tatlidede

Gece Kuşu Uzun Öter - Sevinç Çokum Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gece Kuşu Uzun Öter kimin eseri? Gece Kuşu Uzun Öter kitabının yazarı kimdir? Gece Kuşu Uzun Öter konusu ve anafikri nedir? Gece Kuşu Uzun Öter kitabı ne anlatıyor? Gece Kuşu Uzun Öter PDF indirme linki var mı? Gece Kuşu Uzun Öter kitabının yazarı Sevinç Çokum kimdir? İşte Gece Kuşu Uzun Öter kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 04.04.2022 22:00
Gece Kuşu Uzun Öter - Sevinç Çokum Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Sevinç Çokum

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9789754373745

Sayfa Sayısı: 136

Gece Kuşu Uzun Öter Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sevinç Çokum'un hikâyeleri 1972'den bu yana "Eğik Ağaçlar'', "Bölüşmek", "Makina", "Derin Yara", "Onlardan Kalan", "Rozalya Ana", "Beyaz Bir Kıyı" gibi kitaplarda toplandı. Bu hikâyelerin bir bölüğü "Bir Eski Sokak Sesi", "Evlerinin Önü" adlarıyla yayımlandı. "Gece Kuşu Uzun Öter", Çokum'un son yazdığı hikâyeler... Çokum hikâyelerin yanında "Zor", "Bizim Diyar", "Hilal Görününce", "Ağustos Başağı", "Gülyüzlüm", "Çırpıntılar", "Karanlığa Direnen Yıldız", "Deli Zamanlar" romanlarını yazdı.

Gerek hikâyeleri gerekse romanlarıyla çağdaş Türk Edebiyatının önde gelen isimleri arasına giren Sevinç Çokum insanımıza pekçok kapı açtı, pekçok şey söyledi. Yeni kuşakları bu otuz yıl içersinde yazmağa gönüllendiren, kendi türüne kendi tarzına çekerek genç yetenekleri ardına katan Çokum'un hikâyeci soluğu, dil işçiliği hangi görüş hangi renk ve çizgide olursa olsun herkesçe kabul edildi. "Gece Kuşu Uzun Öter", Sevinç Çokum'un yeni çevresinden seçtiği yeni kentlilerin tutkulu yaşayışlarını, zamanın ezici değişimleri karşısındaki yalnızlığını, buna karşılık büyük dalgaları geç kalmış anneliği ile göğüsleme çabasını çevreliyor. 

Gece Kuşu Uzun Öter Alıntıları - Sözleri

  • “Bakın bu doğruluk yüzünüz,bu ise zaafları olan…Yalnız kalp para basılmaz efendim,kalp insanda basılır.”
  • İnsan asıl gece düşünmeye başlıyordu. Onun dışında gündüz kitle halinde yaşayan insanoğlu düşünmüyor, olması gerekenleri yaşıyordu.
  • “Şimdi ben kocaman bir mahzende rollerini oynamış kahramanların bir daha kimsenin sırtına giymeyeceği kostümleri arasında kaybettiğim kişilerimle yeniden tanışarak ve hafıza kaybımdan dolayı onlardan özür dileyerek geziniyorum.Ve üst üste yığılı yemeni,şalvar,cepken,ferace…Ne buldumsa telaşlı çıplak kahramanlarımın üzerine atıyorum.”
  • “Hayatın süresi insandadır.”
  • Bu bilinmezlik beldesi nasıl bir yer, hangi şuuraltı mağarası, hangi geçmiş zaman ormanı ?
  • Ne zamandan beri konuk oluyor sayfalarıma, benim yalnız gecelerimin sadık misafiri.
  • İnan her şey dostlukta güzel. Yemeğin tadı, kahvenin höpürtüsü, sigara dumanının halkalanışı...

