Lagaluga Etme Bana.

        Hayat, “Tahammülsüzlükler üzerinde inşa edilen vakaları; pembe tablolara dönüştürtme sanatıdır.” Bunu ben diyorum, bunu da bilesiniz.

       Ve diyorum ki farklılıklarımızı bağrışmalarımızın fırtınalarına bıraktık. Damarlarımız, ar yollarında patinaja durmakta. Gelen ötüyor, giden ötüyor. Arada bizler de bu ötüşlerin parazitlerine melodi serpiştiriyoruz.

      Evet,   moda oldu bu ülkede yaşayan bir halkı ameliyat masasına oturtmak; üstelik aynı halkı, farklı doktorların polo kliniklerine sevk edip, değişik ilaç ve tedavi sistemleri ile uyutarak ameliyata almak. Bu, bir tür yeni şaklabanlara; yeni lafazanlık fırsatını vermek değil midir?

     Gelenin cebinde tedavi reçeteleri, gidenin cebinde yeni hesaplar ve menfaat dünyasına sunacak vaziyet planları…

      Bu masaya bazen dindarları, bazen Alevileri, bazen solcuları bazen de mütemadiyen milliyetçileri aldılar. Ameliyatta bazıları öldü, bazıları tırpanlandı, bazıları dönüştürüldü, bazılarıda uyuşturuldu. Bu sürecin mimarları hep cambazlardı, laf kalabalıkların prensi idiler onlar.

    Bizler,    laf çığırtkanların hitaplarına kandık. Demagojilerini sevdik. Onun, bunun, şunun projelerinde dolgu maddesi olarak kullanıldık.

     Ne oldu peki?

     Olan şu: laga lugalarımızı toplumsal kangrenlerimize merhem yaptık ve kanayan yaraları laf severlerin vicdanlarında hapsettik

       Bu böyle olmaz kardeşim! Bize biçilen kaftanlar; sıcak ve soğuğu geçiriyor artık. Üstelik renklerini de beğenmez olduk. Yaralarımızın reçeteleri; annemizin, duvarında asılı heybelerinde mevcuttur. İlaçlarımız, topraklarımızda gömülüdür.

      Biz konuğumuza da, komşumuza da; bizden olana da, olmayana da; kardeşimize de, kardeşlerimize de lagaluga etmeyiz. Konuşursak harbi söyleriz. Lafı geveleyip uzatmayız. Alacakları varsa verir. Alacaklarımızı da alırız.

***

      Galiba, lafa dalanların cılız ötüşlerine ve lagalugalı cıvıltılarına bende kapıldım. Çözüm bulma yerine; yapılan hataları öne çıkarma modasına daldım. Ama söz: Ona,buna  lagaluga etmeyenin kulağına, yeni ninniler söyleyemeyeceğim ve bana cambazlık yapmayanlara; sevda üzerine yazılan şiirlerimi dinleteceğim.

       Tek isteğim: Bana,  ona, şuna buna lagaluga etmemeniz.

       Vesselam herkese…