmem ama, İslâmiyet, bir cemiyet ve cemaat dinidir. İnsanları, birbiri ile dostluğa, kardeşliğe ve yakınlığa dâvet eder. Cemiyet ile ferdî, birbiri ile kaynaştırır ve bütünleştirir. Bunun yanında hemen belirtmeliyiz ki, sosyologlar, psikologlar, psikiyatristler ve pedagoglar, "inançsızlığın, marazî bir kaçış ve yalnızlaşma mekanizması" olduğu kanaatindedirler. Yapılan ilmî araştırmalar göstermiştir ki, inançsızlar, genellikle "egosantrik" (kendini merkez sanan), yalnız ve hatta egoist kimselerdir. Bu durumları ile intihara, çıldırmaya ve suça daha yakın durmaktadırlar. Bu konuda o kadar çok eser yazılmış ve müşahede ortaya konmuştur ki, saymakla bitmez. (Şüphe ve İman)
  • "El değmemiş bahçeden ırkım ahlak dererken Vatan aşkı imanla gönülde sulanacak. Kendini kaybetmiş Türk, kendisini ararken Ve ufuktan Türk-İslam Güneşi parlayacak" (Şiirlerim)

Yorum Yaz