Gece Kuşu Uzun Öter İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sevin Çokum’la Tanışmak;: Melissa ile İstanbul’daki sahafları telefonda konuştuğumuz bir gün Cağaloğlu’na yakın bir mahallede oturuyorum. O Ankara’daki sahaf meselelerine dayanıyor bense İstanbul’da bulunan sahafların, bir kitabı sıfır fiyatının altında sayılmayacak bir oranda sattıklarından yakınıyorum. Sahiden de öyle sıfır bir kitap 20 liraysa ikinci eli 18 hatta 25-30 tl oluyor. Maksat sahaf gezmelerinde kitaplara ilgisi olup veya kırk yılın başı öyle görüp rengârenk kitap kapakları arasında kendilerini bulanlara yüksek fiyattan yaslamak işte. Cağaloğlu’na beri çıkıyorum, konuşmamız bitiyor hatta bitmek zorunda, çünkü telefonumun şarjı bitiyor ve kalıyorum yine konuşmanın tatlılığı aklımda. Yürüyorum öylece, bir sahaf dükkânının önünde kitaplara bakarken, “alacak mısınız, dükkânı kapatacağız da” diyor. Ha tamam o zaman kapatın diyorum. Yürüyorum biraz daha, amacım Say Yayınlarına uğramak oradan birkaç akla ve mantığıma yatan felsefe kitabı alıp evime dönmektir. Lakin Say Yayınları’nın kapandığını önündeki kepenkten anlamak pek kolay oluyor. Say’ın karşısında bir sahaf daha var. Tam bir sahaf sayılmasa da kırtasiye gibi görünse de dükkânın önüne geniş bir sepet koymuşlar. Üzerine de kitaplar 5 tl yazmışlar. Karıştırıyorum sepeti ve Ötüken, Yapı Kredi, Can, İletişim baskılarını görüyorum. Hayret ! Böyle yayınevlerinin kitapları da 5-6 liraya alınmaz ama’ diye düşünüyorum. Sevinç Çokum’a orada rastladım. Kitabı elime alıp şöyle bir dikkatle sayfalarını karıştırınca cümlelerindeki profesyonelliği sevdim. Cümleleri çok klastı. Tam istediğim, okumayı sevdiğim kitaplardan birine rastladığımı o an anladım. Kitap Ötüken’den çıkmış 2001 yılı 2.baskıydı. Aldım yanında da İletişim yayınlarının bir kitabını seçtim. Kitap öykülerden oluşuyor öncelikle, birçok alıntı ekleyebilirdim ama alıntı yazmakla uğraşamadım pek. En sevdiğim öykülerinden biri Çizgi Adam’dı. Düz bir adamı anlatıyor, ben niçin sevdim bu öyküyü? -Kendimi gördüğümden olabilir mi? Çünkü insan kendine hitap eden şeyleri seviyor genelde. Velhasıl Bu Çizgi Adam - aynı benim gibi sakin, kusur görünce eleştiren, yapmacıklığa karşı, gerçeğin hastası, yalnız başına parklarda oturan, çiçekleri kedileri seven kuş seslerini dinleyen biri... Ben okumanızı tavsiye ederim, sabah olduğunda Aslı Han Pasajında Sevinç Çokum kitaplarını arayacağım. Ve herhangi birine bile denk geldiğimde alacağım, çünkü edebi bir kalem mevcut bu hanımefendide. Öyle günümüzdeki abartılarak üne kavuşturulmuş yazarlardan değil. (okuyanabi)

Gece Kuşu Uzun Öter Şikeste "kırık" demek. İsminle ne kadar da müsemma birisin sen. Kırıksın belki de kırgınsın. Kendin olamadığın bir hayatı yaşadığın için aynalar da bütün olarak göstermiyordur seni. Şikeste, ah Şikeste! Sen aslında bu dünyada başka gölgelerin çizdiği rotalarda gezinen bir ruhsun. Zarife Hanım'ın yatağının yanı başlarında duran bir el bezi,bir makara ya da bir iğnesin. Evet, evet bir iğnesin. Zarife Hanım'ın saydam tenine batıp "Beni fark et!" diye çığlık atmak istiyorsun fakat ona da kıyamıyorsun ki... Gündüz haykıramadıklarını gece kağıda dökmen biraz sağaltsa da seni, bu iyileşme günde bilmem kaç kez yaptığın kahvenin köpüğü gibi geçici.Sen bu hayatta nefes alıp var olamayanların timsalisin. Yine de "gece kuşu uzun öter" diyor ya yazar; uzun ötmelerin olsun Şikeste. Uzun uzun öten bir gece kuşu, ay ışığında yazdığın kelimeleri bize fısıldasın. Şikeste! Kırık gönüllerin kırık sesi... (Jalee)

Tasvirler özellikle karakter tasvirleri dipdiri, tahliller muhteşem... Günlük telaşlarımızla kaçırdığımız her şey vardı öykülerde. Yer yer, konuşan ben miyim yoksa beni mi konuşuyorlar duygusuna kapıldım. Kendi sayfalarımı araladım. Kim bilir daha kimler kendini bulacak bu öykülerde.. Keyifli okumalar dilerim.. (Ayzıt Atalı)

Gece Kuşu Uzun Öter PDF indirme linki var mı?

Sevinç Çokum - Gece Kuşu Uzun Öter kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gece Kuşu Uzun Öter PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sevinç Çokum Kimdir?

Sevinç Çokum  25 Ağustos 1943’te  İstanbul  Beşiktaş’ta dünyaya geldi. Üç kız evlada sahip olan ailenin en küçük çocuğudur. Beşiktaş Büyük Esma Sultan İlkokulunu, Beşiktaş Ortaokulu ve Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu; ayrıca Umumi Sosyoloji dalında öğrenim gördü.  Acıbadem Özel Anadolu Lisesinde ve Etfal Hastanesine bağlı hemşire okulunda Türkçe ve Edebiyat dersleri verdi.

Orta öğrenimi sırasında bir süre İstanbul Radyosu çocuk korosunun haftalık programlarına katıldı.   Klasik Batı müziği dalında özel keman dersleri alarak Türk ve değişik ülkelerin temsilcilerinden  oluşan A. Kavafyan yönetimindeki  İstanbul Amatör Senfoni Orkestrasında ikinci kemanlarda çaldı, konserlere katıldı. Üniversitedeyken politikayla ilgilenmeğe başladı. Bir siyasi partinin ilçe gençlik kolu başkanı oldu, daha sonra İl Gençlik Teşkilâtına geçti, bir süre sonra politikada aktif rol almaktan  vazgeçti.  Öğrenimi sırasında evlenen  Sevinç Çokum, 1968 çalkantılı döneminde öğrenci hareketlerine fikirleriyle katıldı.

Edebiyata sevgisi  ortaokul sıralarında Türkçe Öğretmeni Necmi Seren’in, lisede ise Suzan Karamanlıoğlu’nun   yönlendirmeleriyle  yol aldı. Necmi Seren öğretmenliğin dışında Macarca’dan çeviriler yapmış, ünlü “Pal Sokağı Çocukları” romanını Türkçeye kazandırmıştı. Sevinç Çokum daha o tarihlerde günlük tuttu, şiirler yazdı. Lisede öğrenciyken büyüklerin katıldığı Kudret Gazetesindeki bir yarışmaya girerek ikinci oldu. Üniversitede hikâyeler yazmağa başlayan yazarın  Bir Eski Sokak Sesi adlı öyküsü Hisar Dergisinde (Şubat 1972) yer aldı. O sıralarda Yelken ve Eflatun Dergilerinde de birkaç hikâyesi görüldü, Ahmet Nadir Caner’in yönettiği Başkent Gazetesinde  şiirlerinden bazıları  neşredildi. İlk hikâyelerini  Eğik Ağaçlar adlı kitabında toplayan yazar,  Behçet Necatigil’in  tavsiyesiyle öyküde yoğunlaştı. Bu kitabın ardından Hisar Dergisinin yanısıra  Türk Edebiyatı Dergisinde de yazmağa başladı. 1975-76 yıllarında Kültür Bakanlığı bünyesinde düzenlenen komisyonlardan Halk ve Çocuk Yayınları Kurulundaki çalışmalara katıldı. 1977-79 yıllarında Türk Edebiyatı Dergisinin yazı işleri müdürlüğünde bulundu. Daha sonra,  (1981-85)  eşi Rıfat İzzet Çokum’la kurdukları Cönk Yayınlarını yönetti. Sevinç Çokum’un öykü, söyleşi ve diğer yazıları, Hisar, Türk Edebiyatı, Gösteri,  Varlık Dergilerinde ve Dünya- Kitap’ta yer aldı.

Öyküleri:

Eğik Ağaçlar (1972), Bölüşmek (1974), Makina (1976), Derin Yara (1984),Onlardan Kalan (1987 ) Bu kitaplar birleştirilerek, Bir Eski Sokak Sesi, Evlerinin Önü, Onlardan Kalan adlarıyla yeniden yayımlandı. Rozalya Ana  (1993- Türkiye Yazarlar Birliği Armağanı), Beyaz Bir Kıyı (Fas’ta geçen hikâyeleri 1998), Gece Kuşu Uzun Öter (2001 ), Al Çiçeğin Moru (2010).

Romanları:

Zor (1977), Bizim Diyar (1978), Hilal Görününce (1984- Milli Kültür Vakfı ve TYB Armağanları), Ağustos Başağı (1989), Çırpıntılar  (1991), Karanlığa Direnen Yıldız (1996), Deli Zamanlar (2000),  Gülyüzlüm (Tefrika roman olarak yazılışı 1988, kitaplaşması 2003 ), Gece Rüzgârları (2004), Tren Burdan Geçmiyor (2007),  Arada Kalmış Tebessüm (2010), Lacivert Taşı (2011- Eskader Roman Armağanı)

Gazete Yazıları: Güzele Bakan Karınca (1997), Vaktini Bekleyen Tohum (2000 )

Anlatı:  Hevenk- Kayıp İstanbul (1993-TYB Armağanı)

Radyo programları ve TV senaryoları da bulunan Çokum, Yeniden Doğmak adlı dizi senaryosuyla  Ankara Gazeteciler Cemiyeti, 1988 Basın Şeref Belgesine lâyık görülmüştür.

Çevrilmiş Eserleri:

Çarmıh,Bir Geminin Getirdikleri, Der Neu Mensch İn Der Türkei – Almanya(Seçkiye Katılan Öyküler)

BizimDiyar, Prof.Dr.  Azize Cefarzade’nin çevirisiyle- Azerbaycan-Baku.(Roman)

Tarifsiz Bir Sesin Hikâyesi, Moderne Turkse Verhalen- Hollanda (Seçkiye Katılan Öykü)

Denizin Dalgası Saçların, Racconti dell Anatolia-İtalya (Seçkiye Katılan Öykü)

Deli Zamanlar  Arapçaya çevrilerek Mısır’da yayımlandı (Roman)

Tarlabaşı’nda Sabah Oluyor, Istanbul In Women’s Short Storıes – England ( Seçkiye Katılmış Öykü)

Deli Zamanlar Arnavutluk, Bulgaristan ve Hindistan’da yayımlanmak üzere çevrilmektedir.

Eserleri üniversitelerde araştırma konusu olan Sevinç Çokum’un yurt dışında da bazı eserleri üzerinde çalışmalar gerçekleşti. Ayn Şems Üniversitesinden Ayşe Abdülvahid Çırpıntılar romanıyla ilgili, Batıda Türk Göçmenlerinin  Sorunları  adıyla  yüksek lisans yaptı.(2008-2010) Ayrıca yine Mısır’da Kahire Üniversitesinden Muhammed Eyd, yazarın  Beyaz Bir Kıyı  adlı eserini dil bakımından inceleyen bir çalışma ortaya koydu.(2010-2011)

İlk kitabıyla insan sevgisi ve hümanizma çizgisinde görünen Sevinç Çokum, zaman içerisinde öykü ve romanlarında değişimler yaşadı. Toplum ve birey arasındaki ilişkileri kurcalayan yazar, ilk romanlarında ulusun değerlerini kişilerine aktararak onları tarih perspektifi içinde ele aldı. Giderek insanın iç yapısındaki  derinliklere yönelen yazar,  sanatın sınırları olmayacağını savunarak evrenselliğe ulaştı. Deli Zamanlar romanıyla birlikte hikâyelerindeki ince gözlemleri, dil özenini ve ironik bakışı romanlarına taşıdı. Tren Burdan Geçmiyor ve Arada Kalmış Tebessüm, Lacivert Taşı  gibi  son romanlarında sosyal-psikolojinin verileriyle insanı anlamaya çalıştı. Abukiz adını verdiği bir felsefe ortaya atarak, çok renkli ve prizmatik bir yapı içinden dünyaya baktı. İçtenliği önemseyerek öğretilerin dışındaki doğruları aradı.

 

Sevinç Çokum Kitapları - Eserleri

  • Hilal Görününce
  • Ağustos Başağı
  • Lacivert Taşı
  • Bizim Diyar
  • Rozalya Ana
  • Gece Kuşu Uzun Öter
  • Tren Burdan Geçmiyor
  • Bir Eski Sokak Sesi
  • Al Çiçeğin Moru
  • Arada Kalmış Tebessüm
  • Deli Zamanlar
  • Gece Rüzgarları
  • Onlardan Kalan
  • Çırpıntılar
  • Evlerinin Önü
  • Yüzünü Sıyır Karanlığından
  • Kırmalı Etekler
  • Hevenk - Kayıp İstanbul
  • Güzele Bakan Karınca
  • Karanlığa Direnen Yıldız
  • Gülyüzlüm
  • Zor
  • Vaktini Bekleyen Tohum
  • Çok Yapraklı İlişkiler
  • Beyaz Bir Kıyı
  • Gözyaşı Çeşmesi
  • Bölüşmek
  • Tek Kalan Fincan
  • Makina
  • Eğik Ağaçlar
  • İskele Gazinosu
  • Beyaz Bir Kıyı

Sevinç Çokum Alıntıları - Sözleri

  • Varsın adları "göçmen " olsun. Çok sürmez , Avustralyalı olurdu onlar da. Ne kadar olunabiliyorsa tabii. (Çırpıntılar)
  • İnsanın, kimi zaman canını veresiye önemsediği birinin ya da bir nesnenin gün gelip kendisi için anlamını yitirdiğini anlaması doğal yaşanmışlıklardan değil miydi? (Tren Burdan Geçmiyor)
  • Hani bazen bir kuşa sevgiyle coşkuyla bağlanirsin, sonra kuşa bir hal olur. Hani yemez de yermiş gibi yapar, durmadan uyur; kanatları düşer. Hani solmakta olan bir çiçeğe dönüşür... gayrı parlatamaz tüylerini, matlaşır o tüyler, belki çoktan ölür derisi, yenilemez kendini geri dönülmezliklerde. Sonra bir bakarsın... (Gülyüzlüm)
  • Sevgi belki de milyonlarca anlardan birindeki birkaç saniyedir; fakat o birkaç saniye aslında ömürleri içine alabilir. (Arada Kalmış Tebessüm)
  • "Gül alır, gül satarlar.. Gülden terazi tutarlar Gülü gül ile tatarlar Çarşı pazar güldür gül.." (Ağustos Başağı)
  • Hayat pişmanlıklar zinciridir. Ama yıllar sonraki doğruların, sana bazı şeyler anlatır. (Yüzünü Sıyır Karanlığından)
  • Gece ışığı umuttu çünkü, umuydu. Umularla ürerdi hayat; hele umumun bir parçası isen... (Al Çiçeğin Moru)
  • Zamanın güzel bir noktasındaydık;zaman bizi karalamamıştı henüz ;ülkemiz karalamıştı. Ülkemiz bizi gözden çıkarmamıştı henüz. (Gece Rüzgarları)
  • “Siz bilimsel çalışmalarınızı sürdürürken bunlar olmaktaydı ve sonra sis diye bir hastalık icat ettiler; sözüm ona başka ülkelerde de bu hastalığın var olduğuna dair düzmece haberler çıkmaya başladı. Hayır, hayır, bin kere hayır! Kendileri gibi düşünmeyenlerin parlak zekâlarını söndürmeye çalışıyorlardı düpedüz. Çünkü karşı çıkan çoğu insanda itiraz eden aykırı bir gene rastlanıyordu. İtiraz geni, evet! Sözgelimi diğer hücreler maviyse aykırı gen her renge dönebiliyor. Maviden mora, mordan kırmızıya, yeşile ve sarıya... İşte o dayatılmış sistemlere uymayan gen...” (Çok Yapraklı İlişkiler)
  • Savaş bizim irademizden doğsa da kaderimiz gibidir. (Gözyaşı Çeşmesi)
  • Seni gezemediğim, keşfedemediğim, bozulmamış çok yakın bir kent gibi hatırlamalıyım. (Arada Kalmış Tebessüm)
  • Belki de ölmüşsündür, nerden bileyim, bilmeyi de istemiyorum. Ben benim işte aylardır bunu söylemeye çalışıyorum. Kimse bana hangi renkleri seveceğimi, hangi tatlardan hoşlanacağımı anlatmasındı. Beni bir makine addedip her parçamı değiştirebileceğini sanmasındı. Duvarın arkasında annen var demek! Aramızda hep bir duvar vardı zaten ve bizi hangi sersem esinti yanlışlıkla bir araya getirdi, bilemiyorum. Neyse, geldi geçti. (Kırmalı Etekler)
  • Eskiden daha bakımlıydı bahçemiz. Bahçıvan da yaşlandı. Bakamıyor. Ah o kamelyaları, ortancaları, zambakları görseydiniz. Ben o zamanlar daha meraklıydım böyle şeylere şimdi çiçekleri seyretmek bile yoruyor beni. (Zor)
  • Kırılsın varsın hayalleri. Pek çabuk kırılan hayal de zaten barınmamalı insanda. (Bizim Diyar)
  • İnsanların uçsuz bucaksız gaddarlığını anlayamadan öleceğim. Tutkuların sonsuzluğunu da... (Kırmalı Etekler)
  • .. '' O çiçekleri neden yaşatmaya çalışıyorum sanki? Çiçekler de ölür elbette. Yaşayan sadece tohumlarıdır. Yaşayan ve devam eden... " (Çırpıntılar)
  • Sevdiğim, yağmurla ayrıldık biz ve yine yağmurla kavuştuk. (Yüzünü Sıyır Karanlığından)
  • Kırılsın varsın hayalleri. Pek çabuk kırılan hayal de zaten barınmamalı insanda. (Bizim Diyar)
  • Ah ne olur bir gün şu trenlerden değişmiş olarak insem. Evimin kapısından, bir başka ben olup girsem... (Onlardan Kalan)
  • Gurur... Aşkın hem dostu hem düşmanı. Dostu, çünkü onunla yaşar ve ayakta durur o bağ. Düşmanı, çünkü yaprak uçurtmaz ortalıkta, yaprak kıpırdatmaz ki öteki ruh anlasın, sezsin, sevildiğini bilsin. (Tren Burdan Geçmiyor)

Yorum Yaz